dev.txt

deu	tur	Senden Sie den Brief per Einschreiben, um sicher zu sein, dass er sein Ziel erreicht!	Gideceği yere ulaştığından emin olmak için mektubu taahhütlü gönderin.
deu	tur	Mary und Alice sind ein rechtmäßig verheiratetes gleichgeschlechtliches Paar.	Mary ve Alice yasal olarak evli aynı cinsten bir çift.
deu	tur	Esperanto ist niemandes Eigentum.	Esperanto kimsenin malı değildir.
deu	tur	Ich muss Maria Esperanto beibringen.	Maria'ya Esperanto dilini öğretmek zorundayım.
deu	tur	Dieses Buch liest sich leicht.	Bu kitap kolay okunur.
deu	tur	Ich möchte wirklich eine Tasse Kaffee.	Gerçekten bir fincan kahve istiyorum.
deu	tur	Die Ausländer bewundern den Fuji.	Yabancılar Fuji' ye hayran olur.
deu	tur	Es war nur eine Frage.	Sadece bir soruydu.
deu	tur	Die Regierung muss grundlegende Reformen durchführen.	Hükümet radikal değişiklikler yapmak zorunda.
deu	tur	Du bist mein Sonnenschein, mein einziger Sonnenschein!	Sen benim güneş ışığımsın, benim tek güneş ışığımsın!
deu	tur	Ich bin beschäftigt.	Ben meşgulüm.
deu	tur	Du bist mein Sonnenaufgang.	Doğan güneşımsın.
deu	tur	Tom weiß, was Maria getan hat.	Tom Mary'nin ne yaptığını biliyor.
deu	tur	Wir werden warten.	Bekleyeceğiz.
deu	tur	Tom bot Maria eine Tasse Kaffee an.	Tom Mary'ye bir fincan kahve önerdi.
deu	tur	Das hilft dir nicht.	Bunun sana faydası olmaz.
deu	tur	Mein Freund wurde wegen zu schnellem Fahren eingesperrt.	Arkadaşım aşırı hız yapmaktan tutuklandı.
deu	tur	Verschwinde aus meinem Haus!	Defol git evimden!
deu	tur	Bevor er in die Höhle ging, zündete er eine Fackel an.	Mağara girmeden önce meşale yaktı.
deu	tur	Welches Auto hat er genommen?	O hangi arabayı aldı?
deu	tur	Ich werde Sie in Kürze anrufen.	Seni birazdan arayacağım.
deu	tur	Diese Banane ist grün.	Bu muz yeşildir.
deu	tur	Es ist absolut nicht nachvollziehbar, warum dieses Hotel vier Sterne hat.	Bu otelin neden 4 yıldızlı olduğu anlaşılır şey değil.
deu	tur	Was wäre passiert, wenn Tom das nicht gemacht hätte?	Eğer Tom onu yapmasaydı ne olurdu?
deu	tur	Bringen Sie den gefrorenen Fisch her!	Buraya dondurulmuş balık getir.
deu	tur	Ihre Freunde waren eifersüchtig.	Onun arkadaşları kıskançtı.
deu	tur	Der Mensch kann Wunder nur erleben, wenn er bereit ist, sein Herz und seine Augen für sie zu öffnen.	İnsan mucizeleri ancak yüreğini ve gözlerini ona açık tutmaya hazır olduğunda yaşayabilir.
deu	tur	Tom hatte nie erwartet, dass sich Mary in John verlieben würde.	Tom Mary'nin John'a aşık olacağını hiç beklemiyordu.
deu	tur	Das Buch ist im Entstehen begriffen.	Kitap devam ediyor.
deu	tur	Das ist für dich, Tom.	Bu senin için, Tom.
deu	tur	Ich fahre mit dem Auto zur Arbeit.	İşe arabayla giderim.
deu	tur	Wo ist Tom?	Tom nerede?
deu	tur	Der Bus blieb sofort stehen.	Aniden otobüs durdu.
deu	tur	Das Buch liegt auf dem Tisch.	Kitap masanın üzerindedir.
deu	tur	Wir müssen denen helfen.	Onlara yardım etmek zorundayız.
deu	tur	Ich bin müde.	Yorgunum.
deu	tur	In diesem Fall geh mit ihm.	O zaman onunla git.
deu	tur	Es wird einen oder auch zwei Tage dauern.	Bir ya da iki gün sürer.
deu	tur	Möchten Sie etwas mehr Soße?	Biraz daha sos alır mıydınız?
deu	tur	Was machen Tom und Maria hier?	Tom ve Mary burada ne yapıyor?
deu	tur	Willst du reden?	Konuşmak istiyor musun?
deu	tur	Du bist fesch.	Sen yakışıklısın.
deu	tur	Tom und ich werden im gleichen Flieger sein.	Tom ve ben aynı uçakta olacağız.
deu	tur	Tom hat keine Familie.	Tom'un bir ailesi yok.
deu	tur	Tom schrieb Mary gestern einen Brief.	Tom dün Mary'ye bir mektup yazdı.
deu	tur	Sie konnte nicht mit ihm sprechen.	O, onunla konuşamadı.
deu	tur	Was sagt er?	O ne diyor?
deu	tur	Man kann alles kontrollieren, außer seinem Herzen.	İnsan her şeyi kontrol edebilir, kalbi hariç.
deu	tur	Tom hat mich gebeten herzukommen.	Tom buraya gelmemi istedi.
deu	tur	Mein Herz schlägt nur für dich.	Kalbim sadece senin için atıyor.
deu	tur	Tom musste mit dem Krankenwagen in die Notaufnahme.	Tom ambulansla acil servise gitmek zorunda kaldı.
deu	tur	Der alte Mann sagte etwas.	Yaşlı adam bir şey söyledi.
deu	tur	Ich habe Kochen gelernt.	Yemek yapmayı öğrendim.
deu	tur	Ich denke, dass sie mich kennen.	Sanırım onlar beni tanıyor.
deu	tur	Ich denke, ich habe lange genug gewartet.	Sanırım yeterince uzun bekledim.
deu	tur	Tom kletterte schnell auf den Baum.	Tom çabucak ağaca tırmandı.
deu	tur	Die ins Krankenhaus eingelieferte Person konnte trotz aller chirurgischen Eingriffe nicht gerettet werden.	Hastaneye kaldırılan kişi tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
deu	tur	Er wird duschen.	Duş alacak.
deu	tur	Vergiss nicht, dich zu entschuldigen!	Özür dilemeyi unutma.
deu	tur	Das Ehepaar unterhält sich.	Evli çift birbirleriyle konuşuyorlar.
deu	tur	Ein Freund hat mir diese Geschichte erzählt.	Bir arkadaş bana o hikayeyi anlattı.
deu	tur	Wie äußert sich der Fehler?	Hata nasıl gözlendi?
deu	tur	Aller Anfang ist schwer.	Her başlangıç zordur.
deu	tur	Sie lernt sehr schnell.	O çok hızlı öğreniyor.
deu	tur	Wie hast du deinen Mann kennengelernt?	Kocanla nasıl tanıştın?
deu	tur	Arbeiten wir morgen zusammen?	Biz yarın beraber çalışalım mı?
deu	tur	In Istanbul gibt es etwa dreitausend Moscheen.	İstanbul'da yaklaşık üç bin tane cami var.
deu	tur	Ich war in der Bibliothek.	Kütüphanedeydim.
deu	tur	Die Suppe ist zu salzig.	Çorba çok tuzlu.
deu	tur	John Lennon wurde 1940 geboren.	John Lennon 1940 yılında doğdu.
deu	tur	Er scheint in einer guten Familie erzogen worden zu sein.	İyi bir ailede yetiştirilmiş gibi görünüyor.
deu	tur	Danke, Mama!	Teşekkürler anne.
deu	tur	Tom ist immer höflich.	Tom her zaman kibar.
deu	tur	Tom hat angemessen reagiert.	Tom uygun olarak tepki gösterdi.
deu	tur	Versuch nicht, mich aufzuhalten!	Beni durdurmaya çalışma!
deu	tur	Du riechst so gut.	Çok güzel kokuyorsun.
deu	tur	Ich gehe nicht in die Schule.	Okula gitmem.
deu	tur	Ich glaube, Tom ist intelligent.	Sanırım Tom zeki.
deu	tur	Wo sehen Sie die Bücher?	Kitapları nerede görüyorsunuz?
deu	tur	Sie ist seine Freundin.	O, onun arkadaşıdır.
deu	tur	Es gibt viele gute Sachen auf der Welt.	Dünyada birçok iyi şey var.
deu	tur	Lass deiner Seele freien Lauf und trink Kaffee!	Ruhunu özgür bırak ve kahve iç!
deu	tur	Ich habe keine Zeit, um das Essen zu machen.	Yemek yapacak vaktim yok.
deu	tur	Ein schickes Kostüm.	Güzel kostüm.
deu	tur	Ich bin Englischlehrerin.	Ben İngilizce öğretmeniyim.
deu	tur	Ich frage mich, wo Tom geboren wurde.	Tom'un nerede doğduğunu merak ediyorum.
deu	tur	Dieser Zeitpunkt ist so gut wie jeder andere.	Bu herhangi biri kadar iyi bir zaman.
deu	tur	Was hast du zu Weihnachten bekommen?	Noel için ne aldın?
deu	tur	Hältst du das wirklich für lustig?	Komik olduğunu sanıyorsun, değil mi?
deu	tur	Ihr drei werdet euch immer an mich erinnern.	Siz üçünüz beni hep hatırlayacaksınız.
deu	tur	Ich sah sie das Zimmer verlassen.	Onun odadan ayrıldığını gördüm.
deu	tur	Es gibt viele Leute, die sagen, das sei eine Lüge.	Birçok insan, bunun bir yalan olduğunu söylüyor.
deu	tur	Wir können dir gar nicht genug danken!	Sana yeterince teşekkür edemiyoruz.
deu	tur	Wenn du das tust, kann nicht einmal ich dich retten.	Eğer onu yaparsan seni ben bile kurtaramam.
deu	tur	Ich habe dich immer geliebt, Tom.	Seni her zaman sevdim, Tom
deu	tur	Das dauert ewig!	Bu sonsuza kadar sürer.
deu	tur	Ich brauche nur Schlaf.	Sadece uykuya ihtiyacım var.
deu	tur	Wir müssen alle Stimmzettel auszählen.	Bütün oy pusulalarını saymak zorundayız.
deu	tur	Wir hatten eine Menge Ideen, aber keine davon war gut.	İşe yaramayan pek çok fikrimiz vardı.
deu	tur	Tom spricht nicht gerne Französisch.	Tom Fransızca konuşmayı sevmez.
deu	tur	Im Frühling regnet es hier viel.	İlkbaharda burada çok yağmur yağar.
deu	tur	Tom ist kein Lehrer mehr.	Tom artık bir öğretmen değil.
deu	tur	Ihr schlagt bloß die Zeit tot!	Sadece zaman öldürüyorsunuz!
deu	tur	Diese Stühle stehen im Weg.	Şu sandalyeler yolu kapatıyor.
deu	tur	Das ist ein seriöses Geschäft.	Orası saygın bir mağazadır.
deu	tur	Möchte Tom hierherkommen?	Tom buraya gelmek istiyor mu?
deu	tur	Tom hat seine Brille vergessen.	Tom gözlüğünü unuttu.
deu	tur	Benzin ist nicht mehr billig.	Benzin artık ucuz değil.
deu	tur	Es ist seltsam, dass Tom alleine kommt.	Tom'un tek başına gelmesi garip.
deu	tur	Welche Farbe hat Toms Auto?	Tom'un arabası ne renk?
deu	tur	Ich kenne Ihren Vater.	Ben sizin babanızı tanıyorum.
deu	tur	Ich verachte niemanden.	Ben kimseyi küçümsemiyorum.
deu	tur	Warum sprichst du nicht mit mir?	Benimle neden konuşmuyorsun?
deu	tur	Ich will ihn nicht sehen.	Onu görmek istemiyorum.
deu	tur	Er schlug ihr ins Gesicht.	Suratına bir yumruk attı.
deu	tur	Ich habe ein Buch gekauft.	Ben bir kitap satın aldım.
deu	tur	Ich fand die Frage leicht zu beantworten.	Soruya cevap vermeyi kolay buldum.
deu	tur	Tom wurde nach fünfzehn Minuten langweilig.	Tom on beş dakika sonra sıkıldı.
deu	tur	Ich lebe nicht in Finnland.	Finlandiya'da yaşamıyorum.
deu	tur	Ich habe nicht die Absicht, Ihnen das Ergebnis mitzuteilen.	Sizinle sonucu paylaşma niyetinde değilim.
deu	tur	Tom kann kaum atmen.	Tom zorlukla nefes alabiliyor.
deu	tur	Willst du wirklich gewinnen?	Gerçekten kazanmak istiyor musun?
deu	tur	Tom ist ein junger und talentierter Tänzer.	Tom genç ve yetenekli bir dansçı.
deu	tur	Ich schwöre es.	Yemin ederim.
deu	tur	Tom macht eine fettarme, eiweißreiche Diät.	Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.
deu	tur	Er gab dem Jungen das wenige Geld, das er hatte.	Sahip olduğu azıcık parayı çocuğa verdi.
deu	tur	Welche Haarfarbe hast du?	Saçın ne renk?
deu	tur	Pedro, wie viele Sprachen sprichst du?	Pedro, kaç tane dil biliyorsun?
deu	tur	Ich bin Kanadier.	Ben Kanadalıyım.
deu	tur	Der Film hat noch nicht angefangen.	Film henüz başlamadı.
deu	tur	Magst du das mit Mayonnaise?	Onu mayonezli sever misin?
deu	tur	Wir wissen alle, dass Tom nicht gewonnen hat.	Hepimiz Tom'un kazanmadığını biliyoruz.
deu	tur	Sie ist sehr beschäftigt.	O çok meşgul.
deu	tur	Das Flugzeug ist im Begriff zu starten.	Uçak çalışmak üzere.
deu	tur	Tom lernt sehr schnell.	Tom çok hızlı öğreniyor.
deu	tur	Vielleicht willst du helfen.	Belki yardım etmek istersin.
deu	tur	Sich aufzuregen liegt in der Natur des Menschen.	Kızmak, insanın doğasında var.
deu	tur	Manchmal sehne ich mich so danach, dich zu sehen.	Bazen onu görmeyi çok özlüyorum.
deu	tur	Tom wollte meine Hilfe nicht.	Tom yardımımı istemedi.
deu	tur	Sehr beeindruckend!	Çok etkileyici!
deu	tur	Fragen wir, ob es stimmt!	Onun doğru olup olmadığını soralım.
deu	tur	Ich trug immer die Kleidung meiner Mama, vielleicht würde sich jemand in mich verlieben, der so ist wie mein Papa.	Annemin kıyafetlerini giyerdim hep, belki babam gibi biri bana aşık olur diye.
deu	tur	Wie alt ist das Universum?	Evren kaç yaşında?
deu	tur	Ich unterrichte.	Öğretiyorum.
deu	tur	Startet gesund und munter in die neue Woche!	Yeni haftaya sağlıklı ve neşeli başlayın!
deu	tur	Er gab mir seine Telefonnummer.	Bana telefon numarasını verdi.
deu	tur	Wer hat den Schneemann gebaut?	Kardanadamı kim yaptı.
deu	tur	Das ist in Öl gebraten worden.	O, yağda pişirildi.
deu	tur	Wer liest?	Kim okuyor?
deu	tur	Der Hund gehört mir.	Köpek benim.
deu	tur	Ich werde in meinem Zimmer sein.	Odamda olacağım.
deu	tur	Dieses Land ist ungefähr zweimal so groß wie Japan.	Bu ülke Japonya'nın yaklaşık iki katı kadar.
deu	tur	Ich komme aus Sapporo.	Ben Sapporoluyum.
deu	tur	Sie ist reich.	O zengindir.
deu	tur	Tom beschloss Mary anzurufen.	Tom, Mary'yi aramaya karar verdi.
deu	tur	Siehst du das?	Onu görüyor musun?
deu	tur	Warum trägst du kein Kleid?	Neden bir elbise giymiyorsun?
deu	tur	Wie Liebe entstehen kann, so kann sie vergehen.	Aşk nasıl geldiyse öyle gidebilir.
deu	tur	Alle wollen ins Paradies kommen, aber sterben will niemand.	Herkes cennete gitmek ister, ama kimse ölmek istemez.
deu	tur	Tom ist Juwelier.	Tom bir kuyumcudur.
deu	tur	Ich habe einen LKW.	Bir kamyonum var.
deu	tur	Ich bin doch nicht bescheuert!	O kadar da aptal değilim!
deu	tur	Tom will sprechen.	Tom konuşmak istiyor.
deu	tur	Dieses Haus hat ein rotes Dach.	Bu evin kırmızı bir çatısı var.
deu	tur	Ich kann Gitarre spielen.	Gitar çalabilirim.
deu	tur	Ich bin Spanier.	İspanyol'um.
deu	tur	Sie ist eine geniale Frau!	O dahi bir kadın!
deu	tur	Tom wollte allein gelassen werden.	Tom yalnız bırakılmak istedi.
deu	tur	Wann hat Tom das gesagt?	Tom onu ne zaman söyledi?
deu	tur	Sie halten mich hier fest, um mich an meiner Arbeit zu hindern.	İşimi yapmama engel olmak için beni burada alıkoyuyorlar.
deu	tur	Ich habe einen eifersüchtigen Ehemann.	Kıskanç bir kocam var.
deu	tur	Er wurde von einem Hai angegriffen.	Bir köpek balığı tarafından saldırıya uğradı.
deu	tur	Ich liebe Witze.	Şakaları severim.
deu	tur	Hat Lucy schon angerufen?	Zaten Lucy aradı mı?
deu	tur	Du tanzt gut.	Sen güzel dans ediyorsun.
deu	tur	Wir haben uns entschlossen, das Haus nicht zu kaufen.	O evi satın almamaya karar verdik.
deu	tur	Ich mag schöne Menschen. Ihr Aussehen ist mir dabei völlig egal.	Güzel insanları severim. Dış görünümleri ise bu arada beni hiç ilgilendirmez
deu	tur	Komm, mein Häschen! Es ist schon Zeit, ins Bettchen zu hüpfen.	Gel bakalım, tavşancık! Yatağa girme vakti çoktan geldi.
deu	tur	Es ist verschwunden.	Kayıp.
deu	tur	Ist etwas passiert?	Bir şey oldu mu?
deu	tur	Tom bat Maria um Geld.	Tom Mary'den para istedi.
deu	tur	Er ist nah am Wasser gebaut.	O, kolayca gözyaşlarına boğulur.
deu	tur	Hat Marika dir Briefe auf Finnisch geschrieben?	Marika sana Fince mektuplar yazdı mı?
deu	tur	Entschuldige meine schlechte Aussprache!	Afedersiniz, telaffuzum iyi değil!
deu	tur	Ich warte auf meinen Freund.	Arkadaşımı bekliyorum.
deu	tur	Tom kennt das System.	Tom sistemi biliyor.
deu	tur	Ich spreche.	Ben konuşuyorum.
deu	tur	Alles Gute!	Hoşça kal!
deu	tur	Dies ist eine tolle Aufnahme!	Şu harika fotoya bir bakın!
deu	tur	Ich könnte dir stundenlang zuhören, ohne ein Wort zu verstehen.	Tek kelime anlamadan, seni saatlerce diyebilirdim.
deu	tur	Wie viele Beine hat ein Hund?	Bir köpeğin kaç bacağı vardır?
deu	tur	Willst du das wirklich wissen?	Gerçekten bilmek istiyor musun?
deu	tur	Die Kiste fiel runter und die Kartoffeln purzelten heraus.	Kasa yere düştü ve patatesler yere saçıldı.
deu	tur	Ich möchte euch keine Umstände bereiten.	Senin başına sorun açmak istemem.
deu	tur	Ich kann kein Französisch.	Fransızca bilmiyorum.
deu	tur	Ich habe die gute Nachricht vernommen.	İyi haberi duydum.
deu	tur	Es war Toms Schuld.	O Tom'un hatasıydı.
deu	tur	Warum hat Tom das getan?	Tom onu niçin yaptı?
deu	tur	Trotzdem wünsche ich euch einen wunderschönen Tag.	Yine de size harika bir gün diliyorum.
deu	tur	Ruhst du dich jemals aus?	Hiç dinleniyor musun?
deu	tur	Wir müssen erneuerbare Energiequellen entwickeln.	Bizler, yenilenebilir enerji kaynakları bulmak zorundayız.
deu	tur	Es ist gut, früh aufzustehen.	Erken kalkmak iyidir.
deu	tur	Ich bat sie um ein Rendezvous.	Ondan bir randevu istedim.
deu	tur	Ich bin immer noch krank und gestern schmerzte mein Kopf so sehr, dass ich sogar zu weinen begann.	Hala hastayım ve hatta dün başım öyle bir ağrıdı ki ağlamaya başladım.
deu	tur	Sich zu verlieben ist einfach. Verliebt zu bleiben ist etwas Besonderes.	Aşık olmak kolay, aşık kalmak özeldir.
deu	tur	Tom bot mir eine Tasse Kaffee an.	Tom bana bir fincan kahve önerdi.
deu	tur	Wer auch immer das Buch möchte, kann es haben.	Kitabı isteyen herkes onu alabilir.
deu	tur	So ist es.	Aynen öyle.
deu	tur	Was für ein Glück du hast!	Ne kadar şanslısın!
deu	tur	Ich rate dir, mit dem Rauchen aufzuhören.	Sigarayı bırakmanı tavsiye ediyorum.
deu	tur	Ich kann euch garantieren, dass ich alles erledigen werde.	Size hepsini halledeceğimin garantisini verebilirim.
deu	tur	Wir kehren morgen nach Hause zurück.	Yarın eve döneceğiz.
deu	tur	Es haben sechzig neue Museen geöffnet.	Altmış yeni müze açıldı.
deu	tur	Maria warf die Bibel ins Feuer.	Mary İncil'i ateşe attı.
deu	tur	Unsere Beziehung ist sehr innig und liebevoll.	Bizim ilişkimiz çok içten ve sevgi dolu.
deu	tur	Liebe ist die Antwort. Die Frage ist unwichtig.	Aşk cevaptır. Soru önemsizdir.
deu	tur	Guten Tag. Bist du Jackie Scott?	Merhaba. Siz Jackie Scott musunuz?
deu	tur	Schluss mit „Hoffentlich eines Tages“. Los, tu's einfach!	Boş versene, inşallah bir gün. Yap, gitsin!
deu	tur	Sie wollen reich werden.	Onlar zengin olmak istiyorlar.
deu	tur	Es gab einen Zeugen.	Bir tanık vardı.
deu	tur	Isst du Fleisch?	Et yer misin?
deu	tur	Nochmals Entschuldigung!	Tekrar özür dilerim.
deu	tur	Dieses Auto ist schwarz.	Bu araba siyah.
deu	tur	Es wäre besser, wenn wir nicht über Tom sprächen.	Tom’dan bahsetmesek daha iyi.
deu	tur	Ich kann Marika nicht anrufen. Sie wohnt in Finnland!	Marika'ya telefon edemem. O Finlandiya'da yaşıyor!
deu	tur	Maria erreichte das Krankenhaus.	Maria hastaneye ulaştı.
deu	tur	Er hat offensichtlich Schmerzen.	O besbelli acı çekiyor.
deu	tur	Bringe den Computer zurück.	Bilgisayarı geri getir.
deu	tur	Würdest du bitte leiser sprechen? Ich habe einen Kater ...	Lütfen sesini biraz azaltır mısın? Akşamdan kalma baş ağrım var.
deu	tur	Folgen Sie dem Auto.	Arabayı izleyin.
deu	tur	Tom wird uns nichts sagen können.	Tom bize bir şey söyleyemeyecek.
deu	tur	Können Sie mir sagen, wie ich zum Tokyo Tower komme?	Tokyo Kulesi'ne giden yolu söyler misiniz?
deu	tur	Wir sprechen Japanisch.	Biz Japonca konuşuruz.
deu	tur	Du bist mein Leben.	Sen benim ömrümsün.
deu	tur	Tom ist viel älter als ich.	Tom benden çok daha yaşlı.
deu	tur	Jetzt ist es irgendwo fünf Uhr.	Şimdi bir yerde saat beştir.
deu	tur	Sie lebten in Saus und Braus.	Krallar gibi yaşıyorlardı.
deu	tur	Haie fressen Fische.	Köpekbalıkları balık yer.
deu	tur	Tom, kannst du morgen kommen?	Tom, yarın gelebilir misin?
deu	tur	Ich kenne sein Geheimnis.	Onun sırrını biliyorum.
deu	tur	Strichcodes haben die Abfertigung an der Kasse viel schneller gemacht.	Barkod ile kasada işlemler çok daha hızlı yapıldı.
deu	tur	Wir hätten nicht zulassen sollen, dass er weggeht.	Onun gitmesine izin vermemeliydik.
deu	tur	Ich fahre euch hin.	Sizi götürüyorum.
deu	tur	Ich heiße Wang.	Benim adım Wang.
deu	tur	Tom ist in der Küche.	Tom mutfakta.
deu	tur	Übersetzung von Sätzen ist eine völlig andere Sache.	Cümle çevirisi bambaşka bir olay.
deu	tur	Wir wissen, wo du bist.	Nerede olduğunu biliyoruz.
deu	tur	Versuchst du, dich zu verunschönern?	Kendini çirkinleştirmeye mi çalışıyorsun?
deu	tur	Eine Katze liegt in der Sonne.	Bir kedi güneşte yatıyor.
deu	tur	Im Esperanto gibt es keine Ausnahmen.	Esperantoda istisnalar yoktur.
deu	tur	Heute beginnt der Tag so, wie er sich gestern verabschiedet hat.	Bugün gün, dün vedalaştığı gibi başlıyor.
deu	tur	Sie hielt mich für meinen Bruder.	O beni erkek kardeşim sandı.
deu	tur	Tom hat eine Familie.	Tom'un bir ailesi var.
deu	tur	Ich möchte dich nicht verärgern.	Seni kızdırmak istemiyorum.
deu	tur	Wir brauchen dringend Hilfe.	Acil olarak yardıma ihtiyacımız var.
deu	tur	Stimmt.	Bu doğru.
deu	tur	Die alte Frau wurde beinahe überfahren.	Yaşlı kadın neredeyse çiğneniyordu.
deu	tur	Ich werde im Portside Hotel übernachten.	Portside Oteli'nde kalıyor olacağım.
deu	tur	Hinsichtlich der Lösung des Problems waren wir unterschiedlicher Meinung.	Biz, sorunun çözümüne gelince farklılık gösterdik.
deu	tur	Was ist nur passiert?	Ne oldu peki?
deu	tur	Meine Schwester ist jünger als ich.	Kız kardeşim benden daha genç.
deu	tur	Ein herzliches Dankeschön an alle meine Verwandten, Bekannten und Freunde für die zahlreichen Glückwünsche zu meinem Geburtstag. Es hat mich sehr gefreut.	Bütün akrabalarıma, tanıdıklarıma ve arkadaşlarıma doğum günümü kutladığınız için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz.
deu	tur	Tom kommt nicht mehr hierher.	Tom artık buraya gelmiyor.
deu	tur	Du musst dich entschuldigen.	Özür dilemelisin.
deu	tur	Ich sprech mal mit Tom.	Tom'la konuşayım.
deu	tur	Mary drängte ihre Eltern dazu, sie mit ihren Freunden ausgehen zu lassen.	Mary, arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermeleri için annesini ve babasını zorladı.
deu	tur	Ich hätte nie gedacht, dass ich Tom nochmals lebend sehen würde.	Tom'u tekrar hayatta göreceğimi hiç düşünmedim.
deu	tur	Ich spielte oft Tennis, als ich jung war.	Gençken sık sık tenis oynardım.
deu	tur	Es war unmöglich, sie vom Baum herunterzuholen.	Onu ağaçtan indirmek imkânsızdı.
deu	tur	Verflucht sei es!	Lanet olsun!
deu	tur	Es ist kein Salz da.	Tuz yok.
deu	tur	Ich bin nicht nervös.	Gergin değilim.
deu	tur	Ich stimme in dieser Angelegenheit nicht mit Ihnen überein.	Bu konuda sizinle aynı fikirde değilim.
deu	tur	Tom ist viel größer als Maria.	Tom Mary'den çok daha uzundur.
deu	tur	Er ist der Enkel von Julius Caesar.	O, Julius Caesar'ın torunu.
deu	tur	Toms Zimmer war sehr klein.	Tom'un odası çok küçüktü.
deu	tur	Ich habe dafür 10 Dollar bezahlt.	Ben onun için on dolar ödedim.
deu	tur	Du bist nicht höflich.	Sen kibar değilsin.
deu	tur	Sie aß einen Apfel.	Elma yedi.
deu	tur	Ich bin nicht jung.	Ben genç değilim.
deu	tur	Sie wird nach Irland gehen.	O, İrlanda'ya gidecek.
deu	tur	Die Ärzte konnten die Todesursache nicht feststellen.	Doktorlar ölüm nedenini belirleyemediler.
deu	tur	Wenn die Sonne scheint, lass uns einen Spaziergang machen.	Güneş açınca bir gezinti yapalım.
deu	tur	Trink nicht so viel Kaffee, das kann dir schaden!	Çok fazla kahve içme, sana zarar verebilir.
deu	tur	Wir unterstützen ihn nicht.	Biz onu desteklemiyoruz.
deu	tur	Bin ich wirklich krank?	Gerçekten hasta mıyım?
deu	tur	In den Nachrichten wird Schriftsprache verwendet.	Haberlerde yazı dili kullanılır.
deu	tur	Ich glaube nicht, dass er dich heiraten will.	Seninle evlenmek istediğini sanmıyorum.
deu	tur	Der Beschluss ist noch nicht endgültig.	Karar henüz kesinleşmiş değil.
deu	tur	Zuhause zu bleiben ist langweilig.	Evde durmak sıkıcıdır.
deu	tur	Aus Altersgründen hört mein Großvater nicht gut.	Yaşından dolayı, büyükbabam iyi duymaz.
deu	tur	Er ist nicht versichert.	O sigortasız.
deu	tur	Danke für deine Mühe.	Emeğine sağlık.
deu	tur	Nur wer früh seine Seele weit auszuspannen gelernt, vermag später die ganze Welt in sich zu fassen.	Önce gönlünü kocaman açmalısın ki; sonra bütün dünyayı içine alabilesin.
deu	tur	Wir aßen Eier.	Yumurta yedik.
deu	tur	Ich heiße Farshad.	Benim adım Farşad.
deu	tur	Unser Flugzeug flog über den Wolken.	Uçağımız bulutların üstünden uçtu.
deu	tur	Was muss ich mitnehmen, wenn ich ins Schwimmbad gehe?	Havuza giderken yanıma ne almalıyım?
deu	tur	Nein, Tom, das ist zu gefährlich!	Hayır, Tom, o çok tehlikeli.
deu	tur	Wir brauchen dich.	Sen bize lazımsın.
deu	tur	Es regnet.	Yağmur yağıyor.
deu	tur	Die Ukraine ist ein großes Land.	Ukrayna büyük bir ülkedir.
deu	tur	Tom lehrt uns Französisch.	Tom bize Fransızca öğretiyor.
deu	tur	Tom hat mich seinen Koffer tragen lassen.	Tom bana valizini taşıttı.
deu	tur	Trotz des kalten Wetters ist er noch im Garten.	Soğuk havaya rağmen hala bahçede.
deu	tur	In diesen ruhigen Wäldern ist das Jagen verboten.	Bu sessiz sakin ormanda avlanmak yasaktır.
deu	tur	Alle Vögel haben Flügel.	Bütün kuşların kanatları vardır.
deu	tur	Sie haben gesagt: „Wir passen nicht zusammen.“	Siz birbirinize uygun değilsiniz dediler.
deu	tur	Ich habe dir die Wahrheit gesagt.	Sana gerçeği söyledim.
deu	tur	Tom schaffte es, die Arbeit vor 2 Uhr 30 fertigzustellen.	Tom 2.30'dan önce işi bitirmeyi başardı.
deu	tur	Verschone mich mit solchen Kleinigkeiten!	Ufak tefek şeylerle beni rahatsız etmeyin.
deu	tur	Ich habe keinen seiner Romane gelesen.	Onun romanlarından hiçbirini okumadım.
deu	tur	Mich gelüstet nach einem weiteren Bier.	Canım bir bira daha istiyor.
deu	tur	Es gibt eine großartige Möglichkeit, den Stress zu reduzieren. Genießt ganz einfach diese gemütliche Zeit!	Stresi azaltmak için mükemmel bir yöntem var. Sadece bu keyifli zamanın tadını çıkartın!
deu	tur	Verweile nicht in der Vergangenheit, träume nicht von der Zukunft, lenke deinen Geist auf den gegenwärtigen Moment!	Geçmişe takılıp kalma, geleceğin hayalini kurma, ruhunun tüm dikkatini bu ana ver!
deu	tur	Sie ist ihren Eltern ergeben.	O, anne babasına sadıktır.
deu	tur	Tom sagte, dass er dir etwas mitzuteilen habe.	Tom sana söyleyecek bir şeyi olduğunu söyledi.
deu	tur	Gibt es irgendeinen Grund dafür, dass Sie diese alten Flaschen aufbewahren?	Bu eski şişeleri saklamanız için herhangi bir neden var mı?
deu	tur	War das das Problem?	Sorun bu muydu?
deu	tur	Gib Tom einen Kuss von mir!	Tom'u benim için öp.
deu	tur	Er muss Amerikaner sein.	Amerikandır her halde.
deu	tur	Kühe fressen Gras.	İnekler ot yer.
deu	tur	Ich tröste sie nicht.	Onu teselli etmiyorum.
deu	tur	Vergossene Flüssigkeiten lassen sich mit Küchenpapier bequem abwischen.	Dökülen bir sıvıyı kağıt havlu ile rahatça silebilirsiniz.
deu	tur	Tom will bleiben.	Tom kalmak istiyor.
deu	tur	Dies ist eine Katze.	Bu bir kedidir.
deu	tur	Ich gehe nach Kioto.	Kyoto'ya giderim.
deu	tur	Ich habe Dana gesehen.	Dana'yı gördüm.
deu	tur	Ich möchte meiner Mutter eine Pflanze geben.	Anneme bir bitki vermek istiyorum.
deu	tur	Es ist größer als Tom.	O Tom'dan daha büyüktür.
deu	tur	Tom redet nicht viel.	Tom çok konuşmaz.
deu	tur	Das ist gut möglich.	Bu oldukça mümkündür.
deu	tur	Die Java-Bibliotheken erleichtern jegliche Programmierarbeit.	Java'nın kütüphaneleri bütün işleri kolaylaştırıyor.
deu	tur	Warum brauchst du Tatoeba?	Neden Tatoeba'ya ihtiyaç duyuyorsun?
deu	tur	Das wird die Dinge noch komplizierter machen.	O meseleleri daha karmaşık hale getirecek.
deu	tur	Das war eine Lüge.	O bir yalandı.
deu	tur	Das ist sehr schwierig.	O çok zor.
deu	tur	Hast du deiner Mutter geholfen?	Annene yardım ettin mi?
deu	tur	Die Dame gibt dem Gast den Tee.	Bayan misafire çayı veriyor.
deu	tur	Willst du aufgeben?	Vazgeçmek istiyor musun?
deu	tur	Was für ein großzügiges Angebot!	Ne cömert bir teklif!
deu	tur	Besitze es!	Bunu al!
deu	tur	Ich wünsche euch allen von Herzen fröhliche und friedvolle Weihnachten.	Herkese tüm kalbimle mutlu ve huzurlu Noeller diliyorum.
deu	tur	Er gibt viel Geld für Kleidung aus.	Kıyafet için çok para harcar.
deu	tur	Ohne Katze ist alles doof.	Kedisiz her şey aptal.
deu	tur	Ich verfolge Sie nicht.	Sizi takip etmiyorum.
deu	tur	Ich werde nichts sagen.	Bir şey söylemeyeceğim.
deu	tur	Hübsche Blumen haben Dornen.	Güzel çiçeklerin dikenleri vardır.
deu	tur	Das ist mir nie in den Sinn gekommen.	Bu hiç aklıma gelmezdi.
deu	tur	Das Kind rannte nach Hause.	Çocuk koşarak eve gitti.
deu	tur	Mein Vater kaufte mir dieses Buch.	Babam bana bu kitabı satın aldı.
deu	tur	Diesmal sind Sie zu weit gegangen.	Bu sefer haddinizi aştınız.
deu	tur	Immer positiv denken!	Her zaman olumlu düşün!
deu	tur	Ich wollte mehr.	Daha fazla istedim.
deu	tur	Ich habe in Boston gearbeitet.	Boston'da çalıştım.
deu	tur	Wie lautete die Antwort?	Cevap neydi?
deu	tur	Tu das bitte jetzt!	Lütfen bunu şimdi yap.
deu	tur	Du wirst es wohl verdient haben.	Hak etmişsindir.
deu	tur	Das Seil war ein paar Meter zu kurz.	İp birkaç metre çok kısaydı.
deu	tur	Der Schlips passt gut zu deinem Hemd.	Kravatlar gömleğine iyi uydu.
deu	tur	Vertrauen Sie mir!	Bana güvenin!
deu	tur	Ich glaube, ich brauche Hosenträger.	Sanırım pantolon askısına ihtiyacım var.
deu	tur	Lächle und sei glücklich!	Gülümse ve mutlu ol!
deu	tur	Kellner, Bedienung bitte!	Garson bakar mısınız?
deu	tur	Bitte schau mich nicht so an.	Lütfen bana öyle bakma.
deu	tur	Wenn du lächelst, geht in meinem Herzen die Sonne auf.	Sen gülünce kalbime güneş doğuyor.
deu	tur	Ich will nicht, dass du stirbst.	Ölmeni istemiyorum.
deu	tur	Sie ist zu jung, um in die Schule zu gehen.	O okula gitmek için çok genç.
deu	tur	In Deutschland kann man nur im Standesamt heiraten.	Almanya'da bir kişi sadece evlendirme dairesinde evlenebilir.
deu	tur	Wozu lernst du Fremdsprachen?	Niçin yabancı dil öğreniyorsun?
deu	tur	Einstein ist ein überaus kluger Papagei.	Aynştayn, çok zeki bir papağandır.
deu	tur	„Was tust du?“ – „Ich denke nach.“	"Ne yapıyorsun?" "Düşünüyorum."
deu	tur	Seine Augen sind größer als sein Magen.	Onun gözleri karnından daha büyük.
deu	tur	Wer nichts hat, hat nichts zu verlieren.	Hiçbir şeyi olmayanın, kaybedecek bir şeyi yoktur.
deu	tur	Er kann Spanisch sprechen.	O İspanyolca konuşmayı biliyor.
deu	tur	Mach diese verdammte Tür zu!	Kahrolası kapıyı kapa!
deu	tur	Mark hat mehr Geld als du.	Mark'ın senden fazla parası var.
deu	tur	Du wirst nie allein sein.	Asla yalnız olmayacaksın.
deu	tur	Ich wollte ihn nicht verlieren.	Ben onu kaybetmek istememiştim.
deu	tur	Es ist sehr klein.	Bu çok küçük.
deu	tur	Wenn du das noch einmal machst, werde ich dich windelweich prügeln.	Bir daha bunu yaparsan, seni eşek sudan gelinceye kadar döveceğim.
deu	tur	Alles, was ich sage, ist eine Lüge. Und das ist die Wahrheit.	Söylediğim her şey yalan. Ki bu gerçek.
deu	tur	Danke für die Korrektur.	Düzeltme için teşekürler.
deu	tur	Manchmal werden die endlosen Sorgen zu einem Regen, der auf dich fällt. Aber vergiss nicht, dass der bunte Regenbogen erst nach dem Regen erscheint.	Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olur üstüne yağar. Ama unutma ki, rengarenk gökkuşağı yağmurdan sonra çıkar.
deu	tur	Weißt du, wie es sich anfühlt, wenn man hundert ähnliche Varianten eines Satzes übersetzt?	Bir cümlenin yüzlerce benzer varyasyonlarını çevirmenin nasıl hissettirdiğini biliyor musun?
deu	tur	Mein Haus sieht neben seinem klein aus.	Benim ev onunkinin yanında küçük görünüyor.
deu	tur	Sie kann spanisch sprechen.	O İspanyolca konuşabilir.
deu	tur	Du solltest dich entschuldigen.	Özür dilemelisin.
deu	tur	Ich will die wahre Liebe finden.	Gerçek aşkı bulmak istiyorum.
deu	tur	Ich werde im Haus meiner Tante schlafen.	Ben teyzemin evinde uyuyacağım.
deu	tur	Dort ist Tom.	Tom orada.
deu	tur	Ohne seine Hilfe würde ich es nicht schaffen.	Onun yardımı olmasa, başaramam.
deu	tur	Du bist mein Freund.	Sen benim arkadaşımsın.
deu	tur	Ich kann das nicht ertragen, ich halte es nicht aus.	Bunu çekemem, buna katlanamam.
deu	tur	Ich werde mit ihm darüber reden.	Onunla bu konuda konuşacağım.
deu	tur	Die Bürotür ist gelb.	Ofisin kapısı sarıdır.
deu	tur	Mussten Sie heute Morgen sehr früh aufstehen?	Bugün sabah erkenden kalkmak zorunda mıydınız?
deu	tur	Meine Mutter wacht immer vor den anderen auf.	Annem hep herkesten önce uyanır.
deu	tur	Tom arbeitet in einem Supermarkt.	Tom bir süpermarkette çalışır.
deu	tur	Wir besitzen 13 Clubs.	13 kulübümüz var.
deu	tur	Ich schneide ihre Haare nicht.	Onun saçını tıraş etmem.
deu	tur	Hattest du eine Gelegenheit, mit Tom zu sprechen?	Tom'la konuşmak için bir şans yakaladın mı?
deu	tur	Viele bewundern sie.	Pek çokları ona hayran.
deu	tur	Ehrlich gesagt verstehe ich das nicht.	Açıkçası bunu anlayamıyorum.
deu	tur	Sie wird duschen.	Duş alacak.
deu	tur	Ich denke, Tom ist normal.	Sanırım Tom normal.
deu	tur	Sie trinken nicht genug Wasser.	Yeterince su içmiyorsunuz.
deu	tur	Ich mag euch auch nicht.	Sizi de sevmiyorum.
deu	tur	Er weiß, wie man diese Waffe verwendet.	Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.
deu	tur	Das Leben ist kurz.	Hayat kısa.
deu	tur	Worin unterscheiden sich eine Seeschildkröte und eine Landschildkröte?	Deniz kaplumbağası ile kara kaplumbağası arasında ne fark vardır?
deu	tur	Kein anderer hat ihn wohl so geliebt, wie ich ihn geliebt habe, aber er hat nicht auf mich gewartet.	Benim onu sevdiğim kadar kimse bir başkasını sevmemiştir fakat o beni beklemedi.
deu	tur	Ich habe keine Zeit, um ihm zu helfen.	Ona yardım etmek için zamanım yok.
deu	tur	Welche Zutaten braucht man, um zu Hause Seife herstellen zu können?	Evde sabun yapabilmek için gerekli malzemeler nelerdir?
deu	tur	Wir unterstützen die Redefreiheit.	Özgür konuşmayı destekliyoruz.
deu	tur	Es ist für einen Freund von mir.	O, benim bir arkadaşım için.
deu	tur	Er trinkt jetzt Kaffee.	O şimdi kahve içiyor.
deu	tur	Er hat meine Mutter betrogen.	O, annemi aldattı.
deu	tur	Du sagtest, du werdest nicht mit Tom sprechen.	Tom'la konuşmayacağını söyledin.
deu	tur	Sie ruft mich oft an.	O beni sık sık arar.
deu	tur	Wir waren alle anwesend.	Hepimiz mevcuttuk.
deu	tur	Heute Morgen hat es bei uns geschneit.	Bu sabah karımız vardı.
deu	tur	Das Schlimmste, was passieren kann, ist nicht sein Ziel zu verlieren, sondern zu resignieren und sich kein neues mehr zu suchen.	Olabilecek en kötü şey, hedefinizi kaybetmek değil, yılmaktır ve kendinize yeni bir hedef aramamaktır.
deu	tur	Es ist nicht so schwierig, wie du denkst.	Düşündüğün kadar zor değil.
deu	tur	Als sie mit ihrer Arbeit fertig war, ging sie nach Hause.	Onun işi bitti, o eve gitti.
deu	tur	Hat er es gesagt?	Onu söyledi mi?
deu	tur	Warum gibst du keine Antwort?	Neden cevap vermiyorsun?
deu	tur	Selbst ein blindes Huhn findet mal ein Korn.	Kör bir tavuk bile bir mısır tanesi bulur.
deu	tur	Das Volk fordert Reformen.	Halk reform istiyor.
deu	tur	Er übertrifft seine Konkurrenten in allem.	O, her konuda rakiplerine karşı daha üstün.
deu	tur	Sein Niesen störte unsere Unterhaltung.	Konuşmamız hapşırıklarla sürekli bölündü.
deu	tur	Er hat zwei Schwestern.	Onun iki kız kardeşi var.
deu	tur	Was meinst du damit?	Onunla ne demek istiyorsun?
deu	tur	Isst du viel?	Çok yer misin?
deu	tur	Kühl aufbewahren!	Serin tut!
deu	tur	Sie liegt krank im Bett.	O, yatakta hasta yatıyor.
deu	tur	Du wirst geliebt.	Seviliyorsun.
deu	tur	Hätte ich das nicht tun sollen?	Onu yapmam gerekmiyor muydu?
deu	tur	Tom ist ein guter Arbeiter.	Tom iyi bir işçidir.
deu	tur	Frauen vergessen nicht. Sie archivieren.	Kadınlar unutmazlar. Onlar arşivlerler.
deu	tur	Sie missbrauchte mein Vertrauen.	Benim güvenimi suistimal etti.
deu	tur	Meine Eltern sind nicht mehr ganz jung.	Benim ebeveynim artık hiç genç değiller.
deu	tur	Ich habe mehr als drei Viertel meines Sommerurlaubs mit Reisen verbracht.	Yaz tatillerimin dörtte üçünden fazlasını seyahat ederek geçirdim.
deu	tur	Ich liebte dieses Kleid.	Bu kıyafeti sevdim.
deu	tur	Lass sie bloß nicht gehen!	Gitmesine izin verme sakın!
deu	tur	Mach ihr das nicht zum Vorwurf.	Onu suçlamayın.
deu	tur	Warum bestellen wir keine Pizza?	Biz neden pizza sipariş etmiyoruz?
deu	tur	Du bist auch sehr hübsch.	Sen de gerçekten güzelsin.
deu	tur	Wie lang ist das her?	O ne kadar önceydi?
deu	tur	Ich habe den ganzen Tag an dich gedacht.	Butün gün seni düşündüm.
deu	tur	Die Revolution hat ihre eigenen Gesetze.	Devrimin kendi yasaları vardır.
deu	tur	Wie geht es dir? Naja, es geht so.	Nasılsın? Eh, şöyle böyle.
deu	tur	Tom ist ein sehr guter Freund von mir.	Tom benim çok iyi bir arkadaşımdır.
deu	tur	Wo ist Britney Spears?	Britney Spears nerede?
deu	tur	Ich verstehe nur Bahnhof.	Konuya Fransız kaldım.
deu	tur	Entschuldigung, wo ist die U-Bahn?	Affedersiniz, metro nerede?
deu	tur	Heute Abend werde ich zu Hause bleiben.	Bu akşam evde oturacağım.
deu	tur	Meine Nationalität? Mensch!	Vatandaşlığım mı? İnsan!
deu	tur	Ich habe alle meine Freunde eingeladen.	Bütün arkadaşlarımı davet ettim.
deu	tur	Er ist zu Fuß nach Hause gegangen.	Eve yürüyerek gitti.
deu	tur	Überlasst mir die Sache. Ich werde mich darum kümmern.	Sorunu bana bırakın. Onunla ilgileneceğim.
deu	tur	Ist das dein Auto?	Bu araba senin mi?
deu	tur	Tom ist ein Philosoph.	Tom bir felsefeci.
deu	tur	Warum sollte ich mich entschuldigen?	Neden özür dilemem gerekiyor?
deu	tur	Wie wunderbar ist Gottes Schöpfung.	Allahın eserleri ne kadar da harikulade.
deu	tur	Nichts zu danken.	Bana teşekkür etmen gerekmiyor.
deu	tur	Du solltest dich wenigstens entschuldigen.	En azından özür dilemelisin.
deu	tur	Maria ist eine beliebte Schauspielerin.	Mary popüler bir oyuncu.
deu	tur	Hunde lieben bedingungslos!	Köpekler koşulsuz severler!
deu	tur	Ich habe zehn Dollar für das Buch bezahlt.	Kitap için on dolar ödedim.
deu	tur	Sie hat sich auf Geschichte spezialisiert.	O tarih dalında uzmanlaştı.
deu	tur	Ich habe eine Idee, wo ich beginnen soll.	Nereden başlayacağıma dair bir fikrim var.
deu	tur	Fieber erhöht den Puls.	Ateş nabzı yükseltir.
deu	tur	In Kyōto gibt es viele alte Tempel.	Kyoto'da bir sürü eski tapınaklar var.
deu	tur	Er hat es nicht zu einem wichtigen Termin geschafft.	Önemli bir randevuya yetişemedi.
deu	tur	Ich laufe.	Koşarım.
deu	tur	Sie ist genauso jung wie ich.	O da benim gibi genç.
deu	tur	Die Kurden haben keinen eigenen Staat.	Kürtlerin kendi devletleri yok.
deu	tur	Ich arbeite 45 Stunden in der Woche.	Haftada kırk beş saat çalışıyorum.
deu	tur	Gott existiert.	Allah vardır.
deu	tur	Ich lerne Māori.	Ben Maori öğreniyorum.
deu	tur	Ich möchte unabhängig sein.	Bağımsız olmak istiyorum.
deu	tur	Ihr Mobiltelefon klingelte während des Unterrichts.	Ders süresince telefonu çaldı.
deu	tur	Es ist kalt.	Hava soğuk.
deu	tur	Tom kann kaum seine Miete bezahlen.	Tom ancak kirasını ödeyebiliyor.
deu	tur	Ich bin mir beinahe sicher, dass meine Katze meinen Hamster gefressen hat.	Kedimin hamsterımı yediğinden oldukça eminim.
deu	tur	Ich werde dich anzeigen.	Seni ihbar edeceğim.
deu	tur	Sind das alles deine Freunde?	Onların hepsi kedilerın mı?
deu	tur	Das ist ein Buch.	Bu bir kitaptır.
deu	tur	Ich bin krank.	Hastayım.
deu	tur	Ich bin so fett.	Çok şişmanım.
deu	tur	Er wurde senil.	O bunamış.
deu	tur	Sie war auch überrascht.	O da şaşırmıştı.
deu	tur	Natürlich.	Elbette.
deu	tur	Sie werden euch nicht finden.	Sizi bulamayacaklar.
deu	tur	Darf ich dich fotografieren?	İzin ver senin fotoğrafını çekeyim.
deu	tur	Sie scheint nervös zu sein wegen ihrer ersten Schulstunde.	O ilk ders ile ilgili sinirli gibi görünüyor.
deu	tur	Es ist von großem Nutzen.	O, çok faydalıdır.
deu	tur	Er hat zwei Bücher geschrieben.	O, iki kitap yazdı.
deu	tur	Auf der Brücke haben sie mir die Brieftasche geklaut.	Cüzdanımı köprüde çarptılar.
deu	tur	Die Gezeiten entstehen unter dem Einfluss des Mondes.	Gelgitler Ay'ın etkisiyle oluşur.
deu	tur	Die Entscheidungen treffe ich.	Kararları ben alırım.
deu	tur	Tom hat zwei Söhne. Beide leben in Boston.	Tom'un iki oğlu var. İkisi de Boston'da yaşıyor.
deu	tur	Sie sind auf sich allein gestellt.	Tek başınasınız.
deu	tur	Pandas sind sehr schlau.	Pandalar çok zekidirler.
deu	tur	Ich habe viele Freunde, die gut Portugiesisch sprechen.	Portekizcesi iyi çok arkadaşım var.
deu	tur	Ich kann nur mit Mühe aufstehen.	Güçlükle ayağa kalkabilirim.
deu	tur	Du hast eine sehr nette Familie.	Çok güzel bir ailen var.
deu	tur	Wenn du dich heute richtig reich fühlen willst, so zähle all das zusammen, was sich für Geld nicht kaufen lässt.	Bugün kendini çok zengin biri gibi hissetmek istiyorsan, aklına gelen, para karşılığında satın alamadığın bütün şeyleri listele.
deu	tur	Unachtsamkeit ist der größte Feind.	Dikkatsizlik en büyük düşmandır.
deu	tur	Du glaubst, du bist witzig, oder?	Komik olduğunu sanıyorsun, değil mi?
deu	tur	Es ist halb zwei.	Saat bir buçuk.
deu	tur	Das ist schwierig.	Bu zor.
deu	tur	Ich möchte versuchen, etwas anderes zu machen.	Değişik bir şey denemek istiyorum.
deu	tur	Ich wollte schauen, ob ihr schon wach seid? Dann wünsche ich euch einen schönen Tag und guten Morgen!	Uyandınız mı bakım? O zaman sizlere iyi bir gün ve güaydın dilerim!
deu	tur	Ich sah sein Auto rechts abbiegen.	Otomobilinin sağa döndüğünü gördüm.
deu	tur	Tom ist der Kapitän der Fußballmannschaft.	Tom futbol takımının kaptanıdır.
deu	tur	Das ist mir doch egal!	Umurumda değil!
deu	tur	Tom, du bist entlassen!	Tom, şutlandın!
deu	tur	Das ist eine sehr schwierige Frage.	Bu çok zor bir soru.
deu	tur	Beide Brüder leben noch.	Her iki erkek kardeş hâlâ hayatta.
deu	tur	In der Stadt zu leben, ist etwas gänzlich anderes, als auf dem Lande zu wohnen.	Şehirde yaşamak şehir dışında yaşamaktan tamamen farklı bir şeydir.
deu	tur	Wer ist Toms Vater?	Tom'un babası kim?
deu	tur	Herz und Zunge verhalten sich wie Meer und Strand. Was es auch im Meer geben mag, es wird an den Strand gespült.	Kalp deniz dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.
deu	tur	Misch dich nicht überall ein!	Lütfen her şeye maydanoz olma!
deu	tur	Was wird Maria sagen?	Mary ne diyecek?
deu	tur	Hat niemand eine Frage?	Kimsenin sorusu yok mu?
deu	tur	Als er am Bahnhof ankam, war der Zug bereits seit fast einer halben Stunde weg.	O, istasyona vardığında tren neredeyse yarım saat önce kalkmıştı.
deu	tur	Du bist nicht allein.	Yalnız değilsin.
deu	tur	Die einzige Sache der Welt, von der man nie zu viel bekommen oder geben kann, ist Liebe.	Dünyada insanın çok fazla alıp veremeyeceği tek şey sevgidir.
deu	tur	Tom kann Maria nicht vergessen.	Tom Mary'yi unutamıyor.
deu	tur	Ist Laurie fett?	Laurie şişman mı?
deu	tur	Wie viele Katzen haben Sie?	Kaç kediniz var?
deu	tur	Was machst du heute Abend?	Bu akşam ne yapıyorsun?
deu	tur	Was du willst, sollst du bekommen.	İstediğini almalısın.
deu	tur	Tom versprach, nichts zu sagen.	Tom bir şey söylemeyeceğine söz verdi.
deu	tur	Du lügst doch, nicht wahr?	Yalan söylüyorsun, değil mi?
deu	tur	Gute Nacht, meine Freunde.	İyi geceler arkadaşlarım.
deu	tur	Ich nehme deine Bedingungen an.	Ben senin koşullarını kabul ediyorum.
deu	tur	Tom sagte, er habe ein wenig Zeit gebraucht, um sich daran zu gewöhnen, es zu tun.	Tom bunu yapmaya alışmasının biraz zaman aldığını söyledi.
deu	tur	Du musst dafür sorgen, dass Tom nicht wieder zu spät in die Schule kommt!	Tom'un okula tekrar geç kalmadığından emin olmalısın.
deu	tur	Was du mir geschenkt hast, macht mir viel Freude.	Bana verdiğin şey çok hoşuma gitti.
deu	tur	Ich möchte nicht, dass du weiter darüber nachdenkst.	Artık onun hakkında düşünmeni istemiyorum.
deu	tur	Ich will Arabisch lernen.	Arapça öğrenmek istiyorum.
deu	tur	Die besten Dinge im Leben kann man nicht kaufen, sondern sind kostenlos: Freunde, Küsse, Familie, Schlaf, Zuneigung, Lachen, Gesundheit, Liebe und wundervolle Erinnerungen.	Hayattaki en güzel şeyler satın alınamaz bedavadır: Arkadaşlar, öpücükler, aile, uyku, şefkat, kahkaha, sağlık, sevgi ve harika anılar.
deu	tur	Java zu lernen ist sehr unterhaltsam.	Java öğrenmek çok eğlenceli.
deu	tur	Meine Mutter wollte nicht, dass ich so werde.	Annem öyle olmamı istemedi.
deu	tur	Und was hast du so fürs Wochenende geplant?	Ve bu haftasonu ne planlıyorsun?
deu	tur	Meine Frau ist schwanger!	Karım hamile!
deu	tur	Wir müssen sehr vorsichtig sein, um nichts zu zerbrechen.	Bir şey kırmamak için çok dikkatli olmalıyız.
deu	tur	Tom hatte einen Hund.	Tom'un bir köpeği vardı.
deu	tur	Schottisches Gälisch ist sehr interessant, oder?	İskoç Galcesi çok enteresan, değil mi?
deu	tur	Er ist krank.	O, hastadır.
deu	tur	Tom wollte allein gelassen werden.	Tom yalnız bırakılmayı istiyordu.
deu	tur	Ich höre gern Musik, vor allem Jazz.	Müzik dinlemeyi severim, özellikle caz.
deu	tur	Ich bin Anton.	Ben Anton.
deu	tur	Ich bewundere euer Talent.	Sizlerin yeteneğine hayranım.
deu	tur	Wäre ich an deiner Stelle, würde ich mich mit dem Sterben nicht so sehr beeilen.	Yerinde olsam, ölmek için bu kadar acele etmezdim.
deu	tur	Du musst die Graffiti auf der Wand wegwischen.	Duvardaki yazıları silmelisin.
deu	tur	Versuche es fest zu halten.	Sıkıca tutunmaya çalış.
deu	tur	Wie schreibst du "pretty"?	Nasıl 'pretty' yazarsın?
deu	tur	Niemand ist mir etwas schuldig.	Kimse bana bir şey borçlu değil.
deu	tur	Mein Fernseher war kaputt; deswegen musste ich ihn zur Reparatur bringen.	Televizyonum bozuldu, bu yüzden onu tamire götürmeliyim.
deu	tur	Hast du die heutige Zeitung gelesen?	Bugünkü gazeteyi okudun mu?
deu	tur	Dafür muss es eine andere Erklärung geben.	Bunun başka bir açıklaması olmalı.
deu	tur	Dieses Problem ist nicht so schwierig, dass man es nicht mit gesundem Menschenverstand lösen könnte.	Bu problem sağlıklı bir insan beyniyle çözülemeyecek kadar zor değil.
deu	tur	Cuzco ist einer der interessantesten Orte der Welt.	Cuzco, dünyada en çok ilgi çeken yerlerden birisi.
deu	tur	Gibt es noch jemanden, der sich mir anschließt.	Bana katılan başka kim var?
deu	tur	Tom ist nicht reich.	Tom zengin değil.
deu	tur	Was gibt es doch für schreckliche Menschen!	Ne korkunç insanlar var.
deu	tur	Ich habe Blätter gesammelt. Der Herbst ist da.	Yaprak topladım. Sonbahar gelmiş.
deu	tur	Wenn du einen wunderschönen Traum hast, willst du gar nicht daraus erwachen.	Harika bir rüya gördüğünde, ondan uyanmak istemezsin.
deu	tur	Ich bin im Auto.	Ben arabadayım.
deu	tur	Ich behaupte, dass das nicht stimmt.	İddia ederim ki bu doğru değil.
deu	tur	Sie verkaufen Fisch und Fleisch.	Onlar balık ve et satıyorlar.
deu	tur	Viele Leute bewundern Nikko.	Pek çok insan Nikko' ya hayran.
deu	tur	Glaubst du Tom noch?	Sen hâlâ Tom'a inanıyor musun?
deu	tur	Tom wusste nicht, wo er war, als er schließlich aufwachte.	Tom nihayet uyandığında nerede olduğunu bilmiyordu.
deu	tur	Wie lange ist es her, seit wir uns das letze Mal gesehen haben?	Görüşmeyeli ne kadar oldu?
deu	tur	Miho ist das Mädchen, das ich am liebsten mag.	Miho en çok hoşlandığım kızdır.
deu	tur	Hast du Tom gesehen?	Tom'u gördün mü?
deu	tur	Wir reden viel über jenes Thema.	O konuda çok konuşuyoruz.
deu	tur	Tom macht mich immer ärgerlich.	Tom her zaman beni sinirlendiriyor.
deu	tur	Hat Tom mit euch über mich gesprochen?	Tom sizinle, benim hakkımda konuştu mu?
deu	tur	Sie waren frei, nach Hause zurückzukehren.	Evlerine dönmek için özgürdüler.
deu	tur	Ich mag Wein.	Şarabı severim.
deu	tur	Tom muss die Wahrheit sagen.	Tom gerçeği söylemek zorunda.
deu	tur	Was möchtest du werden, wenn du groß bist?	Büyüdüğünde ne olmak istersin?
deu	tur	Kennst du das Mädchen, das in dem Werbespot spielt?	Reklamda oynayan kızı tanıyor musun?
deu	tur	Ich werde etwas dazu sagen.	Ben onun hakkında bir şey söyleyeceğim.
deu	tur	Ich versuche, ihr zu helfen.	Ona yardım etmeye çalışıyorum.
deu	tur	Das geht nie kaputt.	Bu hiç bozulmaz.
deu	tur	Vertraue Tom!	Tom' a güven!
deu	tur	Haben Sie gestern mit meinem Vater gesprochen?	Dün babamla konuştunuz mu?
deu	tur	Sie sprechen.	Siz konuşuyorsunuz.
deu	tur	Freundlichkeit in Worten schafft Vertrauen. Freundlichkeit im Denken schafft Tiefe. Freundlichkeit im Geben schafft Liebe.	Sözlerle verilen iyilik, güven oluşturur. Düşüncelerdeki iyilik, incelik oluşturur. Vericilikte iyilik, sevgi oluşturur.
deu	tur	Wir werden trotz allem ein schönes Wochenende verbringen.	Her şeye rağmen güzel bir hafta sonu geçireceğiz.
deu	tur	Niemand wird dich so lieben wie ich.	Seni benim sevdiğim gibi hiç kimse sevmeyecek.
deu	tur	Ich lachte.	Güldüm.
deu	tur	Tom ist Terrorist.	Tom bir terörist.
deu	tur	Er scheint mich nicht zu mögen.	Beni seviyor gibi görünmüyor.
deu	tur	Zeige denen, die dich fallen sehen wollen, dass du fliegen kannst.	Senin yere düşüp yığıldığını görmek isteyenlere uçabildiğini göster.
deu	tur	Tom hielt Maria die Autotür auf.	Tom Mary için araba kapısını açık tuttu.
deu	tur	Es wird uns Schaden zufügen.	Bu bize zarar verecek.
deu	tur	Liebst du Tom noch immer?	Tom'u hâlâ seviyor musun?
deu	tur	Mein Schicksal liegt nicht in Ihren Händen.	Kaderim sizin ellerinizde değil.
deu	tur	Kommen Sie herein und sehen Sie sich das genauer an.	İçeri gelin ve şuna bir göz atın.
deu	tur	Verglichen mit seinen Problemen, sind unsere nichts.	Onun problemleri karşısında bizimkiler bir hiçtir.
deu	tur	Soll ich dich abholen?	Seni almamı ister misin?
deu	tur	Tom war nicht reich.	Tom zengin değildi.
deu	tur	Wollen Sie Ihr Haus vermieten?	Evinizi kiralamak mı istiyorsunuz?
deu	tur	Das ist eine Lüge!	Bu bir yalan!
deu	tur	Wirst du es mit der Post schicken?	Onu postayla gönderir misin?
deu	tur	Tom und seine Frau müssen beide arbeiten, um über die Runden zu kommen.	Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.
deu	tur	Ich habe heute keine Zeit. Komm morgen!	Bugün vaktim yok. Yarın gel!
deu	tur	Sie müssen mich mit jemandem verwechselt haben.	Beni biriyle karıştırmış olmalısınız.
deu	tur	Sie stürzte aus sechshundert Metern Höhe zu Boden.	600 metreden yere çakıldı.
deu	tur	Er fragte, ob sie chinesisches Essen möge.	O, Çin yemeğini sevip sevmediğimi sordu.
deu	tur	Wir kaufen eine CD.	Biz CD alıyoruz.
deu	tur	Schläft dein Freund noch?	Arkadaşın hâlâ uyuyor mu?
deu	tur	Das wird dich in Gefahr bringen.	Bu seni tehlikeye sokacaktır.
deu	tur	Du brauchst vor mir keine Angst zu haben.	Benden korkmana gerek yok.
deu	tur	Er wird seiner Aufgabe gerecht.	İşinin hakkını verir.
deu	tur	Wie das Wetter auch sein mag, möge euer Wetter sonnig sein.	Havalar nasıl olursa olsun, yeterki sizin havanız güneşli olsun.
deu	tur	Die Tatsache ist, dass er davon nichts weiß.	Gerçek şu ki, onun hakkında hiçbir şey bilmiyor.
deu	tur	Es wäre gut dich wieder zu sehen.	Seni tekrar görmek güzel olurdu.
deu	tur	Willkommen zurück. Wir haben dich vermisst!	Tekrar hoş geldiniz. Sizi çok özledik.
deu	tur	Sie sind groß.	Onlar büyük.
deu	tur	Was wäre dann?	Ne olurdu acaba?
deu	tur	Hast du da unten irgendwas gesehen?	Aşağıda bir şey gördün mü?
deu	tur	Ich gab dir mein Herz, damit du es liebst, nicht damit du es benutzt!	Sev diye verdim kalbimi, kullan diye değil!
deu	tur	Ich bin Koreaner.	Koreliyim.
deu	tur	Tom ist sehr einsam.	Tom çok yalnız.
deu	tur	Es ist vielleicht ein anderes Schiff in unserer Nähe.	Civarımızda belki başka bir gemi vardır.
deu	tur	Lange Rede, kurzer Sinn: Alles im Leben ist Schicksal!	Uzun lafın kısası: Hayatta her şey kısmet!
deu	tur	Tom schickte Mary ein Selfie.	Tom Mary'ye bir özçekim gönderdi.
deu	tur	Nagellack ist eine wasserfeste Substanz.	Oje, su geçirmez bir maddedir.
deu	tur	„Glauben Sie wirklich, dieses Ding funktioniert?“ – „Ja, allerdings“	''Gerçekten bu şeyin çalıştığını düşünüyor musunuz?'' ''Evet, kesinlikle.''
deu	tur	Er hat dir ein Buch geschickt.	O sana bir kitap gönderdi.
deu	tur	Heißt er nicht Tom?	Onun adı Tom değil mi?
deu	tur	Der Weg ins Glück braucht manchmal Mut.	Mutluluğa giden yolun bazen cesarete ihtiyacı var.
deu	tur	In der Türkei wurden drei römische Sarkophage entdeckt.	Türkiye'de Roma döneminden kalma üç lahit bulundu.
deu	tur	Ich will nicht mehr mit dir zusammensein.	Artık seninle olmak istemiyorum.
deu	tur	Ich habe diese Kamera gestern gekauft.	Ben bu kamerayı dün aldım.
deu	tur	Du hast alles kaputt gemacht.	Sen her şeyi mahvettin.
deu	tur	Ich habe 38,9 Fieber.	38,9 derece ateşim var.
deu	tur	Die Tür ist auf.	Kapı açık.
deu	tur	Ich bin sehr schüchtern	Ben çok utangaçım.
deu	tur	Ihr habt auf Toms Brief noch nicht geantwortet.	Siz henüz Tom'un mektubuna cevap vermediniz.
deu	tur	Außer mir war niemand dort.	Orada benden başka kimse yoktu.
deu	tur	Bist du ein Geist?	Sen bir hayalet misin?
deu	tur	Wovon sprechen Sie?	Ne hakkında konuşuyorsunuz?
deu	tur	Tom hat eine Espressomaschine.	Tom'un bir espresso makinesi var.
deu	tur	Ich habe das Haus gesehen.	Evi gördüm.
deu	tur	Wie heißt sein Lehrer?	Onun öğretmeninin adı nedir?
deu	tur	Was wünschen Sie?	İstekleriniz nedir?
deu	tur	Tom lachte.	Tom güldü.
deu	tur	Ich möchte ihm einen Brief schicken.	Ona bir mektup göndermek istiyorum.
deu	tur	Wie viele Äpfel?	Kaç elma?
deu	tur	Schau mal, hier ist das Hotel.	Bak, burası otel.
deu	tur	Nein, es ist nicht so. Es ist anders.	Hayır, öyle değil. Farklı.
deu	tur	Der Countdown für das neue Jahr hat begonnen. Vielleicht sollten wir noch etwas aufräumen.	Yılbaşı için geri sayım başladı. Belki biraz daha temizlik yapmalıyız.
deu	tur	Tom schrieb Maria einen Liebesbrief.	Tom Mary'ye bir aşk mektubu yazdı.
deu	tur	Ist es ein Direktflug?	O bir direkt uçuş mu?
deu	tur	Das ist ein japanischer Hund.	O bir Japon köpeği.
deu	tur	Lass dir von ihr nicht sagen, was du tun sollst oder was nicht!	Sana ne yapman gerektiğini ne yapmaman gerektiğini söylemelerine izin verme!
deu	tur	Das Verkaufen von Zigaretten sollte verboten sein.	Sigara satışı yasaklanmalıdır.
deu	tur	Ich habe keine Angst vor dir.	Senden korkmuyorum.
deu	tur	Ich glaube, Tom ist ehrlich.	Sanırım Tom dürüst.
deu	tur	Ich kann alles, wenn ich will!	İstersem her şeyi yapabilirim!
deu	tur	Darf man nur bar bezahlen?	Yalnız peşin mi ödenebiliyor?
deu	tur	Das nenne ich eine Frechheit!	Ben buna şımarıklık derim!
deu	tur	Du solltest Zeit mit deiner Tochter verbringen und dich mit ihr unterhalten.	Kızınla vakit geçirip sohbet etmelisin.
deu	tur	Könnten Sie diese Sätze ins Arabische übersetzen?	Bu cümleleri Arapçaya çevirir misiniz?
deu	tur	Maria ist meine Frau.	Meri benim karım.
deu	tur	Tom hat in der Geologieprüfung geschummelt.	Tom jeoloji sınavında kopya çekti.
deu	tur	Die Mehrheit des Lebens im Meer ist von der Kontamination betroffen.	Denizdeki canlıların çoğu kirlilikten etkilenmektedir.
deu	tur	Sie kauft den Computer.	O, bilgisayarı satın alıyor.
deu	tur	War jemand hier, während ich draußen war?	Ben dışarıdayken biri geldi mi?
deu	tur	Du bist ein ganz kleiner Teil von einer ganz großen Welt. Nur ein ganz winziger Punkt oder vielleicht auch noch weniger, und doch wäre die Welt leer ohne dich. Schön, dass es dich gibt.	Kocaman bir dünyanın ufacık bir parçasısın sen. Sadece ufacık bir nokta, belki de daha ufak ve yinede dünya sensiz boş olurdu. İyi ki varsın.
deu	tur	Du hast mich vor meinen Freunden bloßgestellt.	Sen arkadaşlarıma karşı beni küçük düşürdün.
deu	tur	Die Katze wird gemocht.	Kedi sevilir.
deu	tur	Er ist zweimal so alt wie ich.	O, benim iki katım kadar yaşlıdır.
deu	tur	Die neue Kollegin grüßt mich nie.	Yeni mesai arkadaşı bana selam vermiyor.
deu	tur	Ich kann es nicht mehr hören!	Onu dinlemekten bıktım.
deu	tur	Anstatt mich anzupassen, dreh ich mich lieber um und geh.	Uyumlanmak yerine arkamı dönüp gitmeyi yeğlerim.
deu	tur	Gott sei mit dir!	Allah yardımcın olsun.
deu	tur	Ist er in Berlin?	Berlin'de mi?
deu	tur	Ich habe acht Brüder und Schwestern.	Sekiz kardeşim var.
deu	tur	Lezte Woche war ich im Haus eines meiner Freunde.	Geçen hafta bir arkadaşımın evindeydim.
deu	tur	Ich wollte ohnehin gerade mit der Arbeit aufhören.	Zaten işi bırakmak istiyordum.
deu	tur	Die Polizei hat ihre Befugnisse überschritten.	Emniyet Teşkilatı yetkisini aştı.
deu	tur	Deshalb wünsche ich, dass auch Sie an dieser Sitzung teilnehmen.	Bu yüzden, bu toplantıya sizin de katılmanızı istiyorum.
deu	tur	Denkt ihr, dass es wichtig ist, jeden Tag zu frühstücken?	Her gün kahvaltı yemenin önemli olduğunu düşünüyor musunuz?
deu	tur	Volltanken bitte.	Lütfen doldurun.
deu	tur	Lass mich gehen!	Bırak gideyim.
deu	tur	Weinst du oft?	Sık sık ağlar mısın?
deu	tur	Ich brauche jetzt ein Papiertaschentuch.	Şimdi bir kağıt mendile ihtiyacım var.
deu	tur	Bevor ich zum Arbeiten nach Paris gehe, muss ich mein Französisch aufpolieren.	Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
deu	tur	Hast du vergessen, den Hund zu füttern?	Köpeği beslemeyi unuttun mu?
deu	tur	Jeder weiß das.	Herhangi biri onu bilir.
deu	tur	Das Problem wird von ihnen diskutiert.	Sorun onlar tarafından tartışılıyor.
deu	tur	Was für Bücher lesen Sie gerne?	Ne tür kitaplardan hoşlanırsınız?
deu	tur	Wo habe ich all diese Menschen schon mal gesehen?	Bütün bu insanları daha önce nerede gördüm?
deu	tur	Ich möchte wissen, wie sie heißt.	Onun adını bilmek istiyorum.
deu	tur	Das Kind fing beim Anblick des Hundes an zu weinen.	Çocuk köpeği gördüğünde ağlamaya başladı.
deu	tur	Schnee ist weiß.	Kar beyazdır.
deu	tur	Ich wurde krank.	Hastalandım.
deu	tur	Leider geht es nicht.	Maalesef olmaz.
deu	tur	Heute ist der 2. Januar.	Bugün 2 Ocak.
deu	tur	Tom ist ein Türkenhasser.	Tom bir Türk düşmanı.
deu	tur	Wie viel brauchst du?	Ne kadar ihtiyacın var?
deu	tur	Ich wurde dort geboren.	Orada doğdum.
deu	tur	Die Null kommt vor der Eins.	Sıfır, birden önce gelir.
deu	tur	Ali hat mich um Rat gefragt.	Ali benden akıl istedi.
deu	tur	Ich kenne Ihren Vater.	Sizin babanızı tanıyorum.
deu	tur	Sie haben mir geholfen und ich möchte Ihnen auch helfen.	Bana yardım ettiniz ve ben de size yardım etmek istiyorum.
deu	tur	Heute ist das Wetter schlecht.	Bugün hava kötü.
deu	tur	Wir wurden von einer süßen Kellnerin begrüßt.	Çok tatlı bir garson tarafından karşılandık.
deu	tur	Was für eine scheußliche Farbe!	Ne berbat bir renk.
deu	tur	Geht es euch genauso?	Siz de aynen böyle misiniz?
deu	tur	Maria sagt, sie könne Geister sehen.	Mary hayaletleri görebildiğini söylüyor.
deu	tur	Mein Vater liebt uns.	Babam bizi seviyor.
deu	tur	Möchtest du Vater werden?	Baba olmak istiyor musun?
deu	tur	Niemand kann die Zeit zurückstellen.	Kimse zamanı geriye alamaz.
deu	tur	Für Maria und die Kinder nimmt sich Tom trotz seiner sehr fordernden Arbeit immer Zeit.	Artan işine rağmen, Tom' un çocuklar ve Maria için her zaman vakti vardır.
deu	tur	Das betrifft euch.	Bu sizi ilgilendiriyor.
deu	tur	Der Mann aß Brot.	Adam ekmek yedi.
deu	tur	Tom wusste, dass Maria Hunger hatte.	Tom Mary'nin aç olduğunu biliyordu.
deu	tur	Dieses Buch gibt einen guten Überblick über die Wirtschaft.	Bu kitap ekonomi üzerine güzel bir genel bakış sağlıyor.
deu	tur	Ich musste für diese Uhr nicht weniger als 1000 Dollar bezahlen.	Bu saat için en az 1,000 dolar ödemek zorunda kaldım.
deu	tur	Das ist gehupft wie gesprungen.	Ha Ali Hoca, ha Hoca Ali.
deu	tur	Ich habe deinen Vater gesehen.	Babanı gördüm.
deu	tur	Lass uns nach der Schule darüber reden.	Okuldan sonra onun hakkında konuşalım.
deu	tur	Mein Vater pflanzte diesen Baum an dem Tag, an dem ich geboren wurde.	Babam bu ağacı doğduğum günde dikti.
deu	tur	Tom ist ein großartiger Schauspieler.	Tom harika bir aktör.
deu	tur	Ich gehöre zu dir. So einfach ist das.	Ben sana aitim. Bu kadar basit.
deu	tur	Pass auf die Leute im Haus auf.	Evdekilere göz kulak ol.
deu	tur	Die Taktik ging auf.	Taktik işe yaradı.
deu	tur	Das Tor wurde Ali zugeschrieben.	Gol Ali'ye yazıldı.
deu	tur	Ich vertraue Ihnen.	Size güveniyorum.
deu	tur	Es vergeht sehr viel Zeit, bis du erkennst, dass du für einige verschlossene Türen dankbar sein solltest!	Bazı kilitli kapılar için minnettar olman gerektiğini fark edinceye kadar çok fazla zaman geçer!
deu	tur	Sie streute Erbsen.	O bezelyeler serpiştirmiş.
deu	tur	Ich habe schon eine Freundin.	Zaten bir kız arkadaşım var.
deu	tur	Tom möchte wieder Geld von mir leihen.	Tom benden tekrar ödünç para almak istiyor.
deu	tur	Möchtest du, dass ich dich zum Bahnhof bringe?	Seni istasyona bırakmamı ister misin?
deu	tur	Warum gähnst du?	Neden esniyorsun?
deu	tur	Dick hatte einen Verkehrsunfall.	Dick bir trafik kazasına karıştı.
deu	tur	Er hat eine weiße Katze.	Onun beyaz bir kedisi var.
deu	tur	Es hat etwa die Größe eines Eies.	O, yaklaşık bir yumurta büyüklüğündedir.
deu	tur	Deins ist größer als meins.	Seninki benden daha büyük.
deu	tur	Es ist mein Lieblingsessen.	Bu benim favori yiyeceğim.
deu	tur	Das könnte Tom sein.	O Tom olabilirdi.
deu	tur	Lesen ist leichter als schreiben.	Okumak yazmaktan daha kolaydır.
deu	tur	Kann er morgen kommen?	O yarın gelebilir mi ?
deu	tur	Er ist kein Arzt.	O, doktor değil.
deu	tur	Tom hat vor, heute zusammen mit Maria zu Abend zu essen.	Tom akşama Maria ile birlikte yemek yemeği düşünüyor.
deu	tur	Du sprichst sehr gut Englisch.	Çok iyi İngilizce konuşuyorsun.
deu	tur	Auch wenn du vom ganzen Herzen nach dem Glück rufst, hört es dich nicht. Glück findet die, die auserkoren sind.	Bütün kalbinle mutluluğu çağırsan, mutluluk kulak vermez. Mutluluk seçilmiş kişileri bulur.
deu	tur	Was macht uns zu Menschen?	Ne bizi insan yapıyor?
deu	tur	Ich werde viel von Ihnen lernen.	Sizden çok şey öğreneceğim.
deu	tur	Vivaldi hat viel Musik für das Fagott geschrieben.	Vivaldi fagot için birçok müzik yazdı.
deu	tur	Er ist doppelt so alt wie ich.	O, benim iki katım kadar yaşlıdır.
deu	tur	Möge dein Tag auch schön sein.	Senin de güzel olsun günün.
deu	tur	Ich hasse mich.	Kendimden nefret ediyorum.
deu	tur	Tom hat ein Geheimnis.	Tom'un bir sırrı var.
deu	tur	Tom hat ein sehr gutes Gedächtnis.	Tom'un çok iyi bir hafızası var.
deu	tur	So blöd bin ich nicht.	O kadar aptal değilim.
deu	tur	Maria liebt Pferde.	Mary atları sever.
deu	tur	Vielen Dank für Ihr Geschenk.	Hediyeniz için çok teşekkürler.
deu	tur	Vor langer Zeit war hier eine Brücke.	Uzun zaman önce burada bir köprü vardı.
deu	tur	Sie können Deutsch sprechen.	Almanca konuşabilirsiniz.
deu	tur	Ich liebe dich mehr, als du mich liebst.	Ben seni senin beni sevdiğinden daha çok seviyorum.
deu	tur	Ich mag Rotwein lieber als Weißwein.	Kırmızı şarabı beyaz şaraptan daha fazla severim
deu	tur	Ich weiß nicht, wie ich dir helfen kann.	Sana nasıl yardım edebileceğimi bilmiyorum.
deu	tur	Wenn nichts mehr richtig geht, dann bist du verliebt.	İşler doğru gitmediğinde aşıksındır.
deu	tur	Ich will dir etwas sagen.	Sana bir şey söylemek istiyorum.
deu	tur	Pass auf dich auf!	Kendine dikkat et!
deu	tur	Tom löschte das Licht und schloss die Tür.	Tom ışıkları kapattı ve kapıyı kapattı.
deu	tur	Haben Sie Probleme beim Schlucken?	Yutmayla ilgili sorununuz var mı?
deu	tur	Möchtest du noch etwas mehr Sauce?	Biraz daha sos ister misin?
deu	tur	Tom hat den Schlüssel gefunden, den er gesucht hatte.	Tom aradığı anahtarları buldu.
deu	tur	Nicht aussteigen, bevor der Bus hält.	Otobüs durmadan inmeyiniz.
deu	tur	Ich heiße Tom und bin Alkoholiker.	Benim adım Tom ve ben bir alkoliğim.
deu	tur	Tom wird dich immer lieben.	Tom her zaman seni sevecek.
deu	tur	Er wartet darauf, dass sein Vater ihm einen Brief schickt.	Babasının mektup göndermesini bekliyor.
deu	tur	Ich habe einen guten Freund in Boston.	Boston'da iyi bir arkadaşım var.
deu	tur	Mein Herz blutet.	Kalbim kanıyor.
deu	tur	Ich habe gestern ein sehr schönes Lied gehört.	Dün gerçekten çok güzel bir şarkı dinledim.
deu	tur	Ok, Halt's Maul.	Tamam, kapa çeneni.
deu	tur	Ich weiß, warum du nicht reden willst. Ich will auch nicht mit dir reden.	Neden konuşmak istemediğini biliyorum ben de seninle konuşmak istemiyorum.
deu	tur	Bist du sehr vergesslich?	Çok mu unutkansın?
deu	tur	Mein Mann ist Französischlehrer.	Eşim bir Fransızca öğretmeni.
deu	tur	Du kannst nicht einfach aufgeben.	Öylece bırakamazsın!
deu	tur	Sie trank auf der Feier zwei Gläser Wein.	Partide iki bardak şarap içti.
deu	tur	Setze dich nicht hierhin!	Oturma buraya!
deu	tur	Warum ruinierst du mein Leben?	Hayatımı neden mahvediyorsun?
deu	tur	Seine Handeln verdient Respekt.	Davranışları saygıyı hak ediyor.
deu	tur	Bist du zu Hause?	Evde misin?
deu	tur	Sie sprechen Spanisch.	Onlar İspanyolca konuşurlar.
deu	tur	Bin ich jetzt in Sicherheit?	Şimdi güvende miyim?
deu	tur	Tom lächelt nie.	Tom hiç gülümsemez.
deu	tur	Bist du so müde wie ich?	Benim kadar yorgun musun?
deu	tur	Was hast du nicht verstanden?	Ne anlamadın?
deu	tur	Tom hatte keine Familie.	Tom'un ailesi yoktu.
deu	tur	Geht Tom heute zur Schule?	Tom bugün okula gidiyor mu?
deu	tur	Wem sieht er ähnlich?	Kime benziyor?
deu	tur	Sonntags spiele ich oft Tennis.	Pazar günü sık sık tenis oynarım.
deu	tur	Zieh deine Schuhe aus.	Ayakkabılarını çıkar.
deu	tur	Im Allgemeinen machten wir unsere Einkäufe in Çeşme und Yaşmar.	Genelde alışverişlerimizi Çeşme ve Yaşmar'dan yapardık.
deu	tur	Ich ging aufs Wirtschaftsgymnasium.	Ticaret yüksek okuluna gittim.
deu	tur	Ich habe Toms Computer geprüft.	Tom'un bilgisayarını kontrol ettim.
deu	tur	Darfst du schon Alkohol trinken?	Artık alkol almana izin var mı?
deu	tur	Mein Knöchel ist angeschwollen.	Şiş bir ayak bileğim var.
deu	tur	Das zu tun wird nichts lösen.	Bunu yapmak hiçbir şeyi çözmez.
deu	tur	Meine Tante zeigte mir, wie man guten Kaffee macht.	Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.
deu	tur	Er sagt immer das, was er denkt.	O her zaman düşündüğünü söyler.
deu	tur	Wenn Mary schwimmen könnte, ginge sie viel öfter zum Strand.	Mary nasıl yüzeceğini bilse plaja daha sık gider.
deu	tur	Würdest du für mich arbeiten?	Benim için çalışır mısın?
deu	tur	Leih mir bitte dein Wörterbuch aus.	Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
deu	tur	Wissen deine Eltern, dass du hier bist?	Annen ve baban senin burada olduğunu biliyorlar mı?
deu	tur	Erfinde keine Ausreden!	Hiç bahane uydurma!
deu	tur	Galileos Vater, Vincenzo Galilei, war ein bekannter Musiker.	Galileo'nun babası, Vincenzo Galilei, tanınmış bir müzisyendi.
deu	tur	Kein Mensch ist ohne Fehler.	Hiçbir insan hatasız değildir.
deu	tur	Ich bin gelangweilt und habe nichts zu tun.	Canım sıkkın ve yapacak hiçbir şeyim yok.
deu	tur	Bist du bis 2.30 Uhr fertig?	2.30'a kadar hazır olur musun?
deu	tur	Ich weiß nicht, ob er es für mich gemacht hätte.	Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.
deu	tur	Mein Herr, lass niemanden seine Mutter verlieren.	Rabbim kimseyi annesiz birakmasın.
deu	tur	Ich spreche kein Chinesisch.	Çince konuşmam.
deu	tur	Denk nicht mehr daran!	Artık onun hakkında düşünme.
deu	tur	Oh, du lebst! Gott sei Dank!	Oh, yaşıyorsun! Allahıma çok şükür!
deu	tur	Das steht außer Frage.	O söz konusu değil.
deu	tur	Der Bus wurde eine Stunde durch den Unfall aufgehalten.	Otobüs kazadan dolayı bir saat ertelendi.
deu	tur	Du musst aufhören zu trinken.	İçmeye son vermek zorundasın.
deu	tur	Den Baum muß man biegen, wenn er jung ist.	İnsan ağacı gençken bükmeli.
deu	tur	Wer ist der Autor dieses Buches?	Bu kitabın yazarı kimdir?
deu	tur	Lasst uns Baseball spielen.	Beyzbol oynayalım.
deu	tur	Hast du deine Briefe gefunden?	Mektuplarını buldun mu?
deu	tur	Sie war bereits schwanger.	O, zaten hamileydi.
deu	tur	Ich glaube daran, stark zu bleiben, wenn alles schief läuft. Ich glaube daran, dass fröhliche Mädchen die hübschesten sind. Ich glaube daran, dass morgen ein neuer Tag ist und ich glaube an Wunder.	Her şey ters giderken, güçlü kalacağıma inanıyorum. Mutlu Bayanların, en güzelleri olduklarına inanıyorum. Yarının yeni bir gün olduğuna ve mucizelere inanıyorum.
deu	tur	Ich habe so viel Sonne gesehen, doch die Wärme nie gespürt	Birçok güneşi görmeme rağmen sıcaklığını hissedemedim
deu	tur	Ich gehe mal schnell zur Toilette.	Ben bir lavaboya gidip geliyorum.
deu	tur	Du kannst nicht erwarten, dass ich dort hinkomme.	Benim oraya gelmemi bekleyemezsin.
deu	tur	Tom sehnte sich nach einem Wiedersehen mit Maria.	Tom, Maria' yı tekrar görmeyi özlemle bekliyor.
deu	tur	Jemand sagte mir, du habest einen Freund.	Birisi bana bir erkek arkadaşın olduğunu söyledi.
deu	tur	Sie liest gerade ein Buch.	Bir kitap okuyor.
deu	tur	Solange es Leben gibt, gibt es Hoffnung.	Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
deu	tur	Badest du das Baby?	Bebeği yıkıyor musun?
deu	tur	Das gehört nicht zu meiner Branche.	O benim branşımın dışındadır.
deu	tur	Ich fahre nach Aşgabat.	Ben Aşkabat'a gidiyorum.
deu	tur	Obwohl du mich so lange Jahre kennst, vertraust du mir nicht?	Beni uzun yıllardır tanıdığın halde bana güvenmiyor musun?
deu	tur	Ich fand das Buch sehr interessant.	Kitabı çok enteresan buldum.
deu	tur	Mein Bruder lebt in Tokyo.	Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
deu	tur	Nein, ich habe nicht geholfen.	Hayır, ben yardım etmedim.
deu	tur	Gute Nacht. Träum was Schönes.	İyi geceler. Tatlı rüyalar
deu	tur	Frieden fängt mit Liebe an.	Barış sevgiyle başlar.
deu	tur	Mary ist Toms Großmutter.	Mary Tom'un büyükannesidir.
deu	tur	Tom liest oft im Bett.	Tom sık sık yatakta okur.
deu	tur	Niemand ist fehlerfrei.	Hatasız kul olmaz.
deu	tur	Das stimmt nicht.	O doğru değil.
deu	tur	Ein Fremder ist nur ein Freund, den du noch nicht kennenlerntest.	Bir yabancı henüz tanışmadığın bir arkadaştır.
deu	tur	Ich habe jetzt Zeit, um zu schreiben. Und du?	Şimdi yazabilirim zamanım var. Ya senin?
deu	tur	Ich möchte einen Tisch für vier Personen reservieren. Um halb sieben.	Dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum. Saat altı buçukta.
deu	tur	Was könnte er meinen?	Ne demek istemiş olabilir?
deu	tur	Jedes Leben hat einen September.	Her ömrün bir Eylül'ü vardır.
deu	tur	Warum möchtest du sterben?	Niçin ölmek istiyorsun?
deu	tur	Ich fahre mit der U-Bahn.	Metroyla gidiyorum.
deu	tur	Tom ist ziemlich gesprächig.	Tom oldukça konuşkandır.
deu	tur	Auf diese Art zu leben passt gar nicht zu Ihnen.	Bu şekilde yaşamak size yakışmıyor.
deu	tur	Ich bin nach Paris gegangen.	Paris'e gittim.
deu	tur	China ist ein großes Land.	Çin büyük bir ülkedir.
deu	tur	Ich werde hier warten, bis du wiederkommst.	Sen dönene kadar burada bekleyeceğim.
deu	tur	Jeder besitzt einen eigenen Regenbogen, man muss ihn nur sehen wollen!	Herkesin kendi gökkuşağısı vardır, onu sadece görmeyi istemek gerekir!
deu	tur	Wie ist die Telefonnummer deiner Schwester?	Kardeşinin telefon numarası kaç?
deu	tur	Gehe auf dein Zimmer!	Odana git.
deu	tur	Es ist nicht sein Ziel, Geld zu verdienen.	Onun amacı para kazanmak değil.
deu	tur	Das stimmt!	Doğru!
deu	tur	Ich möchte nie mehr mit Tom reden.	Tom'la tekrar konuşmayı hiç istemiyorum.
deu	tur	Eigentlich sollte man die Menschen so akzeptieren, wie sie sind. Andere gibt es wohl nicht.	Aslında insanları oldukları gibi kabullenmek gerek. Onlardan yok daha.
deu	tur	Tom hat jeden Liebesbrief, den Maria ihm je geschrieben hat, aufbewahrt.	Tom, Maria' nın ona yazmış olduğu bütün aşk mektuplarını özenle sakladı.
deu	tur	Je tiefer ich in deine Augen schaue, umso mehr bemerke ich, wie schön das Leben wirklich ist.	Gözlerine daha derin baktığımda, hayatın çok güzel olduğunu daha iyi anlıyorum.
deu	tur	Das Mädchen, dem ich helfe, ist meine Nichte.	Yardım ettiğim kız,yeğenimdir.
deu	tur	Ich nehme Vitamine.	Vitamin alıyorum.
deu	tur	Ich unterhalte mich gern.	Konuşmayı severim.
deu	tur	Wenn ich immer glücklich wäre, wovon sollte ich dann träumen?	Hayatta hep mutlu olursam, hayalini kuracak neyim kalır?
deu	tur	Sie sind reich.	Onlar zengindir.
deu	tur	Ich muss hierbleiben.	Burada kalmak zorundayım.
deu	tur	Der Essensgeruch machte mich hungrig.	Yemeğin kokusu beni acıktırdı.
deu	tur	Die Lage war hoffnungslos.	Durum ümitsizdi.
deu	tur	Sie ist meine Muse.	O benim ilham perim.
deu	tur	Der Meteorit teilte sich beim Eintritt in die Erdatmosphäre in kleine Stücke auf.	Meteor dünya atmosferine girdiğinde küçük parçalara ayrıldı.
deu	tur	An der ersten Ecke bitte links abbiegen.	Lütfen ilk köşeden sola dönün.
deu	tur	Mein Vater hat ein Restaurant.	Babamın bir restoranı var.
deu	tur	Er hat seinen Namen geändert.	İsmini değiştirdi.
deu	tur	Was ist deine Lieblingswerbung?	En sevdiğin reklam hangisi?
deu	tur	Wenn du den Krieg willst, wirst du ihn bekommen.	Eğer savaş istiyorsanız, savaş alırsınız.
deu	tur	Es ist kein geeignetes Thema für eine Diskussion.	Tartışma için uygun bir başlık değil.
deu	tur	Ich werde ihr eine Postkarte schicken.	Ona bir kartpostal göndereceğim.
deu	tur	Im Sommer ist es hier sehr heiß.	Yaz mevsiminde, burada hava çok sıcaktır.
deu	tur	Das ist keine schlechte Idee.	O kötü bir fikir değil.
deu	tur	Die Gäste schlafen in diesem Zimmer.	Konuklar bu odada uyuyor.
deu	tur	Ich möchte ein Buch über Zypern schreiben.	Kıbrıs ile ilgili bir kitap yazmak istiyorum.
deu	tur	Ich habe das Gewehr abgefeuert.	Silahı ateşledim.
deu	tur	Du hast ein ausgezeichnetes Gedächtnis.	Mükemmel bir hafızan var.
deu	tur	Bitte kommen Sie wenigstens eine Stunde vor Abreise zur Abfertigung.	Lütfen yola çıkmadan en az bir saat önce işlemler için burada olunuz.
deu	tur	Tom hat Maria dazu überredet, mit ihm nach Boston zurückzukehren.	Tom, Meryem'i kendisiyle Boston'a geri dönmeye ikna etti.
deu	tur	Lügen haben kurze Beine.	Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
deu	tur	Wie war doch gleich Ihr Name?	Adınız neydi?
deu	tur	Suchen Sie uns?	Bizi mi arıyorsunuz?
deu	tur	Ich muss Tom finden.	Tom'u bulmam lazım.
deu	tur	Was bist du bloß für ein unverschämter Mensch!	Ne kadar da hayasız bir adamsın sen!
deu	tur	Sie ist verschwunden.	Kayıp.
deu	tur	Das Leben ist so! Nichts ist einfach und nichts ist unmöglich.	Hayat böyledir işte! Hiçbir şey kolay değil ve hiçbir şey imkansız değil.
deu	tur	Das ist völlig sinnlos.	O oldukça anlamsız.
deu	tur	Rauch kann auch ohne Feuer entstehen.	Duman ateş olmadan da çıkabilir.
deu	tur	Dass ich heute Abend hier sein kann, verdanke ich ganz und gar dir.	Bu gece burada olmamı tamamen sana borçluyum.
deu	tur	Sie dürfen nicht aufgeben!	Pes edemezsiniz!
deu	tur	Grün ist meine Lieblingsfarbe.	Yeşil, benim en sevdiğim renktir.
deu	tur	Peter sieht sehr jung aus.	Peter çok genç görünüyor.
deu	tur	Sie nannten sie Scalawags.	Onlara beş para etmez diyorlar.
deu	tur	Frauen verdienen weniger als Männer.	Kadınlar erkeklerden daha az kazanır.
deu	tur	Sie ist ihrer Familie ergeben.	O ailesine sadıktır.
deu	tur	Mit einer besseren Ausbildung kann man mehr erreichen.	Daha iyi bir eğitimle daha iyi şeyler elde edilebilir.
deu	tur	Sie macht gerne Fotos.	Resim çekmekten hoşlanıyor.
deu	tur	Der Dampfzug hielt plötzlich an.	Buharlı tren aniden durdu.
deu	tur	Tom kommt von der Sporthalle.	Tom spor salonundan geliyor.
deu	tur	Tom ist schon seit drei Jahren in Australien.	Tom üç yıldır Avustralya'da.
deu	tur	Er spricht Arabisch.	O Arapça konuşur.
deu	tur	Ich lese ein Buch.	Ben bir kitap okuyorum.
deu	tur	Wird unsere Zivilisation eines Tages untergehen?	Medeniyetimiz bir gün çökecek mi?
deu	tur	Dir werde ich Manieren beibringen!	Sana bazı davranışları öğreteceğim.
deu	tur	Ich habe mir das Wörterbuch von meinem Freund ausgeborgt.	Sözlüğü arkadaşımdan ödünç aldım.
deu	tur	Ich rate dir, arbeite viel!	Sana tavsiyem; çok çalış!
deu	tur	Ich habe sie ein Lied singen hören.	Onun bir şarkı söylediğini duydum.
deu	tur	Wir konsumieren und sie verdienen dran.	Biz tüketiyoruz, onlar kazanıyor.
deu	tur	Ich lasse mich sowieso nicht von jedem küssen!	Zaten ben herkesin beni öpmesine izin vermem!
deu	tur	Ich bin schlecht im Französischen.	Ben Fransızcada kötüyüm.
deu	tur	Der Tod meiner Großmutter war ein großer Schock.	Anneannemin ölümü büyük bir şok oldu.
deu	tur	Wir sollten öfter hierherkommen.	Buraya daha sık gelmeliyiz.
deu	tur	Ist sie besser als ich?	O benden daha mı iyi?
deu	tur	Sie ist eine liebenswerte und vertrauenswürdige Person.	Sevimli ve güvenilir bir kişidir.
deu	tur	Der Drachen hängt im Baum fest.	Uçurtma ağaçda asılı kaldı.
deu	tur	Gestern Abend habe ich dieses Buch gelesen.	Dün gece bu kitabı okudum.
deu	tur	Du machst nie etwas richtig, oder?	Asla doğru hiçbir şey yapmıyorsun, değil mi?
deu	tur	Verletze nie die Gefühle eines Menschen, denn sie sind wie Bilder aus Glas! Wenn sie zerbrechen, zerschneiden sie deine Seele!	Karşındaki insanin duygularını hiçbir zaman kırma, çünkü onlar camdan resimlerdir! Kırılırlarsa, ruhunu kesebilirler!
deu	tur	Tom hört nie auf Maria.	Tom Mary'yi asla dinlemez.
deu	tur	Das Einzige, was ich brauche, ist ein kleines bisschen „DU“.	Tek ihtiyacım birazcık „SEN“.
deu	tur	Ich möchte mit Ihnen zu Abend essen.	Ben, akşam yemeğini sizinle birlikte yemek istiyorum.
deu	tur	Er wird morgen zu Hause sein.	Yarın evde olacak.
deu	tur	Wie gut kanntest du Tom?	Tom'u ne kadar iyi tanıyordun?
deu	tur	Handle gerecht!	Adaletli ol!
deu	tur	Er ist ein bisschen verrückt.	O biraz çatlak.
deu	tur	Der König war gerecht.	Kral adildi.
deu	tur	Tom hat gute Nacht gesagt.	Tom iyi geceler dedi.
deu	tur	Er hat nicht viel von der Welt gesehen.	Dünyanın birçok yerini görmedi.
deu	tur	Warum hast du nicht geantwortet?	Neden yanıt vermedin?
deu	tur	Einige Gäste kamen mit dem Auto, andere zu Fuß.	Bazı konuklar arabayla geldi, diğerleri yürüyerek.
deu	tur	Toms Gesundheitszustand ist gut.	Tom'un sağlık durumu iyi.
deu	tur	Tom ging zu Fuß.	Tom yürüdü.
deu	tur	Ich habe sie ein Lied singen gehört.	Onun bir şarkı söylediğini duydum.
deu	tur	Er durchsuchte seine Hosentaschen nach seinem Schlüssel.	Anahtar için ceplerini aradı.
deu	tur	Man sagt, er ist sehr reich.	Onun çok zengin olduğunu söylerler.
deu	tur	Ich bin Ricardo.	Ben Ricardo'yum.
deu	tur	Du würdest einen guten Diplomaten abgeben.	Sen iyi bir diplomat olacaksın.
deu	tur	Wann kommt dieses Flugzeug in Narita an?	Bu uçak Narita'ya ne zaman varacak?
deu	tur	Er geht ins Konzert.	O konsere gidiyor.
deu	tur	Alle Leute sprachen darüber.	Herkes o konu hakkında konuştu.
deu	tur	Ich bin immer noch voller Herzschmerz, wenn ich an meine erste Liebe denke.	İlk aşkımı düşündüğüm de kalbim hâlâ acıyla doluyor.
deu	tur	Bitte iss etwas!	Bir şeyler ye lütfen.
deu	tur	Auch der Opa hat kein Telefon dabei.	Dedede de telefon yok.
deu	tur	Ich sagte, dass ich ihm helfen werde.	Ona yardım etmeyeceğimi söyledim.
deu	tur	Das ist kein Geheimnis.	O bir sır değil.
deu	tur	Wir schwammen im See.	Gölde yüzdük.
deu	tur	Warum bin ich hier?	Niçin buradayım?
deu	tur	Ich esse noch.	Hâlâ yemek yiyorum.
deu	tur	Jeder ist betrunken.	Herkesin kafası kıyak.
deu	tur	Du bist der Einzige.	Sen bir tanesin.
deu	tur	Die Kinder räumen das Kinderzimmer auf.	Çocuklar çocuk odasını toparlıyorlar.
deu	tur	Denkst du, dass Fische hören können?	Balıkların duyabildiğini mi düşünüyorsun?
deu	tur	Ich kann schlafen, wo immer ich bin.	Her zaman olduğum yerde uyuyabilirim.
deu	tur	Großes Glück beginnt mit klitzekleiner Hoffnung.	Büyük mutluluklar, küçücük umutlarla başlar.
deu	tur	Tom und Maria sind noch Kinder.	Tom ve Mary hâlâ sadece çocuk.
deu	tur	Ich bin zwei Jahre jünger als er.	Ondan iki yaş daha gencim.
deu	tur	Sie kann jederzeit wieder mitkommen.	İstediği zaman yeniden gelebilir.
deu	tur	Ich möchte das nie mehr tun.	Bunu tekrar yapmayı hiç istemiyorum.
deu	tur	Deshalb machten die Menschen Tom verantwortlich.	İnsanlar onun için Tom'u sorumlu tuttu.
deu	tur	Ich weiß nicht, wo es ist.	Onun nerede olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Maria beschloss, Yogalehrerin zu werden.	Mary bir yoga öğretmeni olmaya karar verdi.
deu	tur	Maria hat die deutsche Übersetzung gelesen.	Mary Almanca çeviriyi okudu.
deu	tur	War das deine Frage?	Sorun bu muydu?
deu	tur	Mama ist älter als Papa.	Annem babamdan daha büyük.
deu	tur	Wir haben in diesem Haus gewohnt.	Biz bu evde oturduk.
deu	tur	Wer denkt genauso?	Kim aynı düşünüyor?
deu	tur	Hier gibt es eine Menge Spielsachen.	Burada bir sürü oyuncak var.
deu	tur	Er schrieb mir einen langen Brief.	O bana uzun bir mektup yazdı.
deu	tur	Papier ist weiß.	Kağıt beyaz.
deu	tur	Lieben Sie Ihre Frau noch?	Karınıza hâlâ aşık mısınız?
deu	tur	Heute bin ich sehr traurig.	Bugün çok mutsuzum.
deu	tur	Frag Tom!	Tom'a sor.
deu	tur	Tom ist dick.	Tom şişman.
deu	tur	Ist er sehr intelligent?	Çok mu zeki?
deu	tur	Du solltest versuchen, höflicher zu sein.	Daha kibar olmayı denemelisin.
deu	tur	Ich habe ihnen nichts gezeigt.	Onlara hiçbir şey göstermedim.
deu	tur	Manchmal ist es schwer zu leben. Selbst zu atmen fällt einem schwer. Auf Vogelschwingen getragen, willst du in die Ferne ziehen. Und manchmal hält dich nur ein liebes Wort aufrecht auf den Beinen. Das warme Lächeln einer vertrauten Person lässt dich im Leben verweilen und noch dazu bleiben diese Worte an deinen Lippen hängen. Schön, dass es dich gibt.	Bazen zordur yaşamak. Nefes almak bile güç gelir insana. Bir kuşun kanadına takılıp gitmek istersin uzaklara. Bazen güzel bir söz tutar seni ayakta. Bir sırdaşının sıcak gülümsemesi bağlar insanı hayata, birde iki kelime kalır dudaklarında. İyi ki varsın.
deu	tur	Ich geh nach Hause.	Eve gidiyorum.
deu	tur	Tom bat mich, mit Maria zu sprechen.	Tom Mary ile konuşmamı istedi.
deu	tur	Ich langweile mich sehr!	Canım çok sıkılıyor.
deu	tur	Hast du wirklich alles aufgegessen?	Gerçekten her şeyi yedin mi?
deu	tur	Das ist eine Erklärung für Wiederholungstäter: Ich habe so viel aus meinen Fehlern gelernt, dass ich daran denke, noch mehr zu machen.	Adam gibi bir açıklama bu tekrar vede tekrarcılar için: Hatalarımdan o kadar çok şeyler öğrendim ki, daha da çok hata yapmayı düşünüyorum.
deu	tur	Tom lebt nicht mehr bei seinen Eltern.	Tom artık ailesi ile yaşamıyor.
deu	tur	Überquere keine Ozeane für Menschen, die keine kleine Pfütze für dich überqueren würden!	Senin için küçük suları geçemeyen insanlar için, okyanusları geçme!
deu	tur	Ich muss das Hotel bezahlen.	Otel ücretini ödemek zorundayım.
deu	tur	Beten wir alle zusammen!	Hadi beraber dua edelim !
deu	tur	Tom sagte, er habe dies in einer Höhle gefunden.	Tom onu bir mağarada bulduğunu söyledi.
deu	tur	Heute ist ein guter Tag zum Träumen.	Bugün rüya görmek için güzel bir gün.
deu	tur	Wann war das letzte Mal, dass du dich nach jemandem gesehnt hast?	En son ne zaman birisini özledin?
deu	tur	Er hatte eine Tochter.	Onun bir kızı vardı.
deu	tur	Ich werde es dir leihen.	Onu sana ödünç vereceğim.
deu	tur	Ich verzeihe dir.	Seni affediyorum.
deu	tur	Ich bin ein Freund.	Ben bir dostum.
deu	tur	Wenn ich du wäre, würde ich gleich nach Hause gehen.	Yerinde olsam derhal eve giderim.
deu	tur	Wir wollten Freiheit für alle.	Biz, herkes için özgürlük istedik.
deu	tur	Tom ist Automechaniker.	Tom bir araba tamircisidir.
deu	tur	Was Mary getan hat, hat mir nicht gefallen.	Mary'nin yaptığı şeyi beğenmedim.
deu	tur	Da! Sie kommt!	İşte! O geliyor!
deu	tur	Was bedeuten diese Punkte auf der Karte?	Haritadaki bu noktalar ne anlama geliyor ?
deu	tur	Lieber Weihnachtsmann, ich wünsche mir zu Weihnachten nur etwas Schnee und Frieden auf der ganzen Welt.	Sevgili Noel Baba, Noel için sadece biraz kar ve bütün dünyada barış diliyorum.
deu	tur	Ich werde allein kommen.	Yalnız geleceğim.
deu	tur	Tom isst wie ein Vögelchen.	Tom, serçe gibi yer.
deu	tur	Ich kann nicht ohne dich leben.	Sensiz yaşayamam.
deu	tur	Ich erfuhr durch eine Anzeige in dem Magazin von dem neuen Buch.	Yeni kitaptan, dergideki reklam ile haberim oldu.
deu	tur	Laura ist Brasilianerin.	Laura Brezilyalıdır.
deu	tur	Der Mont Blanc ist der höchste Berg der Alpen.	Mont Blanc Alpler'de en yüksek dağdır.
deu	tur	Die Sieben soll eine Glückszahl sein.	Yedinin şanslı bir rakam olduğu söylenir.
deu	tur	Ich wäre mir da nicht so sicher.	Bu konuda çok emin olmazdım.
deu	tur	Wirkt dieses Medikament schnell?	İlaç çabuk etki eder mi?
deu	tur	Dem Jungen gefällt das Mädchen.	Çocuk kızdan hoşlanıyor.
deu	tur	Ich werde alles, was ich hier komponiert habe, dir widmen.	Burada bestelediğim her şeyi sana ithaf edeceğim.
deu	tur	Ich habe ihr geschrieben.	Ona yazdım.
deu	tur	Was ist denn passiert? Warum guckt ihr denn so? Habe ich etwas falsch gemacht?	Ne oldu ki? Niye öyle baktınız? Yanlış bir şey mi yaptım?
deu	tur	Lange Rede, kurzer Sinn. Wer kann, der kann.	Uzun lafın kısası, bilen bilir.
deu	tur	Ich frage mich, ob sie mich nach all den Jahren wiedererkennen wird.	Bunca yılın ardından beni hatırlayacak mı, merak ediyorum.
deu	tur	Ich habe mir eine gute Kamera gekauft.	İyi bir kamera aldım.
deu	tur	Was hat Shakespeare geschrieben?	Shakespeare ne yazdı?
deu	tur	Bitte hab Verständnis für mich.	Lütfen bana anlayış göster.
deu	tur	Du musst dich nicht vor mir fürchten.	Benden korkmana gerek yok.
deu	tur	Was hat sie in deinem Zimmer gemacht?	O, senin odanda ne yapıyordu?
deu	tur	Wenn der Seele die Worte fehlen, schickt sie Tränen.	Gönül sözleri olmadığında, gözyaşları yollar.
deu	tur	Tom hat eigentlich nichts getan.	Tom aslında hiçbir şey yapmadı.
deu	tur	Sie haben zwei Töchter.	Onların iki kız çocuğu var.
deu	tur	Wir sollten uns hinsetzen.	Oturmalıyız.
deu	tur	Allgemein gesagt: Geschichte wiederholt sich.	Genel anlamda, tarih kendini tekrar eder.
deu	tur	Ich kann keine gute Arbeit finden.	İyi bir iş bulamıyorum.
deu	tur	Wer Kinder hat, hat auch Segen.	Her kimin çocukları varsa, o kişi aynı zamanda kutsanmıştır.
deu	tur	Ich bat Tom vernünftig zu bleiben.	Tom'un uslu durmasını istedim.
deu	tur	Maria ist eine der reichsten Frauen der Welt.	Mary dünyadaki en zengin kadınlarından biridir.
deu	tur	Warum bist du zu Hause?	Neden evdesin?
deu	tur	Es mag stimmen oder auch nicht.	Doğru olabilir ya da olmayabilir.
deu	tur	Zwei Dinge sollten Kinder von ihren Eltern bekommen: Wurzeln und Flügel!	Anne ve babanın çocuklarına vermesi gereken iki şey: Kökler ve kanatlar!
deu	tur	Wir sind immer beschäftigt.	Her zaman meşgulüz.
deu	tur	Wir werden diesen schamlosen Mörder zur Rechenschaft ziehen.	O hayasız katilden hesap soracağız.
deu	tur	Wer nicht für uns ist, ist gegen uns.	Her kim bizimle değilse, karşımızdadır.
deu	tur	Seine Geschichte hat uns sehr amüsiert.	Onun hikayesi bizi çok eğlendirdi.
deu	tur	Ein Leben, das nur aus Einsamkeit besteht, ist ein Alptraum.	Yaşam yalnızlıktan ibaret bir kabus.
deu	tur	Er hatte nicht mehr als 100 Yen bei sich.	Yanında 100 Yen'den fazla yoktu.
deu	tur	Sie hat telefonisch Bescheid gesagt.	Telefon ederek haber verdi.
deu	tur	Kannst du's mir beibringen?	Bana (bunu ) öğretebilir misin?
deu	tur	Sie arbeiten nachts.	Onlar gece çalışırlar.
deu	tur	Ich bin hinter dir.	Ben senin arkandayım.
deu	tur	Das ist keineswegs sicher.	O hiçbir şekilde kesin değil.
deu	tur	Das ist ein bisschen beängstigend.	Bu biraz korkutucu.
deu	tur	Tom langweilte sich schrecklich.	Tom çok sıkıldı.
deu	tur	Ich bin gelangweilt.	Canım sıkılıyor.
deu	tur	Tom sagte mir, dass er Maria suche.	Tom bana Mary'yi aradığını söyledi.
deu	tur	Ist das nicht ihres?	O onlarınki değil mi?
deu	tur	Gesundheit beginnt mit einem guten Schlaf.	Sağlık, iyi bir uyku ile başlar.
deu	tur	Ich kann Englisch sprechen.	İngilizce konuşabilirim.
deu	tur	Ich kann dich nicht mehr sehen.	Artık seni göremiyorum.
deu	tur	Worin bist du gut?	Sen nede iyisin?
deu	tur	Tom weiß, was er tut.	Tom senin ne yaptığını biliyor.
deu	tur	Dieses Haus steht zur Vermietung.	Ev kiraya uygun.
deu	tur	Er fiel vom Baum.	O, ağaçtan düştü.
deu	tur	Wohin gehst du?	Nereye gidiyorsun?
deu	tur	Weiß Tom, warum du ihn nicht magst?	Tom neden onu sevmediğini biliyor mu?
deu	tur	Du solltest ihn um Rat fragen.	Ona danışman gerekir.
deu	tur	Ich habe den ganzen Tag mit Tom verbracht.	Bütün günü Tom'la geçirdim.
deu	tur	Es ist nichts, worin ich besonders gut wäre.	O, çok iyi olduğum bir şey değil.
deu	tur	Ich habe den Hauptschlüssel.	Benim bir maymuncuğum var.
deu	tur	Daran sollten wir arbeiten!	Bunun üzerinde çalışmalıyız!
deu	tur	Es gibt eben Dinge, die man mit Geld nicht kaufen kann.	Parayla satın alamayacağımız şeyler var.
deu	tur	Ich brauche einen Arzt.	Bir doktora ihtiyacım var.
deu	tur	Ist das Toms Fahrrad?	Bu, Tom'un bisikleti mi?
deu	tur	Lasst uns über dieses Problem reden.	Sorunu tartışalım.
deu	tur	Ich komme von einem anderen Planeten.	Başka bir gezegenden geliyorum.
deu	tur	Ich kenne deinen Vater.	Babanı tanıyorum.
deu	tur	Gibt es Leben auf dem Mars?	Mars'ta yaşam var mı?
deu	tur	Wann fängt es an?	Ne zaman başlar?
deu	tur	Warum bist du nicht mit mir mitgekommen?	Sen niye benimle gelmedin?
deu	tur	Es wurde zur Kenntnis genommen, dass morgen ein Treffen stattfinden wird.	Yarın bir toplantı düzenleneceğinin bilgisi alındı.
deu	tur	Laurie ist auf der linken Seite.	Laurie solda.
deu	tur	Er hat ein Buch über China geschrieben.	O Çin ile ilgili bir kitap kaleme aldı.
deu	tur	Welche Haarfarbe hat Tom?	Tom'un saçı ne renk?
deu	tur	Nicht das Zunehmen fürchte ich, sondern das Nicht-abnehmen-Können.	Ben kilo almaktan değil, kilo verememekten korkuyorum.
deu	tur	Ich will es von dir hören.	Bunu senden duymak istiyorum.
deu	tur	Tom spricht hervorragend Japanisch.	Tom mükemmel Japonca konuşur.
deu	tur	Esperanto ist die Sprache der Liebe.	Esperanto sevgi dilidir.
deu	tur	Bei wem bist du eingeladen?	Kime davetlisin?
deu	tur	Möchtest du noch ein Bier?	Biraz daha bira alır mısınız?
deu	tur	Esperanto hat mir geholfen, meinen geistigen und kulturellen Horizont zu erweitern.	Esperanto, kültürel ve entellektüel alanda ufkumu genişletmeme yardımcı oldu.
deu	tur	Warum kann er heute nicht Tennis spielen?	O, bugün niçin tenis oynayamaz?
deu	tur	Ich will nicht über Tom sprechen.	Tom hakkında konuşmak istemiyorum.
deu	tur	Ich liebe es, Animes anzusehen.	Anime izlemeyi severim.
deu	tur	Ich bin achtzehn Jahre alt.	Ben 18 yaşındayım.
deu	tur	Hast du hier etwas verloren?	Burada bir şey mi kaybettin?
deu	tur	Bitte vergessen Sie nicht, Eigennamen großzuschreiben.	Lütfen özel isimleri büyük harfle yazmayı unutmayınız.
deu	tur	Wir werden für immer Freunde sein!	Sonsuza kadar dost olacağız!
deu	tur	„Wo sind meine Schlüssel?“ — „Die sind in meiner Handtasche.“	"Anahtarım nerede ? " - "Çantamın içinde "
deu	tur	Sie hört auf ihre Eltern.	O ebeveynlerine itaatkardır.
deu	tur	Ich trinke nie Kaffee.	Asla kahve içmem.
deu	tur	Ich kaufte eine Daily News.	Ben bir Daily News aldım.
deu	tur	Man muss sich irren, man muss unvorsichtig sein, man muss verrückt sein, sonst ist man krank.	Hata yapmalı, tedbirsiz davranmalı, çılgınlık yapmalıyız yoksa kafayı yeriz.
deu	tur	Das kann man wohl sagen!	Tam üstüne bastın!
deu	tur	Das Haus ist kalt.	Ev soğuk.
deu	tur	Mein Leben ist nicht cool.	Benim hayatım güzel değil.
deu	tur	Einer muss dir Einhalt gebieten.	Biri seni durdurmak zorunda.
deu	tur	Wenn du dich jeden Tag so vollfrisst, wirst du bald zu viel wiegen.	Her gün domuz gibi yersen elbette çok kilo alırsın.
deu	tur	Es hatte Zeiten gegeben, in welchen sich Tom gewünscht hatte, Mary nicht geheiratet zu haben.	Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.
deu	tur	Tee und Kaffee helfen, um den Tag zu beginnen.	Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
deu	tur	Leider muss ich dich darüber informieren, dass sie gestorben ist.	Maalesef onun öldüğünü size bildirmek zorundayım.
deu	tur	Tom, weißt du, wo wir sind?	Tom, nerede olduğumuzu biliyor musun?
deu	tur	Die meisten Leute wollen nur ihre eigene Wahrheit hören.	Çoğu insan, sadece kendi gerçeklerini duymak ister.
deu	tur	Ich habe zwei Söhne.	İki tane oğlum var.
deu	tur	Hätten wir gewusst, dass sie hier sein würde, wären wir nicht gekommen.	Eğer onun burada olduğunu bilseydik, gelmezdik.
deu	tur	Ken nahm aus Versehen den falschen Bus.	Ken kazara yanlış otobüse bindi.
deu	tur	Wir brauchen Fisch und Fleisch.	Et ve balığa ihtiyacımız var.
deu	tur	Ich kenne Tom schon, seit wir Kinder waren.	Çocukluğumuzdan beri Tom'u tanıyorum.
deu	tur	Tom sieht sich die Nachrichten an.	Tom haberleri izliyor.
deu	tur	Ihr konntet das Problem nicht lösen, oder?	Problemi çözemediniz, değil mi?
deu	tur	Was ist der Grund dafür, dass er hierher gekommen ist?	Buraya geliş nedeni ne?
deu	tur	Alle Studenten haben Zugang zur Bibliothek.	Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.
deu	tur	Das Leben ist eine Balance zwischen Festhalten und Loslassen.	Hayat tutmak ve bırakmak arasında bir dengedir.
deu	tur	Er war ehrgeizig.	Hırslıydı.
deu	tur	Ich wünsche allen von Herzen einen wunderschönen Weihnachtsmorgen!	Hepinize kalbimle harika bir Noel sabahı dilerim!
deu	tur	Vielleicht mag Tom mich nicht.	Belki Tom beni sevmiyor.
deu	tur	Tom hinterließ eine Witwe und fünf Kinder.	Tom arkasında bir dul ve beş çocuk bıraktı.
deu	tur	Tut mir leid, aber das ist einfach unmöglich.	Üzgünüm, ama bu mümkün değildir.
deu	tur	Hilfst du ihm?	Ona yardım ediyor musun?
deu	tur	Tom hat mich wütend gemacht.	Tom beni kızdırdı.
deu	tur	Sie haben das Recht zu schweigen.	Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
deu	tur	Tom hat im Bus geschlafen.	Tom otobüste uyudu.
deu	tur	Glaube an dich selbst!	Kendine inan!
deu	tur	Kritisieren ist leichter als machen.	Eleştirmek yapmaktan kolaydır.
deu	tur	Sie wurde 1960 geboren.	O, 1960 yılında doğdu.
deu	tur	Falls ich meinen Zug verpasse, nehme ich den Bus.	Treni kaçırırsam, otobüse bineceğim.
deu	tur	Tom wollte mitmachen.	Tom katılmak istedi.
deu	tur	Tom versprach, dass er mich nie wieder anlügen würde.	Tom bana tekrar asla yalan söylemiyeceğine söz verdi.
deu	tur	Belaste mich nicht mit solchen Kleinigkeiten!	Ufak tefek şeylerle beni rahatsız etmeyin.
deu	tur	Ich wasche mir nicht jeden Tag die Haare.	Saçımı her gün yıkamam.
deu	tur	Tom sucht sein Portemonnaie.	Tom cüzdanını arıyor.
deu	tur	Ich fragte Tom, wo Maria sei.	Ben Tom'a Mary'nin nerede olduğunu sordum.
deu	tur	Manchmal musst du Brücken einreißen, um zu verhindern, sie noch einmal zu überqueren.	Bazen, üzerinden tekrar geçmeni önlemek için köprüler yıkmalısın.
deu	tur	Ich hatte meine Gründe.	Kendimce nedenlerim vardı.
deu	tur	Wie komme ich am besten dorthin?	Oraya en iyi şekilde nasıl gidebilirim?
deu	tur	Ich habe diese Kamera für 35000 Yen gekauft.	Bu kamerayı 35,000 yene aldım.
deu	tur	Warum soll ich das machen?	Neden bunu yapmalıyım?
deu	tur	Wo ist mein Hemd?	Gömleğim nerede?
deu	tur	Sie hätten mir vertrauen sollen.	Bana güvenmeliydiniz.
deu	tur	Ich habe nur Butter im Kühlschrank.	Buzdolabında sadece tereyağım var.
deu	tur	Warum sollte ich perfekt sein, wenn ich so wunderbar fehlerhaft sein kann?	Muhteşem hatalı olabiliyorken neden mükemmel olayım ki?
deu	tur	Die Erde und die Sonne sind nur winzige Punkte unter den Milliarden Sternen der Milchstraße.	Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
deu	tur	Das hast du großartig gemacht!	Sana kocaman bir aferin.
deu	tur	Kann er mich sehen?	Beni görebiliyor mu?
deu	tur	Hat Tom noch etwas gesagt, bevor er starb?	Tom ölmeden önce bir şey söyledi mi?
deu	tur	Ich weiß, wie sehr du sie liebst.	Onu ne kadar sevdiğini biliyorum.
deu	tur	Allerdings, ich habe ein Problem mit euch Amerikanern!	Kesinlikle siz Amerikalılarla bir sorunum var.
deu	tur	Der einzige hier, der das kann, ist Tom.	Burada bunu becerebilen tek kişi Tom'dur.
deu	tur	Tom braucht nichts zu bedauern.	Tom'un herhangi bir şey için üzülmesine gerek yok.
deu	tur	Sie essen Lunch im Garten.	Bahçede öğle yemeği yiyorlar.
deu	tur	Woher kommst du, Karen?	Nerelisin, Karen?
deu	tur	Vergiss dein Geld nicht.	Paranı unutma.
deu	tur	Luft ist leichter als Wasser.	Hava, sudan hafiftir.
deu	tur	Ruf sie heute Abend an.	Onu bu akşam ara.
deu	tur	Uns hat eine Bande überfallen.	Bir grup bize saldırdı.
deu	tur	Er hört auf seine Eltern.	O ebeveynlerine itaatkardır.
deu	tur	Eine bittere Wahrheit: Für Menschen mit einem empfindlichen und guten Herz ist die Welt ein schwieriger Ort.	Acı bir gerçek: Dünya hassas ve iyi kalpli insanlara göre zor bir yerdir.
deu	tur	Ich bin kein Lehrer.	Ben bir öğretmen değilim.
deu	tur	Wir müssen schnell handeln.	Hızlı hareket etmek zorundayız.
deu	tur	Weißt du nicht, wer ich bin?	Kim olduğumu bilmiyor musun?
deu	tur	Er muss nach seinem Großvater benannt worden sein.	Dedesinin ismini almış olmalı.
deu	tur	Tom und ich wollen heiraten.	Tom ve ben evlenmek istiyoruz.
deu	tur	Es tut mir leid, das kann ich nicht machen.	Üzgünüm, onu yapamam.
deu	tur	Warum ist die Polizei hier?	Neden polis burada?
deu	tur	Ich bin nicht sein Typ.	Onun tipi değilim.
deu	tur	Jetzt schlaf endlich!	Hadi uyu artık.
deu	tur	Haben wir genug Zeit, um dies heute zu beenden?	Bunu bugün bitirmek için yeterli zamanımız var mı?
deu	tur	Es ist, als würdest du meine Gedanken lesen.	Sanki benim düşüncelerimi okuyorsun.
deu	tur	Er kann Japanisch sprechen.	O Japonca konuşabilir.
deu	tur	Sie ist keine feste Angestellte in dieser Firma.	O bu şirketin düzenli bir çalışanı değil.
deu	tur	Mögen Sie diese Bluse?	Bu bulüzü sever misiniz?
deu	tur	Wenn Sie Fleisch lange aufbewahren möchten, frieren Sie es ein.	Eti uzun süre muhafaza etmek isterseniz, dondurun.
deu	tur	Ich habe eine Frage an Tom.	Tom için bir sorum var.
deu	tur	Nein, ich komme nicht aus München, sondern aus Köln.	Hayır, ben Münihli değilim, Kölnlüyüm.
deu	tur	Fügen Sie mehr Wasser dazu!	Ona biraz daha su ilave edin.
deu	tur	Ich habe kein Geld und auch keine Freunde.	Hiç param yok ve hiç arkadaşım da yok.
deu	tur	Der Körper ist zur Unkenntlichkeit verbrannt.	Vücut yanarak tanınmaz hale gelmiş.
deu	tur	Ich spürte, wie etwas meinen Fuß berührte.	Ayağıma bir şey dokunduğunu hissettim.
deu	tur	Loslassen und aufgeben ist nicht das Gleiche.	Bırakmak vazgeçmek ile aynı şey değildir.
deu	tur	Ich muss morgen arbeiten.	Yarın çalışmalıyım.
deu	tur	Sie sind Feinde.	Onlar düşmanlar.
deu	tur	In diesem Fall, meine ich, sollten Sie heute vorbeikommen.	O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
deu	tur	Suche nicht nach dem Sinn des Lebens. Gib dem Leben einen Sinn.	Hayatın anlamını arama. Hayata sen bir anlam ver.
deu	tur	Er ist nicht mein Vater.	O benim babam değil.
deu	tur	Sie weiß von meinem geheimen Plan.	O, benim gizli planımın farkındadır.
deu	tur	Niemand kann dieses Problem lösen.	Kimse bu problemi çözemez.
deu	tur	Tom zeigte mir den Brief.	Tom bana mektubu gösterdi.
deu	tur	Ich lasse mein Auto reparieren.	Otomobilimi tamir ettiriyorum.
deu	tur	Ich gehe zum Freund meines Vaters.	Babamın arkadaşına gidiyorum.
deu	tur	Ich bewundere dein Talent.	Yeteneğine hayranım.
deu	tur	Ich habe drei Brüder und vier Schwestern.	Benim üç erkek ve dört kız kardeşim var.
deu	tur	Mein Großvater starb mit nur 28 Jahren an Herzversagen.	Dedem henüz 28 yaşındayken kalp yetmezliğinden vefat etmiş.
deu	tur	Tom ist kleiner als Maria.	Tom Mary'den daha kısadır.
deu	tur	Deniz ist meine Schwester.	Deniz benim kardeşimdir.
deu	tur	Sie brauchen weiter nichts zu tun, als hier zu unterschreiben.	Burayı imzalamaktan başka bir şey yapmanız gerekmiyor.
deu	tur	Tom ist ein Meister im Themenwechseln.	Tom konuyu değiştirmede ustadır.
deu	tur	Die Sonne ist viel größer als der Jupiter.	Güneş, Jüpiter'den çok daha büyüktür.
deu	tur	Wie gefallen dir die Schuhe? Schön, oder? Ich glaube, ich kaufe sie. Was denkst du?	Ayakkabıyı nasıl buldun? Güzel, değil mi? Galiba satın alacağım. Sen ne düşünüyorsun?
deu	tur	Du bist lustig!	Çok komiksin!
deu	tur	Menschen haben ein großes Gehirn.	İnsanların büyük beyinleri var.
deu	tur	Ich habe sie gestern gesehen.	Onu dün gördüm.
deu	tur	He, worüber lachst du?	Hey, neye gülüyorsun?
deu	tur	Es gibt zwei Sorten von Menschen. Die einen lieben Katzen, die anderen haben keine Ahnung.	İki tür insan vardır. Biri kedileri sever, diğerleri ise hiçbir şeyden bir şey anlamaz.
deu	tur	Wohnt Tom noch in der gleichen Wohnung?	Tom hâlâ aynı apartmanda mı yaşıyor?
deu	tur	Kennst du einen guten Zahnarzt?	Güzel bir dişçi tanıyor musun?
deu	tur	Es regnet fast überhaupt nicht.	Neredeyse hiç yağmur yağmıyor.
deu	tur	Tom isst jeden Morgen eine rohe Zwiebel – und stinkt danach wie ein Puma.	Tom her sabah çiğ soğan yer ve sonra Puma gibi pis kokar.
deu	tur	Ihr habt euch gewaschen.	Yıkandınız.
deu	tur	Das ist unser Hauptziel.	Bu bizim ana hedefimizdir.
deu	tur	Dann auf Wiedersehen.	O zaman, hoşça kal.
deu	tur	Stimmt es, dass Tom nach Boston fährt?	Tom'un Boston'a gittiği doğru mu?
deu	tur	Mir gefällt Fußball.	Futbolu severim.
deu	tur	Toms Mutter ist gestorben.	Tom'un annesi öldü.
deu	tur	Du hättest einen rechtschaffenen Menschen nicht ausnehmen dürfen.	Dürüst bir adama kazık atmamalıydın.
deu	tur	Heute ist Samstag und morgen ist Sonntag.	Bugün cumartesi ve yarın pazar.
deu	tur	Sein Fluchtversuch war erfolgreich.	Kaçış denemesi başarılıydı.
deu	tur	Ich habe ihre Namen vergessen.	Adını unuttum.
deu	tur	„Mama, wo sind die Wäschekluppen?“ – „Auf dem Tisch.“	"Anne, mandallar nerede?" "Masanın üzerinde."
deu	tur	Ich weiß, dass mein Freund morgen kommt.	Arkadaşımın yarın geleceğini biliyorum.
deu	tur	Warum hast du nicht die Polizei gerufen?	Niçin polisi aramadın?
deu	tur	Ich habe Durst.	Susadım.
deu	tur	Das Mädchen mit den langen Haaren ist Judy.	O uzun saçlı kız Judy'dir.
deu	tur	Sie scheint über dreißig Jahre alt zu sein.	O, otuz yaşından daha fazla gibi görünüyor.
deu	tur	Ich möchte dich nicht anstecken.	Sana bulaşmak istemiyorum.
deu	tur	Kein Problem! Wir können euch helfen.	Sorun yok! Size yardım edebiliriz.
deu	tur	Bitte erklären Sie es im Detail.	Lütfen ,ayrıntılı açıklayın.
deu	tur	Er ist sehr jung.	O çok gençtir.
deu	tur	Ich stimme zu.	Katılıyorum.
deu	tur	Ich habe wirklich schlechte Augen.	Gerçekten kötü gözlerim var.
deu	tur	Es tut mir leid, dass ich dich da mit hineingezogen habe.	Seni bu işe karıştırdığım için üzgünüm.
deu	tur	Du hättest mich früher ausbilden können.	Beni daha önce eğitebilirdin.
deu	tur	Ich mag es, meinen Freunden zu helfen.	Arkadaşlarıma yardım etmeyi severim.
deu	tur	Ich wusste, wer das getan hatte.	Onu kimin yaptığını biliyordum.
deu	tur	Es war ein Fehler, Tom zu küssen.	Tom'u öpmek bir hataydı.
deu	tur	Das Leben ist voller Überraschungen.	Yaşam sürprizlerle doludur.
deu	tur	Wir haben einige Fragen an Sie.	Size birkaç sorumuz var.
deu	tur	Ihr Handeln war vergebens.	Yaptıkları boşuna.
deu	tur	Das entbindet mich von weiterer Verantwortung.	O, beni daha fazla sorumluluktan kurtarıyor.
deu	tur	Was gibt’s denn sonst noch zu sagen?	Söyleyecek ne var ki başka?
deu	tur	Der Junge isst den Hamburger.	Genç hamburgeri yiyor.
deu	tur	Ich will dich nie mehr sehen.	Seni bir daha asla görmek istemiyorum.
deu	tur	Traust du ihr nicht?	Ona güvenmiyor musun?
deu	tur	Vom Krankenhaus erhielten wir äußerst schlechte Nachrichten.	Hastaneden çok kötü haberler aldık.
deu	tur	Warum treibst du ein falsches Spiel, um meine Gedanken zu erfahren?	Benim düşüncelerimi öğrenmek için neden oyun oynuyorsun?
deu	tur	Das war nicht seine Idee.	O onun fikri değildi.
deu	tur	Ich spreche zu Hause Französisch.	Evde Fransızca konuşuyorum.
deu	tur	Er sagte mir, ich solle mich dort mit ihm treffen.	Bana onunla buluşmamı söyledi.
deu	tur	Ich möchte dich nicht ärgern.	Seni kızdırmak istemiyorum.
deu	tur	Ich habe nicht alle Bücher gelesen.	Tüm kitapları okumadım.
deu	tur	Es mag wohl wahr sein.	O doğru olabilir.
deu	tur	Wenn ich dich sehe, sagt mein Herz mir, dass ich verliebt bin.	Ne zaman seni görsem, kalbim bana aşık olduğumu söylüyor.
deu	tur	Tom hat seine Arbeitsmotivation verloren.	Tom iş motivasyonunu kaybetti.
deu	tur	Eine Tür, die sich nicht öffnen lässt, ist nicht für dich bestimmt.	Zorlamana rağmen açılmayan kapı, senin kısmetin değildir.
deu	tur	Sind Sie beschäftigt?	Meşgul müsünüz?
deu	tur	Wieso bist du nicht gekommen?	Neden gelmedin?
deu	tur	Sorge dich nicht, lebe!	Endişelenme, yaşa!
deu	tur	Nebenbei noch einen guten Morgen.	Ayrıca, günaydın.
deu	tur	Ein bisschen Spaß muss sein.	Biraz eğlenmek iyidir.
deu	tur	Ich brauche eure Hilfe nicht.	Benim sizin yardımınıza ihtiyacımız yok.
deu	tur	Tom ist Marias bester Freund.	Tom Mary'nin en iyi arkadaşıdır.
deu	tur	Teilen ist wichtig.	Paylaşım önemli.
deu	tur	Sie hat mich angelächelt.	Bana gülümsedi.
deu	tur	Die Schlagzeile fiel mir heute Morgen auf.	Bu sabah gözüme başlık takıldı.
deu	tur	Hast du keine Schwester?	Kız kardeşin yok mu?
deu	tur	Putzen Sie den Spiegel.	Aynayı temizleyin.
deu	tur	„Wem gehören diese Katzen?“ — „Sie gehören Fatima.“	-Bu kediler kime aitler? - Onlar Fatıma'ya ait.
deu	tur	Jeder kann einen Beitrag leisten. Wirklich jeder!	Herkes bir katkıda bulunabilir. Gerçekten herkes!
deu	tur	Ich habe nicht vor, Tom irgendetwas zu erzählen.	Tom'a bir şey söylemeyi planlamıyorum.
deu	tur	Ihre Handtasche wurde gestolen.	Onun cüzdanı çalındı.
deu	tur	Tom kann ägyptische Hieroglyphen lesen.	Tom Mısır hiyerogliflerini okuyabilir.
deu	tur	Tom und Maria wollen heiraten.	Tom ve Maria evlenmek istiyor.
deu	tur	Er sagte ihm alles.	O ona her şeyi söyledi.
deu	tur	Er versucht, sich als jemand Wichtiger darzustellen.	Kendini önemli biri gibi göstermeye çalışıyor.
deu	tur	Tom weiß, warum Maria das getan hat.	Tom Mary'nin bunu neden yaptığını biliyor.
deu	tur	Sie brauchen einen Rechtsanwalt.	Bir avukata ihtiyacın var.
deu	tur	Ich aß zu Mittag.	Öğle yemeğini yedim.
deu	tur	Er könnte ein König oder ein Sultan gewesen sein, aber das war er nicht. Er gründete die zeitgenössische Republik. Er war nicht bestrebt der Herrscher zu sein, deshalb nennen wir ihn Atatürk.	İsteseydi kral veya padişah olabilirdi ama olmadı. Çağdaş cumhuriyeti kurdu. Efendilik peşinde olmadı biz ona bu yüzden Atatürk deriz.
deu	tur	John wird wahrscheinlich einen Fehltritt machen.	John muhtemelen hata yapacak.
deu	tur	Tom arbeitet in einem Holzlager.	Tom bir kereste deposunda çalışır.
deu	tur	Sprich mit mir!	Benimle konuş!
deu	tur	Er muss nach seinem Großvater benannt worden sein.	Ona dedesinin ismini vermiş olmalılar.
deu	tur	Wen kümmert es, wo Tom war?	Tom'un nerede olduğu kimin umrunda?
deu	tur	Du hast doch einen an der Klatsche!	Sen kafayı yemiş olmalısın!
deu	tur	Ich erinnere mich nicht mehr an den Klang ihrer Stimme.	Onun sesinin tınısını artık hatırlamıyorum.
deu	tur	Tom behandelte Maria wie ein Kind.	Tom Mary'ye bir çocuk gibi davrandı.
deu	tur	Es wundert mich, dass du mir nicht helfen willst.	Bana yardım etmek istemeyişin beni şaşırtıyor.
deu	tur	Ich kann nicht ohne Brille lesen.	Gözlüksüz okuyamam.
deu	tur	Ich rufe auch deswegen an.	Ben de bu yüzden arıyorum.
deu	tur	Ich habe die Stimme eines Mannes gehört, nicht die einer Frau.	Bir erkeğin sesini duydum, kadının değil.
deu	tur	Das Zimmer war warm.	Oda ılıktı.
deu	tur	Er ist Kellner, aber auch Schauspieler.	O garson, ama aynı zamanda oyuncu.
deu	tur	Er hat mit dem Rauchen aufgehört.	O, sigara içmeyi bıraktı.
deu	tur	Ich mag lieber Kaffee als Schwarztee.	Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
deu	tur	Ich kenne hier niemanden außer Tom.	Tom hariç buradaki hiç kimseyi tanımıyorum.
deu	tur	Guten Tag, was möchten Sie?	İyi günler. Ne istemiştiniz?
deu	tur	Der Jäger zog dem Hirsch das Fell ab.	Avcı geyiğin derisini yüzüyordu.
deu	tur	Sie ist meine älteste Freundin. Ich kenne sie schon seit dem Kindergarten.	O benim en eski arkadaşım. Anaokulundan beri tanıyorum.
deu	tur	Ich war skeptisch.	Şüpheciydim.
deu	tur	Das ist doch wohl nicht dein Ernst!	Ciddi olamazsın!
deu	tur	Ich trinke keinen Kaffee.	Kahve içmem.
deu	tur	Warum sollte ich mich bei Ihnen entschuldigen?	Niçin size özür dilemeliyim?
deu	tur	Du möchtest das nicht wirklich tun, oder?	Bunu gerçekten yapmak istemiyorsun, değil mi?
deu	tur	Tom wird leben.	Tom yaşayacak.
deu	tur	Meine Eltern sind im Moment nicht zu Hause.	Annem ve babam şu an evde değiller.
deu	tur	Tom schien überrascht zu sein, als er sah, wie Mary John küsste.	Tom Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde şaşırmış görünüyordu.
deu	tur	Hast du mich gar nicht vermisst?	Beni hiç mi özlemedin?
deu	tur	Dick wurde in einen Verkehrsunfall verwickelt.	Dick bir trafik kazasına karıştı.
deu	tur	Wir stiegen einen steilen Hang hinauf.	Keskin yokuşu tırmandık.
deu	tur	Sie kennt Maria.	O, Mary'yi tanıyor.
deu	tur	Die Liebe ist vorbei, wenn man vergessen hat, wie es ist, zu vermissen.	Özlemenin nasıl olduğunu unuttuğun an, sevgi bitmiş demektir.
deu	tur	Ich warte schon seit zwei Uhr auf Sie.	Saat ikiden beri sizi bekliyorum.
deu	tur	Ob ich schlafe oder wach bin, ich denke stets an dich.	Uyuyor olsamda uyanık olsamda, ben hep seni düşünüyorum.
deu	tur	Weil es regnet, sollte ich besser nach Hause gehen.	Yağmur yağdığı için, eve gitsem iyi olur.
deu	tur	Mein Chef ist verheiratet.	Patronum evlidir.
deu	tur	Was ich sage, stimmt.	Söylediğim doğrudur.
deu	tur	Erinnerst du dich noch daran, wie wir uns kennengelernt haben?	Nasıl tanıştığımızı hatırlıyor musun?
deu	tur	Weißt du, wie alt ich bin?	Kaç yaşında olduğumu biliyor musun?
deu	tur	Liebst du mich noch?	Hâlâ beni seviyor musun?
deu	tur	Tom war drei Jahre lang mein Nachbar.	Tom üç yıl komşumdu.
deu	tur	Ich denke, dass wir jetzt in Sicherheit sind.	Sanırım artık güvendeyiz.
deu	tur	Ich vermisse die Universität.	Üniversiteyi özlüyorum.
deu	tur	Wo ist deine Mütze?	Kepin nerede?
deu	tur	Das ist meine Uhr.	Bu saat benim.
deu	tur	Das ist ein Geheimnis.	Bu bir sır.
deu	tur	Tom hatte eine Katze.	Tom'un bir kedisi vardı.
deu	tur	Ich fange gerne Fliegen.	Sinek yakalamayı severim.
deu	tur	Es schmeckte süß.	Tatlı bir tadı vardı.
deu	tur	Mein Sohn kann die Uhr lesen.	Oğlum saati okuyabiliyor.
deu	tur	Dieses Mädchen ist verrückt, haltet euch fern!	Bu kız deli, uzak durun!
deu	tur	Er muss nach seinem Großvater benannt worden sein.	Büyükbabasının adını almış olmalı.
deu	tur	Ich spreche mit dem Direktor.	Yönetmenle konuşuyorum.
deu	tur	Er lief durch die Straßen und suchte seinen Sohn.	Oğlunu arayarak caddeleri dolaştı.
deu	tur	Dann musst du dich beeilen.	O zaman acele etmelisin.
deu	tur	8 mal 7, 56 minus 2, das macht 54.	8 çarpı 7, 56 eksi 2, 54'tür.
deu	tur	Kennst du seinen Bruder?	Onun kardeşini tanıyor musun?
deu	tur	Siehst du das weiße Haus?	Beyaz evi görüyor musun?
deu	tur	Wir sind keine Freunde.	Biz arkadaş değiliz.
deu	tur	Das geht zu weit!	Bu çok ileri gidiyor.
deu	tur	Alpha Centauri ist ungefähr 4,37 Lichtjahre von unserer Sonne entfernt.	Alpha Centauri, güneşimizden yaklaşık 4.37 ışık yılı uzaktadır.
deu	tur	Ich mag Französisch wahnsinnig gern.	Fransızcayı seviyorum.
deu	tur	Ich an seiner Stelle hätte es mit dem Sterben nicht so eilig.	Yerinde olsam, ölmek için bu kadar acele etmezdim.
deu	tur	Ich rieche Benzin.	Benzin kokluyorum.
deu	tur	Ich muss mein Telefon aufladen.	Telefonumu şarj etmem gerekir.
deu	tur	Zeigen Sie mir Ihre Hände.	Bana ellerinizi gösterin.
deu	tur	Die Wildschweine haben alle unsere Kartoffeln gefressen.	Yaban domuzları bütün patateslerimizi yedi.
deu	tur	Ich bin durch die Prüfung gefallen, weil ich nicht gelernt habe.	Çalışmadığım için sınavda başarısız oldum.
deu	tur	Tom wartete mehr als eine Stunde lang.	Tom bir saatten daha fazla bekledi.
deu	tur	Wir waren gerade dabei, ins Zimmer zu gehen.	Tam odaya girmek üzereydik.
deu	tur	Weniger quatschen, mehr handeln!	Az konuşalım, çok iş yapalım!
deu	tur	Es ist praktisch, ein Laptop zu besitzen.	Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.
deu	tur	Mach das, was gerecht ist.	Adil olanı yap.
deu	tur	Willst du dein Haus vermieten?	Evini kiraya vermek mi istiyorsun?
deu	tur	Clive will Elektronik-Ingenieur werden.	Clive bir çıncalık kıvcısı olmak istiyor.
deu	tur	Ich konnte mich an nichts erinnern.	Ben hiçbir şey hatırlayamıyordum.
deu	tur	Ich werde Tom nie mehr erwähnen.	Tom'a tekrar söz etmeyeceğim.
deu	tur	Gehe dorthin!	Git oraya!
deu	tur	Er kann sehr wohl lesen.	O büyük ihtimal okuyabilir.
deu	tur	Die Katze hat mich erschreckt.	Kedi beni korkuttu.
deu	tur	Japan ist kleiner als Kanada.	Japonya Kanada'dan daha küçüktür.
deu	tur	Eine bunte Welt färbt den grauen Alltag heiter.	Renkli bir dünya, renksiz günümüzü neşeli yapar.
deu	tur	Herrje , das Licht ist aus.	Kahretsin, ışık kapalı.
deu	tur	Ich bin ein sehr stabiles Genie.	Ben çok dengeli bir dâhiyim.
deu	tur	8. März: Weltfrauentag. Heute ist unser Tag. Glückwunsch an uns!	8 Mart: Dünya Kadınlar Günü. Bugün bizim günümüz. Kutlu olsun bize!
deu	tur	Er ist zwei Jahre älter als ich.	O, benden iki yaş büyüktür.
deu	tur	Die Politik ist schmutzig.	Siyaset kirlidir.
deu	tur	In einer irrsinnigen Welt vernünftig sein zu wollen, ist wiederum ein Irrsinn für sich.	Bu çılgın dünyada aklı başında olmayı istemek bile başlı başına bir çılgınlıktır.
deu	tur	„Bist du fertig?“ – „Nein, ich habe noch nicht einmal angefangen.“	''Bitirdin mi?'' -''Hayır, daha hiç başlamadım bile.''
deu	tur	Sie ist verantwortlich.	O sorumludur.
deu	tur	Bei dieser Untätigkeit kann keine Lebensfreude aufkommen.	Bu boş hayatta eğlenecek hiçbir şey yok.
deu	tur	Zwei Frauen singen.	İki kadın şarkı söylüyor.
deu	tur	Kannst du das lesen?	Onu okuyabilir misin?
deu	tur	Was für eine wundervolle Idee!	Ne harika bir fikir!
deu	tur	War die Tür zu?	Kapı kapalı mıydı?
deu	tur	Wir haben noch genug Zeit, um es zu diskutieren.	Hâlâ onu tartışacak yeterli zamanımız var.
deu	tur	Ich wollte schon immer einmal ein Kinderbuch schreiben.	Ben her zaman bir çocuk kitabı yazmak istedim.
deu	tur	Viel Glück.	Başarılar!
deu	tur	Das Wort ist schärfer als die Klinge!	Kalem kılıçtan keskindir.
deu	tur	Ich werde alles aufbewahren, bis du wiederkommst.	Sen tekrar gelene kadar her şeyi saklayacağım.
deu	tur	Die Gezeiten entstehen unter dem Einfluss des Mondes.	Medcezir Ay'ın çekmesiyle meydana gelir.
deu	tur	Das Vorhaben verschlingt eine Menge Geld.	Bu proje çok para yer.
deu	tur	Sein Sekretär scheint die Wahrheit zu kennen.	Onun sekreteri gerçeği biliyor gibi görünüyor.
deu	tur	Drei Missionare wurden getötet und von Kannibalen gegessen.	Üç misyoner öldürüldü ve yamyamlar tarafından yenildi.
deu	tur	War die Tür geschlossen?	Kapı kapalı mıydı?
deu	tur	Meine Schwester ist krank.	Kız kardeşim hasta.
deu	tur	Das ist eine chinesische Firma.	O bir Çin şirketi.
deu	tur	Esst alles.	Her şeyi yiyin.
deu	tur	Ich weiß bereits, wer du bist.	Senin kim olduğunu zaten biliyorum.
deu	tur	Der See ist groß.	Göl büyük.
deu	tur	Entschuldige, wenn ich nerve. Aber du bist mir wichtig.	Özür dilerim, sinir ediyorsam. Fakat benim için önemlisin.
deu	tur	Ich mag die Beschreibung.	Ben o tanımı severim.
deu	tur	Schläfst du?	Uyuyor musun?
deu	tur	Das ist nur gerecht!	Bu yalnızca adil!
deu	tur	Ich werde mich morgen bei ihr bedanken.	Yarın ona teşekkür ederim.
deu	tur	Sie liebt niemanden und niemand liebt sie.	O, kimseyi sevmez, kimse de onu sevmez.
deu	tur	Was weißt du über Israel?	İsrail hakkında ne biliyorsun?
deu	tur	Sie war eine berühmte Schauspielerin.	O ünlü bir oyuncuydu.
deu	tur	Diese Puppe hat große Augen.	Bu bebeğin büyük gözleri var.
deu	tur	Sie war Medizinstudentin.	O bir tıp öğrencisiydi.
deu	tur	Wieder sind zwei Geheimnisse gelöst.	Yine iki sır daha çözüldü.
deu	tur	Niemals wirst du mir gehören, und dennoch liebe ich dich.	Hiçbir zaman bana ait olmayacaksın ama yine de seni seviyorum.
deu	tur	Wir lernen gern Fremdsprachen.	Yabancı dilleri öğrenmekten hoşlanırız.
deu	tur	Aber wenn dieser Traum nur noch weh tut, muss man ihn loslassen.	Fakat bu hayal artık sadece acı veriyorsa, onu bırakmak gerekir.
deu	tur	Ich fühle mich wie neugeboren.	Yeni doğmuş gibi hissediyorum.
deu	tur	Ich glaube nicht, dass das völlig wahr ist.	Onun tamamen doğru olduğunu sanmıyorum.
deu	tur	Ich bin verheiratet und habe zwei Söhne.	Evliyim ve iki oğlum var.
deu	tur	Das ist Liebe.	Aşk budur.
deu	tur	Tom dämpfte seine Stimme.	Tom sesini alçalttı.
deu	tur	Bist du Deutscher?	Alman mısın?
deu	tur	Das Paket wurde gestern zugestellt.	Paket dün teslim edildi.
deu	tur	Bitte kommen Sie wenigstens eine Stunde vor Abreise zur Abfertigung.	Lütfen işlemler için yolculuktan en az bir saat önce geliniz.
deu	tur	Er braucht das Geld.	Paraya ihtiyacı var.
deu	tur	Ich glaube alles, was du gesagt hast.	Söylediğin her kelimeye inanıyorum.
deu	tur	Ich mag Englisch nicht.	İngilizceyi sevmiyorum.
deu	tur	Sehe ich dick aus?	Şişman görünüyor muyum?
deu	tur	Das ist so einfach.	Bu kadar kolay.
deu	tur	Das hat nichts genutzt.	Bunun yararı olmadı.
deu	tur	Wir brauchen Wasser.	Suya ihtiyacımız var.
deu	tur	Wer zuletzt lacht, lacht am besten.	Son gülen, iyi güler.
deu	tur	Wohin du auch gehst, ich werde dir folgen.	Nereye gidersen git, seni izleyeceğim.
deu	tur	Ich würde gern noch den Rest der Geschichte erfahren.	Hikayenin gerisini bilmek istiyorum.
deu	tur	Ich werde heute nicht frühstücken.	Bugün kahvaltı yemeyeceğim.
deu	tur	Du bist erst ein Kind.	Sen sadece bir çocuksun.
deu	tur	Wahre Liebe bedeutet nicht, den perfekten Partner zu finden, sondern einen unperfekten als perfekt zu sehen.	Gerçek aşk mükemmel bir eş bulmak değildir, mükemmel olmayanı mükemmel görmektir.
deu	tur	Sei kein Feigling!	Korkak olma.
deu	tur	Deine Kleidung ist unpassend für diesen Anlass.	Elbisen ortam için uygun değil.
deu	tur	Ich habe drei Hunde; einer ist männlich und die anderen sind weiblich.	Üç tane köpeğim var; birisi erkek, diğerleri dişi.
deu	tur	Gute Nacht und schöne Träume.	İyi geceler ve tatlı rüyalar.
deu	tur	Niemand ist gegangen.	Kimse gitmedi.
deu	tur	Ich habe keine Lust, es heute zu tun.	Bugün canım bunu yapmak istemiyor.
deu	tur	Tom bewunderte Marias Arbeit.	Tom Mary'nin işine hayran kaldı.
deu	tur	Mein Vater ist Lehrer.	Babam bir öğretmendir.
deu	tur	Er ist heute zu Hause.	O bugün evde.
deu	tur	Ist das das Einzige, was du tun kannst?	Tek yapabildiğin bu mu?
deu	tur	Ich weiß, wie du heißt.	Senin adının ne olduğunu biliyorum.
deu	tur	Bist du bereit?	Hazır mısın?
deu	tur	Ich bin in einer schwierigen Lage.	Zor durumdayım.
deu	tur	Ihr reist nach Italien!	Siz İtalya'ya seyahat ediyor.
deu	tur	Wann hast du das letzte Mal jemanden bei der Hand genommen?	En son ne zaman birisinin elini tuttun?
deu	tur	Man muss handeln.	Bir şeyler yapılmalı.
deu	tur	Warte, bis ich mit Essen fertig bin!	Yemeğimi bitirene dek bekle!
deu	tur	Alles ist bereit.	Her şey hazır.
deu	tur	Große Menschen sind Inhaltsverzeichnisse der Menschheit.	Büyük insanlar; insanlığın muhteviyatlarıdır.
deu	tur	Aber er spielt Fußball mit seinem Freund.	Ama o arkadaşıyla futbol oynuyor.
deu	tur	Weißt du eigentlich, dass du mich zum glücklichsten Menschen auf der ganzen Welt machst?	Beni dünyanın en mutlu insanı yaptığını biliyor musun?
deu	tur	Ich muss nicht jedem antworten.	Kimseye cevap vermek zorunda değilim.
deu	tur	Ich verlor meine Motivation.	Motivasyonumu kaybettim.
deu	tur	Tom starb im Oktober 2013.	Tom Ekim 2013'te öldü.
deu	tur	Wieso siehst du heute so traurig aus?	Bugün neden bu kadar üzgün görünüyorsun?
deu	tur	Die reguläre Spielzeit ging torlos zu Ende.	Maçın normal süresi golsüz berebare bitti.
deu	tur	Die Zukunft entsteht aus den Veränderungen.	Gelecek, değişimlerin içinden doğar.
deu	tur	Wir sind keine Menschen, die hier auf der Welt, eine spirituelle Erfahrung machen, sondern wir sind spirituelle Wesen, die erfahren, Mensch zu sein!	Biz burada dünyada manevi bir deneyim yapan insanlar değiliz, daha ziyade, insan olmayı öğrenen ruhsal varlıklarız!
deu	tur	Tom und Mary warteten nicht auf John.	Tom ve Mary John'u beklemedi.
deu	tur	Er trug einen Zylinder und ein Monokel.	O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.
deu	tur	Sie zeigten mir viele schöne Fotos.	Bana bir sürü güzel fotoğraflar gösterdiler.
deu	tur	Gestern Morgen war es sehr kalt.	Dün sabah hava çok soğuktu.
deu	tur	Rede ich mit mir selbst?	Kendi kendime mi konuşuyorum?
deu	tur	Tom sagte mir, er friere.	Tom bana üşüdüğünü söyledi.
deu	tur	Wer ist dieser Mann?	Bu adam kim?
deu	tur	Du kannst dich nicht damit abfinden, dass du einen Fehler gemacht hast, nicht wahr?	Hata yaptığını kabullenemiyorsun, değil mi?
deu	tur	Ich bin vielleicht nicht deine erste Liebe, dein erster Kuss oder dein erstes Date, aber ich möchte bei allem die Letzte sein.	Belki ilk aşkın, ilk öpücüğün veya ilk randevun olmayabilirim fakat her şeyde son olmak isterim.
deu	tur	Wer viel weiß, irrt sich oft.	Çok bilen çok yanılır.
deu	tur	Das Buch ist im Entstehen begriffen.	Kitap yapım aşamasında.
deu	tur	Er ist schlagfertig.	O kıvrak zekalı.
deu	tur	Wann hast du angefangen, Englisch zu lernen?	İngilizce öğrenmeye ne zaman başladın?
deu	tur	Er wäscht das Fahrrad jede Woche.	O her hafta bisikleti yıkar.
deu	tur	Ich kann mich nicht entscheiden, ob ich einen Reißverschluss oder einen Klettverschluss einnähen soll.	Fermuar mı yoksa cırt-cırt mı dikmeliyim karar veremiyorum.
deu	tur	Ich habe meiner Lehrerin einen Brief geschrieben.	Öğretmenime bir mektup yazdım.
deu	tur	Was ist deine Telefonnummer?	Telefon numaran kaç?
deu	tur	Nein, ich bin müde.	Hayır, yorgunum.
deu	tur	Ich habe eine weiße Katze.	Beyaz bir kedim var.
deu	tur	Freundschaft ist die Verbindung der Seelen.	Arkadaşlık ruhların bağıdır.
deu	tur	Tom, bist du da?	Tom, orada mısın?
deu	tur	Es steht nichts Interessantes in der Zeitung.	Gazetede ilginç bir şey yok.
deu	tur	Verstehst du Französisch?	Fransızca anlıyor musun?
deu	tur	Tom übernachtete in Tokio in einem Kapselhotel.	Tom Tokyo'da bir kapsül otelde kaldı.
deu	tur	Das Wetter ist ein bisschen frisch.	Hava biraz serinledi.
deu	tur	Der Held dieser Geschichte ist ein kleines Mädchen.	Bu hikayenin kahramanı küçük bir kız.
deu	tur	Es war nicht die Absicht von Tom Mary Probleme zu bereiten.	Tom'un niyeti Mary'ye sorun yaratmak değildi.
deu	tur	Aus Altersgründen hört mein Großvater nicht gut.	Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.
deu	tur	Du bist die einzige Person, der ich vertrauen kann.	Sen güvenebileceğim tek insansın.
deu	tur	Sie denken nicht, also existieren sie nicht.	Onlar düşünmüyor, öyleyse yoklar.
deu	tur	Falls es dir noch niemand gesagt hat: Du bist einzigartig, wundervoll und etwas ganz Besonderes!	Henüz sana kimse söylemediyse: Sen eşsiz, harika ve çok özelsin!
deu	tur	Bis wann muss die Steuererklärung beim Finanzamt sein?	Vergi beyannamesinin ne zamana kadar vergi dairesinde olması lazım?
deu	tur	Ich habe eine Frage.	Benim bir sorum var.
deu	tur	Sie verstehen doch Koreanisch, oder?	Korece anlıyorsunuz, değil mi?
deu	tur	Warum bist du Polizist, Tom?	Sen neden bir polissin, Tom?
deu	tur	Ich habe keine Nachbarn.	Benim komşularım yok.
deu	tur	Ich warte auf Antwort von ihm.	Ondan bir yanıt bekliyorum.
deu	tur	Tom versuchte Mary daran zu hindern zur Polizei zu gehen.	Tom Mary'nin polise gitmesini engellemeye çalıştı.
deu	tur	Verstehst du?	Anlıyor musun?
deu	tur	Ich hätte lügen sollen, doch ich sagte ihr die Wahrheit.	Yalan söylemeliydim ama gerçekleri söyledim.
deu	tur	Am Donnerstag habe ich meine Gerichtsverhandlung.	Perşembe günü mahkemem var.
deu	tur	Frag Tom.	Tom'a sor.
deu	tur	Tom ist drei Jahre älter als Mary.	Tom Mary'den üç yaş daha büyüktür.
deu	tur	Das Leben ist nicht zu Ende, nur weil ein Traum nicht in Erfüllung ging. Es hat nur einen Weg versperrt, damit man einen anderen sucht.	Bir hayalin gerçekleşmedi diye, hayat bitmedi. Sadece yeni bir yol bulabilesin diye, bir yolun kapanmıştır.
deu	tur	Er kann fünf Sprachen sprechen.	Beş dil konuşabiliyor.
deu	tur	Wenn du in einem Loch sitzt, musst du zuerst mit dem Graben aufhören.	Eğer bir çukurda oturuyorsan, önce kazmayı bırakmalısın.
deu	tur	Mit Milch, aber ohne Zucker.	Sütlü, ama şekersiz.
deu	tur	Ich möchte ein besserer Lehrer werden.	Daha iyi bir öğretmen olmak istiyorum.
deu	tur	Ich bin immer noch allein.	Hâlâ yalnızım.
deu	tur	Sonnabend wäre mir recht.	Cumartesi gerçek olsaydı.
deu	tur	Ich kann kein Klavier spielen.	Ben piyano çalamıyorum.
deu	tur	Habe ich das gesagt?	Onu söyledim mi?
deu	tur	Tom hat nur mit mir gesprochen.	Tom sadece benimle konuştu.
deu	tur	Ich hoffe, ihr habt alle schöne Erinnerungen an das letzte Jahr und werdet nächstes Jahr auch eine gute Zeit haben.	Umarım hepinizin geçen seneye ait güzel anıları vardır ve gelecek sene de iyi zamanlar geçirirsiniz.
deu	tur	Das Eis schmolz.	Buz eridi.
deu	tur	Wir haben einen Stegosaurus.	Stegosaurusumuz var.
deu	tur	Ich will nicht sterben!	Ölmek istemiyorum!
deu	tur	Tom lügt.	Tom yalan söylüyor.
deu	tur	Tom benutzt Internet Explorer 11.	Tom, İnternet Explorer 11 kullanıyor.
deu	tur	Tu, was du tun musst, egal was passiert.	Ne olacaksa olsun, yapman gerekeni yap.
deu	tur	Was machst du nachmittags?	Öğleden sonraları ne yapıyorsun?
deu	tur	Plötzlich verdunkelten Wolken den Himmel.	Aniden bulutlar gökyüzünü kararttı.
deu	tur	Es war meine erste Nacht unter Fremden.	Bu benim yabancılar arasındaki ilk gecemdi.
deu	tur	Ich habe sie vorher gesehen.	Ben onu daha önce görmüştüm.
deu	tur	Computer werden oft mit dem menschlichen Gehirn verglichen.	Bilgisayar sıklıkla insan beyniyle karşılaştırılır.
deu	tur	Es riecht nach Tom.	O Tom gibi kokuyor.
deu	tur	Ich teste meine neue Kamera.	Yeni kameramı deniyorum.
deu	tur	Ich brauche ein Lineal.	Bir cetvele ihtiyacım var.
deu	tur	Mach das sauber.	Şunu temizle.
deu	tur	Und niemand hilft dir?	Kim sana yardım eder?
deu	tur	Wer hat den „Fürsten“ geschrieben?	"Prens"i kim yazdı?
deu	tur	„Bist du fertig?“ – „Im Gegenteil. Ich habe noch nicht einmal angefangen.“	''Bitirdin mi?'' -''Aksine, daha hiç başlamadım bile.''
deu	tur	Tom lachte über Marias Akzent.	Tom, Mary'nin aksanına güldü.
deu	tur	Darf ich heute Abend fernsehen?	Bu gece TV izleyebilir miyim?
deu	tur	Denk darüber nach.	Bir düşünün.
deu	tur	Sie ist mit Maria nach Boston gegangen.	O Mary'yle birlikte Boston'a gitti.
deu	tur	Euer Sohn geht mit meiner Tochter aus.	Oğlunuz kızımla çıkıyor.
deu	tur	Tom gibt mir nie Antworten.	Tom bana asla cevap vermez.
deu	tur	Warte nicht auf mich! Du solltest gehen!	Bekleme beni! Gitmelisin!
deu	tur	Ich gehe auf dem Heimweg am Postamt vorbei.	Eve giderken postaneye uğrayacağım.
deu	tur	Sie wird immer dicker.	O gittikçe şişmanlıyor.
deu	tur	Wenige Menschen leben länger als hundert Jahre.	Az insan, yüz yıldan daha uzun yaşar.
deu	tur	Tausend Dollar sind eine große Summe.	1000 dolar büyük bir yekundur.
deu	tur	Ich muss den Brief verschicken.	Mektubu göndermek zorundayım.
deu	tur	Das Lineal ist kurz.	Cetvel kısadır.
deu	tur	Ich glaube, er sieht mich an.	Sanırım o bana bakıyor.
deu	tur	Los!	Hadi!
deu	tur	Sie hört auf Vater und Mutter.	O, anne babasının sözünü dinler.
deu	tur	Was hat er hier gemacht?	Burada ne yapıyordu?
deu	tur	Ich liebe sie wie eine Schwester.	Onu bir kız kardeş gibi seviyorum.
deu	tur	Unser Haus ist schön, aber ich vermisse das alte dennoch.	Evimiz güzel ama yine de eskisini özlüyorum.
deu	tur	Was bedeuten diese Hieroglyphen?	Bu hiyeroglifte ne diyor?
deu	tur	Seit du weggegangen bist, ist hier so einiges passiert.	Sen gittiğinden beri burada bir sürü şey oldu.
deu	tur	Sie hatte sich in ca. 20 Minuten geschminkt.	Yaklaşık 20 dakikada makyaj yaptı.
deu	tur	Ich werde Tom erneut schreiben.	Tom'a tekrar yazacağım.
deu	tur	Ich wünschte, ich hätte gewusst, wie man es macht.	Keşke onu nasıl yapacağımı bilseydim.
deu	tur	Wir sind alle zusammen hier.	Hepimiz hep beraber buradayız.
deu	tur	Dieser Stift ist weiß.	Bu kalem beyazdır.
deu	tur	Diese Schuhe sind ausreichend groß für mich.	Bu ayakkabılar benim için yeterince büyük.
deu	tur	Nein, ich arbeite am Wochenende nicht.	Hayır, hafta sonunda çalışmıyorum.
deu	tur	Ich kann rennen.	Koşabilirim.
deu	tur	Und das hast du jetzt erst herausgefunden?	Sen bunu şimdi yeni mi keşfettin?
deu	tur	Tom hat mir gesagt, dass ich Ja sagen soll.	Tom evet demem gerektiğini söyledi.
deu	tur	Das ist kostenlos.	Bu ücretsizdir.
deu	tur	Die ganze Arbeit leistet die Raupe, aber den ganzen Ruhm kassiert der Schmetterling.	Bütün işi tırtıl yapar ama, şöhreti kelebek kazanır.
deu	tur	Ich gab Maria ein Buch.	Mary'ye bir kitap verdim.
deu	tur	Sie ist Französin.	O Fransalı.
deu	tur	Wo ist ein Spiegel?	Nerede bir ayna var?
deu	tur	Ich wünsche allen zusammen einen schönen Abend.	Hepinize güzel bir akşam diliyorum.
deu	tur	Geschmackssache.	Bu bir zevk meselesi.
deu	tur	Er will meine Tochter heiraten.	O, kızımla evlenmek istiyor.
deu	tur	Er ist seinen Eltern ergeben.	O, anne babasına sadıktır.
deu	tur	Russland ist ein nordisches Land.	Rusya bir Nordik ülkesidir.
deu	tur	Tom hat sein Land verraten.	Tom ülkesine ihanet etti.
deu	tur	Ich weiß, warum du hier nicht glücklich bist.	Neden burada mutlu olmadığını biliyorum.
deu	tur	Wir sind das Produkt einer jahrmilliardenlangen Evolution.	Biz milyarlarca yıllık bir evrimin ürünüyüz.
deu	tur	Können Sie die Musik bitte ein bisschen leiser machen?	Lütfen, müziğin sesini azaltabilir misiniz?
deu	tur	Tom konnte nicht seine Heimatstadt auf der Karte zu finden.	Tom memleketini haritada bulamadı.
deu	tur	Tom ist ein Troll.	Tom bir troldür.
deu	tur	Wir sehen uns, wenn ihr wieder in die Wohnung zurückkommt.	Apartmanda geri görüşürüz.
deu	tur	Lasst los, was eure Seele belastet. Loslassen ist nicht anstrengend, sondern wirkt befreiend!	Ruhunuza yük ne varsa ondan kurtulun, bırakmak zor değil bilakis dertlerden kurtarır.
deu	tur	Diese Orangen schmecken gut.	Bu portakallrın tadı iyi.
deu	tur	Ich bin wie meine Mutter.	Ben anneme benzerim.
deu	tur	Ohne deine Hilfe hätte er es wohl nicht geschafft.	Yardımınız olmadan , o, başarısız olurdu.
deu	tur	Die Tür ging von selbst zu.	Kapı kendi kendine kapandı.
deu	tur	Nein, Bruder, nicht mit mir!	Yok kardeş, ben yokum bu işte!
deu	tur	Der Tag wird kommen, an dem du es realisiert haben wirst.	Bunu fark edeceğin gün gelecek.
deu	tur	Toshio kann sehr gut Englisch sprechen.	Toshio çok iyi İngilizce konuşabilir.
deu	tur	Verglichen mit Amerika oder China ist Japan ein kleines Land.	Amerika veya Çin ile kıyaslandığında, Japonya küçük bir ülke.
deu	tur	Das Mädchen ging in den Wald, um Pilze zu suchen.	Kız mantar aramak için ormana gitti.
deu	tur	Du spielst gut Tennis.	İyi tenis oynuyorsun.
deu	tur	Ich weiß das selbst sehr gut.	Kendimi bu kadar tanıyorum.
deu	tur	Du musst deine Fehler nicht suchen. Das machen schon die anderen.	Hatalarını kendin bulmana hiç gerek yok, çünkü bunu senin için başkaları yapıyor.
deu	tur	Ich vermisse es schon.	Onu zaten özlüyorum.
deu	tur	Das ist meine Tochter.	Bu benim kızım.
deu	tur	Manchmal kommt Glück, wenn du es nicht erwartest.	Bazen mutluluk aniden gelir, beklemedin zaman.
deu	tur	Ich werde es tun.	Ben onu yapacağım.
deu	tur	Herr Wood war wie ein Vater für Tony.	Bay Wood, Tony için baba gibiydi.
deu	tur	Ich liebe diese Stadt.	Bu şehri severim.
deu	tur	Gib auf, dein Glück an dem Ort zu suchen, an dem du es verloren hast!	Kaybettiğin yerde mutluluğunu aramaktan vazgeç!
deu	tur	Glaubst du, dass ich dich nicht verstanden habe?	Seni anlamadığımı mı düşünüyorsun?
deu	tur	Ich habe diesen Satz vor etwa einer Stunde auf der Straße gehört.	Bu cümleyi yaklaşık bir saat önce sokakta duydum.
deu	tur	Nichts währt ewig.	Hiçbir şey ebediyen sürmez.
deu	tur	Tom hat nur Befehle ausgeführt.	Tom sadece emirleri yerine getiriyordu.
deu	tur	Ist Tom noch an Bord?	Tom hâlâ gemide mi?
deu	tur	Ich lese gerne Bücher.	Kitap okumayı seviyorum.
deu	tur	Ich denke, du solltest dich setzen.	Sanırım oturmalısın.
deu	tur	Kannst du mir das Salz geben, wenn du fertig bist?	İşin bittiğinde tuzu bana verebilir misin?
deu	tur	Ich singe gern im Regen.	Yağmurda şarkı söylemeyi severim.
deu	tur	Er und ich sind Brüder.	O ve ben kardeşiz.
deu	tur	Die Lösung für das eine kann sich als Lösung für das andere erweisen.	Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
deu	tur	Manche Wörter werden äußerst selten verwendet.	Bazı kelimeler çok nadir kullanılır.
deu	tur	Tom liebt Mary immer noch, obwohl sie ihn nicht mehr liebt.	O onu artık sevmese bile Tom hâlâ Mary'yi seviyor.
deu	tur	Ich gehe da überhaupt nicht mehr hin.	Artık oraya hiç gitmiyorum.
deu	tur	Die Ampel funktioniert nicht.	Trafik ışığı çalışmıyor.
deu	tur	Du meidest mich.	Benden sakınıyorsun.
deu	tur	Ich würde lieber hier bleiben.	Ben burada kalmayı tercih ederim.
deu	tur	Ich lerne Japanisch.	Japonca öğreniyorum.
deu	tur	Es ist naiv von Ihnen, das zu glauben.	Ona inanmak sizin saflığınızdandır.
deu	tur	Du bist fett geworden.	Şişmanladın.
deu	tur	Dieses Haus ist zu klein, um drin zu wohnen.	Bu ev içinde oturmak için çok küçük.
deu	tur	Ich habe keine Angst mehr vor Schlangen.	Artık yılanlardan korkmuyorum.
deu	tur	Sie wurde in den Vereinigten Staaten geboren.	O, Birleşik Devletler'de doğdu.
deu	tur	Friede der Welt!	Dünya barışı!
deu	tur	Sind Sie neu?	Siz yeni misiniz?
deu	tur	Ich wünsche allen einen gemütlichen Sonntag.	Herkese keyifli bir Pazar günü diliyorum.
deu	tur	Joan hat sich bei diesem Unfall die linke Hand gebrochen.	Joan bu kazada sol elini kırdı.
deu	tur	Was ist ein Ufo?	Bir UFO nedir?
deu	tur	Heute früh war der Zug so voll, dass ich keinen freien Sitz gefunden habe und den ganzen Weg stehen musste.	Bugün sabahleyin tren o kadar doluydu ki boş bir yer bulamadım ve tüm yol ayakta durmak zorunda kaldım.
deu	tur	Den Film will ich noch einmal sehen.	Filmi tekrar görmek istiyorum.
deu	tur	Tom scheint verantwortungslos.	Tom sorumsuz görünüyor.
deu	tur	Bist du ein Einzelkind?	Tek çocuk musun?
deu	tur	Er spielt gerne Fußball.	O, futbol oynamayı sever.
deu	tur	Was rätst du mir?	Bana ne tavsiye edersin?
deu	tur	Er war entschlossen, sie nicht noch einmal zu treffen.	Bir daha onunla buluşmamaya karar verdi.
deu	tur	Ich will dir nichts tun, Alter, dräng mich nicht noch mehr.	Sana zarar vermek istemiyorum, hoca, beni daha fazla zorlama.
deu	tur	Ich bin keine Deutsche.	Alman değilim.
deu	tur	Ihr müsst auf den Bus warten.	Otobüsü beklemeniz lazım.
deu	tur	Möchtest du mich küssen?	Beni öpmek ister misin?
deu	tur	Der Feuerwehrmann eilte in das brennende Haus.	İtfaiyeci yanan eve doğru koştu.
deu	tur	Du solltest duschen.	Duş alacaksın.
deu	tur	Du siehst dick aus.	Şişman görünüyorsun.
deu	tur	Wie wäre das Leben ohne Lachen? Traurig. Wie wäre das Leben ohne Reden? Schweigsam. Wie wäre das Leben ohne Frieden? Grausam. Wie wäre das Leben ohne Liebe? Einsam. Wie wäre das Leben ohne dich? Sinnlos!	Gülme olmadan yaşam nasıl olurdu? Üzücü. Konuşma olmadan yaşam nasıl olurdu? Suskun. Barış olmadan yaşam nasıl olurdu? Acımasız. Aşk olmadan yaşam nasıl olurdu? Yalnız. Sen olmadan yaşam nasıl olurdu? Anlamsız!
deu	tur	Du bist mein Held.	Sen benim kahramanımsın.
deu	tur	Die kleine Tochter meines Cousins spielte mit Wäscheklammern.	Kuzenimin küçük kız çocuğu mandallarla oynuyordu.
deu	tur	Immer diese Entscheidungen. Ich habe mich erstmal für ganz viel Kaffee entschieden.	Sürekli bu kararsızlıklar. Şimdilik çok çok kahveye karar verdim.
deu	tur	Glaubst du, dass es auf diese schwierige Frage noch eine andere Antwort gibt?	Sence bu zor problemin başka bir cevabı var mı?
deu	tur	Ist die Menschheit irre?	İnsanlar manyak mı?
deu	tur	Ich weiß, dass ich unrecht habe.	Haksız olduğumu biliyorum.
deu	tur	Was meinst du genau?	Tam olarak neyi kastediyorsun?
deu	tur	Ich möchte Tom heiraten.	Tom'la evlenmek istiyorum.
deu	tur	Sie können nicht einfach aufgeben.	Öylece bırakamazsınız!
deu	tur	Dieser Unfall ist vor seinen Augen passiert.	Bu kaza onun gözünün önünde oldu.
deu	tur	Deine Weisheit sei die Weisheit der grauen Haare, aber dein Herz sei das Herz der unschuldigen Kindheit.	Bilgeliğin başı ağarmış birinin ki gibi olabilir, ama gönlün hep masum bir çocuk gibi olsun.
deu	tur	Kreuzen Sie die richtige Antwort an.	Doğru cevabı işaretleyiniz.
deu	tur	Niemand kam, um mir zu helfen.	Bana yardım etmek için hiç kimse gelmedi.
deu	tur	Ich habe einen Lastkraftwagen.	Bir kamyonum var.
deu	tur	Welche ist schöner?	Hangisi daha güzel?
deu	tur	Tu, was dich glücklich macht!	Seni mutlu edeni yap!
deu	tur	Wir sollten einander kennenlernen, bevor einer von uns beiden stirbt.	İkimizden biri ölmeden önce tanışalım.
deu	tur	Um seine Träume zu verwirklichen, muss man auf jeden Fall eins tun: Aufwachen!	Rüyalarını gerçekleştirmek için kesinlikle bir şey yapmak gerekir: Uyanmak!
deu	tur	Wie viele Sterne gibt es in unserer Galaxis?	Galaksimizde kaç yıldız vardır?
deu	tur	Ich will nicht aufgeben.	Bırakmak istemiyorum.
deu	tur	Tom wollte nicht mit Maria reden.	Tom Mary ile konuşmak istemedi.
deu	tur	Wir müssen es wissen.	Bilmemiz gerekiyor.
deu	tur	Ich spreche nicht Deutsch.	Almanca konuşmuyorum.
deu	tur	Das ist deine Chance, Tom.	Bu senin şansın, Tom.
deu	tur	Er ist ein Faulpelz.	O bir tembel.
deu	tur	Sprechen Sie langsamer!	Daha yavaş konuşun!
deu	tur	Tom vergisst jedes Jahr Marias Geburtstag.	Tom her sene Mary'nin doğum gününü unutur.
deu	tur	Diese Orangen schmecken gut.	Bu portakalların tadı iyi.
deu	tur	Ich weiß nicht.	Bilmiyorum.
deu	tur	Es gibt keine Alternative.	Hiçbir alternatif yok.
deu	tur	Ich war gestern in Boston.	Dün Boston'daydım.
deu	tur	Niemand vertraut ihm mehr.	Daha ona kimse güvenmez.
deu	tur	Hast du gehört, was Tom gesagt hat?	Tom'un ne dediğini duydun mu?
deu	tur	Die deutsche Regierung darf denen nicht helfen.	Alman hükümeti onlara yardım etmemelidir.
deu	tur	Was ist mit dem Schiff passiert?	Gemiye ne oldu?
deu	tur	Ich bin mir sicher, dass du weißt, wieso wir das nicht machen können.	Onu neden yapamadığımızı anladığından eminim.
deu	tur	Ich beute sie nicht aus.	Ondan faydalanmıyorum.
deu	tur	Davis wollte keinen Bürgerkrieg.	Davis, iç savaş istemiyordu.
deu	tur	Wir sollten die Geschwindigkeitsbegrenzung einhalten.	Hız limitine dikkat etmeliyiz.
deu	tur	Du hättest gehen sollen!	Gitmeliydin!
deu	tur	Ich weiß, wie sehr du ihn liebst.	Onu ne kadar sevdiğini biliyorum.
deu	tur	Versuche es fest zu halten.	Bunu sıkıca tutmaya çalış.
deu	tur	„Das ist unmöglich!“, sagt die Angst. „Das Risiko ist zu groß!“, sagt die Erfahrung. „Das macht kein Sinn!“, sagt der Zweifel. „Versuch es!“, flüstert das Herz.	„Bu imkansız!“ dedi korku. „Çok fazla risk!“ dedi tecrübe. „Anlamı yok!“ dedi kaygı. „Dene!“ diye fısıldadı kalp.
deu	tur	Tom ist Seemann.	Tom denizci.
deu	tur	Ich werde nicht nachgeben.	Pes etmem.
deu	tur	Wohnungen sind in New York sehr teuer.	New York'ta daireler çok pahalıdır.
deu	tur	Ich habe gerade alles, was ich brauche: Couch, Kaffee, Facebook und Ruhe! Das Leben kann so schön sein!	İhtiyacım olan her şeye sahibim: bir koltuk,kahve,facebook ve huzur! Hayat çok güzel olabilir!
deu	tur	Das ist zu teuer.	O çok fazla pahalı.
deu	tur	Meine Schwester hat sieben Jahre in Schweden gelebt, in Malmö.	Kız kardeşim, yedi yıl boyunca İsveç'in Malmö şehrinde yaşadı.
deu	tur	Der Lehrer sprach zwei Stunden lang am Stück.	Öğretmen iki saat boyunca konuşmaya devam etti.
deu	tur	Tom mag Französisch, und er kann es gut.	Tom Fransızcayı seviyor ve onda iyidir.
deu	tur	Du bist sehr reich.	Sen çok zenginsin.
deu	tur	Wo ist mein Pferd?	Benim atım nerede?
deu	tur	Also, was hältst du von unserem neuen Haus?	Peki yeni evimiz hakkında ne düşünüyorsun?
deu	tur	Entweder wird es oder es wird.	Ya geçecek, ya da geçecek.
deu	tur	Gleich vor meinem Haus befindet sich eine Bushaltestelle.	Evimin hemen önünde bir otobüs durağı var.
deu	tur	Kommt Tom?	Tom geliyor mu?
deu	tur	Was willst du?	Ne istiyorsunuz?
deu	tur	Du fügst kurze Beispielsätze hinzu.	Sen kısa örnekler ekliyorsun.
deu	tur	Ich hätte Sie warnen sollen.	Sizi uyarmalıydım.
deu	tur	Geht nicht, gibt's nicht.	Olmaz olmaz!
deu	tur	War das zufällig oder absichtlich?	Kaza eseri mi oldu yoksa kasıtlı mıydı?
deu	tur	So ist es öfters, leider.	Çokça böyledir, ne yazık ki.
deu	tur	Hallo zusammen! Guten Morgen!	Hepinize merhaba! Günaydınlar!
deu	tur	Welche türkische Serien guckt ihr?	Siz hangi türk dizilerini izliyorsunuz?
deu	tur	Versuch ein bisschen.	Biraz çabala!
deu	tur	Du bist jetzt einer von uns.	Şimdi bizden birisin.
deu	tur	Ob ich schuldig bin oder nicht, entscheidet nicht ihr, sondern Gott allein.	Suçlu olup olmadığıma siz değil yalnız Allah karar verir.
deu	tur	Seit neun Monaten lerne ich Türkisch.	Dokuz aydan beri Türkçe öğreniyorum.
deu	tur	Ich erwarte eine Lieferung.	Bir kargo bekliyorum.
deu	tur	Ich bin sicher.	Eminim.
deu	tur	Mein Hund wurde von einem Laster überfahren; er hat zwar überlebt, sich aber auch schwer an den Pfoten verletzt.	Köpeğim bir kamyon tarafından ezildi, o ölmedi fakat ayağı kötü şekilde yaralandı.
deu	tur	Verträge sind einzuhalten.	Antlaşmalara uyulmalıdır.
deu	tur	Du solltest besser persönlich mit ihm reden.	Sen en iyisi git onunla bizzat konuş.
deu	tur	Ich habe alles, was ich wollte.	İstediğim her şeye sahibim.
deu	tur	Das Gesetz lässt sich auf diesen Fall nicht anwenden.	Yasa bu durumda uygulanmaz.
deu	tur	Wie sehr magst du Tom?	Tom'u ne kadar seviyorsun?
deu	tur	Ja, wie viel kosten sie?	Evet, ne kadar bunlar?
deu	tur	Er sagte mir, dass sein Vater Arzt sei.	Bana babasının bir doktor olduğunu söyledi.
deu	tur	Mein Hund jagt gerne Eichhörnchen.	Köpeğim sincapları kovalamayı seviyor.
deu	tur	Deutsch ist eine sehr poetische Sprache, nicht wahr?	Almanca çok şiirsel bir dil, değil mi?
deu	tur	Er muss tanken.	O benzin almak zorunda.
deu	tur	Bitte geben Sie eine gültige E-Mail-Adresse ein.	Lütfen geçerli bir e-posta adresi giriniz.
deu	tur	Silber ist billiger als Gold.	Gümüş altından daha ucuza mal olur.
deu	tur	Maria warf ihre Handtasche aufs Bett.	Mary çantasını yatağa attı.
deu	tur	Ich mag kein Sushi.	Ben suşi sevmiyorum.
deu	tur	Geben Sie mir bitte ein Stück Papier zum Schreiben.	Lütfen üzerine yazmam için bir kâğıt verin.
deu	tur	Bis nächste Woche, Tom!	Haftaya görüşmek üzere, Tom!
deu	tur	Ziehst du so ein Gesicht, weil ich zu spät gekommen bin?	Geç kaldım diye mi surat yapıyorsun?
deu	tur	Ich fange an, mich in dich zu verlieben.	Sana aşık olmaya başlıyorum.
deu	tur	Ich bin dreißig Jahre alt.	Otuz yaşındayım.
deu	tur	Dieses Brot ist sehr lecker.	Bu ekmek çok lezzetli.
deu	tur	Thailand liegt in Asien.	Tayland, Asya'dadır.
deu	tur	Ich muss mir die Hände waschen und mir die Zähne putzen.	Ellerimi yıkamak ve dişlerimi fırçalamak zorundayım.
deu	tur	Tom trinkt viel Milch.	Tom çok süt içer.
deu	tur	Möglicherweise ist Tom noch im Krankenhaus.	Tom hâlâ hastanede olabilir.
deu	tur	Sie wohnen dort.	Onlar orada yaşıyor.
deu	tur	Ein liebender Mensch verzichtet nicht, sondern wartet mit Geduld in der Stille.	Seven insan vazgeçmez; sadece köşede sessizce sabırla bekler.
deu	tur	Haben Sie eine englische Speisekarte?	İngilizce bir menünüz var mı?
deu	tur	Hast du das im Internet gefunden?	Onu internet'te buldun mu ?
deu	tur	Singt Tom?	Tom şarkı söylüyor mu?
deu	tur	Ich fühle, dass du Fieber hast.	Ateşin olduğunu hissediyorum.
deu	tur	Manchmal kann man nicht so viel fühlen, wie man denkt und manchmal fühlt man so viel, dass man nicht mehr denken kann.	Bazen düşündüğün kadar hissedemezsin ve bazen de okadar çok hissedersin ki, hiç düşünemeyecek kadar.
deu	tur	Hallo! Wie geht es dir?	Merhaba! Nasılsın?
deu	tur	Warum tun die Leute das?	Neden insanlar bunu yapar?
deu	tur	Hoffentlich ist das mein letzter Krankenbesuch.	İnşallah bu son hasta ziyaretim.
deu	tur	Ich gehe morgen auch zur Universität.	Yarın ben de üniversiteye gideceğim.
deu	tur	Ich weiß, wo du den Fehler machen wirst.	Nerede hata yapacağını biliyorum.
deu	tur	Er sagte, er sei ein bisschen müde.	Biraz yorgun olduğunu söyledi.
deu	tur	Tom sagte Maria, dass Elke nicht mehr seine Freundin sei.	Tom, Mary'ye Alice'in artık onun kız arkadaşı olmadığını söyledi.
deu	tur	Tom scheint immer zur gleichen Zeit wie ich da zu sein.	Tom her zaman benimle aynı zamanda orada gibi görünüyor.
deu	tur	Meine Wut richtet sich nicht gegen dich.	Kızgınlığım sana değil.
deu	tur	Wo ist das Mädchen?	Kız nerede?
deu	tur	Sie hat mich nicht geküsst.	O beni öpmedi.
deu	tur	Hast du mich erschreckt!	Ödümü patlattın.
deu	tur	In Ordnung.	Tamam.
deu	tur	Sie schienen alle mit Ihren Antworten zufrieden.	Onların hepsi cevaplarınızdan memnun görünüyordu.
deu	tur	Morgen ist ein großer Tag für uns.	Yarın bizim için büyük gün.
deu	tur	Ich bin noch jung.	Ben daha gencim.
deu	tur	Wenige Menschen leben mehr als ein Jahrhundert, aber viele erleben zwei Jahrhunderte.	Çok az insan bir asırdan fazla yaşar, ama çoğu iki asır görür.
deu	tur	Wo lebst du?	Nerede yaşıyorsun?
deu	tur	Tom, das ist Mary.	Tom, bu Mary.
deu	tur	Finnisch ist die Muttersprache meiner Kinder.	Fince, çocuklarımın ana dilidir.
deu	tur	Was bedeutet das?	Bu ne anlama geliyor?
deu	tur	Meine Schwester hat kein Auto.	Kız kardeşimin bir arabası yok.
deu	tur	Ich werde heute zu Hause bleiben.	Bugün evde kalacağım.
deu	tur	Meine Physiklehrerin hat mir Unrecht getan.	Fizik öğretmenim bana hata yaptı.
deu	tur	Ich möchte dich sprechen.	Seninle konuşmak istiyorum.
deu	tur	Erinnern Sie sich?	Hatırladınız mı?
deu	tur	Du wusstest es nicht?	Bunu bilmiyor muydun?
deu	tur	Ich finde, dass Tom unhöflich ist.	Sanırım Tom kaba.
deu	tur	Tom weiß nicht, wo Mary jetzt ist.	Tom Mary'nin şimdi nerede olduğunu bilmiyor.
deu	tur	Im Wald leben wilde Tiere.	Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
deu	tur	Sie hatten beschlossen, die Hochzeit zu verschieben, bis ihr Bruder wieder aus dem Ausland zurückkommen würde.	Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler.
deu	tur	Was soll ich sagen?	Ne söylemem gerekiyor?
deu	tur	Letztes Jahr fingen sie an, Englisch zu studieren.	Onlar geçen yıl İngilizce çalışmaya başladı.
deu	tur	Sie war einsam.	O yalnızdı.
deu	tur	Wo ist Jim?	Jim nerede?
deu	tur	Die Farbe von Esperanto ist Grün.	Esperanto'nun rengi yeşildir.
deu	tur	Ich werde morgen nicht zur Schule gehen.	Yarın okula gitmeyeceğim.
deu	tur	Ich dachte, das wäre ein Geheimnis.	Bunun bir sır olduğunu düşünüyordum.
deu	tur	Die Kinder wollten spielen.	Çocuklar oynamak istedi.
deu	tur	Er wohnt allein in einer kleinen Hütte im Sumpf.	O bataklıkta küçük bir kulübede tek başına yaşıyor.
deu	tur	Er kann besser schwimmen als ich.	O benden daha iyi yüzer.
deu	tur	War der Film gut?	Film iyi miydi?
deu	tur	Jetzt werden bereits viele Gebäude erdbebensicher gebaut.	Artık binaların çoğu depreme dayanıklı inşa ediliyor.
deu	tur	Tom musste alles ausbaden.	Tom, her şeyin cezasını çekmeliydi.
deu	tur	Ich habe recht, nicht wahr?	Haklıyım, değil mi?
deu	tur	Am ersten Tag auf der Universität hatte ich überhaupt keine Ahnung, was ich eigentlich tun sollte.	Üniversitenin ilk günü ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu.
deu	tur	Tom hat drei Söhne und eine Tochter.	Tom'un üç oğlu ve bir kızı var.
deu	tur	Du kannst nicht Auto fahren. Du trinkst.	Araba süremezsin. İçiyorsun.
deu	tur	Er hat sie glücklich gemacht.	Onu mutlu etti.
deu	tur	Warum haben Sie mich nicht gewarnt?	Neden beni uyarmadınız?
deu	tur	Sie ist sehr gut in Mathematik.	Matematiği çok iyi.
deu	tur	Die Eröffnungsfeier fand gestern statt.	Açılış töreni dün gerçekleşti.
deu	tur	Manchmal ist Schweigen auch eine Aussage.	Bazen suskunluk da bir ifadedir.
deu	tur	Tom ist ein sehr talentierter junger Mann.	Tom çok yetenekli bir genç.
deu	tur	Er bringt Brot und Butter nach Hause.	Eve ekmek ve tereyağı getirir.
deu	tur	Es ist ein längeres Kabel nötig.	Daha uzun bir kablo gerekiyor.
deu	tur	Aus den Augen, aus dem Sinn.	Gözden uzak olan, gönülden uzak olur
deu	tur	Das hört sich zu gut an, um wahr zu sein.	O gerçek olamayacak kadar iyi görünüyor.
deu	tur	Hast du die Handtücher gezählt?	Havluları saydın mı?
deu	tur	Es ist Samstag.	Bugün cumartesi.
deu	tur	Sprechen Sie Lettisch?	Letonca konuşur musunuz?
deu	tur	Der Taschendieb verschwand in der Menge.	Yankesici kalabalıkta kayboldu.
deu	tur	Ich habe Konzentrationsprobleme.	Konsantrasyon sorunum var.
deu	tur	Das ist nicht meine Arbeit!	O benim işim değil ki.
deu	tur	Jedes Problem hat eine Lösung.	Her problemin bir çözümü vardır.
deu	tur	Ich spreche Arabisch.	Arapça konuşurum.
deu	tur	Im Wald leben wilde Tiere.	Yabani hayvanlar ormanda yaşar.
deu	tur	Diese Tasse, gefüllt mit Liebe, ist nur für dich!	Bu aşk dolu fincan sadece senin için!
deu	tur	Ich werde ihr das Buch morgen geben.	Ona kitabı yarın vereceğim.
deu	tur	Hör auf zu weinen!	Ağlamayı bırak.
deu	tur	Zähl bis dreißig.	Otuza kadar say.
deu	tur	Mein Herz geht auf, wenn du lächelst.	Sen gülünce kalbimde güller açıyor.
deu	tur	Ich habe gestern Nacht von dir geträumt.	Dün gece, seni rüyamda gördüm.
deu	tur	Ich habe einen Patienten, der starke Schmerzen hat.	Çok ağrısı olan bir hastam var.
deu	tur	Wenn du mein Freund bist, dann verhalte dich auch wie mein Freund.	Dostumsan, dostum gibi davran.
deu	tur	Ich habe noch kein Geschenk für Tom.	Henüz Tom için bir hediyem yok.
deu	tur	Liebe ist kompliziert, aber wunderbar!	Aşk karmaşık ama harıkadır!
deu	tur	Das Hauptventil ist zu.	Ana vana kapalıdır.
deu	tur	Du bist dumm.	Sen aptalsın.
deu	tur	Der Verkäufer steht auf der Strasse.	Satıcı caddede duruyor.
deu	tur	Tom hat ein schlechtes Gedächtnis.	Tom'un kötü bir hafızası var.
deu	tur	Sie löste mit Leichtigkeit alle Probleme.	Bütün problemleri kolaylıkla çözdü.
deu	tur	Der Schnee hat zu schmelzen begonnen.	Karlar erimeye başladı.
deu	tur	Ich akzeptiere deine Bedingungen.	Koşullarını kabul ediyorum.
deu	tur	Iss langsam.	Yavaş ye!
deu	tur	Meistens reichen völlig einfache Worte, um das wirklich Wichtige auszudrücken!	Bazen çok basit sözcükler, gerçekten önemli olanı ifade etmek için yeterli geliyor.
deu	tur	Maria war jung.	Mary gençti.
deu	tur	Du bist fesch.	Yakışıklısın.
deu	tur	Bist du schüchtern?	Çekingen bir insan mısın?
deu	tur	Denk daran, dich zu entschuldigen!	Özür dilemeyi unutmayacağından emin ol.
deu	tur	Ich will nicht mit ihr spielen.	Onunla oynamak istemiyorum.
deu	tur	Er hat mindestens 1000 Bücher.	O en az bin adet kitaba sahiptir.
deu	tur	Tom dachte wahrscheinlich, dass ich verärgert wäre.	Tom muhtemelen kızgın olduğumu düşünüyordu.
deu	tur	Tom wusste nicht, wovon Maria sprach.	Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu.
deu	tur	Der Euro und der Dollar sind jetzt etwa gleich viel wert.	Avro ve dolar şimdi yaklaşık olarak aynı değerde.
deu	tur	Gibt es keine Alternative zu deiner Methode?	Senin yönteminin hiç alternatifi yok mu?
deu	tur	Der Taj Mahal ist eines der sieben Weltwunder.	Tac Mahal, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biridir.
deu	tur	Allerdings habe ich kein Geld.	Kesinlikle meteliksizim.
deu	tur	Ich wohne in Antalya.	Antalya'da oturuyorum.
deu	tur	Ich spreche kein Schwedisch.	İsveçce konuşmam.
deu	tur	Er sucht eine bessere Arbeit.	O daha iyi bir iş arıyor.
deu	tur	Warum möchtest du Krankenpfleger werden?	Neden hemşir olmak istiyorsun?
deu	tur	Sie ist Feministin.	O bir feminist.
deu	tur	Denk noch einmal über den Punkt nach.	O konuyu tekrar düşün.
deu	tur	Die Deutschen wurden davor gewarnt, Gurken zu essen.	Almanlar salatalık yememeleri konusunda uyarıldı.
deu	tur	Wir haben ein Picknick im Wald gemacht.	Ormanda piknik yaptık.
deu	tur	Ich begrüße Sie.	Sizi selamlıyorum.
deu	tur	Alaska ist ein amerikanischer Bundesstaat.	Alaska bir Amerikan eyaletidir.
deu	tur	Wo wohnt John?	John nerede ikamet ediyor?
deu	tur	Telefon!	Alısün.
deu	tur	Das Theaterstück ist im Entstehen begriffen.	Tiyatro oyunu yapım aşamasında.
deu	tur	Du siehst toll aus.	Harika görünüyorsun.
deu	tur	Hältst du mich für einen Idioten?	Beni aptal mı sanıyorsun?
deu	tur	Ich heiße Tom.	Benim adım Tom.
deu	tur	Alle Schwäne sind weiß.	Bütün kuğular beyazdır.
deu	tur	Sie tat ihr Bestes.	O yapabileceğinin en iyisini yaptı.
deu	tur	Tom spricht besser Russisch als Englisch.	Tom, Rusçayı İngilizceden daha iyi konuşuyor.
deu	tur	Ich führte ein anregendes Gespräch mit Tom.	Tom'la çok uyarıcı bir konuşma yaptım.
deu	tur	Es stimmt etwas nicht.	Bir şey doğru değil.
deu	tur	Es gibt Menschen, die uns brauchen.	Bize ihtiyacı olan insanlar var.
deu	tur	Was willst du heute kochen?	Bugün ne pişirmek istiyorsun?
deu	tur	Wo sind mein Hut und meine Handschuhe?	Şapkam ve eldivenlerim nerede?
deu	tur	Wenn ich deine Liebe verliere, verliere ich alles.	Senin sevgini kaybedersem, her şeyi kaybederim.
deu	tur	Sie haben nichts gelernt.	Onlar hiçbir şey öğrenmedi.
deu	tur	Ich hatte Ihnen ja gesagt, dass er diese Arbeit nicht erfolgreich ausführen würde.	Size bu işi başaramaz demiştim.
deu	tur	Sie weinte.	O ağladı.
deu	tur	Ich weiß etwas, was du nicht weißt, und das sage ich dir nicht.	Bilmediğin bir şey biliyorum ve onu sana söylemeyeceğim.
deu	tur	Baseball-Spiele dauern gewöhnlich 2,5-3 Stunden.	Beyzbol maçları genelde 2,5-3 saat sürüyor.
deu	tur	Hat Tom das versucht?	Tom bunu denedi mi?
deu	tur	Das Abendessen steht auf dem Tisch.	Akşam yemeği masada.
deu	tur	Wo warst du die ganze Nacht?	Bütün gece neredeydin?
deu	tur	Ist Tom krank?	Tom hasta mı?
deu	tur	Tom ist sehr geizig.	Tom çok cimridir.
deu	tur	Ich habe mein ganzes Geld verloren.	Bütün paramı kaybettim.
deu	tur	Gib mir das Salz!	Bana tuzu uzat!
deu	tur	Aber heute ist das anders.	Ama bugün durum farklı.
deu	tur	Ich hasse Montage.	Pazartesilerden nefret ediyorum.
deu	tur	Mein Vater spielt jeden Sonntag Tennis.	Babam her pazar tenis oynar.
deu	tur	Wenn ich das Geheimnis der Unsterblichkeit fände, ich behielte es für mich.	Ölümsüzlüğün sırrını bulsaydım onu kendime saklardım.
deu	tur	Alle Kinder lieben laufen und springen.	Bütün çocuklar koşmayı ve zıplamayı seviyorlar.
deu	tur	Es ist deine Entscheidung!	O senin kararın!
deu	tur	Er ist mir sehr wichtig.	Ben onu çok önemsiyorum.
deu	tur	So ist es.	O olduğu gibidir.
deu	tur	Ken entschied sich, ins Ausland zu gehen.	Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.
deu	tur	Heimat ist kein Ort. Heimat ist ein Gefühl!	Vatan dir yer değildir. Vatan bir duygudur!
deu	tur	Es ist unmöglich, das zu tun.	Onu yapmak imkânsız.
deu	tur	Ich bin Brasilianer.	Ben Brezilyalıyım.
deu	tur	Er badet sich jeden Morgen.	O, her sabah banyo yapar.
deu	tur	Dein Haus ist groß.	Senin evin büyük.
deu	tur	Hast du ihn zufällig getroffen?	Ona tesadüfen mi rastladın?
deu	tur	Es ist möglich.	Mümkündür.
deu	tur	Tom zeigte mir sein Telefon.	Tom bana telefonunu gösterdi.
deu	tur	Wann haben Sie ihn zum letzten Mal gesehen?	Onu en son ne zaman gördün?
deu	tur	Ich weiß nicht, wer er ist.	Onun kim olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Hast du mit ihm geschlafen?	Sen onunla yattın mı?
deu	tur	Ich freue mich, euch alle zu begrüßen!	Karşılamanızdan çok memnun kaldım.
deu	tur	Es war Zeit fürs Frühstück.	Kahvaltı zamanıydı.
deu	tur	Sie ist in Boston.	O, Boston'da.
deu	tur	Du bist hübsch.	Sen güzelsin.
deu	tur	Französisch ist meine Muttersprache.	Ana dilim Fransızcadır.
deu	tur	Tom hängte den Kalender an die Wand hinter seinem Schreibtisch.	Tom takvimi masasının arkasındaki duvara astı.
deu	tur	Es schneit gerade.	Şu anda kar yağıyor.
deu	tur	Ich komme aus Kroatien.	Hırvatistan'dan geliyorum.
deu	tur	Mein Name ist nicht Tom.	Adım Tom değil.
deu	tur	Die Bürotür ist gelb.	Büronun kapısı sarı.
deu	tur	Bitte räumen Sie das Zimmer innerhalb von zwei Stunden.	Odayı iki saat içinde boşaltın.
deu	tur	Tu das nicht wieder!	Artık bunu yapma.
deu	tur	Und manchmal schließe ich meine Augen, damit ich dich sehen kann.	Ve bazen gözlerimi kapatıyorum böylece seni görebiliyorum.
deu	tur	Ich hoffe, morgen meine Eltern zu sehen.	Yarın ebeveynlerimi görmeyi umuyorum.
deu	tur	Nur eine Handvoll von Leuten kennt die Wahrheit.	Sadece bir avuç dolusu insan gerçeği biliyor.
deu	tur	Sie trug in der Schule eine Schlafanzughose.	O, okulda bir pijama pantolon giydi.
deu	tur	Ich habe nicht verstanden, was du gesagt hast.	Söylediklerini anlamadım.
deu	tur	Es könnte Tom sein.	O Tom olabilir.
deu	tur	Für das Jahr 2018 wünsche ich von Herzen Gesundheit und Glück.	Yılında 2018 sağlık ve mutluluk tüm kalbimle diliyorum.
deu	tur	Mustafa Kemal Atatürk rief im Jahre 1923 die türkische Republik aus.	Mustafa Kemal Atatürk, 1923'te Türkiye Cumhuriyetini ilan etti.
deu	tur	Schade, dass es nicht so ist.	Ne yazık ki, öyle bir tepki yok.
deu	tur	Mehr als sechzig Personen wurden festgenommen.	Altmıştan fazla insan gözaltına alındı.
deu	tur	Ich bin ein Mädchen.	Ben bir kızım.
deu	tur	Das Wasser ist nicht trinkbar.	Su içmek için uygun değildir.
deu	tur	Ich möchte, dass du einen Blick darauf wirfst.	Buna bir göz atmanı istiyorum.
deu	tur	Warum fürchtest du dich so sehr vor dem Tod?	Neden ölümden bu kadar çok korkuyorsun?
deu	tur	In jener Nacht konnte ich nicht schlafen.	O gece uyuyamadım.
deu	tur	Ich weiß nicht, wo er ist.	Onun nerede olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Wir hätten rechts abbiegen sollen.	Sağa dönmeliydik.
deu	tur	Meine Freundin heißt Filiz.	Kız arkadaşımın adı Filiz’dir.
deu	tur	Ich habe viel Pizza gegessen.	Bir sürü pizza yedim.
deu	tur	Eigentlich eine sehr gute Idee, aber ich weiß es nicht.	Aslında çok iyi fikir, ama bilmem ki.
deu	tur	Ich werde mit meiner Tochter den Wochenendeinkauf machen.	Kızımla haftalık alışveriş yapacagiz.
deu	tur	Weil ich es will.	Benim istediğim için.
deu	tur	Sie ist unglaublich begabt.	İnanılmaz yetenekli.
deu	tur	Ich möchte eine Flasche Coca-Cola.	Bir şişe Coca-Cola istiyorum.
deu	tur	Meine Frau ist verrückt.	Karım deli.
deu	tur	Tom hat uns eine interessante Geschichte erzählt.	Tom bize ilginç bir hikaye anlattı.
deu	tur	Tut mir leid, dass ich heute nicht kommen kann.	Bugün gelemediğim için üzgünüm.
deu	tur	Ich war gestern beschäftigt.	Dün meşguldüm.
deu	tur	Sie dürfen nicht aufgeben!	Vazgeçemezsiniz!
deu	tur	Es geschahen eine Menge Dinge und mein Zeitplan war durcheinandergewirbelt.	Birçok şey oldu ve programım karıştı.
deu	tur	Ich liebe dich, Laurie.	Seni seviyorum, Laurie.
deu	tur	Kannst du mich zum Kino bringen?	Beni sinemaya götürebilir misin?
deu	tur	Alles, was du sagst, alles, was du tust, alles, was du schreibst und alles, was du denkst, hinterlässt Spuren.	Her dediğin, her yaptığın, her yazdığın, her düşündüğün izler bırakır.
deu	tur	Es hat ihr niemand geantwortet.	Kimse onu yanıtlamadı.
deu	tur	Ich habe meine Arbeit gut gemacht.	Ben işimi iyi yaptım.
deu	tur	Wie lange kann ich das behalten?	Bunu ne kadar süre saklayabilirim?
deu	tur	Unterschätzen Sie mich nicht.	Beni hafife almayın.
deu	tur	Ich bin nicht müde.	Yorgun değilim.
deu	tur	Ich möchte später bezahlen.	Daha sonra ödemek istiyorum.
deu	tur	Tom spricht kaum noch mit mir.	Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.
deu	tur	Ich möchte nach New York.	New York'a gitmek istiyorum.
deu	tur	Ein Schmetterling fragte ein Herz: „Wo finde ich Frieden?“ Das Herz antwortete: „In deinem Inneren.“	Bir kelebek bir kalbe: „Nerede huzur bulabilirim?“ diye sormuştu. Kalp: „Kendi içinde,“ diye cevap vermişti.
deu	tur	Ich stimme in dieser Angelegenheit nicht mit euch überein.	Bu konuda sizinle aynı fikirde değilim.
deu	tur	Meiner Meinung nach besteht im Türkischen zwischen der gesprochenen und der geschriebenen Sprache ein großer Unterschied.	Türkçe konuşma dili ile yazı dili arasında bence büyük bir fark var.
deu	tur	Nichts auf der Welt ist so beständig, wie die Unbeständigkeit.	Bu dünyada değişkenlikten başka sürekli bir şey yoktur.
deu	tur	Sie sprechen.	Siz konuşursunuz.
deu	tur	Meine Mutter hat in der Küche zu tun.	Annem mutfakta meşgul.
deu	tur	Was ist die Quadratwurzel von zwei?	İkinin karekökü nedir?
deu	tur	Meine Tante hat drei Kinder.	Halamın üç çocuğu var.
deu	tur	Ohne nach links zu schauen, fuhr der Fahrer los.	Sürücü sola bakmadan yola çikti.
deu	tur	Tom möchte erneut Geld von mir leihen.	Tom benden tekrar ödünç para almak istiyor.
deu	tur	Sie liest ein Buch.	Kitap okuyor.
deu	tur	Wahrlich, die Taten entsprechen den Absichten.	Ameller niyetlere göredir.
deu	tur	Wir müssen diese Leiche verstecken.	Bu cesedi saklamak zorundayız.
deu	tur	Basketballspielen ist interessant.	Basketbol oynamak ilginçtir.
deu	tur	Herr Fujimori ist weltberühmt.	Bay Fujimori tüm dünyada ünlüdür.
deu	tur	Tom hat seinen Pullover falsch herum angezogen.	Tom kazağı ters giydi.
deu	tur	Ich erhielt einen Brief von einem Freund.	Bir arkadaşımdan mektup aldım.
deu	tur	Er liest gerade ein Buch.	Bir kitap okuyor.
deu	tur	Wenn die Menschen aufhören, an die Götter zu glauben, dann wird die Religion zur Mythologie.	İnsanlar tanrılara inanmayı bırakırsa din mitoloji hâline gelir.
deu	tur	Sie weiß genau, wie man ihn zum Orgasmus bringt.	Onun nasıl orgazm edileceğini tamı tamına biliyor.
deu	tur	Der Laden ist den ganzen Tag offen.	Bütün gün açıktır dükkan.
deu	tur	Weißt du, wer ich bin?	Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
deu	tur	Ich bin Ricardo.	Ben Rihardos'um.
deu	tur	Du darfst nicht aufgeben!	Pes edemezsin!
deu	tur	Ich bin in Paris.	Paris'teyim.
deu	tur	Wo liegt die türkische Botschaft?	Türkiye Büyükelçiliği nerededir ?
deu	tur	Gut gemacht!	Aferin!
deu	tur	Ich kann die Sachen nicht anziehen. Die passen mir nicht.	Bu şeyleri giyemem. Bana uymuyorlar.
deu	tur	Darf es ein kleines bisschen langsamer sein?	Birazcık daha yavaş olabilir mi?
deu	tur	Sie und ich sind normalerweise einer Meinung.	O ve ben genellikle aynı fikirdeyiz.
deu	tur	Vielleicht sollten wir eine kurze Pause einlegen.	Belki kısa bir mola vermeliyiz.
deu	tur	Ich weiß nichts.	Bir şey bilmiyorum.
deu	tur	Das ist die Kamera meiner Schwester.	O benim kız kardeşimin kamerası.
deu	tur	Wie alt seid ihr übrigens?	Sırası gelmişken, kaç yaşındasınız?
deu	tur	Ich wünsche allen meinen Freunden ein frohes und gesegnetes Osterfest.	Tüm arkadaşlarıma mutlu, huzurlu bir Paskalya Bayramı diliyorum.
deu	tur	Es interessiert mich nicht, dass du mich nicht liebst. Ich liebe mich selbst.	Beni sevmemen umrumda değil. Ben kendimi seviyorum.
deu	tur	Ich könnte von hier aus laufen.	Ben buradan yürüyebilirim.
deu	tur	Was machen die Politiker?	Politikacılar ne yapar?
deu	tur	Bist du Deutsche?	Alman mısın?
deu	tur	Das wäre schön.	Güzel olurdu.
deu	tur	Willst du dein Kind nicht sehen?	Çocuğunu görmek istemiyor musun?
deu	tur	Haben Sie einen Termin für Ihre Hochzeit festgesetzt?	Düğününüz için bir tarih ayarladın mı?
deu	tur	Es muss wahr sein.	O doğru olmak zorundadır.
deu	tur	Ich bin schwerer als du.	Ben senden daha ağırım.
deu	tur	Vergeude nicht die Zeit deiner Jugend, sonst wirst du es später bereuen.	Gençliğini boşa harcama, yoksa sonra üzülürsün.
deu	tur	Ich erinnere mich an nichts bei dem Unfall.	Olay hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum.
deu	tur	Der Sinn dieses Satzes ist doppeldeutig.	Bu cümlenin anlamı müphemdir.
deu	tur	Und auch nicht hier.	Burada da değil.
deu	tur	Den Chor umstehen Säulen. Auf diese stützen sich Bögen und Gewölbe. Der so geschaffene Umgang wird manchmal Ambulatorium genannt.	Koro sütunların etrafında dikilir. Bu kemerler ve tonozlara dayanılarak yapılır. Bu uygulama ayakta olarak adlandırılır.
deu	tur	Wahre Worte sind nicht immer schön. Schöne Worte sind auch nicht immer wahr.	Doğru sözler her zaman güzel değildir. Güzel sözler de her zaman doğru değildir.
deu	tur	Es ist nur ein Spaß.	O sadece bir şakadır.
deu	tur	Träume sind frei.	Rüyalar ücretsizdir.
deu	tur	Es schneit gerade.	Şimdi kar yağıyor.
deu	tur	Spanisch wird in den meisten südamerikanischen Ländern gesprochen.	İspanyolca, Güney Amerika'daki birçok ülkede konuşulur.
deu	tur	Gibst du einer Blume Wasser, reicht dies nur zum Überleben. Sprichst du liebevoll zu ihr, blüht sie auf und gibt Freude zurück. Bei den Menschen ist es genauso.	Çiçeğe su verirsen, sadece yaşamasını sağlarsın. Çiçeğe sevgi dolu yaklaşırsan, açan her çiçeği ile fazlalıkla mutluluğu geri verir. Insanlarda böyle.
deu	tur	Ich las Maria Toms Brief vor.	Tom'un mektubunu Mary'ye okudum.
deu	tur	Meine Schwester wird mich totschlagen.	Kız kardeşim beni öldürecek.
deu	tur	Ich gab jedem von ihnen drei Bleistifte.	Onlardan her birine üç kurşun kalem verdim.
deu	tur	Der Film war interessant.	Film ilginçti.
deu	tur	Doch schon zuvor war der rätselhafte Besucher unauffällig verschwunden.	Öncesinde gizemli misafirler dikkat çekmeden kayboldu.
deu	tur	Ich war noch nie auf Hokkaidō.	Hokkaido'da hiç bulunmadım.
deu	tur	Wir werden die Kinder zu Hause lassen.	Çocukları evde bırakacağız.
deu	tur	Tom schrieb seinen Namen auf den Einband seines neuen Tagebuches.	Tom yeni günlüğünün kapağına adını yazdı.
deu	tur	Du hast Tom das Geld gegeben, um das er gebeten hat, nicht wahr?	Tom'a istediği parayı verdin, değil mi?
deu	tur	Ich habe dir etwas gekauft.	Sana bir şey aldım.
deu	tur	Tom wollte nicht mit mir tanzen.	Tom benimle dans etmek istemedi.
deu	tur	Was magst du lieber, den Sommer oder den Winter?	Hangisini daha çok seversin, yazı mı yoksa kışı mı?
deu	tur	Gestern hast du nicht sehr gut ausgesehen.	Dün pek iyi gözükmüyordun.
deu	tur	Was immer du verkaufst, wir werden es nicht nehmen.	Sattığın her neyse, almayacağız.
deu	tur	Er ist arm.	O fakirdir.
deu	tur	Der Bub liest sein Buch.	Oğlan, kitabını okuyor.
deu	tur	Was für eine Arbeit machst du?	Ne gibi işlerle uğraşıyorsun?
deu	tur	Ich verfolge Sie nicht.	Sizin peşinizden gelmiyorum.
deu	tur	Zeigen Sie mir das bitte auf dem Plan.	Lütfen bana bu harita üzerinde gösterebilir misiniz ?
deu	tur	Wann wirst du kommen?	Ne zaman geliyorsun?
deu	tur	Er erkrankte plötzlich.	Aniden hastalandı.
deu	tur	Der Garten war voller gelber Blumen.	Bahçe sarı çiçeklerle doluydu.
deu	tur	Der alte Mann wurde von seinem Enkelkind begleitet.	Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.
deu	tur	Tom war ein Lehrer.	Tom bir öğretmendi.
deu	tur	Tom ist sehr schüchtern.	Tom çok utangaçtır.
deu	tur	Es ist nicht das erste Mal.	Bu ilk kez değil.
deu	tur	Magst du Brokkoli?	Brokoli sever misin?
deu	tur	Was hast du sonst noch gekauft?	Başka ne satın aldın?
deu	tur	Er ist 1,91 m, und ich bin 1,78 m.	O 1.91 ve ben 1.78 boyundayım.
deu	tur	Ist das nicht Toms Tochter?	Bu, Tom'un kızı değil mi?
deu	tur	Tom kann dich auch nicht besonders gut leiden.	Tom sana hiç dayanamıyor.
deu	tur	Vergiss das sofort!	Onu derhal unut.
deu	tur	Er spricht ohne Akzent.	O, aksansız konuşur.
deu	tur	Wenn mir kalt war, nahm sie meine Hände in ihre Hand, so wärmte mich meine Mutter immer auf.	Ben üşüyünce avucunun içine alırdı ellerimi, öyle ısıtırdı beni annem.
deu	tur	Du verwöhnst mich.	Beni şımartıyorsun.
deu	tur	Oh, du fliegst morgen!	A, sen yarın uçuyorsun!
deu	tur	Hast du Deutsch gesprochen?	Almanca konuşuyor muydun?
deu	tur	Der Hund frisst sein Fressen.	Köpek yemeğini yiyor.
deu	tur	Nein.	Hayır.
deu	tur	Sie überraschte ihn mit einem kleinen Geschenk.	O, küçük bir hediye ile onu şaşırttı.
deu	tur	Jemand, dem weh getan wurde, soll Geduld haben. Der, der einem weh tut, soll warten bis zu dem Tag, an dem ihm selber weh getan wird.	Canı yanan sabretsin. Can yakan, canının yanacağı günü beklesin.
deu	tur	Ich stille meine Tochter.	Kızımı emziriyorum.
deu	tur	Wir mussten unseren Plan aufgeben.	Planımızdan vazgeçmeliyiz.
deu	tur	Ich fühle, wie etwas meinen Rücken hochkriecht.	Sırtıma bir şeylerin tırmandığını hissediyorum.
deu	tur	Macht nicht die Augen zu!	Gözlerini kapama.
deu	tur	Tom nahm seinen Mantel aus dem Kleiderschrank und zog ihn an.	Tom ceketini dolaptan aldı ve onu giydi.
deu	tur	Er wohnt hier.	O burada yaşıyor.
deu	tur	Was ist in dem Schrank da?	O dolapta ne var?
deu	tur	Ich habe mehrere Stunden gebraucht, um es zu schreiben.	Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
deu	tur	Wie schade, dass das manchmal so ist.	Ne yazık ki bazen olur.
deu	tur	Warum kannst du nicht kommen?	Neden gelemiyorsun?
deu	tur	Es hängt ganz von Ihnen ab.	Tamamen size kalmış.
deu	tur	Sie scheinen glücklich zu sein, nicht wahr?	Mutlu görünüyorsunuz, değil mi?
deu	tur	Gibt es kein Risiko?	Herhangi bir risk yok mu?
deu	tur	Er ist menschlich.	O insandır.
deu	tur	Tom wusste, dass ich traurig war.	Tom üzgün olduğumu biliyordu.
deu	tur	Ich denke oft an dich.	Seni sık sık düşünüyorum.
deu	tur	Ich hatte ein spezielles Ticket.	Benim özel bir biletim vardı.
deu	tur	Tom spricht gerne über Schmetterlinge.	Tom, kelebekler hakkında konuşmayı sever.
deu	tur	Ich sollte eigentlich die Analysenergebnisse abholen.	Ben tahlilleri alacaktım.
deu	tur	Du kannst uns nicht alle töten.	Hepimizi öldüremezsin.
deu	tur	Das ist ein Foto meiner Schwester.	O kız kardeşimin fotoğrafı.
deu	tur	Wir genießen die letzten schönen Tage in diesem Jahr.	Yılın son güzel günlerinin keyfini çıkartıyoruz.
deu	tur	Warum lernst du Türkisch?	Neden Türkçe öğreniyorsun?
deu	tur	Darf ich rauchen?	Sigara içebilir miyim?
deu	tur	Die Spielsachen sind alle aus Holz.	Bütün oyuncaklar tahtadan.
deu	tur	Setze es nicht dem Regen aus.	Yağmura maruz bırakmayın.
deu	tur	Ich habe keine Ahnung, wo sie wohnt.	Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.
deu	tur	Gestern hat es gehagelt.	Dün dolu yağdı.
deu	tur	Ich glaube nichts, was ich nicht mit eigenen Augen gesehen habe.	Gözümle görmediğim hiç bir şeye inanmam.
deu	tur	Er kam nach New York, um eine Arbeit zu suchen.	İş aramak için New York'a geldi.
deu	tur	Ich bin Koreaner.	Ben Koreliyim.
deu	tur	Wenn die Seele weint, sieht man keine Tränen.	Ruh ağladığında, gözyaşları görünmez.
deu	tur	Er ging aus dem Haus und sagte nicht mal "Auf Wiedersehen".	"Hoşça kalın." bile demeden evden çıktı.
deu	tur	Tom mag uns auch nicht.	Tom da bizi sevmiyor.
deu	tur	Hallo, ich bin Nancy.	Merhaba, ben Nancy.
deu	tur	Es geschah um Viertel nach elf.	O, on bir on beşte oldu.
deu	tur	Suche nicht nach uns!	Bizi arama.
deu	tur	In welchem Monat wurden Sie geboren?	Hangi ayda doğdunuz?
deu	tur	Du liest ein Buch.	Kitap okuyorsun.
deu	tur	Vor einigen Tagen habe ich das Problem gelöst.	Birkaç gün önce problemi çözdüm.
deu	tur	Gehen wir ein bisschen spazieren?	Biraz dolaşalım mı?
deu	tur	Ich kann dir im Moment nichts geben.	Şu anda sana bir şey veremem.
deu	tur	Ich danke Ihnen für die gute Zusammenarbeit.	Size iş birliği için teşekkür ederim.
deu	tur	Wer ist am schnellsten dort?	Oraya en çabuk kim varacak?
deu	tur	Ich habe die Regeln befolgt.	Kurallara uydum.
deu	tur	Ich wusste gar nicht, dass Tom ein Pferd hat.	Tom'un bir atı olduğunu bilmiyordum.
deu	tur	Sie kann Japanisch sprechen.	O Japonca konuşabilir.
deu	tur	Tom hat ein Auto gekauft.	Tom bir araba aldı.
deu	tur	Wir bringen Tom nach Hause.	Tomu eve getiriyoruz.
deu	tur	Wann hast du angefangen, Deutsch zu lernen?	Ne zaman Almanca öğrenmeye başladın?
deu	tur	Ich will nicht fernsehen.	Televizyon izlemek istemiyorum.
deu	tur	Raucht ihr?	Sigara içiyor musunuz?
deu	tur	Ich möchte ein Haus mieten.	Bir ev kiralamak istiyorum.
deu	tur	Das schmeckt sehr gut!	Bu yemek çok lezzetli.
deu	tur	Tom hatte keine Zeit zum Nachdenken.	Tom'un düşünmek için zamanı yoktu.
deu	tur	Willkommen in meinem Leben!	Hayatıma hoş geldiniz.
deu	tur	Einer der Hunde lebt.	Köpeklerden biri canlıdır.
deu	tur	Es ist vollkommen legal.	O tamamen yasal.
deu	tur	Auf dieser Straße darf man nicht links abbiegen.	Bu caddede sola dönüş yapılamaz.
deu	tur	Sie hat ein großes Haus und zwei Autos.	Onun büyük bir evi ve iki arabası var.
deu	tur	Es ist zwecklos, in Zeiten einer Krise die Vergangenheit zu idealisieren.	Kriz zamanı geçmişi idealize etmenin manası yok.
deu	tur	Wir müssen uns gegenseitig helfen.	Her diğerine yardım etmeliyiz.
deu	tur	Ich weiß nicht, ob sie gekommen ist oder nicht.	Onun gelip gelmediğini bilmiyorum.
deu	tur	Ich möchte meinen Vater sehen.	Babamı görmek istiyorum.
deu	tur	Lest nicht die Kommentare!	Yorumları okumayın!
deu	tur	Ist Tom noch wach?	Tom hâlâ uyanık mı?
deu	tur	Er hat den Unfall seiner Versicherung gemeldet.	O, kazayı sigortacısına bildirdi.
deu	tur	Tom ist sein Bruder.	Tom onun erkek kardeşidir.
deu	tur	Ich muss um Verzeihung bitten.	Özür dilemeliyim.
deu	tur	Amerikaner feiern den Tod Osama bin Ladens.	Amerikalılar Usame bin Ladin'in ölümünü kutluyor.
deu	tur	Tom ließ Mary zurück.	Tom Mary'yi geride bıraktı.
deu	tur	Ich mag dies lieber als das.	Bunu ondan daha çok seviyorum.
deu	tur	Komm wieder!	Yine gel!
deu	tur	Dürfen wir getrennt zahlen?	Ayrı ayrı ödeyebilir miyiz?
deu	tur	Grammatik ist sehr schwer.	Gramer çok zordur.
deu	tur	Dieses Haus ist sehr gut.	Bu ev çok iyi.
deu	tur	Sprechen wir zuerst einmal über dich.	Senin hakkında konuşalım önce.
deu	tur	Bitte komm zu mir!	Lütfen gel yanıma!
deu	tur	In der Politik muss man schlagfertig sein.	Siyasette kıvrak zekalı olmalısın.
deu	tur	Genau! Das denke ich auch.	Aynen! Ben de öyle düşünüyorum.
deu	tur	Kann ich es verwenden?	Onu kullanabilir miyim?
deu	tur	Toms Familie lebt in Boston.	Tom'un ailesi Boston'da yaşıyor.
deu	tur	Ich denke nicht, dass es heute regnen wird.	Bugün yağmur yağacağını sanmıyorum.
deu	tur	Eine der wichtigsten Voraussetzungen, um ein fortschrittliches, zivilisiertes Leben zu führen: leben und leben lassen.	Aydın ve ilerici bir hayat sürdürebilmek için en önemli şartlardan biri: yaşamak ve yaşama izin vermek.
deu	tur	Er ist unversichert.	O sigortasız.
deu	tur	Rechne nicht damit, dass sich die Dinge einfach gestalten.	İşlerin kolay olmasını beklememelisin.
deu	tur	Das hättest du eher sagen sollen.	Çok daha erken söylemeliydin.
deu	tur	Selbst ein zweijähriges Kind kann ein Telefon benutzen.	İki yaşındaki bir çocuk bile telefon kullanabilir.
deu	tur	Drei Kinder spielten im Park.	Üç çocuk parkta oynuyordu.
deu	tur	Das wusste ich schon.	Bunu biliyordum zaten.
deu	tur	„Die Truman-Show“ war der beste Film, den ich je gesehen habe.	Truman Şov, izlediğim en güzel filmdi.
deu	tur	Haben Sie gehört, was Tom gesagt hat?	Tom'un ne dediğini duydunuz mu?
deu	tur	Ich wurde hier geboren.	Burada doğdum.
deu	tur	Wasser gefriert bei 0 °C.	Su sıfır santigrat derecede donar.
deu	tur	Tom fragte mich: „Hat Elke vorgestern Maria gesehen?“	Tom bana "Alice önceki gün Mary'yi gördü mü?" diye sordu.
deu	tur	Jeder hört oder liest gerne diese Sätze.	Herkes bu cümleleri duymayı veya okumayı sever.
deu	tur	Ich brauche Google nicht mehr. Ich habe geheiratet. Meine Frau weiß jeden Mist.	Google'a ihtiyacim yok. Evlendim. Karım her boku biliyor.
deu	tur	Ich dachte, es wäre besser, nichts zu sagen.	Bir şey söylememenin en iyisi olduğunu düşünüyordum.
deu	tur	Ich bin keine Fanatikerin.	Ben bir fanatik değilim.
deu	tur	Sie haben sich gewaschen.	Yıkandınız.
deu	tur	Darf ich mal eben etwas sagen?	Bir şey söyleyebilir miyim?
deu	tur	Ich habe zwei Töchter und zwei Söhne.	İki kızım ve iki oğlum var.
deu	tur	Wie alt bist du übrigens?	Sırası gelmişken, kaç yaşındasın?
deu	tur	Was tue ich hier?	Ben burada ne yapıyorum?
deu	tur	Wessen Bleistift ist das?	Bu kimin kalemi?
deu	tur	Tom und Maria sind beide Kanadier.	Hem Tom hem de Mary Kanadalı.
deu	tur	Ich wachte auf und war berühmt geworden.	Uyandım ve ünlü olmuştum.
deu	tur	Ohne die Karte hätten wir den Weg nicht finden können.	Harita olmasaydı yolu bulamazdık.
deu	tur	Das ist zufällig passiert.	O, kazara oldu.
deu	tur	Es hat eine Dicke von vier Zentimetern.	O, dört santimetre kalınlığındadır.
deu	tur	Ich habe Tom seit gestern nicht gesehen.	Dünden beri Tom'u görmedim.
deu	tur	Ich kann Tom nicht allein lassen.	Tom'u yalnız bırakamam.
deu	tur	Wasser bitte.	Su, lütfen.
deu	tur	Wie kannst du nur so verlogen sein?	Sen nasıl bu kadar yalancı olabiliyorsun?
deu	tur	Ich hätte dich warnen sollen, dass das passieren kann.	Bunun olabileceği konusunda seni uyarmalıydım.
deu	tur	Sie sprechen schnell.	Onlar hızlı konuşuyorlar.
deu	tur	Er kann nicht singen.	O şarkı söyleyemez.
deu	tur	Tom und Maria sprechen nicht mehr miteinander.	Tom ve Mary artık konuşmuyor.
deu	tur	Obwohl sie schon fünfzig ist, ist sie immer noch atemberaubend.	50 yaşında olmasına rağmen, hâlâ nefes kesici.
deu	tur	Wenn du lachst, lacht die Welt mit dir, wenn du weinst, weinst du allein.	Güldüğünde dünya da seninle güler, ama ağladığında yalnız ağlarsın.
deu	tur	Wie haben Sie Ihren Urlaub verbracht?	Tatilinizi nasıl geçirdiniz?
deu	tur	Verliert niemals eure Hoffnung, denn es findet sich immer ein Weg.	Asla umudunuzu kaybetmeyin çünkü her zaman bir çıkış yolu bulunur.
deu	tur	Fangen wir an!	Başlayalım.
deu	tur	Wollt ihr reich sein?	Zengin olmak istermisiniz?
deu	tur	Wenn ich nach Hause komme, bin ich sehr hungrig.	Eve geldiğimde çok aç olurum.
deu	tur	Die Heimat der Vögel ist der Wald, die Heimat der Fische ist der Fluss, die Heimat der Bienen sind die Blumen und China ist die Heimat der kleinen Kinder. Wir lieben unsere Heimat von Kindsbeinen an, genauso wie die Vögel den Wald, die Fische den Fluss und die Bienen die Blumen lieben.	Kuşların vatanı ormandır, balıkların nehir, arıların çiçekler ve Çin de küçük çocukların vatanıdır. Biz çocukluğumuzdan beri vatanımızı kuşların ormanı, balıkların nehri, arıların çiçekleri sevdiği gibi seviyoruz.
deu	tur	Ich bin bei guter Gesundheit.	Sağlığım yerinde.
deu	tur	Gerade habe ich dir wieder geschrieben. Hat es schon geklingelt in deinem Herzen?	Az önce yine seni yazdım, çınladı mı yüreğin?
deu	tur	Wo wohnt dein Onkel?	Amcan nerede yaşıyor?
deu	tur	Niemand hat ihn mehr gesehen seitdem.	O zamandan beri onu kimse görmedi.
deu	tur	Ich werde nicht einlenken.	Pes etmem.
deu	tur	Es ist nicht so gut, wie es aussieht.	O, göründüğü kadar iyi değildir.
deu	tur	Er möchte es persönlich besprechen, er hat wohl einige Dinge zu sagen.	Yüz yüze görüşmek istiyor, söyleyecekleri varmış.
deu	tur	Der Affe hüpft von Ast zu Ast.	Maymun daldan dala atlıyor.
deu	tur	Ich erhole mich von meiner Krankheit.	Hastalığımı atlatıyorum.
deu	tur	Wenn da Liebe ist, gibt es kein Hindernis!	Aşk varsa, engel yoktur!
deu	tur	Ich werde deine Hilfe brauchen.	Yardımına ihtiyacım olacak.
deu	tur	Wo bist du?	Sen neredesin?
deu	tur	Niemand war da außer mir.	Benim dışımda orada kimse yoktu.
deu	tur	Wie alt war Königin Victoria, als sie vermählt wurde?	Kraliçe Victoria evlendiğinde kaç yaşındaydı?
deu	tur	Wenn man die Mundwinkel nach oben zieht, kann man nicht mehr durch die Nase atmen. Das stimmt zwar nicht, aber jetzt habe ich dich immerhin zum Lächeln gebracht.	Ağız kenarlarını yukarıya doğru çekersen, burnundan nefes alamazsın. Gerçi bu doğru değil ama yine de şimdi gülümsemeni sağlamış oldum.
deu	tur	Tom redet kaum mehr mit Mary.	Tom artık Mary ile neredeyse hiç konuşmuyor.
deu	tur	Ich will nicht, dass du da arbeitest.	Orada çalışmanı istemiyorum.
deu	tur	Tom ist jetzt mit Johns Exfrau verheiratet.	Tom şimdi John'un eski karısıyla evli.
deu	tur	Sie ist sehr hübsch.	O çok güzel.
deu	tur	Ich versuche, ihm zu helfen.	Ona yardım etmeye çalışıyorum.
deu	tur	Auf dieser Straße darf man nicht links abbiegen.	Bu caddede sola dönüş yasaktır.
deu	tur	Bitte bring das Buch bis morgen zurück.	Lütfen yarına kadar kitabı getir.
deu	tur	Ich habe viele Bücher gelesen.	Ben bir sürü kitap okudum.
deu	tur	Eine Fremdsprache zu lernen ist leicht.	Yabancı bir dil öğrenmek kolaydır.
deu	tur	Bitte denke über das Problem nach!	Lütfen sorun hakkında düşün.
deu	tur	Es gibt nichts, was ich tun könnte, um das zu ändern.	Bunu değiştirmek için yapabileceğim bir şey yok.
deu	tur	Heute ist der Geburtstag von einem meiner Freunde.	Bugün benim arkadaşlarımdan birinin doğum günü.
deu	tur	Alles wird gut werden. Vielleicht nicht heute, aber bestimmt eines Tages.	Her şey güzel olacak. Belki bugün değil, ama elbet bir gün.
deu	tur	Tom schreibt seiner Mutter jede Woche einen Brief.	Tom her hafta annesine bir mektup yazar.
deu	tur	Sie ist nicht da.	O, burada değildir.
deu	tur	Er liest ein Buch.	Kitap okuyor.
deu	tur	Wir sind nach Barcelona gegangen.	Barselona'ya gittik.
deu	tur	Ich möchte Tee trinken.	Ben çay içmek istiyorum.
deu	tur	Die meisten Schüler gehen zu Fuß zur Schule.	Öğrencilerin çoğu okula yürüyerek gider.
deu	tur	Warte nicht auf mich! Geh!	Bekleme beni! Git!
deu	tur	Was hast du gemacht?	Ne yaptın?
deu	tur	Kennt er mich?	O beni biliyor mu?
deu	tur	Nachdem ich diesen Schaden gemeldet habe, wird mein Versicherungsbonus wieder in den Keller sausen.	Bu hasarı bildirdikten sonra, sigortadaki bonuslarım hızla azalacak.
deu	tur	Das ist ein Scherz.	Bu bir şaka.
deu	tur	Wie hat Tom uns gefunden?	Tom bizi nasıl buldu?
deu	tur	Ich möchte Tom treffen.	Tom'la buluşmak istiyorum.
deu	tur	Da sehe ich kein Problem.	Bir sorun görmüyorum.
deu	tur	Ich bin dann mal weg.	Son dakika ben gidiyorum.
deu	tur	Der Vogel fliegt über das Haus.	Kuş evin üstünde uçuyor.
deu	tur	Wie geht's dir?	Nasılsın?
deu	tur	Ich will dich nicht verlieren, Tom.	Seni kaybetmek istemiyorum, Tom.
deu	tur	Er ist Arzt und Schriftsteller.	O doktordur ve yazardır.
deu	tur	Wasser fließt und findet seinen Weg.	Su akar yolunu bulur.
deu	tur	Kämm dir die Haare nicht mehr seitlich, das steht dir nicht.	Saçlarını bir daha yan tarama, sana yakışmıyor.
deu	tur	Musik reinigt die Seele vom Staub des Alltags.	Müzik günlük yaşamın tozundan ruhu arındırır.
deu	tur	Tom sucht seine Geldbörse.	Tom cüzdanını arıyor.
deu	tur	Er schrieb mir Liebesbriefe.	O bana aşk mektupları yazdı.
deu	tur	Ich habe genug Geld.	Yeterli param var.
deu	tur	Träumer haben vielleicht keinen Plan, aber Realisten haben keine Visionen.	Hayalperestlerin belki bir planları yok, ama gerçekçilerin de vizyonları yok.
deu	tur	Ich möchte, dass du mit mir nach Hause kommst.	Benimle eve gelmeni istiyorum.
deu	tur	Sie hat uns geholfen.	Bize yardım etti.
deu	tur	Auf der „Titanic“ gab es 762 Kabinen, die in drei Klassen unterteilt waren.	"Titanic"te üç sınıfa ayrılmış 762 kamara vardı.
deu	tur	Bitte ruf mich nicht mehr an.	Lütfen artık beni arama.
deu	tur	Wo hast du meine Zigaretten versteckt?	Sigaramı nereye sakladın?
deu	tur	Dieses und jenes sind zwei unterschiedliche Geschichten.	Bu ve şu iki farklı hikayedir.
deu	tur	Hallo, ich heiße Pekka. Wie heißt du?	Merhaba, benim adım Pekka'dır. Senin adın nedir?
deu	tur	Er ist dein Sohn.	O, senin oğlun.
deu	tur	Bist du sauer?	Deli misin?
deu	tur	Für Kinder unzugänglich aufbewahren!	Çocuklardan uzak tutunuz.
deu	tur	Ich kann es gar nicht erwarten, dieses Mädchen kennenzulernen.	Bu kızla tanışmak için sabırsızlanıyorum.
deu	tur	Mein Rechner ist sehr langsam.	Bilgisayarım çok yavaş.
deu	tur	Wenn du das nur früher gesagt hättest!	Keşke onu daha önce söyleseydin.
deu	tur	Ich habe seinen Nachnamen vergessen.	Ben onun soyadını unuttum.
deu	tur	Ich warte sehnsüchtig auf deine Rückkehr.	Geri gelmeni özledim.
deu	tur	Seit gestern habe ich Tom nicht gesehen.	Dünden beri Tom'u görmedim.
deu	tur	Der nächste Auftritt ist es wert, da zu bleiben.	Bir sonraki oyun kalmaya değer.
deu	tur	Wo ist die Butter?	Tereyağ nerede?
deu	tur	Ich habe ein bisschen Hunger.	Biraz açım.
deu	tur	Evangeline Lilly ist Kanadierin.	Evangeline Lilly, Kanadalıdır.
deu	tur	Haben Sie den Brief erhalten?	Mektubu teslim aldınız mı ?
deu	tur	Es ist an der Zeit, aufzuwachen.	Uyanma vakti.
deu	tur	Sieh, was ich gefunden habe!	Bak, ne buldum !
deu	tur	Vergiss nicht, dass ich mich in Mary verliebt habe.	Mary'e aşık olduğumu unutma.
deu	tur	Ich kann das Wochenende schon sehen.	Hafta sonunu görebiliyorum.
deu	tur	Mutter fürchtete, dass ich schmutzig werden könnte.	Annem kirlenebilirim diye korktu.
deu	tur	Heute ist mein Geburtstag.	Bugün benim doğum günüm.
deu	tur	Meine Kinder wurden in Boston geboren.	Çocuklarım Boston'da doğdu.
deu	tur	Sprechen Sie, bitte.	Konuşun, lütfen.
deu	tur	Erinnert er sich daran, was ich dir versprochen habe?	Sana ne sözü verdiğimi hatırlıyor mu?
deu	tur	Ich heule oft in letzter Zeit.	Son bir saattir ağlıyorum.
deu	tur	Leben heißt lieben und lieben heißt leiden. Wenn du nicht leiden willst, dann liebe nicht. Aber wenn du nicht liebst, wofür lebst du dann?	Yaşamak sevmektir ve sevmek acı çekmektir. Acı çekmek istemiyorsan sevme ama sevmiyorsan niçin yaşıyorsun ?
deu	tur	Hast du viel getrunken?	Çok içtin mi?
deu	tur	Ich bin dabei!	Beni dahil et.
deu	tur	Bist du verrückt?	Deli misin?
deu	tur	Schwarze Katzen bringen Unglück.	Kara kedi uğursuzluk getirir.
deu	tur	Ich habe nicht vor, dies zu tun.	Öyle yapmak niyetinde değilim.
deu	tur	Tom und Maria kennen sich bereits.	Tom ve Mary zaten birbirlerini tanıyorlar.
deu	tur	Eines Tages traf sie einen Wolf im Wald.	Bir gün, ormanda bir kurtla karşılaştı.
deu	tur	Die Kiste fiel runter und die Kartoffeln purzelten heraus.	Kasa yere düştü ve patatesler etrafa döküldü.
deu	tur	Ich helfe.	Yardım edeceğim.
deu	tur	Der Spiegel ist mein bester Freund. Denn er lacht nie, wenn ich weine.	Ayna benim en iyi arkadaşımdır. Çünkü ben ağladığımda o asla gülmez.
deu	tur	Hast du jemals etwas gestohlen?	Hiç bir şey çaldın mı?
deu	tur	Welche Sprache willst du lernen?	Hangi dili öğrenmek istiyorsun?
deu	tur	Je umsichtiger du bist, desto weniger Fehler machst du.	Ne kadar çok dikkatli olursan o kadar az hata yaparsın.
deu	tur	Ich weiß nicht, was ich hätte tun sollen.	Ne yapmalıydım bilmiyorum.
deu	tur	Vielleicht können wir ihm helfen.	Belki ona yardım edebiliriz.
deu	tur	Du fährst zu schnell.	Çok hızlı sürüyorsun.
deu	tur	Das wird nicht leicht sein.	O kolay olmayacak.
deu	tur	Hast du irgendetwas über ihre Vergangenheit gehört?	Onun geçmişi hakkında herhangi bir şey duydun mu?
deu	tur	Mary arbeitet als Model.	Mary model olarak çalışıyor.
deu	tur	Haben Sie schon entschieden, wo Sie das Weihnachten feiern werden?	Noel'i nerede kutlayacaklarına karar verdiniz mi?
deu	tur	Ich habe einen Hund und eine Katze.	Bir köpeğim ve bir kedim var.
deu	tur	Der gewünschte Lebenspartner ist derzeit leider nicht verfügbar. Bitte verlieben Sie sich zu einem späteren Zeitpunkt noch einmal!	İstenilen hayat arkadaşı şu anda mevcut değil. Lütfen daha sonra tekrar aşık olun!
deu	tur	Du weißt noch nicht einmal, wer ich bin, oder?	Kim olduğumu bile bilmiyorsun, değil mi?
deu	tur	Wer mich kennt, kennt mich, wer nicht, der kann mich kennenlernen.	Beni bilen bilir, bilmeyen nasıpse öğrenirler.
deu	tur	Ich weiß, dass ich mich in niemanden mehr verlieben können werde.	Artık kimseye aşık olamayacağımı biliyorum.
deu	tur	Er muss das Auto reparieren.	O arabayı tamir etmek zorunda.
deu	tur	Er wird morgen zu dieser Zeit mit ihr das Abendessen essen.	Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
deu	tur	Muss ich Tom die Wahrheit sagen?	Tom'a gerçeği söylemeli miyim?
deu	tur	Arbeit ist mir das Wichtigste.	İş benim için en önemlisi.
deu	tur	Der alte Mann ist auf einem Auge blind.	Yaşlı adamın bir gözü kördür.
deu	tur	Ich spreche Usbekisch.	Özbekçe konuşurum.
deu	tur	Ich wusste nicht, dass Tom so alt ist.	Tom'un o kadar yaşlı olduğunu bilmiyordum.
deu	tur	Meiner Meinung nach ist Tom sehr neugierig.	Bence Tom çok meraklı.
deu	tur	Er ist ein junger Student.	O, genç bir öğrencidir.
deu	tur	Jetzt oder nie!	Ya şimdi ya da asla.
deu	tur	Spielst du noch Golf?	Hala golf oynuyor musun?
deu	tur	Einige Krankheiten entstehen aufgrund eines Gendefekts.	Bazı hastalıklar kalıtsal bozukluklardan dolayı oluşur.
deu	tur	Willst Du etwas von mir?	Benden bir şey istiyor musun?
deu	tur	Wozu sind wir hier?	Niçin buradayız?
deu	tur	Seine Methoden sind veraltet.	Metodlarının modası geçmiş.
deu	tur	Wir haben viele Schiffe im Hafen gesehen.	Limanda çok gemi gördük.
deu	tur	Ich will mit ihr sprechen.	Onunla konuşmak istiyorum.
deu	tur	Die verletzte Frau war eine brasilianische Touristin.	Yaralı kadın Brezilyalı bir turistti.
deu	tur	Das Baby schlief in der Wiege ein.	Bebek beşikte uyuyakaldı.
deu	tur	Und wo kommt das Geld her?	Ve para nereden geliyor?
deu	tur	Sie haben mich gesehen und sind weggelaufen.	Beni görüp kaçtılar.
deu	tur	Ich bin dreißig Jahre alt.	Ben otuz yaşındayım.
deu	tur	Er liest jeden Morgen die Zeitung.	Her sabah gazete okur.
deu	tur	Tom träumt oft von seiner Freundin.	Tom, sık sık kız arkadaşının hayalini kurar.
deu	tur	Sie schrieb weiterhin Tiergeschichten.	O, hayvanlar hakkında hikayeler yazmaya devam etti.
deu	tur	Seine Lektüre umspannt ein weites Gebiet.	Geniş bir yelpazede okur.
deu	tur	Wunder heißen Wunder, weil sie nicht passieren!	Mucizeye mucize derler çünkü hiç yaşanmazlar.
deu	tur	Ich habe viele Patienten im Krankenhaus gesehen, von denen einige schwer verletzt waren.	Hastanede, bazıları çok ağır yaralanmış pek çok hasta gördüm.
deu	tur	Sollten der Suez- und Panamakanal internationalisiert werden?	Suez ve Panama kanalı enternasyonal olmalı mı?
deu	tur	Hat Tom wirklich eine Freundin?	Tom'un gerçekten bir kız arkadaşı var mı?
deu	tur	Das ist im Moment die beste Vorgehensweise für uns.	Şimdi yapabileceğimiz en iyi yol odur.
deu	tur	Ich liebte dich.	Seni seviyordum.
deu	tur	Guten Morgen!	Günaydın!
deu	tur	Tom belog seine Frau.	Tom karısına yalan söyledi.
deu	tur	Wir sehen uns morgen wieder.	Yarın yine görüşürüz.
deu	tur	Heute Abend siehst du sehr hübsch aus, Maria!	Bu gece çok güzel görünüyorsun, Mary.
deu	tur	Ich bin mir sicher, dass wir dort hinten nach links hätten abbiegen sollen.	Ben çok eminim ki; orada sola dönmeliydik.
deu	tur	Ich möchte das mit dir zusammen machen.	Bunu seninle yapmak istiyorum.
deu	tur	Verzeih mir! Entschuldigung.	Affet beni! Özür dilerim.
deu	tur	Mir ist eine tolle Idee eingefallen.	Aklıma harika bir fikir geldi.
deu	tur	Das ist mein Satz.	Bu benim cümlem.
deu	tur	Ich mache niemanden herunter.	Ben kimseyi küçümsemiyorum.
deu	tur	Erlaube einem Verrückten dich zu küssen, aber erlaube einem Kuss niemals, dich verrückt zu machen!	Bir delinin seni öpmesine izin ver ama bir öpücüğün seni deli etmesine asla izin verme!
deu	tur	Entschuldige, dass ich dich angeschrien habe.	Sana bağırdığım için özür dilerim.
deu	tur	Auch viele Männer haben einen begehbaren Kleiderschrank. Für sie ist es der Fußboden!	Birçok erkeğin de gömme dolabı vardır. Onlar için bu yerlerdir!
deu	tur	Meine Familie hatte nicht viel Geld.	Ailemin fazla parası yoktu.
deu	tur	Die Tüte riss, und die Tomaten fielen auf den Boden.	Poşet yırtıldı ve domatesler yere döküldü.
deu	tur	Ich bin älter als du.	Ben senden daha büyüğüm.
deu	tur	Die Nachricht hat ihn glücklich gemacht.	Haber onu mutlu etti.
deu	tur	Tu nur das, was Tom dir sagt!	Sadece Tom'un sana söylediğini yap.
deu	tur	Ich liebe dieses Handy.	Bu cep telefonunu severim.
deu	tur	Ich habe Arbeit für Tom.	Tom için işim var.
deu	tur	Sie brauchen das nicht sofort zu machen.	Bunu hemen yapmanız gerekmiyor.
deu	tur	Wir werden sehen, wie er arbeitet.	Onun nasıl çalıştığını göreceğiz.
deu	tur	Ich bin kein Arzt.	Ben bir doktor değilim.
deu	tur	Es besteht Hoffnung.	Umut var.
deu	tur	Was ist letztens nachts passiert?	Dün akşam ne oldu?
deu	tur	Ich rede mit dir!	Seninle konuşuyorum!
deu	tur	Wie war dein Sommer?	Yazın nasıldı?
deu	tur	Ich würde lieber rausgehen statt drinnen zu bleiben.	İçeride durmaktansa dışarı gitmeyi tercih ederim.
deu	tur	Kopernikus wurde in Thorn geboren.	Kopernik, Toruń'da doğdu.
deu	tur	Ich möchte an den Strand gehen und mich in den Sand legen.	Deniz kıyısına gidip, kumlara uzanmak istiyorum.
deu	tur	Das ist nicht erlaubt.	Buna müsaade yok.
deu	tur	Es ist unwahrscheinlich, dass es ihm gelungen ist.	Onun bunu başarması inanılmaz.
deu	tur	Er weiß, wie man einen Hubschrauber fliegt.	O, helikopterin nasıl kullanılacağını biliyor.
deu	tur	Nehmen sie sich Zeit zum Essen!	Yemek için zaman ayırın!
deu	tur	Tom kann sprechen.	Tom konuşabiliyor.
deu	tur	Warum glaubst du mir nicht?	Niçin bana inanmıyorsun?
deu	tur	Ich habe Wein.	Şarabım var.
deu	tur	Ich bin ganz sicher, dass Sie keine Abfuhr erhalten werden.	Reddedilmek istemediğinizden çok eminim.
deu	tur	Ich möchte immer noch mit dir Kaffee trinken.	Hâlâ seninle kahve içmek istiyorum.
deu	tur	Ich brauche keinen Arzt.	Doktora ihtiyacım yok.
deu	tur	Die Ausländer bewundern den Fuji.	Dışardan gelenler Fuji' ye hayran olur.
deu	tur	Sie sprechen mit dem Polizeibeamten.	Onlar polis memuru ile konuşuyorlar.
deu	tur	Die Welt ist ein Wunder.	Dünya bir mucizedir.
deu	tur	Bitte fällen Sie die Bäume nicht!	Lütfen ağaçları kesmeyiniz!
deu	tur	Ich arbeite hier.	Burada çalışıyorum.
deu	tur	Das ist ein kleiner Schritt für den Menschen, aber ein riesiger Sprung für die Menschheit.	Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
deu	tur	"Vertraue mir", sagte er.	"Bana güven." dedi.
deu	tur	Gibt es in der Nähe eine Toilette?	Buralarda tuvalet var mı?
deu	tur	Sie legt das Buch auf den Tisch.	O kitabi masaya koyuyor.
deu	tur	Du bist in einem bemitleidenswerten Zustand.	Acınacak hâldesin.
deu	tur	Das war mein Fehler.	Bu benim hatamdı.
deu	tur	Ich weiß, dass Tom kein Französisch versteht.	Tom'un Fransızca anlayamadığını biliyorum.
deu	tur	Dieses Produkt wurde in Italien hergestellt.	Bu ürün İtalya'da üretilir.
deu	tur	Im Erfinden von Ausreden war er sehr schlecht.	Bahaneler icat etmekte çok kötüdür.
deu	tur	Ihr Haus ist auf der anderen Seite des Flusses.	Eviniz nehrin diğer tarafındadır.
deu	tur	Wir wählten sie zu unserer Leiterin.	Onu liderimiz seçtik.
deu	tur	Ich weiß, wo du dich verstecken kannst.	Nerede saklanabileceğini biliyorum.
deu	tur	Meiner Meinung nach hätte er es besser gekonnt.	Bence daha iyisini yapabilirdi.
deu	tur	Er ist neu.	O yeni.
deu	tur	Ich gehe jetzt duschen.	Ben duş almaya gideyim şimdi.
deu	tur	Benimm dich wie ein Mann!	Erkek gibi davran.
deu	tur	Die Menschen sind alle so geartet, dass sie lieber eine Lüge als eine Absage hören wollen.	İnsanların hepsi, doğaları gereği red yerine yalan duymayı tercih ederler.
deu	tur	Ich rufe sie jeden Tag an.	Ona her gün telefon ederim.
deu	tur	Mäuse unterscheiden sich von Ratten.	Fareler sıçanlardan farklıdır.
deu	tur	Ich habe die Kamera verpfändet.	Kameramı rehin bıraktım.
deu	tur	Sag’s auf Deutsch!	Onu Almanca söyle.
deu	tur	Heute habe ich eine sehr hübsche Stelle entdeckt.	Bugün çok güzel bir yer keşfettim.
deu	tur	Das ist Copacabana!	Burası Copacabana!
deu	tur	Tom ist für die Arbeit nicht geeignet.	Tom işe uygun değil.
deu	tur	Ich kenne deinen Sohn.	Oğlunu tanıyorum.
deu	tur	Liebst du Tom immer noch?	Tom'u hâlâ seviyor musun?
deu	tur	Man lernt nie aus.	Yaşa ve öğren.
deu	tur	Dick hatte einen Verkehrsunfall.	Dick, bir trafik kazası geçirdi.
deu	tur	Er ist mit seiner Frau nach Istanbul gezogen.	O, karısıyla İstanbul'a taşındı.
deu	tur	Am Freitag arbeite ich im Büro.	Ben cuma günü ofisde çalışıyorum.
deu	tur	Tom ist Unterhalter.	Tom çok eğlenceli birisi.
deu	tur	Bist du wirklich ein Ausländer?	Sen gerçekten bir yabancı mısın?
deu	tur	Haben Sie Kinder?	Çocuğun var mı?
deu	tur	Sie lebten glücklich bis ans Ende ihrer Tage.	Ölene dek mutlu yaşadılar.
deu	tur	Müssen wir etwas bezahlen?	Bir şey ödemek zorunda mıyız?
deu	tur	Er hat seinen Hund im Freien laufen lassen.	Köpeğini boşta yürümeye bıraktı.
deu	tur	Sibel, so eine große Tasche! Was ist da alles drinnen?	Sibel, bu ne kadar büyük bir çanta. İçinde neler var?
deu	tur	Schönen Abend euch allen zusammen.	İyi akşamlar hepinize.
deu	tur	Ein sehr seltsamer Brief.	Çok tuhaf bir mektup.
deu	tur	Ich habe meine Brüder und Schwestern gern.	Erkek ve kız kardeşlerimi seviyorum.
deu	tur	Tom mag dieses Spiel.	Tom bu oyunu seviyor.
deu	tur	Willkommen!	Hoş geldin!
deu	tur	Jetzt musst du dich sehr stolz fühlen.	Şimdi kendinle çok gurur duymalısın.
deu	tur	Wirst du Tom helfen?	Tom'a yardım edecek misin?
deu	tur	Stirb!	Öl!
deu	tur	Tom ist sehr populär.	Tom çok popüler.
deu	tur	Sie hat ihn nie besucht.	O, onu hiç ziyaret etmedi.
deu	tur	Wenn ich mein Leben noch einmal leben dürfte, würde ich dich früher finden, damit ich dich länger lieben kann.	Hayatımı tekrar yaşayabilseydim, seni daha erken bulur, böylece seni daha uzun süre sevebilirdim.
deu	tur	Tom kitzelte Maria.	Tom, Mary'yi gıdakladı.
deu	tur	Er sagte, er liebe mich und wolle mich heiraten.	O beni sevdiğini ve benimle evlenmek istediğini söyledi.
deu	tur	Veränderung kann schmerzhaft sein, aber nichts schmerzt mehr,als dort zu bleiben, wo man nicht hingehört.	Değişiklikler acı verebilir fakat ait olmadığın bir yerde olmak, daha acıdır!
deu	tur	Ich schlafe um 23 Uhr.	Saat 23’te uyuyorum.
deu	tur	Dieses Wörterbuch ist bei weitem das beste.	Bu sözlük açık ara farkla en iyisi.
deu	tur	Sie gingen nach draußen.	Onlar dışarı çıktılar.
deu	tur	Tom kann sprechen.	Tom konuşabilir.
deu	tur	Zieht euch warm an! Es ist kalt draußen.	Kalın giyinin! Soğuk dışarısı.
deu	tur	Das ist Toms Unterschrift.	O, Tom'un imzası.
deu	tur	Das ergibt Sinn.	Mantıklı.
deu	tur	Tom wollte auspacken.	Tom açmak istiyordu.
deu	tur	Das ist eine großartige Idee.	Bu muhteşem bir fikir.
deu	tur	Das Meer ruft dich.	Deniz seni çağırıyor.
deu	tur	Englisch ist nicht einfach für mich.	İngilizce benim için kolay değil.
deu	tur	Jetzt nur Geduld, alles kommt zu seiner Zeit.	Her şeyin zamanı gelecek, şimdilik sadece sabır.
deu	tur	Mit Muskelkater in den Oberschenkeln schmerzt das Gehen.	Uyluklardaki kas ağrıları yürüdükçe ağrı verir.
deu	tur	Haben Sie diesen Mann gesehen?	Bu adamı gördünüz mü?
deu	tur	Sei nicht so schüchtern!	Bu kadar çekingen olma!
deu	tur	Es riecht köstlich.	Bu lezzetli kokuyor
deu	tur	Wir legten die Bücher auf den Tisch.	Kitapları masaya koyduk.
deu	tur	Ich bin in zwei Minuten soweit.	İki dakika içinde hazırım.
deu	tur	Tom wollte über dieses Problem nicht mehr nachdenken.	Tom artık o sorun hakkında düşünmek istemiyordu.
deu	tur	Sie ist ja zweifellos eine der schönsten Tänzerinnen, die bei uns arbeiten.	O, şüphesiz bizimle çalışan en güzel dansçılardan biri.
deu	tur	Betty tötete ihre Mutter.	Betty, kendi annesini öldürdü.
deu	tur	Es ist sein Weihnachtsgeschenk.	O, onun Noel hediyesi.
deu	tur	Er war nicht Ihr Bruder.	O, senin kardeşin değildi.
deu	tur	Ich möchte das Haus renovieren.	Evi yenilemek istiyorum.
deu	tur	Er wollte auch mehr über die Bäume erfahren.	O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istedi.
deu	tur	Gut für dich.	Aferin sana.
deu	tur	Manchmal sehne ich mich sehr danach, mit ihr zu sprechen.	Bazen onunla konuşmayı çok özlüyorum.
deu	tur	Das ist Toms Auto.	Bu Tom'un arabası.
deu	tur	„Du bist doch verrückt!“ „Nein! Ich bin nur anders.“	„Delisin ya!“ „Hayır! Sadece farklıyım.“
deu	tur	Wir könnten einen Salat zubereiten.	Bir salata hazırlayabiliriz.
deu	tur	Der Reporter weigerte sich, seine Quellen zu nennen.	Muhabir kaynaklarının adını vermeyi reddetti.
deu	tur	Was für ein schöner Gedanke!	Ne güzel bir düşünce!
deu	tur	Haben Sie wohl einen Stadtplan?	Bir şehir planı var mı acaba?
deu	tur	Dieses Hühnchen ist gut gebraten.	Bu tavuk iyi kızarmış.
deu	tur	Es bringt nichts, darüber zu diskutieren.	Onun hakkında tartışmanın faydası yok.
deu	tur	Was soll ich tun, wenn Tom kommt?	Tom gelirse ne yapmam gerekiyor?
deu	tur	Ich lasse mein Motorrad reparieren.	Motorumu tamirettiriyorum.
deu	tur	Das da ist meins. Ich weiß nicht, wo deins ist.	Bu benimki. Seninkinin nerede olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Besser.	Daha iyi.
deu	tur	Sie haben ein schönes Pferd.	Atın güzel.
deu	tur	Was hast du mir angetan?	Ne yaptın bana böyle?
deu	tur	Habe ich dir heute eigentlich schon gesagt, wie sehr ich dich liebe?	Sana, seni aslında ne kadar çok sevdiğimi söyledim mi bugün?
deu	tur	Er wurde in den Vereinigten Staaten von Amerika geboren.	O Amerika Birleşik Devletleri'nde doğdu.
deu	tur	Ich wünsche dir einen schönen Abend!	Sana iyi akşamlar diliyorum.
deu	tur	Ich würde jede Hilfe eurerseits begrüßen.	Verebileceğiniz her türlü yardıma çok memnun olurum.
deu	tur	Er reiste von Tokio nach Osaka mit dem Flugzeug.	Uçakla Tokyo'dan Osaka'ya gitti.
deu	tur	Eine Frau sollte ihren Mann lieben und versuchen, ihn zu verstehen. Ein Mann sollte seine Frau sehr lieben und gar nicht erst versuchen, sie zu verstehen.	Bir kadın kocasını sevmeli ve onu anlamaya çalışmalı. Bir erkek karısını çok sevmeli ve hiçte anlamayı da denememeli bile.
deu	tur	Wie trinkst du den Kaffee?	Kahveyi nasıl içiyorsun?
deu	tur	Sie schlief ein paar Stunden.	Birkaç saat uyudu.
deu	tur	Tom hat in seinem ganzen Leben noch nie Geld gestohlen.	Tom hayatında hiç para çalmadı.
deu	tur	Wenn man nicht die Dunkelheit erlebt hat, weiß man den Glanz der Sterne nicht zu schätzen.	Eğer karanlığı tecrübe etmediysen, yıldızların parıltısını takdir edemezsin.
deu	tur	Die häusliche Situation wird jeden Tag unerträglicher.	Evdeki durum her geçen gün daha dayanılmaz hale geliyor.
deu	tur	Ich werde Tom einen Brief schreiben.	Tom'a bir mektup yazacağım.
deu	tur	Er hört auf Vater und Mutter.	O, anne babasının sözünü dinler.
deu	tur	Weißt du, was du tust?	Ne yaptığını biliyor musun?
deu	tur	Ich lächelte nur.	Ben gülümsedim sadece.
deu	tur	Was ist eine Ionenbindung?	İyonik bağ nedir?
deu	tur	Ich bin Lehrer.	Ben bir öğretmenim.
deu	tur	Du bist mein Ein und Alles.	Sen benim bir tanem ve her şeyimsin.
deu	tur	Er ist ehrgeizig.	O, hırslıdır.
deu	tur	Sie erbauten ihr Reich in Peru vor ungefähr fünfhundert Jahren.	Yaklaşık beş yüz yıl önce onlar Peru'da imparatorluklarını kurmuşlardı.
deu	tur	Ich hatte keinen Plan, was ich danach tun würde.	Bundan sonra ne yapacağımı daha planlamadım.
deu	tur	Die Fenster standen offen.	Pencereler açıktı.
deu	tur	Ich werde mit ihr darüber reden.	Onunla bu konuda konuşacağım.
deu	tur	Die Türen sind verschlossen.	Kapılar kilitli.
deu	tur	Tom sagte, Maria sei sehr glücklich.	Tom Mary'nin çok mutlu olduğunu söyledi.
deu	tur	Das ist ein gutes System.	Bu iyi bir sistem.
deu	tur	Ich rufe ihn jeden Tag an.	Ona her gün telefon ederim.
deu	tur	Haben Sie Hunger?	Acıktınız mı?
deu	tur	Ich lebe in Boston.	Boston'da yaşıyorum.
deu	tur	Ich lerne Türkisch.	Türkçe öğreniyorum.
deu	tur	Das hat mir keiner gesagt.	Kimse bana söylemedi.
deu	tur	Tom hat mir gesagt, dass Mary sein Typ ist.	Tom bana Mary'nin onun tipi olduğunu söyledi.
deu	tur	Wie alt bin ich?	Ben kaç yaşındayım?
deu	tur	Das ist meine Hose.	O benim pantolonum.
deu	tur	Ich hätte nicht gedacht, dass Tom käme.	Tom geleceğini düşünmemiştim.
deu	tur	Tom kann dich auch nicht besonders gut leiden.	Tom özellikle sana katlanamıyor.
deu	tur	Tom hat dieses Buch geschrieben.	Tom bu kitabı yazdı.
deu	tur	Ich unterrichte Spanisch.	Ben İspanyolca öğretirim.
deu	tur	Jessica sang ein Lied.	Jessica bir şarkı söylüyordu.
deu	tur	Du hättest auf ihre Warnung hören sollen.	Onun uyarısına kulak vermeliydin.
deu	tur	Weiß Tom, wo ich bin?	Tom nerede olduğumu biliyor mu?
deu	tur	Der Moment wird kommen, wo die Unteren ermüden, die Obigen zu halten.	An gelecek aşağıdakiler yukarıdakileri tutmaktan yorulacaklar.
deu	tur	Tom ist Gärtner.	Tom bir bahçıvan.
deu	tur	Tom ist sich selbst der größte Feind.	Tom, onun kendi en büyük düşmanı.
deu	tur	Ein Betrunkener hat mich ausgeraubt.	Bir sarhoş beni soydu.
deu	tur	Wo ist mein Regenschirm?	Şemsiyem nerede?
deu	tur	Ruf ein Taxi, dass es uns abholt.	Bizi alması için bir taksi çağır.
deu	tur	Wir sehen uns morgen wieder! Schlaf gut!	Yarın yine görüşürüz! İyi uykular!
deu	tur	Was suchst du?	Neyi arıyorsun?
deu	tur	Ich sehe nur freitags fern.	Ben sadece cuma günleri televizyon izlerim.
deu	tur	Aarhus, die zweitgrößte Stadt Dänemarks, hat die Postleitzahl 8000.	Danimarka'nın ikinci büyük şehri, Aarhus'un posta kodu 8000'dir.
deu	tur	Dies ist eines meiner Lieblingslieder.	Bu sevdiğim şarkılardan biridir.
deu	tur	Das sieht nicht gut aus.	Bu iyi görünmüyor?
deu	tur	Er schrieb einen Brief.	O bir mektup yazdı.
deu	tur	Hast du gehört, was ich gesagt habe?	Ne dediğimi duydun mu sen?
deu	tur	Weine nicht!	Ağlama.
deu	tur	Null ist eine ganze Zahl.	Sıfır tam sayıdır.
deu	tur	Es ist kalt.	O, soğuktur.
deu	tur	Ist das dein Bier?	Bu senin biran mı?
deu	tur	Er ist sein Freund.	O, onun arkadaşıdır.
deu	tur	Tom konnte sich an nichts erinnern.	Tom hiçbir şey hatırlamıyordu.
deu	tur	Ist da jemand?	Burada biri var mı?
deu	tur	Es ist für meinen persönlichen Gebrauch.	O benim kişisel kullanımım için.
deu	tur	Lass die Vergangenheit los! Gib der Zukunft eine Chance!	Geçmişi bırak! Geleceğe bir şans ver!
deu	tur	Tom ist ein selbstbewusster Jude.	Tom kendinden emin bir musevi.
deu	tur	Es gibt eine Einsamkeit, die man mag. Es gibt eine Einsamkeit, die man erträgt. Und es gibt eine Einsamkeit, die einem alle Sinne raubt. Alle diese Einsamkeiten zu akzeptieren, muss man lernen.	Öyle bir yalnızlık vardır ki seversin. Öyle bir yalnızlık vardır ki tahammül edersin Ve öyle bir yalnızlık vardır ki bütün duyularını sarar. Bütün bu yalnızlıkları kabullenmeyi öğrenmelisin.
deu	tur	Es ist eine typische gotische Kirche.	O, tipik bir Gotik Kilisesidir.
deu	tur	Was geschehen wird, wird geschehen.	Ne olacaksa olacak.
deu	tur	Heute war ich in der Kirche.	Bugün kilisedeydim.
deu	tur	Die Regierung muss grundlegende Reformen durchführen.	Hükümet radikal reformlar yapmak zorunda.
deu	tur	Glaubst du, die verfolgen uns?	Sence bizi takip mi ediyorlar?
deu	tur	Weißt du, wohin sie gegangen ist?	Onun nereye gittiğini biliyor musun?
deu	tur	Lauter bitte, ich höre nicht gut.	Biraz daha sesli lütfen, iyi duyamıyorum.
deu	tur	Ich kenne deinen Bruder sehr gut.	Erkek kardeşini çok iyi tanıyorum.
deu	tur	Darwin assoziiert man mit der "Entstehung der Arten".	Darwin ile ''Türlerin Kökeni''nde karşılaşıyoruz.
deu	tur	Ich bin kein Lehrer.	Öğretmen değilim.
deu	tur	Mach die Augen nicht zu!	Gözlerini kapatma.
deu	tur	Er versteht dich nicht.	O seni anlamıyor.
deu	tur	Ein Hund bellt. Ein Wolf bellt nicht.	Köpek havlar. Kurt havlamaz.
deu	tur	Der Herbstwind rauscht durch die Bäume.	Sonbahar rüzgarları, ağaç yapraklarını hışırdatıyor.
deu	tur	Tom war von der Hitze schwindelig.	Tom' un ateşten başı dönüyordu.
deu	tur	Ich habe gestern Nacht überhaupt nicht schlafen können.	Ben dün gece hiç uyuyamadım.
deu	tur	Was hast du gegessen, als du in Australien warst?	Avustralya'da iken ne yedin?
deu	tur	Tom mag keine Froschschenkel.	Tom kurbağa bacağını sevmiyor.
deu	tur	Ich nehme deine Bedingungen an.	Koşullarını kabul ediyorum.
deu	tur	Der weiß seinen Geburstag nicht?	Doğum gününü bilmiyor mu?
deu	tur	Ich wünsche allen ein gutes neues Jahr. Mögen all eure Wünsche dieses Jahr in Erfüllung gehen.	Herkese iyi yıllar diliyorum. Tüm dileklerinizin bu yıl gerçekleşmesi dileğimle.
deu	tur	Auf der Welt werden jede Sekunde vier Kinder geboren.	Dünya üzerinde her saniyede dört çocuk doğuyor.
deu	tur	Wir wollen die Welt ein bisschen besser verlassen, als wir sie vorgefunden haben.	Biz Dünya'yı bulduğumuzdan biraz daha iyi bırakmak istiyoruz.
deu	tur	Dieses Problem zu lösen ist schwierig.	Problemi çözmek zor.
deu	tur	Wie ist Ihre Arbeit?	İşiniz nasıl?
deu	tur	Kann ich Sie sprechen?	Sizinle konuşabilir miyim?
deu	tur	Er hat mir das erklärt.	O, onu bana açıkladı.
deu	tur	Ich weiß, was du in Boston getan hast.	Boston'da ne yaptığını biliyorum.
deu	tur	Wo ist mein Großvater?	Dedem nerede?
deu	tur	Ich bezahle Steuern.	Vergi öderim.
deu	tur	Vor langer Zeit gab es hier eine Brücke.	Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
deu	tur	Es ist mir egal, ob er kommt, oder nicht.	Onun gelip gelmediği beni ilgilendirmez.
deu	tur	Ich möchte gerne Französisch lernen.	Fransızca öğrenmek istiyorum.
deu	tur	Tom ist Pilot.	Tom pilottur.
deu	tur	Warum sind die Menschen aufeinander eifersüchtig?	İnsanlar neden birbirlerini kıskanır?
deu	tur	Geht es euch genauso?	Sizde de aynen öyle oluyor mu?
deu	tur	Will jemand zusteigen?	Kimse yukarı çıkmak istiyor mu?
deu	tur	Ich weiß, dass ich mich niemals mehr in jemanden werde verlieben können.	Artık kimseye aşık olamayacağımı biliyorum.
deu	tur	Ich hoffe, Tom kommt bald.	Tom'un yakında geleceğini umuyorum.
deu	tur	Mein Physiklehrer ist anders, als man seinem Äußeren nach vermuten würde.	Fizik öğretmenim kalıbının adamı değilmiş.
deu	tur	Tom analysierte die Ergebnisse.	Tom sonuçları analiz etti.
deu	tur	Tom gab Mary eine Nachricht, die sie an John weitergeben sollte.	Tom John'a vermesi için Mary'ye bir mesaj verdi.
deu	tur	Das alles weiß man schon seit langer Zeit.	Bütün bunlar uzun süredir biliniyor.
deu	tur	Sie hat eine Katze und zwei Hunde.	Onun bir kedisi ve iki köpeği var.
deu	tur	Merkt man es?	Belli oluyor mu?
deu	tur	Ich habe Tom die Nase gebrochen.	Ben Tom'un burnunu kırdım.
deu	tur	Tom arbeitet in einem Supermarkt.	Tom bir süper markette çalışmaktadır.
deu	tur	Tom wohnt in einem Baumhaus.	Tom bir ağaç evde yaşıyor.
deu	tur	Was kann ich für Sie tun?	Sizin için ne yapabilirim?
deu	tur	Manche Momente sind wie Poesie ohne Worte.	Bazı anlar sözcükleri olmayan şiir gibidir.
deu	tur	Von ihnen ist keiner mehr am Leben.	Onların hiçbiri hayatta değil.
deu	tur	Ich bin froh, dass morgen Freitag ist. Es war eine lange Woche.	Yarının Cuma olmasından memnunum. Çok uzun bir haftaydı.
deu	tur	Verglichen mit Paris ist London groß.	Paris'e kıyasla London büyük.
deu	tur	Das ist entsetzlich.	O dehşet verici.
deu	tur	Wie könnte man das Entstehen dieser Naturgebilde erklären?	İnsan doğanın bu yapılarının oluşumunu nasıl açıklayabilirdi?
deu	tur	Ich arbeite bei einem Optiker.	Bir gözlükçüde çalışıyorum.
deu	tur	Der Bus war leer.	Otobüs boştu.
deu	tur	„Was tust du?“ – „Ich sehe meinen Pflanzen beim Wachsen zu.“	"Ne yapıyorsun?" "Bitkilerimin büyümesini izliyorum."
deu	tur	Wenn ich reich wäre, würde ich ins Ausland gehen.	Zengin olsam yurt dışına giderdim.
deu	tur	Ich bin keine Amerikanerin.	Ben Amerikalı değilim.
deu	tur	Maria wird zur Schule gehen. Weißt du das?	Mary okula gidecek. Bunu biliyor musun?
deu	tur	Es lebe die Republik!	Yaşasın cumhuriyet!
deu	tur	Ich küsse sowieso nicht irgendjemanden.	Ben zaten herhangi birini öpmem.
deu	tur	Was für eine Sorte Vogel ist das?	Bu ne çeşit bir kuş?
deu	tur	Ich mag große Hunde nicht.	Ben büyük köpekleri sevmiyorum.
deu	tur	Sind Sie sicher?	Emin misiniz?
deu	tur	Wie kann er sonst handeln?	Daha başka nasıl davranabilir?
deu	tur	Wer hat ihn umgebacht?	Onu kim öldürdü?
deu	tur	In keinem anderen Land kommen Erdbeben so häufig vor wie in Japan.	Başka hiçbir ülkede Japonya'daki kadar sıklıkla deprem olmaz.
deu	tur	Tom kommt aus Australien.	Tom Avustralyalıdır.
deu	tur	Es geht mir gut, danke.	İyiyim, teşekkür ederim.
deu	tur	Tom hat sechs Kinder.	Tom'un altı çocuğu var.
deu	tur	Gibt es in der schriftlichen Prüfung grammatische Fehler?	Yazılı sınavda dil bilgisi kaynaklı hata var mı?
deu	tur	Er zahlt mit einer Kreditkarte.	O, bir kredi kartı ile ödüyor.
deu	tur	Ich will nicht aufgeben.	Pes etmek istemiyorum.
deu	tur	Wenn du nach links abbiegst, wirst du ein weißes Gebäude sehen.	Sola döndüğün zaman beyaz bir bina göreceksin.
deu	tur	Ist Tom noch am Spielen?	Tom hâlâ oynuyor mu?
deu	tur	Glück und Harmonie sind wichtiger als eine schöne Karriere.	Mutluluk ve huzur iyi bir kariyerden daha önemlidir.
deu	tur	Werden wir alle sterben?	Hepimiz ölecek miyiz?
deu	tur	Tom ist in schrecklicher Gefahr.	Tom korkunç tehlikede.
deu	tur	Der Lehrer kommt und die Schüler schweigen.	Öğretmen geliyor ve öğrenciler susuyorlar.
deu	tur	Ich kenne deinen Vater.	Senin babanı tanıyorum.
deu	tur	Tom ist Marias Held.	Tom Mary'nin kahramanıdır.
deu	tur	Bist du krank?	Hasta mısın?
deu	tur	Boston ist langweilig.	Boston sıkıcı.
deu	tur	Wo ist dein Hund?	Köpeğin nerede?
deu	tur	Du hast mich sowieso verloren.	Beni zaten kaybettin.
deu	tur	Wir lassen unser altes Haus verkaufen.	Eski evimizi sattırıyoruz.
deu	tur	Frohe Ostern!	Mutlu Paskalyalar.
deu	tur	Magst du die chinesische Küche?	Çin mutfağını sever misin?
deu	tur	Es entstand eine vollkommene Stille. Man hätte eine Stecknadel fallen hören können.	Mutlak bir sessizlik oldu. Bir damla düşse duyulurdu.
deu	tur	Du solltest nicht hier essen.	Burada yememelisin.
deu	tur	Wir sind nicht länger Freunde.	Biz artık arkadaş değiliz.
deu	tur	Es gibt auf deine Frage keine Antwort.	Sorun için cevap yok.
deu	tur	Ein männliches Krokodil fraß eine Hündin.	Bir erkek timsah bir dişi köpeği yedi.
deu	tur	Ich erhole mich von meiner Verkühlung.	Soğuk algınlığımı atlatıyorum.
deu	tur	Ich verfüge nur über geringe Deutschkenntnisse.	Almanca bilgim çok az.
deu	tur	Wo ist das neue Mädchen?	Yeni kız nerede?
deu	tur	Alles lief besser als ich erwartet hatte.	Her şey umduğumdan daha iyi gitti.
deu	tur	Ich bewundere Ihre Tapferkeit.	Cesaretinize hayranım.
deu	tur	Er besucht mich fast jeden Tag.	O beni neredeyse her gün ziyaret ediyor.
deu	tur	Sie spricht mit mir über nichts mehr.	O artık benimle hiçbir şey hakkında konuşmuyor.
deu	tur	Das ist nicht mehr möglich.	Bu artık mümkün değil.
deu	tur	Du bist auf dich allein gestellt.	Tek başınasın.
deu	tur	Mein Vater ist ständig beschäftigt.	Babam her zaman meşgul.
deu	tur	Meine Kinder fahren nach Köln.	Çocuklarım Köln'e gidiyorlar.
deu	tur	Warum hast du mich nicht früher angerufen?	Niye beni daha önce aramadın?
deu	tur	Ken fährt mit dem Bus zur Schule.	Ken otobüsle okula gidiyor.
deu	tur	Willkommen, neues Jahr! Möge es ein gesundes, friedliches und mit schönen Dingen gefülltes Jahr sein.	Hoş geldin yeni yıl! Sağlıklı, huzurlu ve güzelliklerle dolu bir yıl olsun.
deu	tur	Tom und Mary sind sauer auf John.	Tom ve Mary, John'a çok kızgınlar.
deu	tur	Was versteckst du da hinter deinem Rücken?	Arkanda ne saklıyorsun?
deu	tur	„Warum hörst du jeden Tag so viel Musik?“ „Weil ich es brauche! Essen und Trinken ist Nahrung für den Körper. Musik ist Nahrung für die Seele!“	„Neden her gün bu kadar çok müzik dinliyorsun? „Çünkü ona ihtiyacım var. Yeme içme vücut için gıdadır. Müzik ruh için gıdadır!“
deu	tur	„Alter?“ „16.“	“Yaş?” “16.”
deu	tur	Diese Farbe gefällt mir.	Bu rengi seviyorum.
deu	tur	Tom hat Angst davor, dass die Polizei ihn verhaften möchte.	Tom polislerin onu tutuklamak isteyebileceğinden korkuyordu.
deu	tur	Es gibt drei Schlafzimmer, eine Küche, ein Esszimmer, ein Wohnzimmer und ein Badezimmer.	Üç yatak odası, bir mutfak, bir yemek odası, bir oturma odası ve bir banyosu var.
deu	tur	Leg das auf den Tisch zurück.	Onu masaya geri koy.
deu	tur	Ich habe heute drei Dinge getan.	Bugün üç şey yaptın.
deu	tur	Was glaubst du, was ich denke?	Sence ben ne düşünüyorum?
deu	tur	Tom öffnete mir die Tür.	Tom benim için kapıyı açtı.
deu	tur	Wir müssen die Hände sauber halten.	Ellerimizi temiz tutmalıyız.
deu	tur	Ich will morgen nicht zur Schule.	Yarın okula gitmek istemiyorum.
deu	tur	Ich bin Französin und will mein Englisch verbessern.	Ben Fransızım ve İngilizcemi geliştirmek istiyorum.
deu	tur	Tom hat die Zwiebel in hauchdünne Scheiben geschnitten.	Tom soğanı ince ince dilimledi.
deu	tur	Weiß Tom, was Maria da tut?	Tom, Mary'nin ne yaptığını biliyor mu?
deu	tur	Australien ist ein Beispiel.	Avustralya bir örnektir.
deu	tur	Ich bin zum Kühlschrank gegangen und habe mir noch ein Bier geholt.	Buzdolabına gittim ve kendime bir bira daha aldım.
deu	tur	In diesem Fall hast du recht.	Bu konuda haklısın.
deu	tur	Bitte stell diese Stühle weg.	Lütfen bu sandalyeleri bir kenara koy.
deu	tur	Jetzt wohne ich in einem sehr kleinen Haus.	Şu anda çok küçük bir evde oturuyorum.
deu	tur	Ich bin ebenfalls deswegen hier.	Ben de bu yüzden buradayım.
deu	tur	Es ist kein Wasser im Eimer.	Kovada su yok.
deu	tur	Wir brauchen mehr Wochenende, mehr Schokolade, mehr Liebe, mehr Schuhe und viel weniger Montage.	Bizlerin daha fazla hafta sonuna, daha fazla çikolataya, daha fazla sevgiye, daha fazla ayakkabıya ve daha az pazartesilere ihtiyacı var.
deu	tur	Gestern war ich nicht hier.	Dün burada değildim.
deu	tur	Könntest du das genauer erklären?	Onu daha ayrıntılı açıklar mısın?
deu	tur	Ich bewundere deinen Mut.	Cesaretine hayranım.
deu	tur	Er wurde unter Narkose gesetzt.	O anestezi altına girmiştir.
deu	tur	Tom ist gezwungen, dies zu akzeptieren.	Tom bunu kabul etmek zorunda.
deu	tur	Das ist veraltet.	Eski moda bir şey.
deu	tur	Tom schwimmt im Fluss.	Tom nehirde yüzüyor.
deu	tur	Wenn du etwas willst, was du noch nie hattest, musst du etwas tun, was du noch nie gemacht hast.	Hayatında daha hiç sahip olmadığın bir şeyi istiyorsan, hayatında şimdiye kadar daha hiç yapmadığın bir şeyi yapmak zorundasın.
deu	tur	Keine andere Sportart ist in Brasilien so populär wie Fußball.	Brezilya'da futbol kadar popüler başka bir spor yoktur.
deu	tur	Ich möchte dich küssen.	Seni öpmek istiyorum.
deu	tur	Er ist immer noch voller Energie.	O hâlâ enerji dolu.
deu	tur	Wie kannst du Tom helfen?	Tom'a nasıl yardım edebilirsin?
deu	tur	Mir knurrt der Magen vor Hunger.	Açlıktan karnım gurulduyor.
deu	tur	Die Liebenden küssten einander.	Birbirlerini sevgi dolu öptüler.
deu	tur	Er hat mich nicht geküsst.	O beni öpmedi.
deu	tur	Tom sah seinen Hund an, und sein Hund sah ihn an.	Tom köpeğine baktı ve köpeği ona baktı.
deu	tur	Tom ist immer noch sehr verärgert.	Tom hâlâ çok kızgın.
deu	tur	Warum bittest du Tom nicht um Hilfe?	Niye Tom'dan yardım istemiyorsun?
deu	tur	Ich streiche meine Garage.	Garajımı boyuyorum.
deu	tur	Tom war überhaupt nicht gesprächig.	Tom hiç konuşkan değildi.
deu	tur	Wie schade, dass wir nicht dieselbe Sprache sprechen.	Ne yazık ki aynı dili konuşmuyoruz.
deu	tur	Tom wohnt in einem sehr großen Haus.	Tom çok büyük bir evde yaşıyor.
deu	tur	Das Menschenkind macht keine Unterschiede. Das System macht Unterschiede.	İnsan Çocuğu ayırımcılık yapmaz. Sistem ayırımcılık yapar.
deu	tur	Tom versteht mich nicht.	Tom beni anlamıyor.
deu	tur	Die Puppe spricht Esperanto.	Bebek Esperanto konuşur.
deu	tur	Mit dir ist jeder Ort ein Paradies.	Seninle her yer bir cennettir.
deu	tur	Wenn du jemandem wichtig bist, merkst du das. Wenn nicht, dann merkst du es auch!	Birisi için önemliysen, bunu anlarsın. Değilsen, o zaman yine anlarsın!
deu	tur	Hallo, Tom.	Merhaba Tom.
deu	tur	Mein Großvater ist 90 Jahre alt.	Dedem 90 yaşında.
deu	tur	Ich kenne ihr Geheimnis.	Onun sırrını biliyorum.
deu	tur	Alle Motoren sind in gutem Zustand.	Tüm motorlar iyi durumda.
deu	tur	Der ausgehungerte Mann verschlang das Essen.	Kurt gibi acıkan adam yemeği sildi süpürdü.
deu	tur	Wann kommt sie?	O ne zaman gelecek?
deu	tur	Mein Vater ist Arzt.	Babam bir doktordur.
deu	tur	Möchte jemand einsteigen?	Binmek isteyen var mı?
deu	tur	Tom war nach seiner Reise völlig erschöpft, und er brauchte mindestens eine Woche, um sich davon zu erholen.	Tom yaptığı yolculuktan sonra kendini tamamiyle bitkin hissediyordu ve toparlanmak için en az bir haftaya ihtiyacı vardı.
deu	tur	Tom hat ein Boot.	Tom'un bir teknesi var.
deu	tur	Tom hat mich verstanden.	Tom beni anladı.
deu	tur	Du gibst also zu, dass du gelogen hast?	Yani yalan söylediğini kabul ediyorsun, öyle mi?
deu	tur	Wir kommen aus Russland.	Biz Rusya'danız.
deu	tur	Magst du die Musik von Mozart?	Mozart'ın müziğini sever misin?
deu	tur	Dieser Winter war mild.	Bu kış ılıktı.
deu	tur	Wo kann ich ein möbliertes Zimmer mieten?	Nerede mobilyalı bir oda kiralayabilirim?
deu	tur	Hast du mich erkannt? Ich bin Sophie von Facebook. Mir hast du doch immer diese süßen Herzen geschickt.	Tanıdın mı beni? Ben Facebook'tan Sophie'yim. Hani o hep tatlı kalpleri gönderdiğin.
deu	tur	Tom weiß alles über Autos.	Tom arabalar hakkında her şeyi biliyor.
deu	tur	Dein Kuchen ist köstlich.	Pastan çok lezzetli.
deu	tur	Das Telefon ist besetzt.	Telefon meşgul.
deu	tur	Es ist seine Aufgabe, im Garten das Unkraut zu jäten.	Onun görevi bahçeden kötü otları temizlemektir.
deu	tur	Es kostet ihn zwei Stunden, die Arbeit zu beenden.	İşi bitirmek onun iki saatini alır.
deu	tur	Als ich aufwachte, war ich im Auto.	Uyandığımda arabadaydım.
deu	tur	Du hast mir sehr gefehlt.	Seni çok özledim.
deu	tur	Es war das erste Mal, dass Tom die Golden Gate Bridge zu sehen bekam.	Tom ilk defa Golden Gate köprüsünü görüyordu.
deu	tur	Haustiere sind in diesem Gebäude nicht erlaubt.	Bu binada evcil hayvan barındırmanız yasaktır.
deu	tur	Er ist meiner Mutter fremdgegangen.	O, annemi aldattı.
deu	tur	Du bist sehr höflich!	Çok kibarsın!
deu	tur	Tom kann nicht viel älter sein als ich.	Tom benden çok daha yaşlı olamaz.
deu	tur	Ich weiß, wo du Tom finden kannst.	Tom'u nerede bulabileceğini biliyorum.
deu	tur	Es ist sehr nützlich.	O, çok faydalıdır.
deu	tur	Kannst du mich vor der Polizei verstecken?	Beni polisten saklar mısın?
deu	tur	Bald danach begann es zu regnen.	Kısa süre sonra yağmur yağmaya başladı.
deu	tur	Diesmal sind Sie zu weit gegangen.	Bu sefer çok ileriye gittiniz.
deu	tur	„Kann ich mit einem deutschen Personalausweis nach Istanbul fliegen?“ – „Nein, du brauchst ein Flugzeug.“	„Alman nüfus cüzdanı ile İstanbul'a uçabilir miyim?" „Hayır, uçakla uçabilirsin."
deu	tur	Yokohama ist eine schöne Hafenstadt.	Yokohama güzel bir liman şehridir.
deu	tur	Woher kommst du?	Nerelisin?
deu	tur	Ich weiß es auch nicht.	Ben de bilmem.
deu	tur	Ich habe eine Maisallergie.	Mısıra alerjim var.
deu	tur	Wende dich der Sonne zu. Dann fällt der Schatten hinter dich.	Yönünü güneşe dön ki gölgen arkana düşsün.
deu	tur	Lassen Sie mich bitte die Zeitung lesen, wenn Sie damit fertig sind.	Onunla işiniz bittiğinde gazeteyi benim okumam için bırakın lütfen.
deu	tur	Das sieht billig aus.	Bu ucuz görünüyor.
deu	tur	Ich habe jedem Kind drei Bonbons gegeben.	Her çocuğa üç bonbon şekeri verdim.
deu	tur	Jeder ist betrunken.	Herkes sarhoş.
deu	tur	Tom wird nicht mehr lange bleiben.	Tom çok uzun kalamaz.
deu	tur	Ich dachte immer, Tom könne schwimmen.	Her zaman Tom'un yüzebileceğini düşündüm.
deu	tur	Das war nicht die Antwort auf meine Frage.	Sorumun yanıtı bu değildi.
deu	tur	Ohne seine Hilfe würde ich jetzt nicht mehr leben.	Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.
deu	tur	Ich heiße Ricardo.	Benim adım Ricardo'dur.
deu	tur	Dieser Wagen ist zu teuer.	Bu araba çok pahalı.
deu	tur	Du brauchst eine Luftveränderung.	Hava değişikliğine ihtiyacınız var.
deu	tur	Ich liebe dich, Tom!	Seni seviyorum Tom!
deu	tur	Nicht nur bis Sonntag, sondern bis ins Grab.	Pazara kadar değil, mezara kadar.
deu	tur	Tom ist ein guter Sänger.	Tom, iyi bir şarkıcı.
deu	tur	Ich muss heute etwas früher nach Hause.	Bugün eve biraz erken gitmeliyim.
deu	tur	Kannst du irgend etwas tun?	Yapabileceğin bir şey var mı?
deu	tur	Heute habe ich herausgefunden, dass es einen Film mit dem Titel "Die Russen kommen! Die Russen kommen!" gibt.	Bugün "Ruslar geliyor! Ruslar geliyor!" adında bir filmin olduğunu keşfettim.
deu	tur	Ist das nicht die Golden Gate Bridge?	O, Golden Gate köprüsü değil mi?
deu	tur	Sie saß unter einem Baum.	O, bir ağacın altında oturuyordu.
deu	tur	Sag mir alles, was du über ihn weißt!	Bana onun hakkında bildiğin her şeyi anlat.
deu	tur	Mein Pferd ist weiß.	Atım beyazdır.
deu	tur	Tom ist Bibliothekar.	Tom bir kütüphanecidir.
deu	tur	Das Problem war zu viel für mich.	Problem benim için çok fazlaydı.
deu	tur	Einen wunderschönen kühlen Sommerabend wünschen wir euch.	Sizlere harika serin bir yaz gecesi diliyoruz.
deu	tur	Wo sind unsere Kinder?	Çocuklarımız nerede?
deu	tur	Manchmal bin ich so verwirrt wie ein Chamäleon in einer Packung Smarties.	Bazen karmakarışık oluyorum Bonibon paketindeki bir bukalemun gibi.
deu	tur	Wer ist er?	O kimdir?
deu	tur	Sie ist ein kluges und selbständiges Mädchen.	O, akıllı ve özgür bir kız.
deu	tur	Sie mied es, auf meine Fragen zu antworten.	O benim soruları yanıtlamaktan kaçındı.
deu	tur	Danke für die Pizza!	Pizza için teşekkürler.
deu	tur	Tom hatte eine Pistole.	Tom'un bir tabancası vardı.
deu	tur	Darüber wurde gesprochen.	Bu konuşuldu.
deu	tur	Sie hat keine Angst davor, große Risiken einzugehen.	Büyük riskler almaktan korkmuyor.
deu	tur	Die Kiste ist verfault.	Kutu bozulmuş.
deu	tur	Wir haben Zeit.	Zamanımız var.
deu	tur	Die Verkäuferin trägt eine Kiste mit Birnen.	Satıcı kadın armutların olduğu kasayı taşıyor.
deu	tur	Wenn Sie links abbiegen, sehen Sie ein weißes Gebäude.	Sola döndüğünüzde beyaz bir bina göreceksiniz.
deu	tur	Kommt morgen wieder.	Yarın tekrar gel.
deu	tur	In der neuen Saison ändert sich die Ausländerregelung.	Yeni sezonda yabancı kuralı değişiyor.
deu	tur	Ich wünsche Ihnen und Ihren Familien ein glückliches Jahr.	Size ve ailenize mutlu yıllar diliyorum.
deu	tur	Tom ist Meteorologe.	Tom bir meteorologdur.
deu	tur	Ich spreche Interlingua.	İnterlingua konuşuyorum.
deu	tur	Ich akzeptiere deine Bedingungen.	Ben senin koşullarını kabul ediyorum.
deu	tur	Sie war verschwunden.	Kaybolmuştu.
deu	tur	Wir verbringen viel Zeit zusammen.	Birlikte çok zaman geçiriyoruz.
deu	tur	Für den Fall, dass dir das heute noch niemand gesagt hat: Du bist wunderschön. Du wirst geliebt. Du wirst gebraucht. Es gibt einen Grund für deine Existenz. Du bist stärker, als du denkst. Egal was ist, du hast Erfolg. Schön, dass es dich gibt. Gib nicht auf!	Bunu sana bugün daha kimse demediyse: Çok güzelsin. Seviliyorsun. Sana ihtiyacı olan var. Varlığının bir sebebi var. Sandığından daha güçlüsün. Ne olursa olsun, sen başarırsın. İyi ki varsın. Pes etme!
deu	tur	In diesem Fall geh mit ihr.	O zaman onunla git.
deu	tur	Ich will dich!	Seni istiyorum.
deu	tur	Sie ist endlich angekommen!	Sonunda geldi!
deu	tur	Entschuldige dich einfach!	Sadece özür dile.
deu	tur	Tom stand zwischen Johannes und Maria.	Tom John ve Mary arasında durdu.
deu	tur	Ich kann kein Chinesisch sprechen, aber wenn ich trinke, kann ich es.	Çince bilmiyorum ama içince konuşabiliyorum.
deu	tur	Ich kannte die Regeln nicht.	Kuralları bilmiyordum.
deu	tur	Mensch, du stellst wirklich viele Fragen!	Amma da çok soru soruyorsun, ha!
deu	tur	Der Zug kam pünktlich an.	Tren zamanında vardı.
deu	tur	Dieses Geschäft hat viele Kunden.	Bu mağazanın birçok müşterisi vardır.
deu	tur	Tom spielt Golf.	Tom golf oynuyor.
deu	tur	Nur wenige wissen von dem Vorhaben.	Çok az insan plandan haberdar.
deu	tur	Raus aus meinem Kopf! Raus!	Çık Aklımdan! Çık!
deu	tur	Tom hat Maria ein Auto gekauft.	Tom, Mary'ye bir araba satın aldı.
deu	tur	Ich bin ein Mönch.	Ben bir rahibim.
deu	tur	Maria pflückt im Wald Beeren.	Mary ormanda çilekler topluyor.
deu	tur	Ich trinke Milch.	Süt içiyorum.
deu	tur	Die Angst geht um.	Korku hakim.
deu	tur	Tom ist in seinem Zimmer.	Tom odasında.
deu	tur	Das solltest du besser sein lassen!	Bunu yapmasan daha iyi olur.
deu	tur	Ich wollte diesem bedeutungslosen und gemeinen Leben einen Sinn geben.	Anlamsız hain bir yaşama azıcık anlam katmak istedim.
deu	tur	Mögen Sie schwarze Katzen?	Kara kedileri sever misin?
deu	tur	Das ist eine Schande für unsere Firma.	Bu firmamız için bir utançtır.
deu	tur	Du lernst jeden Tag etwas Neues.	Sen her gün yeni bir şey öğreniyorsun.
deu	tur	Morgen werden wir ein Meeting mit den Investoren haben.	Yatırımcılarla yarın toplantımız olacak.
deu	tur	Was ist dein Lieblingstier?	En sevdiğin hayvan hangisidir?
deu	tur	Mit Freunden ist das Leben schöner.	Hayat arkadaşlarla daha güzel.
deu	tur	Tom war wirklich verärgert.	Tom gerçekten kızgındı.
deu	tur	Ich brauche ein Lineal.	Bana cetvel lazım.
deu	tur	Ich will nicht, dass er mich findet.	Onun beni bulmasını istemiyorum.
deu	tur	„Habe ich das wirklich getan?“ – „Weißt du das denn nicht mehr?“	"Ben gerçekten bunu yaptım mı?" "Hatırlamıyor musun?"
deu	tur	Meine Kinder sitzen am Tisch.	Çocuklarım masada oturuyor.
deu	tur	Er war krank, darum konnte er nicht kommen.	O hastaydı, o yüzden gelemedi.
deu	tur	Warum hast du das alles für mich getan?	Neden bunların hepsini benim için yaptın?
deu	tur	Ich mag Tennis.	Tenisi severim.
deu	tur	Ich spreche Russisch.	Rusça konuşuyorum.
deu	tur	Was auch passiert, ich werde dich niemals verlassen.	Ne olursa olsun, seni bırakmayacağım.
deu	tur	Ich darf nicht aufgeben.	Pes edemem!
deu	tur	Ich gebe dir einen Tag, um darüber nachzudenken.	Düşünmen için sana bir gün mühlet vereceğim.
deu	tur	Maria ist meine Nichte.	Mary benim yeğenim.
deu	tur	Der Antisemitismus ist der Sozialismus der dummen Kerle.	Antisemitizm aptalların sosyalizmidir.
deu	tur	Die Firma versucht ihren Ruf zu verbessern.	Firma saygınlığını artırmayı deniyor.
deu	tur	Ich will nur, dass du glücklich bist, auch wenn das heißt, dass ich nicht mehr in deinem Leben sein kann.	Ben senin hayatında olamasam da, sadece senin mutlu olmanı istiyorum.
deu	tur	Ich war sehr müde.	Ben çok yorgundum.
deu	tur	Sprechen Sie Deutsch?	Almanca konuşur musunuz?
deu	tur	Nun gut, die Nacht ist sehr lang, oder?	Güzel, gece çok uzun, değil mi?
deu	tur	Es ist leicht, in schlechte Angewohnheiten zu verfallen.	Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.
deu	tur	Der alte Mann war schwerhörig.	Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
deu	tur	Das ist eine sehr schöne Blume.	Bu çok güzel bir çiçektir.
deu	tur	Er war ein guter König.	O, iyi bir kraldı.
deu	tur	Vergiss nicht, heute glücklich zu sein!	Bugün mutlu olmayı unutma!
deu	tur	Danke für den Kuchen!	Pasta için teşekkürler.
deu	tur	Manchmal ist alles, was man braucht, eine Umarmung.	Bazen tek ihtiyacımız olan, bir kucaklamadır.
deu	tur	Meine Großmutter kann fliegen.	Anneannem uçabilir.
deu	tur	Ich bin 18 Jahre alt.	Ben on sekiz yaşındayım.
deu	tur	Wo arbeiten Sie?	Nerede çalışıyorsunuz?
deu	tur	Guten Morgen, Schlafmütze!	Günaydın, uykucu!
deu	tur	Leiste keinen Widerstand!	Karşı koyma!
deu	tur	Wenn du heute aufgibst, wirst du nie wissen, ob du es morgen geschafft hättest.	Eğer bugün pes edersen, yarın başara bileceğini hiç bir zaman bilemezsin.
deu	tur	Mit wem redest du?	Kimle konuşuyorsun?
deu	tur	Kommt, lasst uns heute die Geschichten schreiben, die wir morgen erzählen wollen.	Gelin bugün, yarın anlatmak istediğimiz masalları yazalım.
deu	tur	Seid ab und zu ein kleines bisschen verrückt!	Ara sıra birazcık deli olun!
deu	tur	Was seinen Erfolg anbelangt, bin ich schon ganz hoffnungsvoll.	Onun başarılarına gelince, ben çok umutluyum.
deu	tur	Betty hat ihre Mutter getötet.	Betty annesini öldürdü.
deu	tur	Ich möchte keinesfalls in einem Zwiespalt stecken.	İkilemde kalmayı hiç istemiyorum.
deu	tur	Tom ist sehr nett zu uns.	Tom bize karşı çok nazik.
deu	tur	Ich mag keine Musik.	Ben müzik sevmiyorum.
deu	tur	Sie spielt auf Profiniveau.	Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.
deu	tur	Wir verfügen über keinen Beweis.	Hiç kanıtımız yok.
deu	tur	Wen willst du sprechen?	Kimle konuşmak istiyorsun?
deu	tur	Ist es wichtig?	Önemli mi?
deu	tur	Tom ist immer allen gegenüber freundlich.	Tom her zaman herkese karşı nazik.
deu	tur	Sie ist ein bisschen verrückt.	O biraz uçuk kaçık.
deu	tur	Was wirst du für uns kochen? – Ich werde ein Fischgericht für euch kochen.	Bizim için ne pişireceksin? - Sizin için balık yemeği pişireceğim.
deu	tur	Das ist ein banales Problem.	O önemsiz bir sorundur.
deu	tur	Bete für mich!	Benim için dua et !
deu	tur	Wir müssen gleich zum Arzt gehen.	Hemen doktora gitmemiz lazım.
deu	tur	Sprechen Sie Latein?	Latince konuşur musunuz?
deu	tur	Sie ist nicht schwanger.	O hamile değil.
deu	tur	Alle Blumen im Garten sind gelb.	Bahçedeki bütün çiçekler sarı.
deu	tur	Weisst Du, dass ich Kanadier bin?	Kanadalı olduğumu biliyor muydun?
deu	tur	Woher kommt sie?	O nerelidir?
deu	tur	Es war nur ein Teilerfolg.	O, sadece kısmi bir başarıydı.
deu	tur	Ich lese häufig Bücher.	Ben sık sık kitap okurum.
deu	tur	Paulina hat einen rosa Hut.	Paulina'nın pembe bir şapkası var.
deu	tur	Dürfen wir Platz nehmen?	Oturabilir miyiz?
deu	tur	Wir sollten anfangen, Weihnachtsgeschenke für die Kinder zu besorgen.	Biz çocuklar için noel hediyesi almaya başlamalıyız.
deu	tur	Ich will Englisch sprechen.	Ben İngilizce konuşmak istiyorum.
deu	tur	Tom bleibt nie länger als eine Woche.	Tom asla bir haftadan fazla kalmaz.
deu	tur	Du wirst mich noch einmal in Schwierigkeiten bringen.	Yine başımı belaya sokacaksın.
deu	tur	An Silvester feiert die ganze Welt, dass sich das Datum ändert. Ich würde hingegen lieber das Datum feiern, an dem sich die Dinge in der Welt ändern.	Yılbaşı gecesi bütün dünya tarih değiştiği için kutluyor. Ben ise dünyada bir şeylerin değişmesini kutlamak isterdim.
deu	tur	Pass auf, was du sagst.	Lafını bil de konuş.
deu	tur	Sie strickt einen Pullover aus Wolle.	Bir kazak örüyor.
deu	tur	Das ist etwas ziemlich Erschreckendes.	Bu, bayağı korkutucu bir şey.
deu	tur	Du schuldest mir eine Erklärung.	Bana bir açıklama borçlusun.
deu	tur	Er hält eine Katze.	Onun bir kedisi var.
deu	tur	Ich komme aus Russland.	Ben Rusyalıyım.
deu	tur	Jetzt muss ich gehen, sie rufen gerade meinen Flug auf.	Şimdi ayrılmalıyım, beni uçuş için arıyorlar.
deu	tur	Tom spricht so gut wie nicht mehr mit uns.	Tom artık bizimle neredeyse hiç konuşmuyor.
deu	tur	Keine Grenze hindert mich daran, zu dir zu gelangen.	Hiçbir sınır sana ulaşmamın önüne geçemez.
deu	tur	Du hast den Kuchen noch nicht gegessen.	Pastayı henüz yemedin.
deu	tur	Er sprach nicht ein Wort.	O tek kelime etmedi.
deu	tur	Kühl aufbewahren!	Serin muhafaza et!
deu	tur	Guten Tag. Sind Sie Jackie Scott?	Merhaba. Siz Jackie Scott musunuz?
deu	tur	Hilf mir! Eine Hexe hat mich in einen Frosch verwandelt.	Yardım et! Bir cadı beni kurbağaya çevirdi.
deu	tur	Wir wollen mit Tom reden.	Tom'la konuşmak istiyoruz.
deu	tur	Fang an.	Başla.
deu	tur	Hallo! Wie geht’s?	Merhaba, nasılsın?
deu	tur	Ich mag ihn nicht, aber ich mag sie.	Onu sevmiyorum, ama onu seviyorum.
deu	tur	Ich will nicht, dass sie stirbt.	Ölmesini istemiyorum.
deu	tur	Habe ich gegessen?	Yedim mi?
deu	tur	Über welche Berufserfahrung verfügen Sie?	Hangi meslek ile ilgili deneyiminiz var?
deu	tur	Deine beste Freundin ist wie deine große Liebe. Nur besser!	En iyi arkadaşın, büyük aşkın gibidir. Sadece daha iyi!
deu	tur	Der Apfel ist rot.	Elma kırmızı.
deu	tur	Ich lasse dich wissen, ob Tom früh auftaucht.	Eğer Tom erken gelirse sana bildiririm.
deu	tur	Das ist eine Venus-Statue	Bu bir Venüs heykeli.
deu	tur	Das ist sehr ungezogen von dir.	Sen çok yaramazsın.
deu	tur	Was hast du ihr gesagt?	Ona ne söyledin?
deu	tur	Weißt du, warum ich gekommen bin?	Buraya gelme nedenimi biliyor musun?
deu	tur	Das ist das, was ich immer sage.	Bu hep söylediğim şey.
deu	tur	Liebst du mich wirklich?	Beni gerçekten seviyor musun?
deu	tur	Sie ist älter als er.	Kız, oğlandan büyük.
deu	tur	Ich mag Zucker.	Şekeri severim.
deu	tur	Hohe Steuern schaden der Wirtschaft.	Yüksek vergiler ekonomiye zarar veriyor.
deu	tur	Woraus sind sie hergestellt?	Onlar neyden yapılmıştır?
deu	tur	Der Fisch, den man nicht fängt, ist immer groß.	Kaçan balık büyük olur.
deu	tur	Es genügt! Nun höre doch auf zu weinen!	Artık yeter, ağlama!
deu	tur	Tom antwortet nicht.	Tom cevap vermiyor.
deu	tur	Tom interessiert sich sehr für die Geschichte Australiens.	Tom Avustralya tarihi ile çok ilgileniyor.
deu	tur	Ich gehe jetzt.	Şimdilik gidiyorum.
deu	tur	Ich bewundere sie wahrlich.	Ona gerçekten hayranım.
deu	tur	Wir trinken nichts.	Hiçbir şey içmiyoruz.
deu	tur	Glücklicherweise war die göttliche Vorsehung auf meiner Seite.	Şans eseri, takdiri ilahi benden yanaydı.
deu	tur	Habt ihr meine Tochter gesehen?	Kızımı gördünüz mü?
deu	tur	Ich werde nicht zulassen, dass dir irgendwas geschieht.	Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğiz.
deu	tur	Wo sind deine Sätze?	Cümlelerin nerede?
deu	tur	Eine Katze ist kein Mensch.	Bir kedi insan değildir.
deu	tur	Der Stand ist 1 : 0.	Durum 1:0.
deu	tur	Was soll man dazu noch sagen?	Ne demeli buna?
deu	tur	Ist das wichtig?	Önemli mi?
deu	tur	Was isst du?	Ne yiyorsun?
deu	tur	Dieser Baum ist über 1500 Jahre alt.	Bu ağaç 1500 yaşından fazla.
deu	tur	Sie waren Tom gegenüber sehr höflich.	Tom'a karşı çok kibardılar.
deu	tur	Deine Leistung war sehr gut.	Performansın çok iyiydi.
deu	tur	Sie ist etwas schüchtern.	Biraz ürkek birisi.
deu	tur	Ich hörte jemanden an der Tür klopfen.	Birinin kapıyı çaldığını duydum.
deu	tur	Sprich nicht mehr darüber!	Artık onun hakkında konuşma.
deu	tur	Ich habe das hier unter deinem Bett gefunden.	Bunu, burada yatağının altında buldum.
deu	tur	Ich habe das Buch schon gelesen.	Ben kitabı zaten okudum.
deu	tur	Ich kannte Tom nicht besonders gut.	Tom'u çok iyi tanımıyordum.
deu	tur	Sie ist jünger als ich.	O benden daha genç.
deu	tur	Wann fängt dein Kurs an?	Kursun saat kaçta başlıyor?
deu	tur	Tom vermisst dich.	Tom seni özlüyor.
deu	tur	Was für Bücher liest du gerne?	Ne tür kitaplardan hoşlanırsın?
deu	tur	Ich bezweifele, dass Tom das täte.	Tom'un onu yapacağından şüpheliyim.
deu	tur	Ich habe für diesen Atlas 2000 Yen bezahlt.	Bu atlas için 2,000 yen ödedim.
deu	tur	Wer möchte mein schmutziges Auto waschen?	Kim benim kirli arabamı yıkamak ister?
deu	tur	Tom wollte nur, dass Mary ihm etwas mehr mit den Kindern hilft.	Tom sadece Mary'nin çocuklarda ona biraz daha yardım etmesini istedi.
deu	tur	Hat Tom versprochen, uns zu helfen?	Tom bize yardım etmeye söz verdi mi?
deu	tur	Ich erinnere mich an deine Tochter.	Kızını hatırlıyorum.
deu	tur	Sogar deine Kraft aus der Ferne vermag mein Herz zu wärmen.	Senin güçün uzaktan dahi olsa, kalbimi ısıtmaya yetiyor.
deu	tur	Ein wahrer Freund kommt, wenn alle anderen gehen.	Gerçek dostun, herkes gittiğinde gelir.
deu	tur	Der Mann hilft seiner Frau.	Adam karısına yardım ediyor.
deu	tur	Er redet viel.	O, çok konuşur.
deu	tur	Hör auf zu weinen!	Ağlamayı kes.
deu	tur	Eines Tages werde ich dich finden.	Bir gün seni bulacağım.
deu	tur	Wie heißt du mit Nachnamen?	Soyadın ne?
deu	tur	Das Restaurant ist voll.	Restoran dolu.
deu	tur	Ihr wollt Bücher kaufen.	Kitap satın almak istiyorsunuz.
deu	tur	Du kannst nicht einfach aufgeben.	Öylece pes edemezsin!
deu	tur	Ich habe nicht verstanden, was er gesagt hat.	Onun ne dediğini anlayamadım.
deu	tur	Willst du nach Deutschland gehen?	Almanya'ya gitmek istiyor musun?
deu	tur	Was geschähe, wenn ein großer Asteroid die Erde träfe?	Büyük bir asteroid, dünyaya çarpsaydı ne olurdu?
deu	tur	Ich wünsche euch allen einen sonnigen und glücklichen Tag und frohes Schaffen.	Hepinize güneşli ve mutlu bir gün diliyorum. Hayırlı işler.
deu	tur	Wir können ihm nicht helfen.	Ona yardım edemeyiz.
deu	tur	Tom wusste nicht einmal, dass ich hier war.	Tom bile burada olduğumu bilmiyordu.
deu	tur	Nicht nur für einen bestimmten Zeitraum, sondern bis ans Ende aller Tage.	Pazara kadar değil, mezara kadar.
deu	tur	Tom ist zum Hotel zurückgefahren.	Tom otele geri gitti.
deu	tur	Niemand will, dass er kommt.	Kimse onun gelmesini istemiyor.
deu	tur	Ich hätte gerne Batterien für dieses Gerät.	Bu cihaz için pilleri istiyorum.
deu	tur	Wir bewunderten die Schönheit der Landschaft.	Manzaranın güzelliğine hayran kaldık.
deu	tur	Gute Reise ins Traumland, meine lieben Freunde.	Rüyalar diyarına iyi yolculuklar, sevgili arkadaşlarım.
deu	tur	Ich würde gern jeden Ort auf Erden besuchen.	Dünya'nın her yerini görmek isterim.
deu	tur	Bis auf eine Person ist jeder nach Hause gegangen.	Bir kişi hariç herkes eve gitti.
deu	tur	Sie können ein Land zerstören, aber sie können nicht den Willen eines Vaters zerstören, der bereit ist, alles zu tun, um seine Kinder glücklich zu machen, trotz der Welt die sie umgibt.	Bir Ülkeyi yok edebilirsiniz, ancak çocuklarını mutlu etmek için her şeyi yapmaya istekli bir babanın iradesini yok edemezsiniz, çevrelerindeki dünyaya rağmen
deu	tur	Katzen brauchen Liebe.	Kedilerin sevgiye ihtiyacı var.
deu	tur	Ich komme heute nicht.	Bugün gelmiyorum.
deu	tur	Leyla wäre fast gestorben.	Leyla neredeyse ölüyordu.
deu	tur	Das Großherzogtum Luxemburg hat 563 000 Einwohner, von denen 46 % Ausländer sind.	Lüksemburg Büyük Dükalığı 563.000 nüfusa sahiptir ve bunların %46'sı yabancıdır.
deu	tur	Viele haben denselben Fehler gemacht.	Birçok kişi aynı hatayı yaptılar.
deu	tur	Das ist keine Forderung. Das ist eine Empfehlung.	Bu bir istek değildir bilakis bir tavsiyedir.
deu	tur	Ich habe den Fall gelöst, aber ich möchte nichts falsch machen.	Olayı çözdüm ama yanlış bir şeyler yapmak istemem.
deu	tur	Sonnenenergie ist keine Gefahr für die Umwelt.	Güneş enerjisi çevreyi tehdit etmiyor.
deu	tur	Das Kleid passt gut zu ihren roten Haaren.	Elbise onun kırmızı saçlarına güzel gitmiş.
deu	tur	Tom füllte erneut sein Glas.	Tom bardağını tekrar doldurdu.
deu	tur	Wann haben wir es verlernt, die Welt mit Kinderaugen zu betrachten?	Ne zaman dünyayı bir çocuk gibi görebilmeyi unuttuk?
deu	tur	Ich muss viel lesen.	Çok okumam gerekiyor.
deu	tur	Gibt es in Deutschland noch wildlebende Bären?	Almanya'da hâlâ yabani ayılar var mı?
deu	tur	Dort sind einige Menschen.	Orada birkaç kişi var.
deu	tur	Die Sahara ist eine große Wüste.	Sahara büyük bir çöldür.
deu	tur	Man muss sein Glück teilen, um es zu multiplizieren.	Mutluluğumuzu kat kat çoğaltabilmemiz için, onu paylaşmamız lazım.
deu	tur	Sie könnte sterben.	O ölebilir!
deu	tur	Ich kann fliegen.	Uçabilirim.
deu	tur	Eine Katze ist auf dem Tisch gewesen.	Bir kedi masadaydı.
deu	tur	Morgen werde ich die Kinder von der Schule abholen.	Yarın çocukları okuldan ben alayım.
deu	tur	Man kann sich wohl den Weg wählen, aber nicht die Menschen, denen man begegnet.	Yolumuzu kendimiz seçebiliriz de, ama bu yolda rastlayacağımız insanları seçemeyiz.
deu	tur	Ich wohne in Istanbul.	İstanbul'da oturuyorum.
deu	tur	Seine Schwester lebt in Schottland.	Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşar.
deu	tur	Tom geht ins Gefängnis.	Tom hapse girecek.
deu	tur	Eduard las die Nachricht.	Edward mesajı okudu.
deu	tur	Mit der Zeit merkst du, dass Menschen wie Bücher sind. Einige täuschen dich mit dem Umschlag und andere überraschen dich mit ihrem Inhalt.	Zamanla insanların kitaplar gibi olduğunu anlıyorsun. Bazıları kapağı ile seni yanıltır başkaları içeriği ile seni şaşırtır.
deu	tur	Tom ist ein sehr starker Mann.	Tom, çok güçlü bir adam.
deu	tur	Ich weiß, dass Tom unschuldig ist.	Tom'un masum olduğunu biliyorum.
deu	tur	Sie spricht Chinesisch.	O Çince konuşuyor.
deu	tur	Ich bin 24 Jahre alt.	Ben 24 yaşındayım.
deu	tur	Ich werde im Wohlstand leben.	Ben refah yaşayacağım.
deu	tur	Die Sonne ist gerade aufgegangen.	Güneş henüz doğdu.
deu	tur	Ich lese keine Bücher.	Ben kitap okumam.
deu	tur	Noch einmal schlafen und dann ist Ostern. Gute Nacht und süße Träume.	Bir kere daha uyuyacağız ve sonra Paskalya. İyi geceler ve tatlı rüyalar.
deu	tur	Wenn ich mich recht entsinne, müssen wir an der nächsten Ecke links abbiegen.	Eğer doğru hatırlıyorsam, bir sonraki köşeden sola dönmeliyiz.
deu	tur	Darf man mit Kreditkarte bezahlen?	Kredi kartıyla ödenebiliyor mu?
deu	tur	Ich mache Ihnen dafür keinen Vorwurf.	Bunun için sizi suçlamam.
deu	tur	Ich dachte, du würdest auf mich warten.	Beni bekleyeceğini düşündüm.
deu	tur	Darf man hier rauchen?	Burada sigara içilebiliyor mu?
deu	tur	Nun, reden wir mal Klartext!	Pekala, dobra dobra konuşalım.
deu	tur	Wann habe ich das getan?	Onu ne zaman yaptım?
deu	tur	Tom hat viel Geld.	Tom'un çok parası var.
deu	tur	Ich glaube, Tom ist unzufrieden.	Tom'un hoşnutsuz olduğunu düşünüyorum.
deu	tur	Das Klima hier ist mild.	Burada iklim ılımandır.
deu	tur	Tom hat viel für Maria getan.	Tom Mary için çok şey yaptı.
deu	tur	In den USA ist es illegal, Menschen zu foltern, um von diesen Informationen zu erhalten.	ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.
deu	tur	Du strapazierst mir meine Geduld, Charles.	Sabrımın sınırlarını zorluyorsun Charles.
deu	tur	Sie ist nach Deutschland gezogen.	Almanya'ya taşındı.
deu	tur	Wenn du nichts besitzt, biete freundliche Worte an!	Hiçbir şeyin yoksa, tatlı söz ikram et!
deu	tur	Tom liebt Maria noch immer sehr.	Tom hâlâ Mary'yi çok seviyor.
deu	tur	Jemand hat einen Stein nach Tom geworfen.	Biri Tom'a bir taş attı.
deu	tur	Kurz, er hat sich aus dem Staub gemacht, ohne seine Schulden zu begleichen.	Kısacası, borçlarını ödemeden toz oldu.
deu	tur	Ihr werdet abwarten müssen.	Beklemeniz ve görmeniz gerekecek.
deu	tur	Was gefällt dir nicht?	Neyi sevmezsin?
deu	tur	Ich habe gestern meinen Freund Tom besucht.	Dün arkadaşım Tom'u ziyaret ettim.
deu	tur	Ich hab' es endlich wieder zurück, mein ihm geschenktes Herz!	Ona hediye ettiğim kalbimi, nihayet geri aldım!
deu	tur	Ich habe das Buch schon gelesen.	Bu kitabı zaten okumuştum.
deu	tur	Wer immer es möchte, kann es sich nehmen.	İsteyen onu alabilir.
deu	tur	Ich mag mein Haus.	Evimi severim.
deu	tur	Dieses Buch wird hier verkauft.	Bu kitap burada satılır.
deu	tur	Wir müssen sofort handeln.	Hemen bir şeyler yapmalıyız.
deu	tur	Darf ich Sie zum Mittagessen einladen?	Sizi öğle yemeğine davet edebilir miyim?
deu	tur	Ich möchte jetzt nicht aufgeben.	Şimdi bırakmak istemiyorum.
deu	tur	Hast du jemals einen japanischen Sommer mitgemacht?	Bir Japonya yazı deneyimledin mi?
deu	tur	Tom hat mir gesagt, dass er sehr müde sei.	Tom bana çok yorgun olduğunu söyledi.
deu	tur	Sie verdienen weniger.	Onlar az kazanıyorlar.
deu	tur	Mit wem spreche ich?	Ben kimle konuşuyorum?
deu	tur	Sei still und setz dich hin!	Çeneni kapat ve otur.
deu	tur	Ich bin auch arbeitslos.	Ben de işsizim.
deu	tur	Seine Methoden sind veraltet.	Metodların çok eski moda.
deu	tur	Ich will Sex mit ihm haben.	Onunla sevişmek istiyorum.
deu	tur	Du sollst nur Englisch sprechen.	Yalnızca İngilizce konuşmalısın.
deu	tur	Ich habe eine Frau und drei Kinder.	Bir karım ve üç çocuğum var.
deu	tur	„Eine Geschichte! Eine Geschichte!“ riefen die Kinder.	Çocuklar "Bir hikaye! Bir hikaye!" diye bağırdı .
deu	tur	Wo ist der „Palast der schönen Künste“?	Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
deu	tur	Was ist denn los? Bin ich gestorben und jetzt ins Paradies gekommen?	Ne oldu birden ya? Öldüm de şimdi cennete mi geldim?
deu	tur	Es hat mich auch fasziniert.	Beni de büyüledi.
deu	tur	Tom ist ein Dieb.	Tom bir hırsız.
deu	tur	Die Ansicht, dass manche Arbeiten für Frauen unpassend seien, ist ziemlich verbreitet.	Bazı işlerin kadınlara uygun olmadığı görüşü, oldukça yaygındır.
deu	tur	Warum brauchst du das denn?	Buna neden ihtiyacın var ki?
deu	tur	Sind Tom und Johannes Brüder?	Tom ve John kardeş mi?
deu	tur	Es ist alles in Ordnung.	Her şey yolunda.
deu	tur	Beten wir alle zusammen!	Hadi birlikte dua edelim !
deu	tur	Verfolge ihn!	Peşinden git!
deu	tur	Meine Kinder sprechen noch kein Französisch.	Çocuklarım henüz Fransızca konuşmuyor.
deu	tur	Je früher wir anfangen, desto früher werden wir fertig sein.	Ne kadar erken başlarsak o kadar erken bitiririz.
deu	tur	Tom versuchte, nicht zu lächeln.	Tom gülmemeye çalıştı.
deu	tur	Dieses Buch ist ein wenig veraltet.	Bu kitap eski sayılır.
deu	tur	Was hat sie hier gemacht?	O burada ne yapıyordu?
deu	tur	In Japan dürfen wir mit 18 Jahren Auto fahren.	Japonya'da 18 yaşında araba kullanabiliriz.
deu	tur	Tom ist kein Mädchen.	Tom bir kız değil.
deu	tur	Ihn traf die gerechte Strafe.	Adil bir ceza aldı.
deu	tur	Tun Sie, was Sie für das Beste halten.	En iyi olduğunu düşündüğünüz şeyi yapın.
deu	tur	Du hättest kein Taxi nehmen brauchen.	Taksi çağırmana gerek yoktu.
deu	tur	Wer nirgends hingeht, kann auch nirgends hinkommen.	Hiç bir yere gitmeyen, hiçbir yere de ulaşamaz.
deu	tur	Tom lebte nie in Boston.	Tom, hiç Boston'da yaşamadı.
deu	tur	Bitte erinnere mich daran, das Referat einzureichen.	Lütfen bana evrağı teslim etmeyi hatırlat.
deu	tur	Wer noch?	Başka kim?
deu	tur	Ich glaube, sie kommt aus Deutschland.	Sanırım o Almanyalı.
deu	tur	Tom spricht immer Französisch.	Tom her zaman Fransızca konuşur.
deu	tur	Wir zahlen immer den gleichen Betrag.	Biz her zaman aynı miktarı öderiz.
deu	tur	Mein Name ist Sally.	Benim adım Sally.
deu	tur	Egal, wie lange man etwas verdrängt, verschwinden wird es trotzdem nicht!	Bir şeyi ne kadar bastırırsan bastır, yine de o yok olmayacaktır.
deu	tur	Die hassen Spinnen.	Onlar örümceklerden nefret eder.
deu	tur	Das war vor drei Jahren.	O, üç yıl önceydi.
deu	tur	Wie würde dir das passen?	Bu senin ilgini çeker mi?
deu	tur	Ich habe nicht einen einzigen Feind.	Benim tek bir düşmanım yok.
deu	tur	Ich bin ein alter Mann.	Ben yaşlı bir adamım.
deu	tur	Ali verschlang das Mädchen mit seinen Blicken.	Ali kızı bakışlarıyla yedi.
deu	tur	Tom ist kleiner als ich.	Tom benden daha kısadır.
deu	tur	Alle sprechen darüber.	Herkes onun hakkında konuşuyor.
deu	tur	Das ist wieder eine gute Teamarbeit.	Bu tekrar iyi bir ekip çalışmasıdır.
deu	tur	Du hast eine gute Entscheidung getroffen.	Sen iyi bir karar verdin.
deu	tur	Er kennt mich nicht.	O beni bilmiyor.
deu	tur	Sie nannten ihren Sohn John.	Oğullarına John adı verdiler.
deu	tur	Meinen christlichen Freunden wünsche ich gesegnete, friedliche und frohe Weihnachten.	Hiristiyan dostlarıma hayırlı huzurlu ve mutlu bir Noel Bayramı dilerim.
deu	tur	Es sieht wie ein UFO aus.	O bir UFO'ya benziyor.
deu	tur	Glaubst du, die verfolgen uns?	Bizim peşimizden geldiklerini mi düşünüyorsun?
deu	tur	Ich denke nicht, dass das geschehen ist.	Onun olduğunu sanmıyorum.
deu	tur	Warum ist Vati in der Küche?	Babam neden mutfakta?
deu	tur	Glaub an dich!	Kendine güven!
deu	tur	Die Situation änderte sich im darauffolgenden Jahr.	Durum ertesi yıl değişti.
deu	tur	Mir gefällt das brasilianische Portugiesisch.	Brezilya Portekizcesini seviyorum.
deu	tur	Lass Tom sprechen!	Tom'un konuşmasına izin ver.
deu	tur	Hier hat es geschneit und es ist sehr kalt.	Burada kar yağdı ve hava çok soğuk.
deu	tur	Er hat die Uhr für mich repariert.	O, saati benim için tamir etti.
deu	tur	Mongolisches Essen esse ich nicht.	Ben Moğol yemeği yemem.
deu	tur	Sie muss einkaufen.	O alışveriş yapmak zorunda.
deu	tur	Tom und Maria bauten einen Schneemann.	Tom ve Mary birlikte bir kardan adam yaptılar.
deu	tur	Wozu sind Freunde da?	Arkadaşlar ne içindir?
deu	tur	Tom hat drei Kinder.	Tom'un üç çocuğu var.
deu	tur	Ich mache mir große Sorgen um Tom.	Tom hakkında çok endişeliyim.
deu	tur	Tom ist sehr schüchtern.	Tom çok utangaç.
deu	tur	Ich will besser im Französischsprechen werden.	Fransızca konuşmada daha iyi olmak istiyorum.
deu	tur	Klägliche Narren, die wir sind! Nur einen Augenblick haben wir zu leben und den machen wir uns so schwer, wie wir können!	İçinde bulunduğumuz şu acınası durum! Yaşamak için sahip olduğumuz sadece kısacık bir an ve biz bunu elimizden geldiğince güçleştirmek için uğraşıyoruz.
deu	tur	Wir gehen jetzt ins Bett.	Biz artık yatmaya gidek.
deu	tur	Obwohl sie ihn nicht mehr liebt, liebt Tom Mary immer noch.	O onu artık sevmese bile Tom hâlâ Mary'yi seviyor.
deu	tur	Sie sollten die Sitzung nicht absagen.	Toplantıyı iptal etmeyecektiniz.
deu	tur	Ich bin nicht dreißig Jahre alt.	Ben otuz yaşında değilim.
deu	tur	Pack sie in die Kiste.	Kutusunda paketleyin.
deu	tur	Ich muss mich ein bisschen hinlegen.	Birazcık uzanmak zorundayım.
deu	tur	Ich bin hübscher als Maria.	Ben Mary'den daha güzelim.
deu	tur	Alle unsere Bemühungen blieben ohne Ergebnis.	Bütün çabalarımız sonuçsuz kaldı.
deu	tur	Wir glaubten, ihr seiet verheiratet.	Biz, evli olduğunuzu düşünmüştük.
deu	tur	Das ist mein Haus.	Bu benim evim.
deu	tur	Ich habe es selbst gemacht.	Kendim yaptım.
deu	tur	Wie viele Jahre kennst du mich schon?	Beni kaç yıldır tanıyorsun?
deu	tur	Ein Freund ist Platon, aber eine größere Freundin ist die Wahrheit.	Platon bir arkadaştır, ama gerçek daha büyük bir arkadaştır.
deu	tur	Ich esse gerne hier.	Burada yemek yemeyi seviyorum.
deu	tur	Schmetterlinge sind schön.	Kelebekler güzeldir.
deu	tur	Hier war gestern niemand.	Dün burada hiç kimse yoktu.
deu	tur	Meine Mutter wird den Kuchen backen.	Annem pastayı pişirecek.
deu	tur	Wie alt ist das Gemälde?	O tablo kaç yıllık?
deu	tur	Saufen ist gefährlich.	Çok içmek tehlikeli.
deu	tur	Bieg dort vorne links ab.	İleriden sağa dön.
deu	tur	Ich hasse Weihnachten.	Noel'den nefret ediyorum.
deu	tur	Tom hat mir gestern über dreißig Nachrichten geschrieben.	Tom dün bana otuzdan fazla mesaj yazdı.
deu	tur	Ich war nur verärgert.	Sadece kızgındım.
deu	tur	Ich komme aus der Türkei.	Türkiye'den geliyorum.
deu	tur	Tom wusste nicht, dass die Brücke geschlossen war.	Tom köprünün kapalı olduğunu bilmiyordu.
deu	tur	Was wäre passiert, wenn Tom das nicht getan hätte?	Eğer Tom onu yapmasaydı ne olurdu?
deu	tur	Das ist eine angenehme Neuigkeit.	Bu iyi bir haber.
deu	tur	Darf ich das Fenster öffnen?	Pencereyi açabilir miyim?
deu	tur	Tom hörte auf zu atmen.	Tom nefes almayı durdurdu.
deu	tur	Lass Tom das machen.	Tom'un bunu yapmasına izin ver.
deu	tur	Keiner ist wie du.	Kimse senin gibi değil.
deu	tur	Spielst du gerne Tennis?	Tenisi severek oynar misin?
deu	tur	Ich hätte gerne Fisch.	Balık istiyorum.
deu	tur	Das wird dir nicht helfen.	Şu sana yardım etmeyecek.
deu	tur	Lisa Lillien ist mit Dan Schneider verheiratet.	Lisa Lillien, Dan Schneider ile evli.
deu	tur	Die Musik beruhigt meinen Geist.	Müzik ruhumu dinlendiriyor.
deu	tur	Wir haben ihn nicht gesehen.	Onu görmedik.
deu	tur	Ich habe die Trockentücher gefaltet.	Havluları katladım.
deu	tur	Es funktioniert noch immer nicht.	Hâlâ çalışmıyor.
deu	tur	Ich würde gerne einmal nach Australien reisen.	Bir gün Avustralya'ya gitmek isterdim.
deu	tur	Er wird Rechtsanwalt.	O avukat olacak.
deu	tur	Kein Japanisch sprechen!	Japonca konuşmayın!
deu	tur	Mein Vater fährt sehr gut Auto.	Benim babam çok iyi araba kullanır.
deu	tur	Janni hat nur Befehle befolgt.	Yanni sadece emirlere uyuyordu.
deu	tur	Sprich nicht so mit deiner Mutter!	Annenle öyle konuşma!
deu	tur	Welche Vögel singen im Walde?	Ormanda hangi kuşlar ötüyor?
deu	tur	Tom und ich sind beide blind.	Tom ve ben ikimiz de körüz.
deu	tur	Wenn du eine schöne Frau wärest, würde ich mit dir gemeinsam nach Van gehen; aber du bist keine schöne Frau, ich werde mit dir nur nach Diyarbakir gehen.	Eğer güzel bir kadın olsaydın, Van'a seninle birlikte giderdim; ama güzel bir kadın değilsin, ben seninle sadece Diyarbakır'a gideceğim.
deu	tur	Sie ist nicht selten krank.	O nadiren hasta değildir.
deu	tur	Hallo, Tom.	Merhaba, Tom.
deu	tur	Tokyo ist größer als Yokohama.	Tokyo Yokohama'dan büyüktür.
deu	tur	Sowohl der Lehrer wie auch sein Schüler sind gekommen.	Öğrencilerinin yanı sıra öğretmen de geldi.
deu	tur	Morgen wird es mit großer Wahrscheinlichkeit regnen.	Yarın büyük olasılıkla yağmur yağacak.
deu	tur	Ich hätte das Geld annehmen sollen.	Parayı almalıydım.
deu	tur	Weißt du, wer das gesagt hat?	Onu kimin söylediğini biliyor musun?
deu	tur	Tom weiß, dass ich ihn angelogen habe.	Tom benim ona yalan söylediğimi biliyor.
deu	tur	Die Geschichte des Holocaust ist ein unendlich dunkler Fleck in der Geschichte der Welt.	Soykırım tarihi, dünya tarihinde sınırsız karanlık bir noktadır.
deu	tur	Im Sommer gehe ich jeden Tag ins Schwimmbad.	Yazları her gün havuza giderim.
deu	tur	Tagtäglich entstehen neue Wörter.	Her gün yeni sözcükler meydana gelir.
deu	tur	Krieg ist nicht gut.	Savaş iyi değildir.
deu	tur	Kylian Mbappé ist erst 19 Jahre alt.	Kylian Mbappé sadece 19 yaşında.
deu	tur	Er ist bei Weitem kein Gentleman.	O, kibar biri olmaktan çok uzak.
deu	tur	Nimm all die Liebe, die ein anderer von dir nicht annehmen wollte, und schenke sie dir selbst.	Başka birisinin senin verdiğin ve kabul etmek istemediği tüm sevgini al sonra onu kendine hediye et.
deu	tur	Es tut mir leid, dass ich Tom geküsst habe.	Tom'u öptüğüm için üzgünüm.
deu	tur	Er führte mich zum Palast.	O, saraya kadar bana rehberlik yaptı.
deu	tur	Du musst das auch kaufen.	Bunu da almak zorundasın!
deu	tur	Ihr habt mir Unrecht getan.	Siz bana yanlış yaptınız.
deu	tur	Ich stellte ihm eine schwierige Frage.	Ona zor bir soru sordum.
deu	tur	Ich brauche dich an meiner Seite.	Yanımda olmana ihtiyacım var.
deu	tur	Wenn wir doch nur ein Auto hätten!	Keşke bizim de bir arabamız olsaydı!
deu	tur	An den Untersuchungen nahmen mehr als achttausend Menschen teil.	Araştırmaya sekiz binden fazla kişi katıldı.
deu	tur	Es tut mir schrecklich leid.	Çok üzgünüm.
deu	tur	Wie fliegen die Vögel?	Kuşlar nasıl uçarlar?
deu	tur	Man kann einen Fehler nicht durch eine Dummheit ausbügeln.	Bir hata aptallık ile düzeltilemez.
deu	tur	Tom braucht das nicht mehr zu tun.	Tom artık onu yapmak zorunda değil.
deu	tur	Das ist wirklich traurig.	O gerçekten üzücü.
deu	tur	Übrigens, hast du deine Hausaufgaben gemacht?	Aklıma gelmişken, ödevini yaptın mi?
deu	tur	Wo ist Mississippi?	Mississippi nerede?
deu	tur	Wie geht es meiner Frau?	Karım nasıl?
deu	tur	Der erste Abschnitt ist fertig.	Birinci aşama bitti.
deu	tur	Das wird nicht leicht sein.	Kolay olmayacak.
deu	tur	Bist du Toms Tochter?	Sen Tom'un kızı mısın?
deu	tur	Machen wir das noch einmal?	Bunu yeniden yapalım mı?
deu	tur	Sie werden dir nicht helfen.	Onlar sana yardım etmeyecekler.
deu	tur	Das passt perfekt!	Mükemmel uyum!
deu	tur	Das ist der Grund, warum du immer gesund warst.	Her zaman sağlıklı olmanızın nedeni odur.
deu	tur	Ich fühle mich nicht so gut.	Ben çok iyi hissetmiyorum.
deu	tur	Ich denke, dass sie die Wahrheit kennt.	Sanırım o gerçeği biliyor.
deu	tur	Das zuzugeben wird uns schwerfallen.	İtiraf etmekte zorlanırız.
deu	tur	Tom hätte mir fast die Rippen gebrochen, als er mich umarmte.	Tom bana sarıldığında neredeyse kaburgalarımı kırıyordu.
deu	tur	Wir hatten nur eine Chance.	Sadece bir şansımız vardı.
deu	tur	Er ist nicht wirklich traurig. Er tut nur so.	O gerçekten üzgün değil; o sadece rol yapıyor.
deu	tur	Ich bin kein Amerikaner.	Ben Amerikalı değilim.
deu	tur	Tom kocht mit Gas.	Tom gaz ile pişirir.
deu	tur	Die Lehrerin betonte die Wichtigkeit von täglichen Übungen.	Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
deu	tur	Es tut mir leid, ich teile deine Meinung nicht.	Üzgünüm seninle aynı düşüncede değilim.
deu	tur	Der Leiter unserer Gruppe setzte sich mit den anderen Leitern zusammen und sprach über das Problem.	Bizim grubun lideri diğer liderlerle birlikte oturdu ve problem üzerine konuştu.
deu	tur	Hast du hier etwas verloren?	Burada bir şey kaybettin mi?
deu	tur	Das ist eine sinngemäße Übersetzung.	Bu anlamına uygun bir çeviridir.
deu	tur	Das ist meine Tochter.	Bu benim kızımdır.
deu	tur	Die Studenten bereiteten sich auf das Examen vor.	Öğrenciler sınav için hazırlandı.
deu	tur	Der König regierte das Land.	Kral ülkeyi yönetti.
deu	tur	Wollen Sie ihm eine Nachricht hinterlassen?	Ona bir mesaj bırakmak ister misiniz?
deu	tur	„Dumme Menschen!“ sprach das Eichhörnchen.	Sincap "aptal insanlar" dedi.
deu	tur	Können Sie Französisch sprechen?	Fransızca konuşabilir misiniz?
deu	tur	Tom wird sich freuen, dich zu sehen.	Tom seni görmekten memnun olacak.
deu	tur	Was hast du dann gemacht?	O zaman ne yaptın?
deu	tur	Ich liebe praktische Ideen.	Pratik fikirleri severim.
deu	tur	Diese Pizza ist kalt.	Bu pizza soğuk.
deu	tur	Das ist mein Wecker.	Bu benim çalar saatim.
deu	tur	Tun Sie mehr Wasser dazu!	Ona biraz daha su ilave edin.
deu	tur	Wir waren noch geschockt.	Hala şok içindeydik.
deu	tur	Normalität? Das ist nicht für mich!	Normallik mi? Bana göre değil!
deu	tur	Ich hoffe, dich morgen zu sehen.	Seni yarın görmeyi umuyorum.
deu	tur	Ich habe ihm einen Gefallen getan.	Ona bir iyilik yaptım.
deu	tur	Ihr Handeln verdient Respekt.	Davranışı saygıyı hak ediyor.
deu	tur	Ich bin für diesen Fehler verantwortlich.	Hatadan ben sorumluyum.
deu	tur	Ich wünsche euch allen einen schönen Sonntag.	Hepinize güzel bir Pazar diliyorum.
deu	tur	Ich habe es satt, mir das anzuhören.	Onu dinlemekten bıktım.
deu	tur	Ich bin drei Jahre jünger als du.	Senden üç yaş daha gencim.
deu	tur	Den romanischen Baustil kennzeichnen halbkugelförmige Gewölbe, Stützpfeiler, Rundbogenfenster, große ebene Flächen, dicke, zu Verteidungszwecken geeignete Mauern und massive blockartige Formen.	Romanesk tarzı yarımküre şeklindeki tonozlar, sütunlar, kemerli pencereler,geniş düz yüzeyler,kalın,savunmaya uygun duvarlar ve masif bloklu şekillerle karakterize edilir.
deu	tur	Tom mag Marie definitiv nicht.	Tom kesinlikle Mary'den hoşlanmaz.
deu	tur	Keine andere hat ihn wohl so geliebt wie ich, doch er hat nicht auf mich gewartet.	Benim onu sevdiğim kadar kimse bir başkasını sevmemiştir fakat o beni beklemedi.
deu	tur	Die Quelle ist versiegt.	Kuyu kuru.
deu	tur	Doof bleibt doof, da helfen keine Pillen.	Aptal, aptal kalır, buna karşı bir ilaçla bile şifa yoktur.
deu	tur	Mein Großvater wurde im Zweiten Weltkrieg getötet.	Dedem 2. Dünya Savaşı sırasında öldürüldü.
deu	tur	Tom ist Mathematiker.	Tom bir matematikçidir.
deu	tur	Mary hat mir die Schultern massiert.	Mary, omuzlarıma masaj yaptı.
deu	tur	Willst du von mir gerettet werden?	Benden kurtulmak mı istiyorsun?
deu	tur	Ich werde viel beten.	Çok dua edeceğim.
deu	tur	Du musst dich jetzt entscheiden.	Şimdi karar vermen lazım.
deu	tur	Du wirst von jedem respektiert.	Herkes tarafından saygı duyuluyorsun.
deu	tur	Wir sehen uns morgen.	Yarın görüşeceğiz.
deu	tur	Wir sehen Dinge nicht, wie sie sind. Wir sehen Dinge, wie wir sind.	Bir şeyin nasıl olduğunu görmüyoruz. Bir şeyi kendimize benzeterek görüyoruz.
deu	tur	Viele neue Wohnbauten entstehen am Rande der Stadt.	Yeni yapılar şehrin ucunda yapılıyor.
deu	tur	Tom ist wahnsinnig reich.	Tom manyak zengin.
deu	tur	Du sollst die Ferien genießen.	Tatilin tadını çıkarmalısın.
deu	tur	Dieser Bus fährt nach Minsk.	Bu otobüs Minsk'e gidiyor.
deu	tur	Wie ist dein Name?	Adın nedir?
deu	tur	Im Gegensatz zu Gott ist der Mensch nicht fehlerlos.	Hatasız kul olmaz.
deu	tur	Hör auf zu schreien.	Bağırmayı kes.
deu	tur	Sag ihm, er soll seinen sofortigen Rücktritt einreichen.	Söyle ona, derhal istifasını versin!
deu	tur	Schwitzen sie immer noch?	Onlar hâlâ terliyor mu?
deu	tur	Ich habe ein blaues Auge.	Siyah bir gözüm var.
deu	tur	Wir werden hier bleiben.	Burada kalacağız.
deu	tur	Ich verstehe deinen Ärger.	Öfkeni anlıyorum.
deu	tur	Wollen Sie, dass ich Tom rufe?	Tom'u çağırmamı ister misiniz?
deu	tur	Jesus war Kapitalist.	İsa bir kapitalistti.
deu	tur	Gibt es in der Nähe ein gutes Restaurant?	Bu yakınlarda iyi bir lokanta var mı?
deu	tur	Man konnte sehen, dass Tom bewusstlos war, als er fiel, weil er nichts unternahm, um seinen Fall aufzuhalten.	Tom'un düşerken bilincinin yerinde olmadığı görüldü çünkü düşüşünü engellemek için hiçbir şey yapmadı.
deu	tur	Man muss die Wortreihenfolge ändern.	Sözcüklerin yeri değiştirilmeli.
deu	tur	Tom legte ihr seinen Arm um die Schulter.	Tom kolunu onun omuzuna sardı.
deu	tur	Tom und ich sind hier, um dir zu helfen.	Tom ve ben size yardımcı olmak için buradayız.
deu	tur	Man muss Milch bei relativ niedriger Temperatur aufbewahren.	Süt düşük sıcaklıkta muhafaza edilmelidir.
deu	tur	Tom spricht perfekt Italienisch.	Tom mükemmel biçimde İtalyanca konuşur.
deu	tur	Er hat mir einen langen Brief geschrieben.	O bana uzun bir mektup yazdı.
deu	tur	Ich werde versuchen, es auf Französisch zu sagen.	Onu Fransızca söylemeye çalışacağım.
deu	tur	Ich bewundere ja die Leute, die morgens in dreißig Minuten Kaffee getrunken, geduscht haben und angezogen sind. Ich brauche schon dreißig Minuten, um zu wissen, wer ich bin.	Sabah kalkıp da yarım saat içinde kahvelerini içip, duş alıp giyinenlere hayranım. Benim kalktığımda yarım saate ihtiyacım var, kim olduğumu bilmem için.
deu	tur	Finnland ist auf der Landkarte.	Finlandiya haritada.
deu	tur	Ich bin es leid, mir das anzuhören.	Onu dinlemekten bıktım.
deu	tur	Was hat sie hier gemacht?	O burada ne yaptı?
deu	tur	Wir müssen flüchten.	Kaçmamız gerekiyor.
deu	tur	Rate einmal, was ich heute gekauft habe!	Bugün ne aldığımı tahmin et.
deu	tur	Glauben Sie an Schutzengel?	Koruyucu meleklere inanıyor musunuz?
deu	tur	Nobuhiko Takada verlor gegen Hikson Grasy.	Nobuhiko Takada, Hikson Grasy'e karşı kaybetmişti.
deu	tur	Er wurde wütend.	Çok öfkelendi.
deu	tur	Ich werde es dir geben.	Onu sana vereceğim.
deu	tur	Ich bin vier Monate jünger als du.	Ben senden 4 ay daha küçüğüm.
deu	tur	Weißt du, wer ich bin?	Kim olduğumu biliyor musun?
deu	tur	Tom ist reicher als ich.	Tom benden daha zengin.
deu	tur	Unterschreibe hier.	Burayı imzala.
deu	tur	Ich esse Brot.	Ekmek yiyorum.
deu	tur	Mir ging der Treibstoff aus.	Yakıtım bitti.
deu	tur	Je kleiner, desto besser.	Ne kadar küçükse o kadar iyi.
deu	tur	Ich bat ihn, mich nach Hause zu bringen.	Onun beni eve götürmesini rica ettim.
deu	tur	Bete und arbeite.	Dua et ve çabala.
deu	tur	Überlegt es euch!	Bunu düşünün.
deu	tur	Sie ist Sängerin.	O bir şarkıcı.
deu	tur	Ich werde dich nicht mehr betrügen.	Seni daha fazla aldatmayacağım.
deu	tur	Danke, mein lieber Freund, dass du mir immer hilfst, alle meine Sprüche zu übersetzen.	Her zaman tüm sözlerimi çevirmede yardımcı olduğun için sana teşekkür ederim, sevgili dostum.
deu	tur	Ich will Tom besuchen.	Tom'u ziyaret etmek istiyorum.
deu	tur	Ich kann nicht glauben, dass ich diesen Satz schreibe.	Bu cümleyi yazdığıma inanamıyorum.
deu	tur	Ich habe vergessen, wie sie heißt.	Onun ismini unuttum.
deu	tur	Wir sollten die Rechte anderer respektieren.	Diğerlerinin hakkına saygı göstermeliyiz.
deu	tur	Schön, dass es dich gibt!	İyi ki varsın!
deu	tur	Du täuscht dich völlig.	Oldukça yanılıyorsun.
deu	tur	Ich erinnere mich.	Hatırlıyorum.
deu	tur	Tom ist äußerst gesprächig.	Tom oldukça konuşkan.
deu	tur	Ich heiße Ricardo. Und Sie?	Benim adım Ricardo, ya sen?
deu	tur	Die Antwort ist „ja“.	Cevap evettir.
deu	tur	Spricht Arnold Schwarzenegger noch Deutsch?	Arnold Schwarzenegger hâlâ Almanca konuşuyor mu?
deu	tur	Sie haben ein paar Jahre in Spanien gewohnt.	Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.
deu	tur	Steig ein, ich fahre dich irgendwo hin.	Bin, seni bir yere götüreceğim.
deu	tur	Ich habe dafür sowieso schon bezahlt.	Bunun için zaten ödedim.
deu	tur	Das ist nicht natürlich.	Bu doğal değil.
deu	tur	Ich weiß nicht, was du nicht willst, dass ich weiß; also weiß ich nicht, was ich wissen will.	Benim bilmemi istemediğin şeyi bilmiyorum. Yani neyi bilmek istediğimi bilmiyorum.
deu	tur	Ich frage mich, wie es ist, reich zu sein.	Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
deu	tur	Raus!	Çık dışarı!
deu	tur	Ich will mich ein paar Minuten hinlegen.	Birkaç dakika uzanmak istiyorum.
deu	tur	Ich freue mich, dass sie dir gefallen.	Onları beğenmene sevindim.
deu	tur	Meine Vermutung ist dahingehend, dass das erste Kind deiner Tochter ein Mädchen sein wird.	Kızının ilk bebeğinin kız olacağı yönünde tahminim var.
deu	tur	Schließ die Tür.	Kapıyı kapat.
deu	tur	Die Zitrone ist sauer.	Limon ekşi.
deu	tur	Mein Name ist Yamada.	Benim adım Yamada.
deu	tur	Es weht ein sanfter Wind.	Yumuşak bir rüzgar esiyor.
deu	tur	Gutes Gelingen!	Kolay gelsin!
deu	tur	Das klingt gerecht.	Bu kulağa adil geliyor.
deu	tur	Ich schreibe jeden Tag in mein Tagebuch.	Her gün günlüğüme yazıyorum.
deu	tur	Vielleicht ist eines Tages Tom der Chef.	Tom bir gün patron olabilir.
deu	tur	Vögel fliegen oft zusammen.	Kuşlar genellikle birlikte uçar.
deu	tur	Ich renne.	Koşarım.
deu	tur	Donald Trump ist ein pathologischer Lügner.	Donald Trump patolojik bir yalancıdır.
deu	tur	Tom wollte, dass sich Mary bei John entschuldigt.	Tom Mary'nin John'dan özür dilemesini istedi.
deu	tur	Tom hat Mary gesagt, was er gedacht hat, dass John betrunken war.	Tom Mary'ye John'un sarhoş olduğunu düşündüğünü söyledi.
deu	tur	„Hinaus!“, rief er.	"Dışarı!" diye haykırdı.
deu	tur	In der türkischen Sprache haben die Satzzeichen eine große Bedeutung.	Türk dilinde noktalama işaretlerinin büyük bir önemi var.
deu	tur	Mein Haus ist groß.	Benim evim büyük.
deu	tur	Gute Nacht, Erdling.	İyi geceler dünyalı.
deu	tur	„Stelldichein mit dem Tod“ ist ein Krimi von Agatha Christie.	"Ölümle Randevu", Agatha Christie'nin bir polisiye romanıdır.
deu	tur	Sie hört nicht zu.	O dinlemez.
deu	tur	Ich bin es leid, das zu hören.	Onu duymaktan usandım.
deu	tur	Tom ist ein sympathischer Mann.	Tom sempatik bir adam.
deu	tur	Wie viele Punkte hast du erreicht?	Kaç puan almışsın?
deu	tur	Ich halte Tom für normal.	Sanırım Tom normal.
deu	tur	Arbeitest du an etwas Interessantem?	İlginç bir şey üzerinde mi çalışıyorsun?
deu	tur	Du hast offenbar recht.	Görünüşe göre haklısın.
deu	tur	Wir wollen das nicht mehr.	Artık onu istemiyoruz.
deu	tur	Ich hab' ein Aquarium.	Benim bir akvaryumum var.
deu	tur	Das ist wirklich wunderbar.	O gerçekten harika.
deu	tur	Tom rief seine Sekräterin.	Tom sekreterini çağırdı.
deu	tur	Diese Dame, die mich besucht, ist meine Tante.	Beni ziyaret eden bu bayan benim teyzemdir.
deu	tur	Gib mir ein wenig Zeit.	Bana biraz zaman tanı.
deu	tur	Ich bin 19.	Ben 19 yaşındayım.
deu	tur	Als ich am 27. November abends zu Bett ging, nahm ich meine blinde Katze in den Arm und sagte zu ihr: „Du und ich, wir sind allein auf dieser Welt.“ Doch zwei Tage später ist meine blinde Katze gestorben, und ich bin ganz und gar allein geblieben.	27 Kasım günü gece yatağıma gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona şunu dedim. "Bu dünyada seninle ben yalnız kaldık." Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve yapayalnız kaldım.
deu	tur	Was für eine Dummheit!	Ne aptallık!
deu	tur	Du hast Recht. Ich werde ein Taxi nehmen.	Haklısın. Taksiyle gideceğim.
deu	tur	Das Obst ist im Korb.	Meyve sepette.
deu	tur	Ich bin fix und fertig.	Bittim, tükendim.
deu	tur	Tom und Maria wohnen in einem Baumhaus.	Tom ve Mary bir ağaç evinde yaşıyorlar.
deu	tur	Starker Kaffee hat sie die ganze Nacht wach gehalten.	Koyu kahve onu bütün gece uyanık tuttu.
deu	tur	Ich sehe einen Löwen.	Bir aslan görüyorum.
deu	tur	Ich bin älter als du.	Senden daha yaşlıyım.
deu	tur	Meine Tochter geht zur Schule.	Kızım okula gidiyor.
deu	tur	Was ich heute bin, verdanke ich meinem Onkel.	Bugün olduğum yeri amcama borçluyum.
deu	tur	Wir haben zwei Söhne.	İki oğlumuz var.
deu	tur	Ich bin mir ziemlich sicher, dass ich Tom nicht mehr wiedersehen werde.	Tom'u tekrar görmeyeceğimden oldukça eminim.
deu	tur	Gib nicht so schnell auf. Manche Tür, von der du glaubst, sie sei verschlossen, klemmt nur ein wenig.	Hemen pes etme. Kapalı sandığın bazı kapılar, sadece biraz açılmakta zorlanıyorlar.
deu	tur	Alle haben geschlafen.	Herkes uyuyordu.
deu	tur	Ich wünsche uns allen einen gesegneten Freitag.	Hepimize hayırlı Cumalar dilerim.
deu	tur	Ihr Handeln war vergebens.	Yaptıkları beyhude.
deu	tur	Alles verändert sich.	Her şey değişmek üzere.
deu	tur	Es ist das, was Tom wollte.	Bu Tom'un istediği.
deu	tur	Finden Sie das gerecht?	Bunu adil buluyor musunuz?
deu	tur	Wie kann ich Ihnen helfen?	Size nasıl yardım edebilirim?
deu	tur	Ich kann es nicht ertragen, alleine zu leben.	Yalnız yaşamaya dayanamıyorum.
deu	tur	Genau!	Aynen!
deu	tur	Tom hat 30 kg abgenommen.	Tom, 30 kilogram verdi.
deu	tur	Bist du dir sicher, dass hier sonst niemand ist?	Burada başka kimse olmadığına emin misin?
deu	tur	Ist die Steuer im Preis enthalten?	O fiyata vergi dahil mi?
deu	tur	Ich bin gegen jegliche Art von Missbrauch.	Her tür suistimale karşıyım.
deu	tur	Tom versteckt sich vor ihnen.	Tom onlardan saklanıyor.
deu	tur	Tom ist kein Kind.	Tom, bir çocuk değil.
deu	tur	Verschwende deine Zeit nicht mit Erklärungen. Die Menschen hören nur, was sie hören wollen.	Zamanını açıklamalarla ziyan etme. İnsanlar sadece duymak istediklerini duyuyorlar.
deu	tur	Tom ist verrückt.	Tom deli.
deu	tur	Ihr Traum war wahr geworden.	Onun rüyası gerçek oldu.
deu	tur	Mensch, was machst du mit deinen Kindern?	Çocuklarınla ne yapıyorsun insan?
deu	tur	Wir können nicht behaupten, dass wir uns nicht amüsiert hätten.	Eğlenmediğimizi söyleyemeyiz.
deu	tur	Tom will nicht in Boston leben.	Tom Boston'da yaşamak istemiyor.
deu	tur	Wie geht es meinem Sohn?	Nasıl gidiyor oğlum?
deu	tur	Molière wurde 1622 geboren.	Molière 1622'de doğdu.
deu	tur	Tom ärgert sich immer noch sehr.	Tom hâlâ çok kızgın.
deu	tur	Sein Vater war Alkoholiker.	Babası bir alkolikti.
deu	tur	Weißt du, wer vorhin angerufen hat?	Demin kim telefon etti, biliyor musun?
deu	tur	Das Problem ist zu schwierig zu lösen.	Sorun çözülemeyecek kadar zor.
deu	tur	Du solltest es besser nicht machen.	Onu yapmasan iyi olur.
deu	tur	Du musst dich zusammenreißen! Hast du verstanden?	Kendini toparlaman lazım, anladın mı?
deu	tur	Er kam sehr spät nach Hause.	O, eve çok geç geldi.
deu	tur	Willkommen in Boston!	Boston'a hoş geldiniz.
deu	tur	Sie haben sich hinter dem Baum versteckt.	Ağacın arkasına saklandılar.
deu	tur	Der Mord bleibt rätselhaft.	Cinayet gizemini koruyor.
deu	tur	Wie schläfst du des Nachts?	Gece nasıl uyuyorsun?
deu	tur	Sie haben einen Plan.	Onların bir planı var.
deu	tur	Ich habe alles richtig gemacht.	Her şeyi doğru yaptım.
deu	tur	Mary wird nächsten Monat ein Baby bekommen.	Mary'nin önümüzdeki ay bir bebeği olacak.
deu	tur	Sie haben nichts zu essen.	Yiyecek bir şeyleri yok.
deu	tur	Ich reise alleine.	Yalnız geziyorum.
deu	tur	Du hast schnell gelernt.	Çabuk öğrendin.
deu	tur	Der Traum wurde Wirklichkeit.	Rüya gerçek oluyordu.
deu	tur	Solange Sie mich nicht offen fragen, wie können Sie mich da verstehen?	Bana açık açık sormadıkça beni anlayabilir misiniz?
deu	tur	Ich habe wundervolle Erinnerungen an Boston.	Boston hakkında harika anılarım var.
deu	tur	Ich bin sicher, dass Tom enttäuscht sein wird, wenn er das hört.	Eminim Tom onu duyunca hayal kırıklığına uğrayacaktır.
deu	tur	Wir bitten um Verzeihung.	Özür dileriz.
deu	tur	Wo hast du so gut tanzen gelernt?	Böyle güzel dans etmeyi nerede öğrendin?
deu	tur	Sie ist gegangen, ohne sich zu verabschieden.	Hoşçakal, demeden gitti.
deu	tur	Ich wollte mit Ihnen darüber sprechen.	Bunun hakkında sizinle konuşmak istedim.
deu	tur	Kann ich mich jetzt ausruhen?	Dinlenebilir miyim?
deu	tur	Woher kommt ihr?	Siz nerelisiniz?
deu	tur	Er hielt sein Versprechen.	O sözünü tuttu.
deu	tur	Du kannst nicht jeden mit ins Morgen nehmen, manche müssen auch im Gestern bleiben.	Herkesi yarına götüremezsin, bazıları dünde kalmalı.
deu	tur	Es hat ungefähr die Größe von einem Ei.	O, yaklaşık bir yumurta büyüklüğündedir.
deu	tur	Du redest wie meine Oma.	Anneannem gibi konuşuyorsun.
deu	tur	Bitte sprich langsamer.	Lütfen daha yavaş konuşun.
deu	tur	Manchmal ist Schweigen nicht Vergessen. Manchmal ist Schweigen nur Geduld.	Bazen sessizlik unutulmuş değil. Bazen sessizlik sadece sabır.
deu	tur	Sprichwörter sind voll Weisheit.	Atasözleri öğretilerle dolu.
deu	tur	Warum hast du nichts gemacht?	Sen neden hiçbir şey yapmadın?
deu	tur	Wenn du nicht brav bist, kriegst du eine Ohrfeige!	Uslu durmazsan beş kardeş geliyor!
deu	tur	Wem wirst du glauben?	Kime inanacaksın?
deu	tur	Sie sagt immer das, was sie denkt.	O her zaman düşündüğünü söyler.
deu	tur	Du weißt wirklich nicht, wer das ist, oder?	Onun kim olduğunu gerçekten bilmiyorsun değil mi?
deu	tur	Ich tat ihm einen Gefallen.	Ona bir iyilik yaptım.
deu	tur	Können Sie Geige spielen?	Keman çalabilir misiniz?
deu	tur	Weil sie fernsehen.	Çünkü televizyon izliyorlar.
deu	tur	Und wenn er wirklich krank ist?	Ya gerçekten hastaysa?
deu	tur	Tom beklagt sich kaum jemals über etwas.	Tom neredeyse hiçbir şey hakkında şikayet etmezdi.
deu	tur	Vergiss nicht, dass ich dein Chef bin!	Senin patronun olduğumu unutma!
deu	tur	Warum hast du mich nicht gewarnt?	Neden beni uyarmadın?
deu	tur	Woran glauben Sie?	Neye inanıyorsunuz?
deu	tur	Die Ergebnisse waren nicht vorhersagbar.	Sonuçlar öngörülemezdi.
deu	tur	Ich beute sie nicht aus.	Ben, ondan faydalanmıyorum.
deu	tur	Ich liebe dich.	Seni seviyorum.
deu	tur	Meine Mutter spricht nicht sehr gut Englisch.	Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
deu	tur	Wer schweigt, hat nicht immer unrecht. Er hat nur manchmal keine Lust, mit Idioten zu diskutieren.	Susan her zaman haksız değildir. Sadece bazen canı aptallarla tartışmak istemez.
deu	tur	Tom schrieb viele Geschichten.	Tom bir sürü hikaye yazdı.
deu	tur	Lass mich sprechen.	Bırak konuşayım.
deu	tur	Auf dem Computer meiner Tante habe ich jede Menge Viren gefunden.	Teyzemin bilgisayarında bir sürü virüs buldum.
deu	tur	Ich hoffe, dass du aus deinem Fehler etwas gelernt hast.	Umarım hatandan bir şey öğrendin.
deu	tur	Ich bin mir ziemlich sicher, er hat recht.	Onun haklı olduğundan bir hayli eminim.
deu	tur	Weißt du, warum Tom nicht gewonnen hat?	Tom'un neden kazanmadığını biliyor musun?
deu	tur	Alles Gute für deine neue Woche, Liebes.	Yeni haftan mutlu olsun, canısı.
deu	tur	Tom, wo bist du?	Tom, neredesin?
deu	tur	Ich bin doch nicht bescheuert!	O kadar aptal değilim!
deu	tur	Dieser gefällt mir nicht.	Bu hoşuma gitmiyor.
deu	tur	Diese Blume ist die schönste von allen.	Bu çiçeklerin en güzeli.
deu	tur	Du bist erfolgreich, wenn du tust, was du liebst und wenn du liebst, was du tust.	Başarılısın eğer, yaptığını seviyorsan ve sevdiğini yapıyorsan.
deu	tur	Ich habe mich entschlossen, mir von heute an bei meinen Schulaufgaben mehr Mühe zu geben.	Bugünden itibaren derslerime daha çok çalışmak için karar verdim.
deu	tur	Wer jeden Tag zu einem „Ich habe dich lieb - Tag“ macht, der braucht keinen Valentinstag.	Her günü bir „Seni seviyorum - günü“ yapana, bir Sevgililer Günü gerekmez.
deu	tur	Tom ist begeistert von Schokoladenkuchen.	Tom, çikolatalı keke bayılır.
deu	tur	Russland ist eines der Länder in der Welt, in denen die meisten Morde begangen werden.	Rusya dünyada en çok cinayet işlenen ülkelerden biridir.
deu	tur	Anne hat viele Bewunderer.	Anne'nin pek çok hayranı var.
deu	tur	Ich kaufte ein Dutzend Äpfel.	Bir düzine elma aldım.
deu	tur	Du hast eine Alternative.	Bir alternatifin var.
deu	tur	Niemand wusste, dass Tom so gut Französisch sprechen würde.	Kimse Tom'un bu kadar iyi Fransızca konuşabileceğini bilmiyordu.
deu	tur	Wenn du an Wunder glaubst, werden Wunder geschehen.	Mucizelere inanırsan, mucizeler gerçekleşecektir.
deu	tur	Von ihm habe ich alles gelernt.	Her şeyi ondan öğrendim.
deu	tur	Sie übersetzte ein Gedicht.	O, bir şiir çevirdi.
deu	tur	Sie wünscht sich zu ihrem Geburtstag etwas ganz Besonderes.	Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.
deu	tur	Der Professor ermutigte mich bei meinen Studien.	Profesör çalışmalarımda beni teşvik etti.
deu	tur	Du musst früh aufstehen.	Erken kalkmak zorundasın.
deu	tur	Er ist mit Maria nach Boston gefahren.	O Maria ile Boston'a gitti.
deu	tur	Wenn das Wetter gut ist, werden wir morgen früh abfahren.	Eğer hava güzel olursa, yarın sabah erkenden gidebiliriz.
deu	tur	Er hielt am Rande des Abgrunds.	O, uçurumun kenarında durdu.
deu	tur	Fett schwimmt oben.	Yağ yüzeye çıkar.
deu	tur	Ich weiß den genauen Zeitpunkt, wann das passiert ist.	Onun olduğu tam zamanı biliyorum.
deu	tur	Das Wetter blieb schlecht.	Hava kötü kaldı.
deu	tur	Morgen, morgen, nur nicht heute, sagen alle faulen Leute.	Yarın, yarın, bugün değil - der bütün tembel insanlar.
deu	tur	Er ist hingefallen.	O yere düştü.
deu	tur	Steh doch erst mal auf!	Bak, en iyisi sen önce kalk!
deu	tur	Das hast du heute gut gemacht.	Bugün iyi iş çıkardın.
deu	tur	Das Vorhaben wurde besprochen.	Proje değerlendirildi.
deu	tur	Ich habe sie zufällig auf der Straße getroffen.	Onunla tesadüfen yolda karşılaştım.
deu	tur	Ich möchte mir die Zähne putzen.	Dişlerimi fırçalamak isterim.
deu	tur	Ich esse noch.	Hâlâ yiyorum.
deu	tur	Ich glaube, ich habe im Wald einen Geist gesehen.	Ormanda bir hayalet gördüğümü sanıyorum.
deu	tur	Ich habe sie nach Hause gebracht.	Onu eve götürdüm.
deu	tur	Ich fing an, Dinge zu tun, die ich vorher noch nie getan hatte.	Daha önce hiç yapmadığım şeyleri yapmaya başladım.
deu	tur	„Warum hörst du jeden Tag so viel Musik?“ „Weil ich es brauche. Essen und Trinken ist Nahrung für den Körper. Musik ist Nahrung für die Seele.“	„Neden her gün bu kadar çok müzik dinliyorsun? „Çünkü ona ihtiyacım var. Yeme içme vücut için gıdadır. Müzik ruh için gıdadır!“
deu	tur	Manchmal höre ich meinen Vater im Bad singen.	Bazen babamı duşta şarkı söylerken duyuyorum.
deu	tur	Ich habe gehört, dass du dich verlobt hast.	Nişanlandığını duydum.
deu	tur	Ich habe etwas gefunden.	Bir şey buldum.
deu	tur	Tom, Maria, Johannes und Elke leben alle in Boston.	Tom, Mary, John ve Alice'in hepsi Boston'da yaşıyor.
deu	tur	Tom und Mary mögen einander nicht.	Tom ve Mary birbirlerini sevmezler.
deu	tur	Leg deine Tasche unter den Sitz vor dir.	Çantanı önündeki koltuğun altına koy.
deu	tur	Er lebt in England.	O, İngiltere'de yaşıyor.
deu	tur	Sein Zimmer ist unordentlich	Odası düzensiz.
deu	tur	Du hast überhaupt nichts gegessen.	Sen hiçbir şey yemedin.
deu	tur	Gib mir Mut.	Bana cesaret ver.
deu	tur	Albert Einstein sagte einmal: „Esperanto ist die beste Lösung für die Idee einer internationalen Sprache.“	Albert Einstein vaktiyle 'Esperanto evrensel bir dil fikri için en iyi çözüm' demişti.
deu	tur	Hast du eben „Neurussland“ gesagt?	Az önce “Yeni Rusya” mı dediniz?
deu	tur	Er ist elf Jahre alt.	O on bir yaşında.
deu	tur	Das ist genau das, was ich will.	Tam olarak istediğim odur.
deu	tur	Die Schule beginnt am zehnten April.	Okul 10 Nisan'da başlıyor.
deu	tur	Ist Tom noch nicht zu Hause?	Tom henüz evde değil?
deu	tur	Obwohl der Ast dem Wind verzeiht, ist und bleibt er doch gebrochen.	Dal rüzgârı affetse de kırılmıştır bir kere.
deu	tur	Ich werde Tom wieder schreiben.	Tom'a tekrar yazacağım.
deu	tur	Ich muss morgen Früh aufbrechen.	Yarın sabah gitmeliyim.
deu	tur	Die USA sind ein repräsentativer demokratischer Staat.	ABD örnek bir demokrasi ülkesi.
deu	tur	Viele Studenten suchen Teilzeitjobs.	Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.
deu	tur	Das kleine Mädchen öffnete das Fenster.	Küçük kız pencereyi açtı.
deu	tur	Sie hatten mehrere Kinder.	Birçok çocukları oldu.
deu	tur	Sie ist eine junge Studentin.	O, genç bir öğrencidir.
deu	tur	Ich würde dies lieber nicht noch einmal machen.	Artık bunu yapmamayı tercih ediyorum.
deu	tur	Meine Mutter ist krank geworden.	Annem hastalandı.
deu	tur	Wasser besteht aus Wasserstoff und Sauerstoff.	Su hidrojen ve oksijen içerir.
deu	tur	Alle Häuser hatten einen Garten.	Her evin bir bahçesi vardı.
deu	tur	Es schneit. Heute erleben wir unseren ersten Winterschnee im Herbst. Das kann ja noch lustig werden.	Kar yağıyor. Bu kışın ilk karını sonbaharımızda yaşıyoruz. İşimiz, iş desenize.
deu	tur	Hallo, Mimi! Wie geht's?	Merhaba Mimi! Nasılsın?
deu	tur	Alle Menschen sind von Geburt an gleichberechtigt.	Tüm insanlar doğuştan eşittir.
deu	tur	Ich bin nicht verrückt.	Ben deli değilim!
deu	tur	Ein Turm ist höher als ein Haus.	Bir kule bir evden daha yüksektir.
deu	tur	Ich bin größer.	Ben daha uzunum.
deu	tur	Da gibt es nichts Vergleichbares.	Onun paralelliği yok.
deu	tur	Tom hat kein Anrecht auf Schutz.	Tom'un korumaya hakkı yok.
deu	tur	Ich wünsche euch einen entspannten Donnerstag!	Size keyifli bir Perşembe dilerim!
deu	tur	Ich will Indonesisch lernen.	Endonezce öğrenmek istiyorum.
deu	tur	Wo ist er jetzt?	O şimdi nerede?
deu	tur	Maria ist meine Mutter.	Mary benim annem.
deu	tur	Das will ich doch hoffen!	Öyle olmasını umuyorum!
deu	tur	In meinem Schlafzimmer wimmelt es von Spinnen.	Benim yatak odam örümceklerle dolu.
deu	tur	Möchtest du eine Tasse Tee?	Bir bardak çay ister misin?
deu	tur	Er wird seiner Aufgabe gerecht.	İşini hakkıyla yapar.
deu	tur	Er beschloss Arzt zu werden.	O doktor olmaya karar verdi.
deu	tur	Es ist zehn Jahre her, dass er gestorben ist.	O öleli on yıl oldu.
deu	tur	Das ist veraltet.	Zamanı geçmiş bir şey.
deu	tur	Mein Vater vermisst mich und meine Mutter.	Babam beni ve annemi özlüyor.
deu	tur	Ich habe Toms Computer gesteuert.	Tom'un bilgisayarını kontrol ettim.
deu	tur	Ich glaube nicht, dass du Tom irgendetwas erzählen musst.	Tom'a bir şey söylemen gerektiğini sanmıyorum.
deu	tur	Tom hatte nicht den Mut, ihr die Wahrheit zu sagen.	Tom'un ona doğruyu söyleyecek cesareti yoktu.
deu	tur	Blei ist gefährlich.	Kurşun tehlikelidir.
deu	tur	Ich bin mir ziemlich sicher, dass Tom nichts Verrücktes tun wird.	Tom'un çılgınca bir şey yapmayacağından oldukça eminim.
deu	tur	Tom will eine große Familie.	Tom büyük bir aile istiyor.
deu	tur	Einer sollte das Zauberwort sagen.	Birisinin sihirli sözcüğü söylemesi gerekiyor.
deu	tur	Diese Geschichte ist kaum zu glauben.	Bu hikayeye inanması zor.
deu	tur	Er ist entmutigt durch sein Scheitern bei der Prüfung.	İmtihandaki muvaffakiyetsizliğiyle meyustur.
deu	tur	Ich stehe nicht auf der Liste.	Listede değilim.
deu	tur	Das ist mein Auto!	Bu benim arabam!
deu	tur	Es gibt zwei Sorten von Menschen. Die einen lieben Hunde, die anderen haben keine Ahnung.	İki tür insan vardır. Biri köpekleri sever, diğerleri ise hiçbir şeyden bir şey anlamaz.
deu	tur	Der Autor äußert seine Meinung und begründet sie mit wissenschaftlichen Forschungsergebnissen.	Yazar düşüncesini onu akademik araştırma ile destekleyerek belirtiyor.
deu	tur	Ich bin mit einem Freund hier.	Bir arkadaşla buradayım.
deu	tur	Der Tod wird oft mit dem Schlaf verglichen.	Ölüm sıklıkla uyku ile karşılaştırılır.
deu	tur	Warum sagst du uns nicht einfach, was du auf dem Herzen hast?	Neden bize sadece aklından ne geçtiğini anlatmıyorsun?
deu	tur	Du bist nicht Gott.	Sen Tanrı değilsin.
deu	tur	Gehört dieses Buch Takeo?	Bu kitap Takeo'nun mu?
deu	tur	Die Polizisten haben ihre Befugnisse überschritten.	Polis yetkisini aştı.
deu	tur	Das ist kein Krankenhaus.	Burası hastane değil.
deu	tur	Wie sagt man 'good bye' auf Deutsch?	Almanca "güle güle" nasıl denir?
deu	tur	Tom war gestern nicht zu Hause.	Tom dün evde değildi.
deu	tur	Sein Vater isst dort zweimal die Woche.	Onun babası haftada iki kez orada yemek yer.
deu	tur	Ali lebt in seiner eigenen Welt.	Ali kendi dünyasında yaşıyor.
deu	tur	Hilf mir, das zu zerlegen.	Bunu sökmeme yardım et.
deu	tur	Sie lebt in London.	O Londra'da yaşamaktadır.
deu	tur	Meiner Meinung nach hätte sie es besser gekonnt.	Bence daha iyisini yapabilirdi.
deu	tur	Sie hat mit ihrem Chef geschlafen.	Patronuyla uyudu.
deu	tur	Spielst du noch immer Tennis?	Sen hala tenis oynar mısın?
deu	tur	Im Gymnasium hatten wir als zweite Fremdsprache Deutsch.	Lisedeyken ikinci yabancı dil olarak Almanca görüyorduk.
deu	tur	Tom und drei seiner Freunde gingen zum Picknick.	Tom ve arkadaşlarının üçü pikniğe gitti.
deu	tur	Die Birnen sind heute preiswert.	Bugün armut ucuz.
deu	tur	Wie viel sollte ich heute zahlen?	Bugün ne kadar ödemeliyim?
deu	tur	Ich will gewinnen.	Kazanmak istiyorum.
deu	tur	Ich bin nicht ihr Typ.	Onun tipi değilim.
deu	tur	Bist du vergesslich?	Unutkan mısın?
deu	tur	Nackte Jungen schwammen im Fluss.	Çıplak oğlanlar nehirde yüzüyordu.
deu	tur	Sie hat mich vor die Tür gesetzt.	O, beni kapının önüne koydu.
deu	tur	Ich brauche dich.	Sana ihtiyacım var.
deu	tur	Glas ist eine Sache, die man zum Trinken benutzen kann.	Bardak, bir şey içmek için kullandığımız eşyadır.
deu	tur	Sie hat immer wieder beteuert, dass sie unschuldig sei.	O sürekli suçsuz olduğunu iddia etti.
deu	tur	Sein Vater ist Polizist.	Onun babası bir polistir.
deu	tur	In Deutschland ist bald Weihnachten. Wir wünschen jedem ruhige, schöne und glückliche Tage.	Almanya'da yakında Noel. Herkese huzurlu, güzel ve mutlu günler diliyoruz.
deu	tur	Ich habe nicht mit Tom geredet.	Tom'la konuşmadım.
deu	tur	Das kann nicht Tom sein.	O, Tom olamaz.
deu	tur	Wie viele Buchstaben hat das russische Alphabet?	Rus alfabesinde kaç tane harf var?
deu	tur	Man sagte, es gäbe einen Weg von Herz zu Herz. Seitdem sind wir auf der Suche danach. Diesen Weg zu finden sei einfach, das Problem sei jedoch, ein Herz zu finden.	Gönülden gönüle, yol var dediler. O gün bugün yoldayız. Yol bulmak kolay imiş. Mesele gönül bulabilmek imiş.
deu	tur	Jede Hure war mal eine Jungfrau.	Her Harlot bir zamanlar bakireydi.
deu	tur	Schau mal, Tom ist gekommen.	Bak, Tom geldi.
deu	tur	Es ist ein so altes Lied, dass es jeder kennt.	Öylesine eski bir şarkı ki onu herkes bilir.
deu	tur	Dieser Film ist ein Kultklassiker.	Bu film bir kült klasik.
deu	tur	Jeder hat das Recht, das Land zu verlassen.	Herkesin ülke dışına çıkmaya hakkı vardır.
deu	tur	Entweder bekommt man einen Freund fürs Leben oder man erhält eine Lektion fürs Leben.	Ya yaşam boyu bir dost ya hayat boyu bir ders.
deu	tur	Hohe Steuern helfen den Armen.	Yüksek vergiler fakirlere yardım eder.
deu	tur	Nehmt keine Süßigkeiten von Fremden.	Yabancılardan şeker almayın.
deu	tur	Tom und Maria haben einen Sohn.	Tom ve Mary'nin bir oğlu var.
deu	tur	Sie wird mindestens zwei Jahre brauchen, um für diesen Posten qualifiziert zu sein.	Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
deu	tur	Seid ihr Brüder?	Erkek kardeş misiniz?
deu	tur	Auf ein langes und glückliches Leben!	Uzun ve mutlu bir hayata!
deu	tur	Heute habe ich viele Hausaufgaben.	Bugün çok ödevim var.
deu	tur	Das, was du tust, ist falsch.	Yaptığınız yanlış.
deu	tur	Ich habe mich gerade an etwas erinnert.	Şimdi bir şey hatırladım.
deu	tur	Das Spiel hatte kaum begonnen, als Sie ihren ersten Punkt erzielten.	İlk puanınızı aldığınızda oyun henüz başlamıştı.
deu	tur	Es regnet weiter.	Yağmaya devam ediyor.
deu	tur	Wir leben im Informationszeitalter.	Enformasyon çağında yaşıyoruz.
deu	tur	Davon verstehe ich nicht viel.	Bu konuda çok şey anlamıyorum.
deu	tur	Wie viele chinesische Freunde haben Sie?	Kaç tane Çinli arkadaşınız var?
deu	tur	Du liegst falsch, wenn du denkst, einige Dinge hätte ich für dich geschrieben. Alles schreibe ich für dich.	Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Her şeyi sana yazıyorum !
deu	tur	Alle bewundern Henry.	Herkes Henry' ye hayran.
deu	tur	Lebe diesen Moment!	Bu anı yaşa!
deu	tur	Wir haben die gleiche Antwort erhalten.	Aynı cevabı aldık.
deu	tur	Seine Lektüre umspannt ein weites Gebiet.	Geniş bir alanda okumuşluğu vardır.
deu	tur	Genieße die kleinen Dinge!	Küçük şeylerin tadına var!
deu	tur	Dein ist mein Herz.	Kalbim senin.
deu	tur	Strecken Sie Ihre Arme aus.	Kollarınızı uzatın.
deu	tur	Das Gesetz bin ich!	Kanun benim!
deu	tur	Wen liebst du?	Kimi seviyorsun?
deu	tur	Zum einen bin ich beschäftigt; zum anderen habe ich kein Interesse.	Bir şeyle meşgulüm, başkasıyla ilgilenmiyorum.
deu	tur	Tom ist Programmierer.	Tom bir proğramcı.
deu	tur	Du bist verhaftet worden.	Tutuklandın.
deu	tur	Als er Student war, ging er nur einmal in die Disko.	Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
deu	tur	Ich halte Tom für unreif.	Sanırım Tom olgunlaşmamış.
deu	tur	Du warst von Anfang an jemand Besonderes für mich. Ich habe mich sofort in deiner Nähe wohlgefühlt, obwohl wir uns kaum kannten. Es hat sich einfach so angefühlt, als würden wir uns schon ewig kennen.	Baştan beri benim için özeldin. Birbirimizi çok az tanımamıza rağmen, senin yakınlığında kendimi iyi hissettim. Öyle ki, sanki birbirimizi çok uzun zamandan beri tanıyormuşuz gibi hissettim.
deu	tur	Tom macht nie ein Rendezvous mit älteren Frauen aus.	Tom asla daha yaşlı kadınlarla çıkmaz.
deu	tur	Mein neues Kleid ist rot.	Yeni elbisem kırmızı.
deu	tur	Er will zur See fahren.	Denize gitmek istiyor.
deu	tur	Ist Herr Davis nach Japan gekommen, um Englisch zu unterrichten?	Bay Davis İngilizce öğretmek için Japonya'ya geldi mi?
deu	tur	Ich mag Süßholzwurzel.	Ben meyan kökünü severim.
deu	tur	Ich habe keine Vorstellung, wie viel das kostet.	Onun maliyeti hakkında bir fikrim yok.
deu	tur	Ich finde, dass Tom recht gut schwimmen kann.	Bence Tom oldukça iyi yüzebilir.
deu	tur	Fröhliche Weihnachten!	Mutlu Noeller.
deu	tur	Ich sagte, ich sei nicht bereit.	Hazır olmadığımı söyledim.
deu	tur	Meine Stimme liegt wie ein Schatten auf der Stadt.	Sesim gölge gibi şehirde yerde kalıyor.
deu	tur	Sie wohnt in Kyoto.	O, Kyoto'da yaşıyor.
deu	tur	Er könnte sterben.	Ölebilir!
deu	tur	Hab Erbarmen mit mir!	Bana acıyın!
deu	tur	Tom arbeitet nie des Sonntags.	Tom pazar günü asla çalışmaz
deu	tur	Lass uns saufen!	Hadi birlikte içelim.
deu	tur	Wann bist du das letzte Mal mit jemandem Hand in Hand spazieren gegangen?	En son ne zaman birisiyle el ele dolaştın?
deu	tur	War das deine Frage?	Sualin bu muydu?
deu	tur	Das sind unsere Autos.	Onlar bizim arabalarımız.
deu	tur	Ich weiß.	Biliyorum.
deu	tur	Ich habe die Tür abgeschlossen.	Kapıyı kilitledim.
deu	tur	Ken muss schnell rennen.	Ken hızlı koşmak zorundadır.
deu	tur	Ich heiße Yamada.	Benim adım Yamada.
deu	tur	Ich wusste das schon seit langem.	Bunu çok uzun zamandan beri zaten biliyordum.
deu	tur	Ich glaube nicht, dass Tom weiß, dass ich Kanadierin bin.	Tom'un Kanadalı olduğumu bildiğini sanmıyorum.
deu	tur	Ich werde es für mich behalten.	Onu kimseye söylemeyeceğim.
deu	tur	Ich bin in niemanden verliebt.	Ben kimseye aşık değilim.
deu	tur	Sie ist keine Schönheit.	O güzel bir kız değildir.
deu	tur	Egal, wo sich Gefühle gerade verstecken, Musik findet sie.	Duyguların nerede saklandığı önemli değil. Müzik onları bulur.
deu	tur	Ich kann dafür sorgen, dass das nie mehr passiert.	Bunun tekrar olmayacağından emin olabilirim.
deu	tur	Ich bin noch nicht müde.	Henüz yorgun değilim.
deu	tur	Die Feuerwehrleute eilten in das brennende Haus.	İtfaiyeciler yanan eve doğru koştu.
deu	tur	Die Warteschlange bewegt sich sehr langsam vorwärts.	Kuyruk çok yavaş ilerliyor.
deu	tur	Tom hat nichts gesehen.	Tom bir şey görmedi.
deu	tur	Die berühmte russische Ballerina Anna Pawlowa war eine Tschuwaschin.	Ünlü Rus balerini Anna Pavlova bir Çuvaş oldu.
deu	tur	Tom hörte nicht auf zu rauchen, weswegen Mary den Raum verließ.	Tom sigara içmeyi bırakmadı, bu yüzden Mary odayı terk etti.
deu	tur	Wollen Sie aufgeben?	Vazgeçmek istiyor musunuz?
deu	tur	Was sagt die Frau?	Kadın ne söylüyor?
deu	tur	Wirst du morgen dorthin gehen?	Yarın oraya gidecek misin?
deu	tur	Ist das deins?	O senin mi?
deu	tur	Du kommst als Gast, du gehst als Freund.	Misafır olarak geliyorsun, arkadaş olarak dönersin.
deu	tur	Die Gerechtigkeit ist blind.	Adalet kördür.
deu	tur	Niemand fällt, wenn wir zusammenhalten.	Kimse düşmez, birlik olursak.
deu	tur	Tom sagte, er höre jemanden schnarchen.	Tom birinin horladığını duyduğunu söyledi.
deu	tur	Hast du „ja“ gesagt oder „nein“ ?	Evet mi dedin yoksa hayır mı?
deu	tur	Wir fuhren zurück zum Motel.	Otele geri döndük.
deu	tur	Mozarts Leben war sehr kurz.	Mozart'ın ömrü çok kısaydı.
deu	tur	Ich brauche wirklich eine Arbeit.	Gerçekten bir işe ihtiyacım var.
deu	tur	Ich mache einen Spaziergang.	Yürüyüşe çıkıyorum.
deu	tur	Freunde sind ihr sehr wichtig.	Arkadaşlar onun için çok önemlidir.
deu	tur	Tom kann nicht so schnell rennen wie Mary.	Tom Mary kadar hızlı koşamaz.
deu	tur	Haben euch die Lehrer irregeführt?	Öğretmenler sizi kandırdı mı?
deu	tur	Was bringen dir all diese Wörter, wenn du sie nicht in deinem Herzen verinnerlicht hast?	Bütün bu kelimeler ne verbilirler ki sana, onları yüreğinle içerlemediysen?
deu	tur	Ich weiß, dass sie an mir Gefallen gefunden hat.	Benden hazzetmediğini biliyorum.
deu	tur	Mein Messer ist scharf.	Bıçağım keskin.
deu	tur	Er öffnet das Fenster.	O pencereyi açıyor.
deu	tur	Tom war nicht überrascht, Mary mit John zusammen zu sehen.	Tom Mary'yi John'la gördüğüne şaşırmadı.
deu	tur	Ist es weit von hier?	Orası buradan uzak mı?
deu	tur	Ich hatte keine Arbeit.	Benim bir işim yoktu.
deu	tur	Dann sollten wir uns unbedingt sehen.	O zaman muhakkak görüşelim.
deu	tur	Bleibt weg davon!	Ondan uzak durun.
deu	tur	Ich brauche ein neues Hemd.	Yeni bir gömleğe ihtiyacım var.
deu	tur	Wer sind Sie?	Siz kimsiniz?
deu	tur	Lauf nicht davon!	Kaçma!
deu	tur	Tom weiß, dass Maria Johannes geküsst hat.	Tom, Mary'nin John'u öptüğünü biliyor.
deu	tur	Ich gab dir ein Buch.	Sana bir kitap verdim.
deu	tur	Willst du mich verdammt nochmal auf den Arm nehmen?!	Kafa mı buluyorsun benimle?
deu	tur	Es gab nicht genug Beweise, um ihn des Vergehens schuldig zu befinden.	Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
deu	tur	Ich möchte meine Sachen abholen.	Ben eşyalarımı almak istiyorum.
deu	tur	Wir wohnen in ihrer Nähe.	Ona yakın yaşıyoruz.
deu	tur	Wir haben bereits gegessen.	Biz zaten yemek yedik.
deu	tur	Wie oft wirst du das noch fragen?	Daha kaç kere bunu soracaksın?
deu	tur	Die Schlafenszeit ist vorbei.	Uyku vakti geçti.
deu	tur	Diesen Satz nicht lesen!	Bu cümleyi okuma.
deu	tur	Ich lache nicht oft.	Ben sık sık gülmem.
deu	tur	Ich weiß nicht, was ich in dieser Situation täte.	O durumda ne yapardım bilmiyorum.
deu	tur	Die Polizei bezeichnete Tom als einen Helden.	Polis, Tom'a bir kahraman demişti.
deu	tur	Wir hätten den Weg nicht finden können ohne die Landkarte.	Harita olmasaydı yolu bulamazdık.
deu	tur	Der Gefangene wurde gestern freigelassen.	Tutuklu dün salıverildi.
deu	tur	Ich lebe in der Türkei.	Türkiye'de yaşıyorum.
deu	tur	Da fiel ihnen Tom ein.	O zaman Tom'u hatırladılar.
deu	tur	Der Hut steht ihr perfekt.	Şapka ona mükemmel bir şekilde uyuyor.
deu	tur	Ich habe ein Alter erreicht, wo man das Leben nicht mehr als Spiel betrachtet. Heute träume ich leiser, wacher und achtsamer. Ich werde loslassen, wenn Menschen meine Gefühle nicht respektieren und achten. Ich bettle nicht um falsche Freundschaft und halte nicht daran fest. Ich warte nicht mehr, bis andere sich entschieden haben, sondern treffe meine eigenen Entscheidungen. Ich habe ein Herz, Gefühle und Stolz.	Artık öyle bir yaşa geldim ki, hayatı oyun olarak algılamıyorum. Bugün hayallerimi daha sessiz, daha bilinçli ve daha dikkatli kuruyorum. Eğer insanlar duygularıma saygı göstermiyor ve dikkat etmiyorlarsa, onlara yol vereceğim. Yalan yanlış Dostluklar için dilenmeyeceğim ve onlara sıkıca tutunmayacağım. Artık başkalarının bir karara varmalarını beklemeyeceğim, aksine kendi kararlarımı vereceğim. Çok şeye sahip değilim ama bir yüreğim, duygularım ve gururum var.
deu	tur	Ich fragte Tom, wo er hinwolle.	Ben Tom'a nereye gitmek istediğini sordum.
deu	tur	Ich bin nicht reich.	Zengin değilim.
deu	tur	Er liebt dich genauso sehr wie ich.	Seni benim kadar seviyor.
deu	tur	Passt dir das in den Kram?	Bu senin ilgini çeker mi?
deu	tur	Heute habe ich drei Stunden gebraucht, hierherzukommen.	Bugün buraya gelmek benim için üç saat sürdü.
deu	tur	Seine Methoden sind veraltet.	Metodların artık geçerli değil.
deu	tur	Er ist jünger als ich.	O benden daha genç.
deu	tur	Tom antwortete Maria nicht.	Tom Mary'ye cevap vermedi.
deu	tur	Tom bat Mary nicht darum, etwas zu tun.	Tom Mary'nin bir şey yapmasını istemedi.
deu	tur	Die alte Dame war so freundlich, mir den Weg zum Bahnhof zu zeigen.	Yaşlı hanımefendi bana istasyona giden yolu gösterecek kadar kibardı.
deu	tur	Tom liest oft im Bett.	Tom çoğu kez yatakta okur.
deu	tur	Wir alle lachten.	Hepiniz güldünüz.
deu	tur	Maria ist eigentlich gar nicht krank. Sie tut nur so.	Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor.
deu	tur	Das ist das Beste, was wir jetzt machen können.	Şimdi yapabileceğimiz en iyi yol odur.
deu	tur	Obwohl du mich enttäuscht hast, bin ich dir nicht böse.	Beni hayal kırıklığına uğratmana rağmen sana kızmıyorum.
deu	tur	Ali sieht mich.	Ali beni görüyor.
deu	tur	Das Trollen ist eine Kunst.	Trollemek bir sanattır.
deu	tur	Du bist größer, als ich erwartet hatte.	Beklediğimden daha uzunsun.
deu	tur	Haben Sie irgendeine Idee dazu?	Onun hakkında hiç fikrin var mı?
deu	tur	Tom senkte seine Stimme.	Tom sesini alçalttı.
deu	tur	Der Apfel fällt nicht weit vom Stamm.	Armut dalının dibine düşer.
deu	tur	Kinder und Betrunkene lügen nicht.	Çocuklar ve sarhoşlar yalan söylemez.
deu	tur	Was empfiehlst du mir?	Bana ne tavsiye edersin?
deu	tur	Ich bereue es nicht, hierher gekommen zu sein.	Buraya geldiğime pişman değilim.
deu	tur	Nimm dich nicht so ernst!	Kendini o kadar ciddiye alma!
deu	tur	Er wurde alt.	Yaşlanıyordu.
deu	tur	Naoki und Kaori sind gleich alt.	Naoki Kaori kadar yaşlıdır.
deu	tur	Es könnte sein, dass wir Tom nie mehr wiedersehen.	Tom'u tekrar görmeyebiliriz.
deu	tur	Dieses Buch wird hier nicht verkauft.	Bu kitap burada satılmıyor.
deu	tur	Mach die Sause!	Çek arabanı!
deu	tur	Ich habe nichts gesehen.	Hiçbir şey görmedim.
deu	tur	Ich habe Tom nichts hiervon gesagt.	Tom'a bununla ilgili hiçbir şey söylemedim.
deu	tur	Es stört mich nicht im Geringsten.	Aldırmıyorum.
deu	tur	Er hat einen Weg gefunden, nicht wahr?	Bir yolunu buldu, değil mi?
deu	tur	Wir sind Kanadier.	Biz Kanadalılarız.
deu	tur	Sie können Deutsch sprechen.	Almanca konuşabilirler.
deu	tur	Das Restaurant ist geschlossen.	Restoran kapalıdır.
deu	tur	Wer ist das denn?	Bu da kim?
deu	tur	Ich liebe Türkisch! Weil diese Sprache mehr ist als die Summe ihrer Worte.	Türkçe severim! Çünkü bu dil sözcüklerinin toplamından daha fazladır.
deu	tur	Keiner hat Tom angerufen.	Kimse Tom'u aramadı.
deu	tur	Wenn man hingegen um Geld bittet, muss man gewisse Bedingungen annehmen.	Biz borç para aldığımızda , şartları kabul etmeliyiz .
deu	tur	Der Hund ist weiß.	Köpek beyaz.
deu	tur	Ich habe Ihnen genügend geholfen. Sie können mir helfen, wenn Sie wollen.	Size yeterince yardım ettim. Eğer bana yardım etmek istiyorsanız yardım edebilirsiniz.
deu	tur	Du bist nicht mehr mein Sohn!	Artık benim oğlum değilsin.
deu	tur	Ich werde in meinem Zimmer schlafen.	Odamda uyuyacağım.
deu	tur	Die Türen waren geschlossen.	Kapılar kapalıydı.
deu	tur	Wenn du im Leben gewinnen willst, dann höre auf dein Herz!	Hayatta kazanmak istiyorsan o zaman kalbini dinle!
deu	tur	Tom versuchte nicht, etwas zu machen.	Tom bir şey yapmayı denemedi.
deu	tur	Ich ziehe es vor, eine Lösung für Probleme zu suchen und sie nicht nur anzuprangern.	Ben problemleri çözmeyi tercih ederim , sadece onlara rapor vermeyi değil.
deu	tur	Wir werden deine Freundlichkeit nie vergessen.	Arkadaşlığını asla unutmayacağız.
deu	tur	Richtig!	Doğru mu?
deu	tur	Vergiss mich nicht und behalte meine Liebe zu dir in deinem Herzen.	Beni unutma ve sana olan sevgimi yüreğinde tut!
deu	tur	Hat Tom gelacht?	Tom güldü mü?
deu	tur	Tritt der Fehler regelmäßig oder sporadisch auf? Ist der Fehler reproduzierbar?	Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
deu	tur	Ich glaube, Tom hat mich angelogen.	Sanırım Tom bana yalan söylüyordu.
deu	tur	Ich habe Tom nicht vergessen.	Tom'u unutmadım.
deu	tur	Hab Geduld! Alle Dinge sind schwierig, bevor sie einfach werden.	Sabırlı ol! Kolay olmadan tüm işler zordur.
deu	tur	Ist Tom noch hier?	Tom hâlâ burada mı?
deu	tur	Schön, dich wiederzusehen!	Seni tekrar görmek güzel.
deu	tur	Tom wunderte sich, warum Mary so verärgert war.	Tom Mary'nin neden bu kadar kızgın olduğunu merak ediyordu.
deu	tur	Ich bin mit einem Französischlehrer verheiratet.	Bir Fransızca öğretmeniyle evliyim.
deu	tur	Wie konntest du aus dem Gefängnis entkommen?	Hapishaneden nasıl kaçabildin?
deu	tur	Das Christentum hat viele Anhänger.	Hristiyanlığın birçok taraftarı vardır.
deu	tur	Er rennt.	Koşuyor.
deu	tur	Kann ich mich so sehen lassen?	Düzgün görünüşlü görünüyor muyum?
deu	tur	Ich halte ein Buch von Susanna Tamaro in den Händen.	Susanna Tamaro'nun bir kitabını elimde tutuyorum.
deu	tur	Frag mich doch nicht andauernd.	Bana sürekli soru sorup durma!
deu	tur	Ich bin besorgt über das Ergebnis.	Sonuçtan endişe ediyorum.
deu	tur	Toms Kinder sind krank.	Tom'un çocukları hasta.
deu	tur	Machen Sie von Ihrem Wahlrecht Gebrauch!	Oyunuza sahip çıkın.
deu	tur	„Gott segne dich!“ – „Ich bin Atheist.“	"Tanrı seni korusun." "Ben ateistim."
deu	tur	Ich wusste nicht, was ich sagen sollte, und schwieg.	Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum ve sustum.
deu	tur	Ich weiß nicht, wie alt Tom ist.	Tom kaç yaşında bilmiyorum.
deu	tur	Er ist sehr süß.	O çok tatlı.
deu	tur	Er zerbricht sich den Kopf darüber, wie er mit der Angelegenheit umgehen soll.	O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.
deu	tur	Könnte ich bitte Ihre Telefonnummer haben?	Telefon numaranızı alabilir miyim, lütfen?
deu	tur	Tom ist kriminell, er verkauft geschmuggelte Zigaretten.	Tom suçlu, kaçak sigara satıyor.
deu	tur	Es gibt eine Menge Leute, die das nicht lernen werden.	Bunu öğrenmeyecek pek çok insan var.
deu	tur	Tom spricht perfekt Deutsch.	Tom mükemmel Almanca konuşur.
deu	tur	Sie hat mich gehen gelassen.	O gitmeme izin verdi.
deu	tur	Wissen Tom und Maria, warum du hier bist?	Tom ve Mary neden burada olduğunu biliyorlar mı?
deu	tur	Ich küsse nicht jeden.	Herkesi öpmem.
deu	tur	Der Staat unterdrückt die Menschen.	Devlet, insanları eziyor.
deu	tur	Das Gute besiegt stets das Böse.	İyilik yap, kötülük bul.
deu	tur	Ich will nach Aschgabat.	Aşkabat'a gitmek istiyorum.
deu	tur	Alle mochten Tom.	Herkes Tom'u sevdi.
deu	tur	Das Essen ist fertig.	Yemek hazır.
deu	tur	Laurie ist links.	Laurie solda.
deu	tur	Ich habe sehr wenig Geld.	Çok az param var.
deu	tur	Ich esse gerne Sonnenblumenkerne.	Ayçekirdeği yemeyi çok severim.
deu	tur	Tom und Maria beschlossen endlich zu heiraten.	Tom ve Mary sonunda evlenmeye karar verdi.
deu	tur	Anfangs lebten sie in Saus und Braus.	Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.
deu	tur	Über Geld spricht man nicht, man hat es.	İnsan sahip olmadığı para hakkında konuşmaz.
deu	tur	Wir sehen uns nur um.	Öylesine bakınıyoruz.
deu	tur	Die Geschichte war sehr interessant.	Hikaye çok ilginçti.
deu	tur	Nur nicht aufgeben!	Sakın pes etme!
deu	tur	Ich küsse nicht jeden!	Herkesi öpmem!
deu	tur	Wir sind Brüder.	Biz kardeşiz.
deu	tur	Ich hasse dich.	Senden nefret ediyorum.
deu	tur	Weißt du, was das Schönste daran ist, bei dir zu sein?	Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
deu	tur	Ich kann nachvollziehen, wie schwierig diese Situation für dich ist.	Bu durumun, senin için ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum.
deu	tur	Manchmal bin ich so gutmütig, da würde ich mich selbst am liebsten über den Tisch ziehen.	Bazen o kadar iyi niyetli oluyorumki, benim bile kendime kazık atasım geliyor.
deu	tur	Bist du Araber?	Arap mısın?
deu	tur	Ich geh' leben! Kommst du mit mir?	Ben yaşamaya gidiyorum! Benimle geliyor musun?
deu	tur	Hast du schon gefrühstückt?	Henüz kahvaltı yaptın mı?
deu	tur	Denk daran, dass wir alle im selben Boot sitzen!	Hepimizin aynı gemide olduğunu hatırla.
deu	tur	Er fehlt mir nicht mehr.	Artık onu özlemiyorum.
deu	tur	Das Wasser war blau.	Su maviydi.
deu	tur	Japan ist ein schönes Land.	Japonya güzel bir ülkedir.
deu	tur	Das Rathaus befindet sich gleich um die Ecke.	Belediye binası hemen köşede.
deu	tur	Gonzales schenkt allen seinen Angestellten in Europa ein Fahrrad.	Gonzales Avrupa'da tüm çalışanlarına bir bisiklet sunuyor.
deu	tur	Sie muss krank sein.	Hasta olmalı.
deu	tur	Sprechen Sie Niederländisch?	Hollandaca konuşur musunuz?
deu	tur	Tom schreibt ein Buch.	Tom bir kitap yazıyor.
deu	tur	Tom hat zwei Bücher geschrieben.	Tom, iki kitap yazdı.
deu	tur	Streite nicht mit einer Frau, wenn sie müde ist.	Eğer yorgunsa, bir kadınla asla kavga etme.
deu	tur	Ich habe viel gesehen.	Çok gördüm.
deu	tur	Es kommt im Leben nicht darauf an, Glück zu haben, sondern glücklich zu sein.	Hayatta şanslı olmak değildir sayan, mutlu olmaktır önemli olançi.
deu	tur	Du musst uns nichts beweisen.	Bize hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilsin.
deu	tur	Das ist mein erster russischer Satz.	Bu benim ilk Rusça cümlem.
deu	tur	Tom kommt nicht mehr her.	Tom artık buraya gelmiyor.
deu	tur	Es war eine tolle Zeit.	Çok güzel saatler idi.
deu	tur	Es ist sehr warm hier im Sommer.	Yaz aylarında burası çok sıcaktır.
deu	tur	Sie müssen mit mir kommen.	Benimle gelmek zorundasınız.
deu	tur	Ich weiß das.	Onu biliyorum.
deu	tur	Im Winter komme ich ab und zu hierher.	Kışın arada sırada buraya geliyorum.
deu	tur	Ich bin sehr vergesslich.	Çok unutkanım.
deu	tur	Der Mann, von dem ich rede, ist mein Lehrer.	Kendisinden bahs ettiğim adam, benim öğretmenimdir.
deu	tur	Es gibt da etwas, was du über Maria nicht weißt, und wenn du's erfährst, wirst du staunen.	Mary hakkında bilmediğin bir şey var ve öğrenince şaşıracaksın.
deu	tur	Das Schicksal entscheidet, wer in dein Leben tritt, doch du entscheidest, wer bleibt.	Hayatına kimin gireceğine kader karar verir, ama kimin kalacağına sen karar verirsin.
deu	tur	Vergiss nie zu lächeln! Ich liebe dein Lächeln.	Gülümsemeyi asla unutma! Gülüşünü seviyorum.
deu	tur	Mir wurde gestern Abend mein Auto gestohlen.	Dün gece arabam çalındı.
deu	tur	Der Hund schläft.	Köpek uyuyor.
deu	tur	Tom möchte ein neues Auto.	Tom yeni bir araba istiyor.
deu	tur	Ich hoffe, dass du es bis Montag zurück bringst.	Bunu pazartesiye kadar geri getireceğini umuyorum.
deu	tur	Das Geschirr sind die Geräte und Gefäße, die man zum Kochen und Essen benutzt.	Tabak çanak yemek pişirirken ya da yerken kullandığımız eşyalardır.
deu	tur	Meine Mutter ist verrückt.	Annem deli.
deu	tur	Kommst du heute Abend?	Bu akşam geliyor musun?
deu	tur	Ich bin zum Kühlschrank gegangen, um mir noch ein Bier zu holen.	Kendime bir bira daha getirmek için buzdolabına gittim.
deu	tur	Tom hört Jazz.	Tom jazz dinler.
deu	tur	Ich habe gesehen, wie du sie geküsst hast.	Onu öpüşünü gördüm.
deu	tur	Die Diebe teilten ihre Beute.	Hırsızlar ganimeti paylaştılar.
deu	tur	Hier ist das Auto.	Araba burada.
deu	tur	Ich möchte Schwedisch lernen.	İsveççe öğrenmek istiyorum.
deu	tur	Leih mir bitte dein Wörterbuch aus.	Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.
deu	tur	Der Flughafen ist geschlossen, aber niemand weiß, wieso.	Havaalanı kapalı ama kimse nedenini bilmiyor.
deu	tur	Die Bauarbeiten dauerten bis zum Ende des Jahres 1854.	Yapım çalışmaları 1854 yılının sonuna kadar sürdü.
deu	tur	Ich will siegen.	Kazanmak istiyorum.
deu	tur	Sie fuhr damit fort, Geschichten über Tiere zu schreiben.	O, hayvanlar hakkında hikayeler yazmaya devam etti.
deu	tur	Meine Schwester ist sehr klug.	Kız kardeşim çok zeki.
deu	tur	Wir müssen schnell handeln.	Çabuk davranmalıyız.
deu	tur	Es ist schwer, in Amerika Arbeit zu finden.	Amerika'da bir iş bulmak zordur.
deu	tur	Wo essen Sie zu Mittag?	Öğlen nerede yemek yiyorsunuz?
deu	tur	Gegen welches Gesetz habe ich verstoßen?	Hangi yasayı ihlal ettim?
deu	tur	Ich habe beschlossen, heute glücklich zu sein.	Bugün mutlu olmayi seçiyorum.
deu	tur	Tom hat mir mein Geld gestohlen.	Tom paramı çaldı.
deu	tur	Wie geht’s?	Nasılsın?
deu	tur	Sie haben mir falsch herausgegeben.	Bana paranın üstünü yanlış verdin.
deu	tur	Wir brauchen Hilfe.	Yardıma ihtiyacımız var.
deu	tur	Warum jetzt aufgeben?	Neden şimdi pes ediyorsun?
deu	tur	Ich hatte es völlig vergessen.	Tamamen unutmuşum.
deu	tur	Heute bin ich zum Essen eingeladen.	Bugün yemeğe davetliyim.
deu	tur	Kannst du mir bitte sagen, warum du Tom liebst?	Lütfen bana Tom'u neden sevdiğini söyler misin?
deu	tur	Tom schlief im Büro.	Tom ofisinde uyudu.
deu	tur	Ich werde nie meinen ersten Kuss vergessen.	İlk öpücüğümü asla unutmayacağım.
deu	tur	Ich will Vergeltung!	İntikam istiyorum!
deu	tur	Ich wünsche allen einen schönen Abend.	Herkese iyi akşamlar diliyorum.
deu	tur	Tom denkt nicht, bevor er spricht.	Tom konuşmadan önce düşünmez.
deu	tur	Ich weiß nicht, wer meine Mutter ist.	Annemin kim olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Lassen Sie mich mit Tom sprechen.	Tom'la konuşayım.
deu	tur	Gib dies Ramu!	Bunu Ramu'ya ver.
deu	tur	Du bist immer beschäftigt.	Sen her zaman meşgulsün.
deu	tur	Er muss Amerikaner sein.	Amerikan olsa gerek.
deu	tur	Alkoholismus ist nicht witzig.	Alkolizm komik değildir.
deu	tur	Wir haben schon gegessen.	Biz zaten yemek yedik.
deu	tur	Es war eine sehr gute Erfahrung für ihn.	O, onun için çok iyi bir deneyim oldu.
deu	tur	Du hast dich sehr verändert.	Sen çok değiştin.
deu	tur	Es gibt keine Zeugen.	Hiç tanık yok.
deu	tur	Ist das meine Brille?	O benim gözlüğüm mü?
deu	tur	Planst du heute Nacht auf Toms Party zu gehen?	Bu gece Tom'un partisine gitmeyi planlıyor musunuz?
deu	tur	Weißt du, wo meine Uhr ist?	Saatimin nerede olduğunu biliyor musun?
deu	tur	Kann ich Pedro sprechen?	Pedro ile konuşabilir miyim?
deu	tur	Warum hast du dich heute Morgen verspätet?	Bu sabah neden geç kaldın?
deu	tur	Ich bin dein Bruder.	Ben senin biraderinim.
deu	tur	Dies ist eine aufregende Nachricht.	Bu haber heyecanlı.
deu	tur	Die Freiheitsstatue ist das Symbol der Vereinigten Staaten.	Özgürlük anıtı Amerika'nın sembolüdür.
deu	tur	Ich habe Bernhard gestern zufällig in einer Gaststätte getroffen.	Dün tesadüfen bir lokantada Bernhard ile karşılaştım.
deu	tur	Sie wurden verlassen.	Bırakılmışlar.
deu	tur	Neuen Bekanntschaften gegenüber bin ich gewöhnlich misstrauisch.	Yeni tanıştığım insanlar hakkında şüpheciyimdir.
deu	tur	Sie bestand darauf, dass ich den Arzt aufsuchen sollte.	Doktorla görüşmem konusunda ısrar etti.
deu	tur	Tom war ein Kriegsheld.	Tom bir savaş kahramanıydı.
deu	tur	Tom ließ Maria allein im Zimmer.	Tom Maria'yı odada yalnız bıraktı.
deu	tur	Hör mit dem blöden Gerede auf.	Bırak zevzekliği.
deu	tur	Nachdem man erkrankt ist, nutzt es nichts, Obst zu essen.	Hasta olduktan sonra, meyve yemenin yararı yok.
deu	tur	Tom versteht kein Französisch.	Tom Fransızca anlamıyor.
deu	tur	Du fühlst zu viel.	Sen fazlasıyla duygusalsın.
deu	tur	Das Wasser ist nicht trinkbar.	Su içilebilir değil.
deu	tur	Ich will meine Gedanken offen ausdrücken.	Ben açıkça düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
deu	tur	Tom ist neugierig.	Tom meraklıdır.
deu	tur	Richtig?	Doğru mu?
deu	tur	Ich lasse nicht zu, dass dir etwas Schlechtes widerfährt.	Başına kötü bir şey gelmesine asla izin vermem.
deu	tur	Ihr Konto ist leer.	Hesabınız boş.
deu	tur	Woher in aller Welt wusstest du das?	Acaba onu nasıl bildin?
deu	tur	Er hat eine Katze und zwei Hunde.	Onun bir kedisi ve iki köpeği var.
deu	tur	Ist das eine neue Krawatte?	O, yeni bir kravat mı?
deu	tur	Er hat einen Hund.	Onun bir köpeği var.
deu	tur	Du bist was ganz Besonderes!	Sen bambaşkasın!
deu	tur	Er ist Lieferant.	O, tedarikçi.
deu	tur	Ich liebe dein Lächeln.	Gülüşünü seviyorum.
deu	tur	Tom ist krank.	Tom hasta.
deu	tur	Schmeckt es süß oder sauer?	O, tatlı mı yoksa ekşi midir?
deu	tur	Ihr werdet abwarten müssen.	Beklemek ve görmek zorunda kalacaksınız.
deu	tur	Toni wohnt in Kōbe.	Tony Kobe'de yaşıyor.
deu	tur	Ich sah nur eine Person am Strand.	Sahilde yalnız tek bir kişi gördüm.
deu	tur	Die Gäste trinken Bier und Wein.	Konuklar bira ve şarap içiyorlar.
deu	tur	Er lernt Französisch, um mehr Geld zu verdienen.	O daha fazla para kazanmak için Fransızca öğreniyor.
deu	tur	Weißt du, dass ich nichts von einem Menschen halte, der seinen Namen verbirgt?	Adını saklayan adamı ciddiye almayacağımı bilmiyor musun?
deu	tur	Lass uns so Seite an Seite schlafen, aber bitte verlass mich nicht, Mutter.	Böyle yatalım yan yana, ne olur bırakma beni annem.
deu	tur	Tom ist gefährlich.	Tom tehlikelidir.
deu	tur	Was macht Tom denn hier? Ich dachte, der wäre in Europa.	Tom burada ne yapıyor? Onun Avrupa'da olduğunu sanıyordum.
deu	tur	Ich habe ihnen nichts gegeben.	Onlara hiçbir şey vermedim.
deu	tur	Mein Rücken schmerzt immer noch.	Sırtım hala ağrıyor.
deu	tur	Das ist ein Problem.	Bu bir problem.
deu	tur	Du sprichst wie deine Mutter.	Annen gibi konuşuyorsun.
deu	tur	Verwahren Sie nicht all Ihr Geld in nur einer Hosentasche.	Paranızın tümünü bir cepte tutmayın.
deu	tur	Er hat seine Tasche zu Hause vergessen.	O çantasını evde unuttu.
deu	tur	Das Buch scheinen nur wenige Leute gelesen zu haben.	Az sayıda insan kitabı okumuş gibi görünüyor.
deu	tur	Dieser Schreibtisch ist gut.	Bu masa iyidir.
deu	tur	Mach dir um die keine Sorgen!	Onun hakkında endişelenme.
deu	tur	Das Tor wird um acht Uhr geschlossen.	Kapı sekizde kapanır.
deu	tur	Ich möchte mit dir gehen.	Ben seninle gitmek istiyorum.
deu	tur	Ich komme nicht aus Boston.	Ben Boston'lu değilim.
deu	tur	Ich habe Tom Marias Telefonnummer gegeben.	Tom'a Mary'nin telefon numarasını verdim.
deu	tur	Das Bild sieht besser von weitem aus.	Bu resim uzaktan daha iyi görünüyor.
deu	tur	Zu verbrauchen, das ist der einzige Zweck der menschlichen Existenz.	İnsan denen varlığın tek amacı tüketmek.
deu	tur	Ich war müde geworden, habe aber weitergearbeitet.	Yorgundum ama çalışmaya devam ettim.
deu	tur	Kennst du ein billiges Hotel hier in der Nähe?	Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz?
deu	tur	Was ist der Unterschied zwischen einer Meeresschildkröte und einer Landschildkröte?	Kaplumbağa ile tosbağa arasındaki fark nedir?
deu	tur	Es ist Zeit für eine kleine Pause!	Küçük bir mola için tam zamanı.
deu	tur	Das war nur ein Jahr her.	O sadece bir yıl önceydi.
deu	tur	Glauben Sie Tom?	Tom'a inanıyor musunuz?
deu	tur	Hörst du gerne Musik?	Müzik dinlemeyi sever misin?
deu	tur	Im Radio gab eine Schlechtwetterwarnung.	Radyo kötü hava uyarısı yaptı.
deu	tur	Das ist wirklich wundervoll!	O gerçekten harika.
deu	tur	Ein alter Mann ruhte sich unter dem Baum aus.	Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.
deu	tur	Er arbeitet nicht, er ist arbeitslos.	Çalışmıyor, işsiz.
deu	tur	Wie können Sie wissen, ob dieser Umstand den Tatsachen entspricht oder nicht?	Bu olayın doğru olup olmadığını nasıl bilebiliriz?
deu	tur	Du hast drei Sekunden, um eine Entscheidung zu treffen.	Seçimini yapmak için üç saniyen var.
deu	tur	Ich suchte Tom.	Tom'u aradım.
deu	tur	Kenne ich Tom?	Tom'u tanıyor muyum?
deu	tur	Ich will nicht, dass er weiß, wo ich wohne.	Nerede yaşadığımı bilmesini istemiyorum.
deu	tur	Menschen, die zueinander gehören, finden auf wundersame Weise immer wieder zusammen.	Birbirini ait olan insanlar, her zaman mucisevi bir şekilde tekrar kavuşular.
deu	tur	Wie kommst du nach Hause?	Eve nasıl gideceksin?
deu	tur	Ich habe nichts anzuziehen.	Giyecek bir şeyim yok.
deu	tur	Was kann ich Ihnen beibringen?	Size ne öğretebilirim?
deu	tur	Ich wollte, aber ich konnte nicht.	İstedim ama yapamadım.
deu	tur	Wen du liebst, lass frei!	Sevdiğini özgür bırak!
deu	tur	Tom fragte sich, ob es Mary war, die ihm die Schachtel mit den Äpfeln geschickt hatte.	Tom bir kutu elmayı ona gönderenin Mary olup olmadığını merak etti.
deu	tur	Ich sehe mir gerne französischsprachige Filme an.	Fransızca filmler izlemeyi seviyorum.
deu	tur	Warum versuchst du, mit mir zu streiten?	Niçin benimle tartışmaya girişiyorsun?
deu	tur	Es wird etwas Zeit brauchen, diesen Code zu knacken.	Bu şifreyi kırmak biraz zaman alacak.
deu	tur	Ich richtete meine Aufmerksamkeit auf das Thema.	Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım.
deu	tur	Kinder sind ungeduldig und unruhig.	Çocuklar, sabırsız ve kaygılılar.
deu	tur	Eines Tages werde ich sagen: „Es war nicht immer einfach, aber ich habe es geschafft.“	Bir gün, kolay değildi ama başardım diyeceğim.
deu	tur	Ich habe nicht gewonnen.	Kazanmadım.
deu	tur	Ich dachte, wir könnten uns bei einer Imbissstube hinsetzen.	Bir snackbar'da oturabiliriz diye düşündüm.
deu	tur	Lass mich los!	Beni rahat bırak!
deu	tur	Sie hat ein Cabrio.	Onun üstü açık bir arabası var.
deu	tur	Manchmal reicht ein Wort.	Bazen bir kelime yeterlidir.
deu	tur	Bitte urteile nicht über mich!	Lütfen beni yargılama.
deu	tur	Wie lange braucht man, um Deutsch zu lernen?	Almanca öğrenmek için ne kadar zaman gerekli?
deu	tur	Fürs Laufen nimmt ein Hund kein Geld.	Koşmak için köpek para almaz.
deu	tur	Tom kann wie ein Roboter tanzen.	Tom bir robot gibi dans edebilir.
deu	tur	Tom und Maria spielen zusammen Golf.	Tom ve Mary birlikte golf oynarlar.
deu	tur	Tom kam.	Tom geldi.
deu	tur	Er riskierte sein Leben, um sie zu retten.	Onu kurtarmak için hayatını riske attı.
deu	tur	Mit so etwas hatte ich nicht gerechnet.	Böyle bir şeyi beklemiyordum.
deu	tur	Ich gehe zu Fuß zur Arbeit.	Ben işe yürüyerek giderim.
deu	tur	Schreibe das bitte in dein Heft ab.	Lütfen bunu defterine geçir.
deu	tur	Wir sollen das Boot der Reihe nach rudern.	Sein rüdes Benehmen ärgert mich.
deu	tur	Tom ist nicht mein Sohn.	Tom benim oğlum değil.
deu	tur	Ich esse Joghurt.	Yoğurt yiyorum.
deu	tur	Ich lebe in Istanbul.	İstanbul'da yaşıyorum.
deu	tur	Ich habe dich das heute Morgen sagen hören.	Bu sabah onu söylediğini duydum.
deu	tur	Tom ist stark.	Tom güçlü.
deu	tur	Das fängt ja gut an!	Aman, ne de iyi başladι !
deu	tur	Werde schnell gesund!	Hemen çabuk iyileş!
deu	tur	Respektiere dich selbst.	Kendinize saygı duyun.
deu	tur	Das ist genau das, was ich kaufen wollte.	O tam olarak almak istediğim şey.
deu	tur	Sie war allein in dem Haus.	Evde yalnızdı.
deu	tur	Warum hat Tom das getan?	Tom bunu niçin yaptı?
deu	tur	Ich will einfach nur, dass du weißt, dass ich immer für dich da bin!	Her zaman yanında olduğumu bilmeni istiyorum sadece!
deu	tur	Er und ich sind zehn Jahre verheiratet.	O ve ben on yıldır evliyiz.
deu	tur	„Sind Sie Lehrer?“ – „Ja, bin ich!“	"Siz bir öğretmen misiniz?" "Evet, ben bir öğretmenim."
deu	tur	Wo sind ihre Zeitungen?	Gazeteleri nerede?
deu	tur	Was hast du gestern Abend gegessen?	Dün akşam ne yemek yedin?
deu	tur	Ja! Genau so ist es! Stimmt ihr auch zu?	Evet! Aynen öyle! Sizde katılıyor musunuz?
deu	tur	Ich möchte Tanzen lernen.	Dans etmeyi öğrenmek istiyorum.
deu	tur	Tom trägt keine Brille.	Tom gözlük takmaz.
deu	tur	Schlag es im Wörterbuch nach!	Ona sözlükte bak.
deu	tur	Ich muss dieses Medikament schlucken.	Bu ilacı yutmalıyım.
deu	tur	Ich arbeite nicht.	Çalışmıyorum.
deu	tur	Als ich dich sah, habe ich mich gefreut wie ein Kind.	Seni görünce çocuk gibi sevindim.
deu	tur	Wir haben nur eine Chance.	Sadece bir şansımız var.
deu	tur	Er ist ehrgeizig.	Hırslıdır.
deu	tur	Wir wollen leben.	Biz yaşamak istiyoruz.
deu	tur	Ist das dein letztes Wort?	Bu son sözün mü?
deu	tur	Habt Ihr einen Termin für eure Hochzeit festgesetzt?	Düğününüz için bir tarih ayarladın mı?
deu	tur	Tom ist ein sehr talentierter junger Mann.	Tom genç ve çok yetenekli bir adam.
deu	tur	Wer nur fürs Geld kämpft, hat nichts, wofür es sich zu leben lohnt.	Sadece para uğruna mücadele eden, hayatında yaşamaya değer bir şeye sahip değildir.
deu	tur	Was?	Ne?
deu	tur	Einsamkeit ist schwer zu ertragen.	Yalnızlık dayanılması zor.
deu	tur	Ich muss morgen Früh aufbrechen.	Yarın sabah gitmek zorundayım.
deu	tur	Ich kenne deinen Vater.	Ben senin babanı tanıyorum.
deu	tur	Ihre Schwester lebt in Schottland.	Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.
deu	tur	Dir zeige ich es aber!	Ben sana gösteririm.
deu	tur	Tom ist größer als Maria.	Tom Mary'den daha uzundur.
deu	tur	Das ist alles, was ich habe.	Sahip olduğum her şey odur.
deu	tur	Ist sie deine Schwester?	O senin kız kardeşin mi?
deu	tur	Ich habe dich geliebt.	Seni seviyordum.
deu	tur	Ich bin nicht in der Lage, mich auf den Beinen zu halten.	Ayakta duracak hâlim yok.
deu	tur	Den Kühlschrank wegzuschieben war sehr mühsam.	Buzdolabını yerinden kaydırmak çok güç oldu.
deu	tur	Meine Frau ist krank.	Karım hasta.
deu	tur	Du musst Tom die Wahrheit sagen.	Tom'a doğruyu söylemelisin.
deu	tur	Ich muss einen Brief schreiben. Hast du Papier?	Mektup yazmam gerekiyor. Kağıdın var mı?
deu	tur	Wo ist Maria?	Mary nerede?
deu	tur	Wir können es machen.	Onu yapabiliriz.
deu	tur	Ich dachte, wir hätten keinen Kaffee mehr.	Düşündüm de ,daha fazla kahvemiz kalmadı.
deu	tur	Du bist nicht alles, aber ohne dich ist alles nichts.	Sen her şey değilsin ama sensiz de her şey bir hiç.
deu	tur	Ich geriet in Vergessenheit.	Unutuldum.
deu	tur	Tom hat nur drei Fehler gemacht.	Tom sadece üç tane hata yaptı.
deu	tur	Ich kannte ihn auch nicht.	Bunu ben de bilmiyordum.
deu	tur	Tom ist hier die einzige Person, die weiß, wo Mary wohnt.	Tom burada Mary'nin nerede yaşadığını bilen tek kişidir.
deu	tur	Immer wenn etwas aus deinem Leben verschwindet, ist das nur ein Zeichen dafür, dass etwas Besseres unterwegs ist.	Ne zaman ki, hayatından bir şeyi yitirirsen, o zaman bu sadece daha iyi bir şeyin sana doğru yolda olduğunun işaretidir.
deu	tur	Ich habe meine Hausaufgaben endlich fertig gemacht; jetzt kann ich ins Bett gehen.	Sonunda ödevimi bitirdim; şimdi yatağa gidebilirim.
deu	tur	Ja, er hat es schon geschrieben.	Evet, onu yazdı.
deu	tur	Tom hätte dort sein müssen.	Tom orada olmalıydı.
deu	tur	Ich will stehen.	Ayakta durmak istiyorum.
deu	tur	Gold ist schwerer als Silber.	Altın gümüşten daha ağırdır.
deu	tur	Sprechen Marsianer Englisch?	Marslılar İngilizce konuşurlar mı?
deu	tur	Mary vermisst Boston.	Mary Boston' u özlüyor.
deu	tur	Tom will, dass du isst.	Tom senin yemeni istiyor.
deu	tur	Die Dusche ist kaputt.	Duş bozuk.
deu	tur	Tom ist Müller.	Tom bir değirmencidir.
deu	tur	Das ist unnatürlich.	Bu doğal değil.
deu	tur	Werd nicht fett.	Kilo alma.
deu	tur	Tom weiß nicht, was Maria von ihm erwartet.	Tom Mary'nin ondan ne beklediğini bilmiyor.
deu	tur	Es ist schade, dass du nicht Französisch sprichst.	Fransızca konuşmaman yazık.
deu	tur	Gib mir noch einen kleinen Kuss.	Bana küçük bir öpücük daha ver.
deu	tur	"Ist Ihre Frau Britin?" "Sie ist keine Britin, sie ist eine Schottin."	Sizin hanım Britanyalı mı? ''O Britanyalı değil, o İskoçyalı.
deu	tur	Weißt du, was der eigentliche Grund war, weshalb ich mich über dich geärgert habe?	Asıl sana kızdığım nokta ne idi biliyor musun?
deu	tur	Ich bedanke mich für die Aufnahme in eure einmalige Gruppe und wünsche euch allen einen wunderschönen Abend.	Beni değerli grubunuza kabul ettiğiniz için şükranlarımı sunar ve herkese mutlu bir akşam dilerim.
deu	tur	Diese Nachricht zu hören machte sie glücklich.	Bu haberi duymak onu mutlu etti.
deu	tur	Sag ihr nicht, dass ich hier bin!	Ona burada olduğumu söyleme.
deu	tur	Ich denke nicht, dass Tom das getan hat.	Onu Tom'un yaptığını sanmıyorum.
deu	tur	Der Mond versteckt sich hinter einem Schleier von Höhennebel.	Ay yükseklerde bir sis tabakasının arkasında saklanıyor.
deu	tur	Er konnte die Zwillinge nicht unterscheiden.	İkizleri ayırt edemedi.
deu	tur	Ich verstehe Englisch nicht gut.	İngilizceyi iyi anlayamıyorum.
deu	tur	Natürlich musst du mal heiraten, mein Sohn. Wer wird für dich kochen?	Oğlum, tabi ki evlenmen gerekiyor. Kim sana yemek pişirecek?
deu	tur	Tom hat mir sehr geholfen.	Tom bana çok yardım etti.
deu	tur	Tom bat in Marias Namen um Entschuldigung.	Tom Mary'nin adına özür diledi.
deu	tur	Er besaß einst sehr viel Land.	Bir zamanlar onun bir sürü arazisi vardı.
deu	tur	Habt ihr irgendeine Idee dazu?	Onun hakkında hiç fikrin var mı?
deu	tur	Dinge, die mich nicht glücklich machen, können weg.	Beni mutlu etmeyen şeyler, gidebilir.
deu	tur	Das ist nicht mein Problem.	O benim sorunum değil.
deu	tur	Ich will weder das, was ich habe, noch das, was ich eh nicht bekommen kann. Beides macht mich nicht glücklich. Doch diese Erkenntnis fühlt sich endlich richtig gut an.	Ne sahip olduğum şeyi istiyorum ne de sahip olamayacağım şeyi. İkisi de beni mutlu etmiyor. Ancak bunu idrak etmek bana kendimi gerçekten iyi hissettiriyor.
deu	tur	Ich wollte meine Eltern nicht enttäuschen.	Ailemi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum.
deu	tur	Wir bewahren die Lebensmittel im Kühlschrank.	Gıda maddelerini buzdolabında saklıyoruz.
deu	tur	Ich warte auf deine Antwort.	Cevabını bekliyorum.
deu	tur	Sobald der Letzte, der sich an dich erinnert, stirbt, ist es so, als hättest du nie existiert.	Seni hatırlayan en son kişi de öldüğünde, hiç yaşamamış gibisindir.
deu	tur	Ich will sie nicht verlieren.	Onu kaybetmek istemiyorum.
deu	tur	Der kleine Kühlschrank ist dreckig.	Küçük buzdolabı kirli.
deu	tur	Ich kann mich gut in ein Team einfügen.	Ekip içinde iyi uyum sağlarım.
deu	tur	Ich will nicht mit Tom sprechen.	Tom'la konuşmak istemiyorum.
deu	tur	Harry ist ein US-amerikanischer Schauspieler.	Harry Amerikalı bir aktördür.
deu	tur	Das ist kein Spielzeug!	Bu bir oyuncak değil!
deu	tur	Er hat die Schule gegründet.	O, okulu kurdu.
deu	tur	Wenn es weh tut, sei achtsam, das Leben versucht dir etwas beizubringen!	İncindiysen gözlemle, hayat sana bir şeyler öğretiyordur!
deu	tur	Niemand spricht mit mir.	Kimse benimle konuşmuyor.
deu	tur	Unterbrich mich nicht während ich spreche.	Konuşurken lafımı bölme.
deu	tur	Derzeit gibt es 2,5 Millionen Flüchtlinge in der Türkei.	Şu sıralarda, Türkiye'de 2.5 milyon mülteci bulunuyor.
deu	tur	Es ist schön, euch wiederzusehen.	Sizi tekrar görmek güzel.
deu	tur	Das blaue Fahrrad ist neu.	Mavi bisiklet yeni.
deu	tur	Das ist nicht Ihr Messer.	O sizin bıçağınız değil.
deu	tur	Maria ist schön.	Mary güzel.
deu	tur	Bitte schön, Sie wünschen?	Buyurun, arzunuz?
deu	tur	Ihr Haus ist sehr schick.	Eviniz çok şık.
deu	tur	Unsere Mannschaft hat verloren.	Takımımız kaybetti.
deu	tur	Ich bin so, wie ich sein will.	Olmak istediğim gibiyim.
deu	tur	Haben Sie Ihre Hausaufgaben gemacht?	Ödevini yaptın mı?
deu	tur	Ich möchte einen Salat.	Bir salata istiyorum.
deu	tur	Ich kann sprechen.	Ben konuşabiliyorum.
deu	tur	Du hast getan, was du konntest, Tom.	Elinden geleni yaptın, Tom.
deu	tur	Mein Onkel kommt uns morgen besuchen.	Amcam yarın bizi görmeye gelecek.
deu	tur	Tom wusste schon die ganze Zeit von der Überraschungsparty.	Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu.
deu	tur	Schwimmen habe ich schnell gelernt.	Yüzmeyi çabucak öğrendim.
deu	tur	Sind alle Gesetze gerecht?	Bütün yasalar adil mi?
deu	tur	Nein, ich fürchte keine Geister.	Hayır, hayaletlerden korkmam.
deu	tur	Hast du mit der Frau geschlafen?	Şu kadınla uyudun mu?
deu	tur	Tom ist älter als Maria.	Tom Mary'den daha yaşlıdır.
deu	tur	Darf ich ihm ein paar Fragen stellen?	Ona birkaç soru sorabilir miyim?
deu	tur	Tom hat ein Eichhörnchen.	Tom'un bir sincabı var.
deu	tur	Auf dem Tisch steht eine Vase.	Masanın üzerinde vazo var.
deu	tur	Nur nicht aufgeben!	Sakın vazgeçme!
deu	tur	Dies macht uns stärker.	Bu bizi daha güçlü yapar.
deu	tur	Du sprichst zu schnell.	Çok hızlı konuşuyorsun.
deu	tur	Die Straße war frei von Verkehr.	Yol trafiğe açıktı.
deu	tur	Der Benzinpreis steigt.	Benzinin fiyatı yükseliyor.
deu	tur	Ich bin nicht speziell, ich bin nur eine ganz besondere Ausgabe!	Özel değilim, sadece sınırlı üretimlerdenım.
deu	tur	Halt dich von meiner Schwester fern!	Kardeşimden uzak dur.
deu	tur	Zähl mich dazu.	Beni dahil et.
deu	tur	Wie komme ich denn zur nächstgelegenen Haltestelle?	En yakın istasyona nasıl gidebilirim acaba?
deu	tur	Er erhielt eine Abfindung von einer Million Dollar.	Tazminat olarak bir milyon dolar aldı.
deu	tur	Werde ich einmal einen Tag ungestört verbringen können?	Rahatsız edilmeden bir gün geçirebilecek miyim?
deu	tur	Die Busse fuhren einer nach dem anderen ab.	Otobüsler art arda ayrıldı.
deu	tur	Er besitzt viele Bücher.	Onun çok sayıda kitabı var.
deu	tur	Tom ist nicht Trump.	Tom Trump değil.
deu	tur	Warum hast du das gesagt?	Onu niçin söyledin?
deu	tur	Wo ist das nächste Krankenhaus?	En yakın hastane nerede?
deu	tur	Das hast du verdient.	Onu hak ediyorsun.
deu	tur	Ich möchte, dass du mir die Wahrheit sagst.	Gerçekleri bana söylemeni istiyorum.
deu	tur	Du kannst mich verstehen.	Sen beni anlayabilirsin.
deu	tur	Die Andromedagalaxie ist über zwei Millionen Lichtjahre von uns entfernt.	Andromeda galaksisi bizden 2 milyon ışık yılından fazla uzaktadır.
deu	tur	Toms Vater war Jude.	Tom'un babası Yahudiydi.
deu	tur	Ich habe vor acht Jahren geheiratet.	Sekiz yıl önce evlendim.
deu	tur	So! Ich bin kaputt! Gute Nacht!	Tamamdır! Bittim! İyi geceler!
deu	tur	Ich akzeptiere, aber nur unter einer Bedingung.	Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
deu	tur	Bring mir eine Tasse Kaffee.	Bana bir fincan kahve getir.
deu	tur	Tom hat mir gesagt, dass er uns helfen würde.	Tom bana bize yardım edeceğini söyledi.
deu	tur	Sie spielt Super Mario Bros.	O Super Mario Bros oynuyor.
deu	tur	Ich habe noch etwa eine Stunde Zeit bis zu meiner nächsten Verabredung.	Bir sonraki randevumdan önce hâlâ yaklaşık bir saatim var.
deu	tur	Tom wohnt in einem riesigen Haus.	Tom büyük bir evde yaşıyor.
deu	tur	Er ist verschwunden.	Kayıp.
deu	tur	Kannst du das in amerikanische Dollar wechseln?	Bunu Amerikan dolarına çevirebilir misin?
deu	tur	Dafür muss es eine Erklärung geben.	Bunun bir açıklaması olmak zorunda.
deu	tur	Haben Sie das Geld mitgebracht?	Parayı getirdiniz mi?
deu	tur	Mein Vater lässt sich für Ihre Hilfe wirklich sehr bedanken.	Babam, yardımlarınız için gerçekten çok teşekkür ediyor.
deu	tur	Das war hart wie Stein.	O, kaya gibi sertti.
deu	tur	Wann fährt dein Autobus?	Otobüsün ne zaman kalkıyor?
deu	tur	Du musst Englisch sprechen.	İngilizce konuşmalısın.
deu	tur	Warum hat Tom das getan?	Tom onu neden yaptı?
deu	tur	Er lehrte mich schwimmen.	O, bana yüzmeyi öğretti.
deu	tur	Tanze im Regen!	Yağmurda dans et!
deu	tur	Abführen!	Onu uzaklaştırın.
deu	tur	Heute habe ich es endlich über mich gebracht, ihr zu sagen, dass ich sie liebe.	Bugün nihayet ona seni seviyorum deme cesaretini buldum.
deu	tur	Tom und Mary sprachen nicht mit John.	Tom'la Mary John'la konuşmadı.
deu	tur	Meine zwei Brüder sind beide verheiratet.	Erkek kardeşlerimin her ikisi de evlidir.
deu	tur	Komm nicht näher, du steckst mich mit deiner Dummheit an.	Daha yakına gelme, bana aptallığını bulaştırırsın.
deu	tur	Genau das wollte ich gerade sagen.	Tam olarak söyleyeceğim odur.
deu	tur	Toms Karriere ist vorbei.	Tom Mary'ye biraz para teklif etti.
deu	tur	Meine Schwester hat einen Job.	Kız kardeşimin bir işi var.
deu	tur	Tom wollte seine Frau nicht verlieren.	Tom karısını kaybetmek istemedi.
deu	tur	Ich bin Toms Vater.	Tom'un babasıyım.
deu	tur	Ich hab's umsonst bekommen.	Onu ücretsiz aldım.
deu	tur	Du wirst von der Polizei gesucht.	Polis tarafından aranıyorsun.
deu	tur	Dein Aufsatz ist bislang der beste.	Kompozisyonun yine de en iyisi.
deu	tur	Wenige Menschen kennen die Bedeutung ihres Namens.	Çok az insan isimlerinin anlamını biliyor.
deu	tur	Könntet ihr ein bisschen langsamer sprechen?	Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
deu	tur	Ihr seid ihre Töchter.	Siz onun kızlarısınız.
deu	tur	Ich suche meine Katze.	Ben kedimi arıyorum.
deu	tur	Es ist 30 Meter lang.	O, otuz metre uzunluğundadır.
deu	tur	Es sind acht Meilen von hier nach London.	Buradan Londra'ya sekiz mil.
deu	tur	Da muss man unterscheiden.	İnsan farklı olmalı.
deu	tur	Sie lügt immerzu.	O daima yalan söyler.
deu	tur	Es gibt so viele schöne Menschen, warum soll ich überhaupt heiraten?	Bu kadar güzel insan varken neden evleneyim ki?
deu	tur	Ich bin ein ungeduldiger Student.	Ben sabırsız bir öğrenciyim.
deu	tur	Ich bin durstig.	Ben susadım.
deu	tur	Tom und Mary sind nicht beschäftigt.	Tom ve Mary meşgul değiller.
deu	tur	Ich habe viel Zeit mit Musikhören verbracht.	Müzik dinlemeye çok zaman harcadım.
deu	tur	Fred schrieb seiner Mutter einen langen Brief.	Fred annesine uzun bir mektup yazdı.
deu	tur	Ich bin nicht dein Vater.	Ben senin baban değilim.
deu	tur	Die Leute scheinen mich heute irgendwie anders zu behandeln.	İnsanlar bana bugün farklı davranıyorlar gibi görünüyor.
deu	tur	Das Baby hat sich die Wäschklammer in den Mund gesteckt.	Bebek mandalı ağzına soktu.
deu	tur	Nichts ist gelber als Gelb selber.	Hiçbir şey yeşilin kendisinden daha yeşil değildir.
deu	tur	Du kannst es nicht verfehlen.	Onu mutlaka görürsün.
deu	tur	Wir wollen ihnen kein Trinkgeld geben.	Onlara bahşiş vermek istemiyoruz.
deu	tur	Du hast noch viel Zeit, um solche Dinge zu lernen.	Böyle şeyleri öğrenmek için çok zamanın var.
deu	tur	Dieser Plan ist genial.	Bu plan dâhice.
deu	tur	Der Roman wurde ins Deutsche übersetzt.	Bu roman Almancaya çevrildi.
deu	tur	Wann wirst du nach Hause zurückkehren?	Ne zaman eve döneceksin?
deu	tur	Es tut weh, aber es ist Ordnung. Ich bin es gewohnt.	Acıtıyor canımı, ama sorun değil. Ben buna alışığım.
deu	tur	Lass mich in Ruhe!	Beni rahat bırak!
deu	tur	Alles, was ich erfahren habe, ist für mich sehr wichtig.	Deneyimlediğim her şey benim için çok önemlidir.
deu	tur	Möchten Sie etwas trinken?	İçecek bir şey ister misiniz?
deu	tur	Der Schlüssel zum Glück ist in unseren Herzen.	Mutluluğun anahtarı yüreğimizdedir.
deu	tur	Ich habe ein großes Haus.	Büyük bir evim var.
deu	tur	Ich muss Geld verdienen, um mir einen PC kaufen zu können.	Kendime bir bilgisayar satın alabilmem için para kazanmam gerekiyor.
deu	tur	Du solltest den Anweisungen des Arztes folgen.	Doktorun talimatlarına uyman gerekiyor.
deu	tur	Ich dachte, Tom wäre krank.	Tom'un hasta olduğunu sanıyordum.
deu	tur	Ich liebe sie.	Onu seviyorum.
deu	tur	Sie lebt dort nicht mehr.	Artık orada yaşamıyor.
deu	tur	Ich führe ein Tagebuch in Englisch.	İngilizce bir günlük tutuyorum.
deu	tur	Ich ziehe es vor, allein zu sein.	Yalnız kalmayı tercih ederim.
deu	tur	Wann werdet ihr zurückkehren?	Ne zaman döneceksiniz?
deu	tur	Bist du ein Vampir?	Vampir misin?
deu	tur	Heute ist das Wetter sehr schön.	Bugün hava çok güzel
deu	tur	Gefällt Tom seine Arbeit?	Tom işini seviyor mu?
deu	tur	Das ist nicht das erste Mal, dass das passiert.	Bu ilk defa olmuyor.
deu	tur	Ich habe dich sprechen gehört.	Senin konuştuğunu duydum.
deu	tur	Ruf mich an!	Beni ara!
deu	tur	Ich gebe Ihnen bis morgen Zeit.	Size yarına kadar müddet veriyorum.
deu	tur	Wenn ich glücklich bin, gibt es nichts, was ich nicht tun könnte.	Mutlu olunca yapamayacağım şey yok.
deu	tur	Nein, ich bin kein Deutscher, ich bin Türke.	Hayır, Alman değilim, Türküm.
deu	tur	Tom und ich, wir haben Angst.	Tom ve ben korkuyoruz.
deu	tur	Tom wollte Diplomat werden.	Tom bir diplomat olmak istiyordu.
deu	tur	Wasser gefriert bei 0 Grad Celsius.	Su 0 santigrat derecede donar.
deu	tur	Kann Tom morgen kommen?	Tom yarın gelebilir mi?
deu	tur	Wenn du nicht bei mir bist, dann ist das ungefähr so, als würde ich alleine Tandem fahren. Alles kostet mich etwas mehr Kraft und ich komme nur schwer voran.	Sen yanımda olmadığında, adeta bir tandem bisikletini tek başıma kullanıyormuşum gibi oluyor. Her şey az daha zor, daha çok gücümü tüketiyor ve daha ağır yolumu alabiliyorum.
deu	tur	Wir werden eure Freundlichkeit nie vergessen.	Arkadaşlığınızı asla unutmayacağız.
deu	tur	Ich weiß, dass ich gut genug bin.	Yeterince iyi olduğumu biliyorum.
deu	tur	Er ist in Australien groß geworden.	O, Avustralya'da büyümüş.
deu	tur	Die Katze ist nicht tot.	Kedi ölmedi.
deu	tur	Zeig mir bitte diese Fotos!	Bana fotoğrafları göster lütfen.
deu	tur	Halte meine Hand!	Tut elimi!
deu	tur	Arabisch ist schwer!	Arapça zor!
deu	tur	Tom hat zwei Geschwister.	Tom'un iki kardeşi var.
deu	tur	Mein Knöchel ist verstaucht.	Burkulmuş bir ayak bileğim var.
deu	tur	Tom ist größer und stärker als Maria.	Tom Mary'den daha uzun ve daha güçlüdür.
deu	tur	Was meinst du genau?	Tam olarak ne demek istiyorsun?
deu	tur	Vielleicht gehen sie auch gar nie.	Belki de hiç gitmeyecekler.
deu	tur	Kann ich es anprobieren?	Bunu deneyebilir miyim?
deu	tur	Er ist nicht selten krank.	O nadiren hasta değildir.
deu	tur	Sie sind feige.	Korkaksınız.
deu	tur	Bei YouTube gibt es zu viele Werbeanzeigen.	YouTube'da çok fazla reklam vardır.
deu	tur	Bis wann wirst du dich dort verstecken?	Ne zamana kadar orada saklanacaksın?
deu	tur	Fünf Jahre später brach Krieg aus.	Savaş beş yıl sonra başladı.
deu	tur	Neujahr kommt näher.	Yılbaşı yaklaşıyor.
deu	tur	Das ist echte Teamarbeit.	Bu gerçek bir ekip çalışmasıdır.
deu	tur	Wie lange sind Sie in diesem Land gewesen?	Ne kadar süredir bu ülkedesiniz?
deu	tur	Freundschaft scheint nicht für jeden die gleiche Bedeutung zu haben.	Dostluk herkes için aynı anlama sahip değilmiş gibi görünüyor.
deu	tur	Tom sagte nicht, was er getan hat, um dich so zu verärgern.	Tom seni bu kadar kızdıran yaptığı şeyi söylemedi.
deu	tur	Tom verstand die Frage nicht.	Tom soruyu anlamadı.
deu	tur	Jetzt reicht es!	Yeter artık!
deu	tur	Im Sommer hat sie in einem Laden gearbeitet.	Yaz için bir mağazada iş buldu.
deu	tur	Vergiss nicht, einen Fotoapparat mitzunehmen.	Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.
deu	tur	Ich hätte nie vermutet, dass Tom nicht schwimmen kann.	Tom'un yüzemiyeceğini asla tahmin etmezdim.
deu	tur	Ich möchte nicht bei der Arbeit stören.	İşin varken fazla rahatsız etmek istemiyorum.
deu	tur	Wir sind nicht müde.	Yorgun değiliz.
deu	tur	Tom ist noch immer dort.	Tom hâlâ orada.
deu	tur	Maria hat grüne Augen.	Mary'nin yeşil gözleri var.
deu	tur	Sie hasste ihn so sehr, dass unsere Familie ihn nie besuchen gehen konnte.	O, ondan o kadar çok nefret etti ki ailemiz asla gidemedi ve onu ziyaret edemedi.
deu	tur	Ich spreche Osmanisch.	Ben Osmanlıca konuşuyorum.
deu	tur	Möge unser Ramadanmonat gesegnet sein.	Ramazan ayımız mubarek olsun.
deu	tur	An guten Tagen steht jeder zu dir; an schlechten Tagen und Tagen der Krankheit hingegen steht nur Allah zu dir.	İyi gününde herkes yanında olur; kötü ve hasta gününde ise yalnız Allah yanında olur.
deu	tur	Ich komme am 20. Oktober an.	20 Ekimde geleceğim.
deu	tur	Ich kann Chinesisch sprechen.	Çince konuşabilirim.
deu	tur	Diese Äpfel sind noch nicht reif.	Bu elmalar henüz olgun değil.
deu	tur	George ist sehr geschwätzig.	George oldukça gevezedir.
deu	tur	Ich habe meinen Apfel fallenlassen.	Elmamı düşürdüm.
deu	tur	Einige waren schon ziemlich blau.	Bazıları çoktan fazlasıyla sarhoştular.
deu	tur	Benutze deinen Instinkt!	İçgüdülerini kullan.
deu	tur	Ich werde das nicht mehr tun.	Bunu tekrar yapmayacağım.
deu	tur	Manchmal bleibe ich drei Stunden lang in Tatoeba.	Bazen Tatoeba'da üç saat kalıyorum.
deu	tur	Willst du mit uns Tennis spielen?	Bizimle tenis oynamak ister misin?
deu	tur	Tom und Maria lieben sich nicht mehr.	Tom ve Mary artık birbirlerini sevmiyorlar.
deu	tur	Er muss das Auto waschen.	O arabayı yıkamak zorunda.
deu	tur	Danke, Tom! Ich liebe Blumen.	Teşekkürler Tom. Çiçekleri severim.
deu	tur	So schlage ich zwei Fliegen mit einer Klappe.	Bu yolla bir taşla iki kuş öldürürüm.
deu	tur	Was gibt's dazu noch zu sagen?	Söylenebilecek daha başka bişey var mı?
deu	tur	Allmählich wunderte sie sich über die hiesigen Verhaltensweisen.	Buradaki davranışları tuhaflaşmaya başladı.
deu	tur	Es ereignete sich vor Kurzem.	O, oldukça yakın zamanda oldu.
deu	tur	Er hat Tom geholfen.	O, Tom'a yardımcı oldu.
deu	tur	Ich mag rote Rosen.	Ben kırmızı gülleri severim.
deu	tur	Ich kann gehen.	Gidebilirim.
deu	tur	Was esse ich da?	Ben ne yiyorum?
deu	tur	Wie heißt dieser Fluss?	Bu nehrin adı ne?
deu	tur	Ich warte auf meine Freundin.	Arkadaşımı bekliyorum.
deu	tur	Die Leute sind verärgert.	İnsanlar kızgın.
deu	tur	Sie lud Tom und mich zu der Feier ein.	O, Tom'u ve beni partiye davet etti.
deu	tur	Ich mag Kaffee so stark wie möglich.	Mümkün olduğu kadar kuvvetli kahve seviyorum.
deu	tur	Was wir sehen, hängt meistens davon ab, wonach wir schauen.	Ne gördüğün, genelde neye baktığına bağlıdır.
deu	tur	Es kann sein, dass ich bei dem Kurs durchfalle.	Kursta başarısız olabilirim.
deu	tur	Tom zückte sein Mobiltelefon, um ein Foto zu schießen.	Tom bir fotoğraf çekmek için cep telefonunu çıkarıverdi.
deu	tur	Ich wohne nicht in Helsinki.	Helsinki'de yaşamıyorum.
deu	tur	Die Schüler haben die Arbeit selbst gemacht.	Öğrenciler işi kendileri yaptılar.
deu	tur	Tom ist sehr jung.	Tom çok genç.
deu	tur	Tom kam nicht nach Hause.	Tom eve gelmedi.
deu	tur	Wir alle hoffen doch auf Frieden, oder nicht?	Hepimiz huzur için umut ediyoruz, değil mi?
deu	tur	Die Luft ist schwül.	Hava çok bunaltıcı.
deu	tur	Englisch ist eine Sprache.	İngilizce bir dildir.
deu	tur	Alle lachten – außer Tom.	Tom hariç herkes güldü.
deu	tur	Wir halten das nicht für zutreffend.	Bunun doğru olduğunu sanmıyoruz.
deu	tur	Ich denke nicht, dass du deinen Job aufgeben solltest.	İşini bırakman gerektiğini düşünmüyorum.
deu	tur	Luft ist für den Menschen, was Wasser für den Fisch ist.	Balık için su neyse insan için de hava odur.
deu	tur	Tom wartete länger als eine Stunde.	Tom bir saatten daha fazla bekledi.
deu	tur	Ich wünsche dir auch eine gute Reise.	Sana da iyi yolculuklar dilerim.
deu	tur	Er hat zehn Kinder.	O on çocuğa sahiptir.
deu	tur	Ich lese gerne Bücher.	Ben kitap okumayı severim.
deu	tur	Vor langer Zeit gab es hier eine Brücke.	Uzun zaman önce burada bir köprü vardı.
deu	tur	Ich habe heute viel zu tun. Wenn du bitte morgen kommen würdest!	Bugün işim var. Yarın gelsen lütfen!
deu	tur	Du kannst mir auf Hebräisch schreiben.	Bana İbranice yazabilirsin.
deu	tur	Hat er das gesagt?	Onu söyledi mi?
deu	tur	Wir kamen vom Regen in die Traufe.	Yağmurdan kaçarken doluya tutulduk.
deu	tur	Sein Wagen ist zwei Jahre alt.	Arabası iki yaşında.
deu	tur	Wozu würde ich so etwas machen?	Niye böyle bir şey yapayım?
deu	tur	Mary trägt provozierende Kleidung.	Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
deu	tur	Beeil dich, Tom!	Acele et, Tom.
deu	tur	Die Polizei hat ihre Befugnisse überschritten.	Emniyet yetkisini aştı.
deu	tur	Tom sagte mir, dass alles bereit sei.	Tom bana her şeyin hazır olduğunu söyledi.
deu	tur	Ich denke nicht, dass Tom das getan hat.	Tom'un onu yaptığını sanmıyorum.
deu	tur	Maria warf ein Kissen nach mir.	Mary bana bir yastık attı.
deu	tur	Ich schreibe einen Artikel.	Bir makale yazıyorum.
deu	tur	Ihr Leben ist in Gefahr.	Hayatınız tehlikede.
deu	tur	Tom ging, ohne es jemandem zu sagen.	Tom kimseye söylemeden ayrıldı.
deu	tur	Wo ist er?	O nerededir?
deu	tur	Sprechen Sie Japanisch?	Japonca konuşur musunuz?
deu	tur	Ich habe keine Lust zum Übersetzen.	Çeviri yapmak içimden gelmiyor.
deu	tur	Gehst du zu Tom?	Sen Tom´a mı gidiyorsun?
deu	tur	Alessia kann kein Englisch.	Alessia İngilizce konuşamaz.
deu	tur	Dafür werde ich sie umbringen!	Bunun için onu öldüreceğim!
deu	tur	Ali ist ein Grüner.	Ali yeşildir.
deu	tur	Er ist ein moderner Junge.	O modern bir delikanlı.
deu	tur	Sie sitzt bei ihm.	O, onda oturuyor.
deu	tur	Der Mond ist kein Stern, er ist ein Trabant der Erde.	Ay, yıldız değildir. Dünya'nın uydusudur.
deu	tur	Was hast du heute früh gemacht?	Bugün sabah ne yaptın?
deu	tur	Die Sitzung muss nicht so schlecht sein.	Toplantı çok kötü olmayabilir.
deu	tur	Wir sind immer glücklich.	Her zaman mutluyuz.
deu	tur	Das ist nicht erlaubt.	Bu izinli değil.
deu	tur	Ich bin nicht so wie Tom.	Ben Tom gibi değilim.
deu	tur	Das Baby begann zu weinen.	Bebek ağlamaya başladı.
deu	tur	Wann schließt die Bank?	Banka ne zaman kapanır?
deu	tur	Sind wir auf dem richtigen Weg?	Doğru yolda mıyız?
deu	tur	Ich habe kein so schönes Geschenk von dir erwartet.	Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
deu	tur	Möge sie in Frieden ruhen.	Huzur içinde yatsın.
deu	tur	Ich bin die Mutter von Tom.	Ben Tom'un annesiyim.
deu	tur	Ich war ein Kind, ich erinnere mich, meine Mutter schaukelte mich in der Wiege.	Çocuktum, hatırlıyorum, annem beni beşikte sallıyordu.
deu	tur	Ich habe die Durchsage gerade nicht richtig verstanden.	Duyuruyu tam olarak doğru anlamadım.
deu	tur	Ich spreche täglich Englisch.	Her gün İngilizce konuşurum.
deu	tur	Haben Sie fünf Dollar?	Beş dolarınız var mı?
deu	tur	Ich denke nicht, dass Tom Maria hören kann.	Tom'un Mary'yi duyabildiğini sanmıyorum.
deu	tur	Wir sehen uns, wenn Sie wieder in die Wohnung zurückkommen.	Apartmanda geri görüşürüz.
deu	tur	Heute nicht!	Bugün değil!
deu	tur	Einige sagen, dass Kunst subjektiv ist.	Kimileri, sanatın subjektif olduğunu söylüyorlar.
deu	tur	Tom fallen die Haare aus.	Tom'un saçları dökülüyor.
deu	tur	Ich glaube nicht an Glück.	Şanslara inanmam.
deu	tur	Bei Stromausfall hier klingeln. Wir hören Sie dann schon.	Elektrikler kesildiğinde buradan zile basın. Biz sizi duyarız.
deu	tur	Mein Vater hat am Samstag frei.	Babam cumartesi boş.
deu	tur	Meine Familie wohnte hier zwanzig Jahre lang.	Ailem yirmi yıldır burada yaşıyor.
deu	tur	Ich bin ein Waisenkind.	Ben bir yetimim.
deu	tur	Handle gerecht!	Adil davran!
deu	tur	Ich habe das Rätsel gelöst, aber ich möchte nichts falsch machen.	Olayı çözdüm ama yanlış bir şeyler yapmak istemem.
deu	tur	Sie sind sehr begabt.	Çok yetenekli!
deu	tur	Tom sagte, er habe seine Schlüssel zu Hause gelassen.	Tom anahtarlarını evde bıraktığını söyledi.
deu	tur	Ich werde heute Nacht zu Hause bleiben.	Bu gece evde kalacağım.
deu	tur	Sie sollten so etwas nicht sagen.	Siz böyle bir şeyi söylememelisiniz.
deu	tur	Du kannst auch deinen Professor um Rat bitten.	Öğretmeninizden tavsiye isteyebilirsiniz.
deu	tur	„Warum hast du das gemacht?“ „Weil ich es kann.“	'' Niçin bunu yaptın?'' ''Yapabildiğim için''
deu	tur	Bei uns Zuhause ist die Zeit stehen geblieben. Bei uns ist immer Herbst.	Bizim evde zaman durdu. Bizde hep sonbahar.
deu	tur	Sie verhungerten fast.	Neredeyse açlıktan ölüyorlardı.
deu	tur	Tom hat ein schwarzes Auto.	Tom'un siyah bir arabası var.
deu	tur	Meine Schwester arbeitet als Englischlehrerin.	Kız kardeşim ingilizce öğretmeni olarak çalışıyor.
deu	tur	So was hättest du ihm nicht sagen sollen.	Ona böyle bir şey söylememeliydin.
deu	tur	Mein Onkel lebt in New York.	Amcam New York'ta yaşıyor.
deu	tur	Ich gehe gern nachmittags schwimmen.	Öğleden sonları yüzmeye gitmeyi tercih ederim.
deu	tur	Ich habe gleich gewusst, was du mir versprechen würdest, und ich weiß auch, dass du es nicht halten wirst.	Bana ne söz vereceğini biliyordum ve tutmayacağını da biliyorum.
deu	tur	Ich habe ihm geschrieben.	Ona yazdım.
deu	tur	Ich wünsche dir und deiner Familie ein glückliches Jahr.	Sana ve ailene mutlu yıllar diliyorum.
deu	tur	Wie heißt der Hund deiner Schwester?	Kız kardeşinin köpeğine ne denir?
deu	tur	Kann ich meine Gefühle besser verbergen?	Duygularımı daha iyi gizleyebiliyor muyum?
deu	tur	Wir haben schon begonnen.	Biz zaten başladık.
deu	tur	Der Mann, den ich suche, ist mein Onkel.	Kendisini aradığım adam amcamdır.
deu	tur	Bist du einer von den Guten oder einer von den Bösen?	Sen kötü biri misin yoksa iyi biri misin?
deu	tur	Wer im Gedächtnis seiner Lieben lebt, der ist nicht tot, der ist nur fern. Tot ist nur, wer vergessen wird.	İnsanların yüreğinde yaşayan ölmedi, sadece uzaklardadır. Yalnız unutulan ölür.
deu	tur	Die Armee hat die Kontrolle über den internationalen Flughafen verloren.	Ordu, uluslararası havaalanı üzerindeki kontrolünü kaybetti.
deu	tur	Dunkelheit ist die Abwesenheit von Licht.	Karanlık ışığın yokluğudur.
deu	tur	Dieses Problem lässt sich leicht lösen.	Bu problem kolayca çözülebilir.
deu	tur	Ich bin Lojban-Anfänger.	Ben Lojban'da bir acemiyim.
deu	tur	Seid geduldig!	Sabırlı olun!
deu	tur	Die Ergebnisse waren gut.	Sonuçlar iyiydi.
deu	tur	Ich habe alles, was ich will.	İstediğim her şeye sahibim.
deu	tur	Er war an meiner Seite, als ich stürzte.	Düştüğüm zaman yanımdaydı.
deu	tur	Ich komme aus Shikoku.	Şikokuluyum.
deu	tur	Heute gibt es regnerisches Wetter in Wien.	Bugün Viyana'da yağmurlu bir hava var.
deu	tur	Die Partie ging in die Verlängerung.	Maç uzatmaya gitti.
deu	tur	Alles ist in Veränderung begriffen.	Her şey değişmek üzere.
deu	tur	Maria ist eine Elbe.	Mary bir cin.
deu	tur	Was hat Galileo gesehen?	Galileo ne gördü?
deu	tur	Wir entschuldigen uns.	Özür dileriz.
deu	tur	Sie hat ihn gebeten, sie nicht alleine zu lassen.	Ona onu yalnız bırakmamasını rica etti.
deu	tur	Obwohl ich Handschuhe angezogen hatte, habe ich an den Fingern gefroren.	Eldiven takmama rağmen parmaklarım üşüyordu.
deu	tur	Englisch sprechen ist nicht leicht.	İngilizce konuşmak kolay değildir.
deu	tur	Ich denke, dass Liebe nicht existiert.	Bence aşk yok.
deu	tur	Ich habe fast keine Fotos gemacht.	Neredeyse hiç fotoğraf çekmedim.
deu	tur	Ich habe weder dir noch Maria vergeben.	Ne seni ne de Mary'i affetmedim.
deu	tur	Sie sehen bleich aus.	Yüzünüz solgun.
deu	tur	Wo sind denn alle hin?	Herkes nereye gitti?
deu	tur	Ihr Leben ist in Gefahr.	Hayatı tehlikede.
deu	tur	Er ist zwei Jahre älter als Maria.	O, Mary'den iki yıl daha yaşlı.
deu	tur	Tom ist sehr still.	Tom çok sakin.
deu	tur	Ich habe ein Auto.	Benim bir arabam var.
deu	tur	Wo? Ich möchte auch an diesem Kurs teilnehmen!	Nerede? Ben de bu kursa katılmak isterim.
deu	tur	Mach das, was gerecht ist.	Doğru olan neyse onu yap.
deu	tur	Ich habe nicht alle Bücher gelesen.	Bütün kitapları okumadım.
deu	tur	Das Pferd zieht den Wagen.	At arabayı çekiyor.
deu	tur	Welches Obst magst du am liebsten?	En çok hangi meyveyi seviyorsun?
deu	tur	Heute war ein anstrengender Tag, der Schlaf fließt mir aus den Augen.	Bugün yorucu bir gündü, uyku gözümden akıyor.
deu	tur	Tom feierte vergangene Woche seinen zwanzigsten Geburtstag.	Tom geçen hafta yirminci yaş gününü kutladı.
deu	tur	Ich konnte mich auf Englisch verständigen.	Kendimi İngilizce olarak ifade edebildim.
deu	tur	Das Problem ist so gut wie erledigt.	Sorun neredeyse çözüldü.
deu	tur	Könnten Sie mir sagen, wo ich umsteigen soll?	Trenlerin nerede değiştireceğimi bana söyler misin?
deu	tur	Tom befolgte Marias Anweisungen.	Tom Mary'nin talimatlarını izledi.
deu	tur	Das ist ganz zufällig passiert.	Tamamen kazara oldu.
deu	tur	Ich habe angefangen, Französisch zu lernen.	Fransızca öğrenmeye başladım.
deu	tur	Tom hat sich mir gegenüber sehr gut benommen.	Tom bana çok iyi davrandı.
deu	tur	Meine Mutter fehlte mir.	Annemi özledim.
deu	tur	Vielleicht sollten wir Tom fragen.	Belki Tom'a sormalıyız.
deu	tur	Ich habe frisches Brot gekauft.	Taze ekmek aldım.
deu	tur	Ich arbeite gerne.	Ben çalışmayı seviyorum.
deu	tur	Junge Elster lernt ihr Hüpfen von der alten.	Genç saksağan yaşlılardan zıplamayı öğreniyor.
deu	tur	Ich bin Spanierin.	İspanyol'um.
deu	tur	Sie können mir auf Hebräisch schreiben.	Bana İbranice yazabilirsiniz.
deu	tur	Uranus ist ein Planet.	Uranüs bir gezegendir.
deu	tur	Deine Antwort auf die Frage ist nicht korrekt.	Soruya verdiğin cevap doğru değildir.
deu	tur	Du bist mein schönstes Gefühl.	Sen benim en güzel hislerimsin.
deu	tur	Will jemand zusteigen?	Binmek isteyen var mı?
deu	tur	Musst du heute zu Hause bleiben?	Bugün evde kalman gerekiyor mu?
deu	tur	Obwohl sie die Hausaufgaben noch nicht fertig hat, sieht sie fern.	Ödevlerini bitirmediği halde televizyon seyrediyor.
deu	tur	Ich gehe oft an den Strand.	Sık sık plaja gidiyorum.
deu	tur	Das Kind war satt.	Çocuk toktu.
deu	tur	Er hat das Buch nicht gelesen.	Kitabı okumadı.
deu	tur	Sei stolz auf dich!	Kendinle gurur duy!
deu	tur	Niemand wird sie mit dieser Maske erkennen.	Hiç kimse onu bu maskeyle tanımaz.
deu	tur	Musst du am Sonntag arbeiten?	Pazar günü çalışmaya ihtiyacın var mı?
deu	tur	Ich liebe sie.	Onları seviyorum.
deu	tur	Kann ich es sehen?	Onu görebilir miyim?
deu	tur	Er stotterte nur herum.	Lafı ağzında geveleyip durdu.
deu	tur	Ich werde etwas finden.	Bir şey bulacağım.
deu	tur	Er vernachlässigte seine Pflichten.	O, görevlerini ihmal etti.
deu	tur	Ich habe einen Ring.	Bir yüzüğüm var.
deu	tur	Sie hat sehr gute Manieren.	Çok hoş bir tutumu var.
deu	tur	Willst du wirklich ewig leben?	Gerçekten sonsuza kadar yaşamak istiyor musun?
deu	tur	Bei uns schneit es wieder.	Kar yağıyor bizde yine.
deu	tur	Ist da jemand? Ich bin so allein.	Orada kimse var mı? Ben çok yalnızım.
deu	tur	Ich bin sehr dick.	Ben çok şişmanım.
deu	tur	Du und ich, wir lesen.	sen ve ben, biz okuyoruz.
deu	tur	Auch wenn das Arbeitslosenproblem selbstverständlich wichtig ist, ist das Umweltproblem auch sehr wichtig.	İşsizlik problemleri tabii ki önemli olsa da, çevre sorunları da oldukça önemlidir.
deu	tur	Ich werde dir einen neuen Regenschirm kaufen.	Sana yeni bir şemsiye alacağım.
deu	tur	Trau dich!	Cesaretli ol!
deu	tur	Völlig unmöglich.	Kesinlikle imkansız.
deu	tur	Sie sind noch Kinder.	Onlar daha çocuk.
deu	tur	Der Teufel trägt für jeden ein eigenes Gesicht. Es ist schwer, ihn zu erfassen.	Şeytanın herkes için şahsi bir yüzü vardır. Onu fark etmek zordur.
deu	tur	Schreiben Sie Ihren vollen Namen!	Tam adınızı yazınız.
deu	tur	Der Vorteil von den Glatzköpfigen ist, dass man kein Haar in der Suppe findet.	Kel olmanın avantajı, çorbada saç teli bulmamaktır.
deu	tur	Tom will, dass ich ihm morgen helfe.	Tom yarın ona yardım etmemi istiyor.
deu	tur	Wir sind Menschen.	Biz insanlarız.
deu	tur	Ich bin 19 Jahre alt.	19 yaşındayım.
deu	tur	Das funktioniert nicht!	O işe yaramaz.
deu	tur	Sie müssen schlimm gestürzt sein.	Çok kötü düşmüşsünüz.
deu	tur	Ich habe versucht, vernünftig zu sein.	Makul olmaya çalıştım.
deu	tur	Erhole dich jetzt, diese Arbeit kannst du später machen!	İyice dinlen şimdi, daha sonra o işi yaparsın!
deu	tur	Sie ging mit jemandem spazieren.	Biriyle geziyordu.
deu	tur	Es muss einen besseren Weg geben, dies zu tun.	Bunu yapmanın daha iyi bir yolu olmak zorunda.
deu	tur	Glaubst du, die verfolgen uns?	Bizi takip ettiklerini mi düşünüyorsun?
deu	tur	Tom hört Radio.	Tom radyo dinliyor.
deu	tur	Er predigt Wasser und trinkt selbst Wein.	Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.
deu	tur	Maria ist meine Tochter.	Mary benim kızımdır.
deu	tur	Es zu machen, ist nicht schwer.	Bunu yapmak zor değil.
deu	tur	Ich kann nicht verstehen, warum die Leute sich vor neuen Ideen fürchten. Ich fürchte mich vor den alten.	İnsanların yeni fikirlerden neden korktuklarını anlayamıyorum. Ben eskilerinden korkarım.
deu	tur	Er soll Millionär sein.	Milyonermiş.
deu	tur	Sie kann so etwas nicht getan haben.	O, öyle bir şey yapmış olamaz.
deu	tur	In der Nacht habe ich viermal erbrochen.	Gece dört kere istifra ettim.
deu	tur	Sie müssen darauf gefasst sein, mehr bezahlen zu müssen.	Daha fazla ödemeye hazırlıklı olmalısınız.
deu	tur	Maria ist nicht Toms Frau.	Mary Tom'un eşi değil.
deu	tur	Brauchen wir einen Plan B?	Bir B planına ihtiyacımız var mı?
deu	tur	Ich wünsche einen wunderschönen Vatertag.	Çok güzel bir babalar günü diliyorum.
deu	tur	Gestern war Sonntag, nicht Samstag.	Dün cumartesi değil, pazardı.
deu	tur	Wurde dieser Brief von Ken geschrieben?	Bu mektup Ken tarafından mı yazıldı?
deu	tur	Die ersten Schneeglöckchen sind schon da. Die zweiten Schneeglöckchen werden kommen. Die warme Sonne scheint. Der Frühling ist willkommen.	İlk kardelen çiçeği açtı. İkincisi de açacak. Sıcak Güneş parlıyor. İlkbahar hoş geldin.
deu	tur	Gestern hat sie mich angelächelt.	Dün, o bana gülümsedi.
deu	tur	Sie ist irgendwo im Park.	O, parkta bir yerdedir.
deu	tur	Toms Tod war ein Unfall.	Tom'un ölümü bir kazaydı.
deu	tur	Meine Mutter hat mir diese Blume vor zwei Jahren zu Ostern geschenkt.	Annem bu çiçeği bana iki sene evvel paskalyaya hediye etti.
deu	tur	Ich möchte nur sichergehen, dass das nicht mehr passiert.	Sadece bunun tekrar olmayacağından emin olmak istiyorum.
deu	tur	Tom ist kein Held.	Tom bir kahraman değil.
deu	tur	Sie hat ihr ganzes Leben lang auf diesen Moment gewartet.	Bütün hayatı boyunca bu anı beklemiş.
deu	tur	Vielen Dank, aber ich trinke, wenn möglich, einen warmen Kakao.	Çok teşekkür ederim ama mümkünse sıcak çikolata içerim.
deu	tur	Ich wollte schon immer ein Kind haben.	Her zaman bir çocuk istedim.
deu	tur	Hast du sie?	Onlara sahip misin?
deu	tur	Die Gefahr eines Erdbebens ist gering.	Küçük bir deprem tehlikesi var.
deu	tur	Sie spricht dauernd von dir.	Sürekli senden bahsediyor.
deu	tur	Ich will nach Deutschland.	Almanya'ya gitmek istiyorum.
deu	tur	Im Herbst legen einige Tiere einen Futtervorrat für den Winter an.	Sonbaharda bazı hayvanlar kış için yiyecek biriktirirler.
deu	tur	Der Dieb hat mir mit einem Seil die Hände hinter dem Rücken zusammengebunden.	Hırsız ellerimi bir iple arkamdan bağladı.
deu	tur	Wissen Sie etwas über Tom?	Tom hakkında bir şey biliyor musunuz?
deu	tur	Hat er gut geschlafen?	O, iyi uyudu mu?
deu	tur	Wir haben eine neue Küche gekauft.	Yeni bir mutfak aldık.
deu	tur	Welche ist ihre Lieblingsmannschaft?	Favori takımınız hangisidir?
deu	tur	Ich warte auf eine Antwort.	Ben bir cevap bekliyorum.
deu	tur	Das Kreuzfahrtschiff sinkt.	Yolcu gemisi batıyor.
deu	tur	Lesen Sie es bitte nochmal.	Onu bir kez daha okuyun, lütfen.
deu	tur	Dieses Lied erinnert mich an meinen ersten Liebeskummer.	Bu şarkı bana ilk aşkımın acısını hatırlatıyor
deu	tur	Tom ist nicht einfältig.	Tom saf değil.
deu	tur	Auf dem Mond gibt es keinen Sauerstoff.	Ayda oksijen yok.
deu	tur	Das ist vollkommener Blödsinn.	Bu mutlak saçmalık.
deu	tur	Das ist etwas anderes.	Bu başka bir olay.
deu	tur	Man soll sich nicht zu sehr anstrengen, aus seinen Träumen eine Bedeutung herauszulesen.	Rüyalarından bir anlam çıkartmak için kendini fazla zorlamamalısın.
deu	tur	Ist dieser Platz frei?	Bu koltuk boş mu?
deu	tur	Ich werde sie morgen anrufen.	Yarın onu arayacağım.
deu	tur	Es hat ein bisschen abgekühlt.	Hava biraz serinledi.
deu	tur	Er hat es so gemacht, wie ich es ihm gesagt hatte.	O ona söylediğim gibi yaptı.
deu	tur	Wie war Toms Party?	Tom'un partisi nasıldı?
deu	tur	Ich mag die Sonnenbrille.	Şu güneş gözlüğünü seviyorum.
deu	tur	Wie beginnt euer Montag?	Sizin pazartesiniz nasıl başlıyor?
deu	tur	Ich gehe in mein Zimmer, damit ich studieren kann.	Çalışabilmek için odama gidiyorum.
deu	tur	Verändere dich ja nicht!	Sakın değişme!
deu	tur	Tom ist ungefähr genauso groß wie du.	Tom yaklaşık olarak seninle aynı boyda.
deu	tur	Immer, wenn ich ein Eichhörnchen sehe, vergesse ich meine Sorgen für einen Augenblick.	Ne zaman bir sincap görsem dertlerimi bir süreliğine unutuyorum.
deu	tur	Das ist eine türkische Tradition.	Bu bir Türk geleneğidir.
deu	tur	Tom ist zum Hotel zurückgegangen.	Tom otele geri gitti.
deu	tur	Er liebt Eichhörnchen.	O, sincapları seviyor.
deu	tur	Ich trage nicht gerne die Sachen von anderen Leuten.	Başkasının elbiselerini giymeyi sevmem.
deu	tur	Das ist echt traurig.	O gerçekten üzücü.
deu	tur	Ich kenne einen Briten namens Tom.	Tom adında bir İngiliz tanıyorum.
deu	tur	Die Augen nach vorne, bitte.	Gözler önde, lütfen.
deu	tur	Sie geht jedes Wochenende zu einer Party.	O her hafta sonu bir partiye gider.
deu	tur	Bitte bring mich ins Krankenhaus!	Lütfen beni hastaneye götür.
deu	tur	Ich fühle mit euch.	Sizinle hissediyorum.
deu	tur	Ich habe das Problem zu lösen versucht, aber ich konnte nicht.	Sorunu çözmeye çalıştım ama çözemedim.
deu	tur	Ich will keinen Schmerz mehr fühlen.	Artık acı çekmek istemiyorum.
deu	tur	Ist da jemand?	Burada kimse var mı?
deu	tur	Du bist die Liebe meines Lebens und das bleibst du auf ewig.	Sen benim hayatımın aşkısın ve ebediyen öyle kalacaksın.
deu	tur	Das Glück ist wie eine Frau, man muss es begehren.	Şans bir kadın gibidir - arzulanması gerekir.
deu	tur	Das Pferd kam aus dem Stall heraus.	At ahırdan çıktı.
deu	tur	Plötzlich fing sie an zu lachen.	Aniden gülmeye başladı.
deu	tur	Ich brenne darauf, sie wiederzusehen.	Onu tekrar görmeye ölüyorum.
deu	tur	Ich weiß es nicht, noch kümmert's mich.	Ne biliyorum ne de umursuyorum.
deu	tur	Es gibt da etwas über uns, was du nicht weißt.	Bizim hakkımızda bilmediğin bir şey var.
deu	tur	Sie ist größer als er.	O ondan daha uzun boyludur.
deu	tur	Das Schwein wird fett.	Domuz şişmanlıyor.
deu	tur	Von uns kann keiner Französisch.	Hiçbirimiz Fransızca bilmiyoruz.
deu	tur	Wir sind nach London gefahren.	Biz Londra'ya gittik.
deu	tur	Ich bin nicht hier, um euch zu helfen.	Size yardım etmek için burada değilim.
deu	tur	Ich glaube, ich bin ein bisschen zappelig.	Sanırım biraz huzursuzum.
deu	tur	Tom sagte, er wolle nicht mit mir reden.	Tom benimle konuşmak istemediğini söyledi.
deu	tur	Jeder Tag ist ein Neubeginn, hole tief Luft und starte neu.	Her gün yeni bir başlangıçdır, derin nefes al ve yeniden başla.
deu	tur	Ich will dich nicht wieder verlieren.	Seni tekrar kaybetmek istemiyorum.
deu	tur	Tom versuchte, Maria beim Treppensteigen zu helfen.	Tom Mary'nin merdivenleri çıkmasına yardım etmeye çalıştı.
deu	tur	Es ist schon schade, dass du es nicht weißt.	Bunu bilmemen çok kötü.
deu	tur	Ich werde es ihm sagen müssen.	Ona söylemek zorunda kalacağım.
deu	tur	Ich habe eine Frage.	Bir sorum var.
deu	tur	Sie sagte: "Ich bin sehr zufrieden".	"Çok mutluyum." dedi.
deu	tur	Habt ihr euch gut unterhalten?	Birlikte iyi vakit geçirdiniz mi?
deu	tur	Entschuldigung, ich habe vergessen, meine Hausaufgaben zu machen.	Özür dilerim. Ödevimi yapmayı unuttum.
deu	tur	Du brauchst einen Spielhebel.	Bir oyun koluna ihtiyacın var.
deu	tur	Maria hat nichts gesehen.	Mary hiçbir şey görmedi.
deu	tur	Das ist eine zu optimistische Sichtweise.	Bu aşırı derecede iyimser bir bakış.
deu	tur	Gab es eine Verbindung?	Bağlantı var mıydı?
deu	tur	Sie ist nicht mehr hier.	O artık burada değil.
deu	tur	Ich will dich wiedersehen.	Seni tekrar görmek istiyorum.
deu	tur	Mein Name ist Hashimoto.	Benim adım Hashimoto.
deu	tur	Ich lache mich kaputt.	Koptum gülmekten.
deu	tur	Ich habe Tom mit Maria gesehen.	Tom'u Mary ile gördüm.
deu	tur	Lass uns später darüber reden!	Bunun hakkında sonra konuşalım.
deu	tur	Wessen Idee war das?	O kimin fikriydi?
deu	tur	Ich weiß, dass es mühsam ist.	Meşakatli olduğunu biliyorum.
deu	tur	Sprich mit Tom!	Tom ile konuş.
deu	tur	Ich weiß es nicht, wie ich das auf Japanisch übersetzen kann.	Onun Japoncaya nasıl çevrildiğini bilmiyorum.
deu	tur	Er besitzt viele Geschichtsbücher.	Onun çok tarih kitabı var.
deu	tur	Tom sucht seinen Geldbeutel.	Tom cüzdanını arıyor.
deu	tur	Ich verstehe nicht, was er gesagt hat.	Onun ne dediğini anlamadım.
deu	tur	Tom hatte nichts zu essen.	Tom'un yiyecek bir şeyi yoktu.
deu	tur	Ich werde es ihnen sagen.	Onlara söyleyeceğim.
deu	tur	Die Umkleidekabine da drüben ist frei.	Oradaki soyunma kabini boş.
deu	tur	Gestern hagelte es.	Dün dolu yağdı.
deu	tur	Dahin zu gehen, wird eine Stunde dauern.	Oraya gitmek bir saat sürer.
deu	tur	Mein Geschmack ist ziemlich verschieden von Ihrem.	Damak tadım sizinkinden oldukça farklı.
deu	tur	Weil sie sich im Dunklen fürchtete, kam sie zu ihrer Mutter gelaufen und klammerte sich an ihr fest.	Karanlıktan korktuğu için annesinin yanına koşarak gitti ve ona sarıldı.
deu	tur	Denk nicht an solche Sachen.	Böyle şeyleri düşünme.
deu	tur	Was sieht sie?	O ne görüyor?
deu	tur	Ich kann die Gerüchte weder bestätigen noch dementieren.	Söylentileri ne kabul edebilirim ne de reddedebilirim.
deu	tur	Sie sagte ihr alles.	O ona her şeyi söyledi.
deu	tur	Das kann nicht sein!	Bu olamaz!
deu	tur	Willkommen in der Welt von Java.	Java dünyasına hoş geldin.
deu	tur	Gestern habe ich meinem Vater geholfen.	Dün babama yardım ettim.
deu	tur	Weißt du, warum ich hier hergekommen bin?	Buraya gelme nedenimi biliyor musun?
deu	tur	Die Tiere in dem Wald starben aus.	Ormandaki hayvanların soyu tükendi.
deu	tur	Weißt du etwas über Tom?	Tom hakkında bir şey biliyor musun?
deu	tur	Sie ist attraktiv.	O çekici.
deu	tur	Du bist nicht meine richtige Mutter.	Sen benim gerçek annem değilsin.
deu	tur	Aber ich bin sehr fleißig.	Ama ben çok çalışkanım.
deu	tur	Bitte zeigen Sie mir Ihren Pass!	Lütfen bana pasaportunuzu gösterin
deu	tur	Die Katze ist unter dem Bett.	Kedi yatağın altında.
deu	tur	Ich lese einen Brief.	Bir mektup okuyorum.
deu	tur	Wir haben Angst, unseren Zug zu verpassen.	Treni kaçırmaktan korkuyoruz.
deu	tur	Es muss eine Lösung für das Problem geben.	Sorunun bir çözümü olmalı.
deu	tur	Ich liebe meine Brüder und Schwestern.	Erkek ve kız kardeşlerimi seviyorum.
deu	tur	Er hat zwei Töchter.	İki kızı var.
deu	tur	Eine Uhr lässt sich zurückdrehen. Die Zeit nicht!	Bir saat geri alınabilir. Zaman alınamaz!
deu	tur	Wir können diesen Krieg gewinnen.	Bu savaşı kazanabiliriz.
deu	tur	Woran liegt das?	Nedeni ne?
deu	tur	Ich werde schweigen, aber nicht vergessen.	Susacağım ama unutmayacağım.
deu	tur	Du bist so ein Feigling!	Sen böyle bir korkaksın!
deu	tur	Ich warte auf meine Mutter.	Annemi bekliyorum.
deu	tur	Du solltest auf schlechtere Zeiten vorbereitet sein.	Kötü bir gün için tedarikli olmalısın.
deu	tur	Wer hat dir meine Nummer gegeben?	Sana numaramı kim verdi?
deu	tur	Bist du bis 2.30 Uhr fertig?	2.30'a kadar hazır olacak mısın?
deu	tur	Sie hasste ihn.	Ondan nefret ediyordu.
deu	tur	Er ist über vierzig.	Kırk yaşın üzerindedir.
deu	tur	Wir leben in einer schönen Stadt.	Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
deu	tur	Er hat den Kindern von seinen Erlebnissen in Afrika erzählt.	Çocuklara Afrika maceralarını anlattı.
deu	tur	Du kannst auch deinen Professor um Rat bitten.	Siz de öğretmeninizin tavsiyesini isteyebilirsiniz.
deu	tur	Tom sagte mir, dass er keine Angst vor Maria habe.	Tom bana Mary'den korkmadığını söyledi.
deu	tur	Es würde mich nicht verwundern, wenn Tom und Maria heirateten.	Tom ve Mary evlense bana sürpriz olmaz.
deu	tur	Ich möchte die Wohnung sehen, in der du wohnst.	Oturduğun daireyi görmek istiyorum.
deu	tur	Ich will Ihnen etwas sagen.	Size bir şey söylemek istiyorum.
deu	tur	Ich hätte gerne eine Hotelreservierung.	Bir otel rezervasyonu istiyorum.
deu	tur	Ich bin dir für deine Hilfe sehr dankbar.	Yardımınız için size çok minnettarım.
deu	tur	Tagtäglich entstehen neue Wörter.	Her gün yeni sözcükler doğar.
deu	tur	Sie liebt ihre Kinder.	O, çocuklarını sever.
deu	tur	Wir wünschen allen von ganzem Herzen ein wunderschönes Weihnachtsfest.	Hepinize tüm kalbimizle harika bir Noel Yortusu dileriz.
deu	tur	Tom musste Maria den Witz erklären.	Tom şakayı Mary'ye açıklamak zorunda kaldı.
deu	tur	Ich hätte es ihm eher sagen sollen.	Ona daha önce söylemeliydim.
deu	tur	Der Preis ist mir egal.	Benim için fiyatı önemli değil.
deu	tur	Ich erwarb es auf dem Markt.	Onu marketten satın aldım.
deu	tur	Die Ausstellung zeigte moderne Kunst aus Europa.	Gösteri Avrupa'dan modern sanatı sundu.
deu	tur	Man kann nicht immer perfekt sein. Wichtig ist, sich zu bemühen.	Her zaman mükemmel olunmaz.Önemli olan çabalamaktır.
deu	tur	Tom spricht oft mit Maria.	Tom sık sık Mary ile konuşur.
deu	tur	Maria liebt mich nicht.	Mary beni sevmiyor.
deu	tur	Viele bewundern ihn.	Pek çokları ona hayran.
deu	tur	Ich sah ihm in die Augen, um erkennen zu können, ob er die Wahrheit sagte.	Doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak için gözlerinin içine baktım.
deu	tur	Die meisten der hier angebotenen Speisen sind nicht nach meinem Geschmack.	Burada satılan yiyeceklerin büyük çoğunluğu, damak zevkime uymuyor.
deu	tur	Sie gingen Hand in Hand.	El ele gittiler.
deu	tur	Es ist etwa eigroß.	O, yaklaşık bir yumurta büyüklüğündedir.
deu	tur	Ja, natürlich.	Evet, elbette.
deu	tur	Du spielst mit dem Feuer.	Ateşle oynuyorsun.
deu	tur	Ich habe dich gestern sehr vermisst.	Dün seni çok özledim.
deu	tur	Noch einmal.	Tekrar.
deu	tur	Ich verlor plötzlich meinen Appetit.	Aniden iştahımı kaybettim.
deu	tur	Für mich war das Problem zu schwierig zu lösen.	Problem benim çözemeyeceğim kadar çok zor.
deu	tur	Ruf mich unter dieser Nummer an.	Beni bu numaradan ara.
deu	tur	Kein Grund zur Unruhe.	Endişelenecek bir şey yok.
deu	tur	Tom hat den Körper eines Tänzers.	Tom bir dansçının bedenine sahip.
deu	tur	Ein Geheimnis, das zwei Leute kennen, ist keines.	İki kişinin bildiği sır değildir.
deu	tur	Auf einmal hatte sie eine gute Idee.	Birden onun aklına iyi bir fikir geldi.
deu	tur	Es ist ein heikles Problem.	O, hassas bir problem.
deu	tur	Der Polizist erlaubte ihm, dort zu parken.	Polis ona orada park etmesi için izin verdi.
deu	tur	Sprechen Sie Französisch?	Fransızca konuşur musunuz?
deu	tur	Warum liest du dieses Buch?	O kitabı neden okuyorsun?
deu	tur	Letztes Jahr habe ich eine Weltreise gemacht, dieses Jahr fahre ich mal woanders hin.	Geçen sene bir dünya turu yaptım, bu sene yine başka bir yere süreceğim.
deu	tur	In einer Welt, wo die Ungerechtigkeit herrscht, bezahlt man die Wahrheit mit Leiden.	Adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir dünyada, gerçekler acı çekerek ödenir.
deu	tur	Die Katze ist schwarz.	Kedi siyah.
deu	tur	Wenn das Leben dir Zitronen gibt, mach' Limonade daraus!	Hayat sana limon veriyorsa, ondan limonata yap!
deu	tur	Stell es zurück, wo es war.	Olduğu yere geri koy.
deu	tur	Widersetze dich nicht seinem Vorhaben.	Onun amaçlarına karşı durma.
deu	tur	Der Mann isst Brot.	Adam ekmek yiyor.
deu	tur	Ich bin jung.	Ben gencim.
deu	tur	Dieser Hut steht dir gut.	Bu şapka üzerinde iyi durdu.
deu	tur	Es war genau so, wie ich es gedacht hatte.	O tam düşündüğüm gibiydi.
deu	tur	Tom kannte Marias Geheimnis.	Tom Mary'nin sırrını biliyordu.
deu	tur	Warum ist es nur passiert?	Neden bu öyle oldu?
deu	tur	Was hat Tom gesagt?	Tom ne dedi?
deu	tur	Tom ist bei Maria.	Tom, Mary'lerde.
deu	tur	Sobald der Letzte, der sich an dich erinnert, stirbt, ist es so, als hättest du nie existiert.	Seni hatırlayan en son kişi de öldüğünde, hiç yaşamamışsın gibidir.
deu	tur	Er ist nach Österreich gegangen, um Musik zu studieren.	O, müzik okumak için Avusturya'ya gitti.
deu	tur	Tom will Maria nicht verlieren.	Tom Mary'yi kaybetmek istemiyor.
deu	tur	Das muss mein Buch sein.	Bu benim kitabım olmalı.
deu	tur	Sie kann nicht fahren.	O araba süremiyor.
deu	tur	Ich finde diesen Sessel nicht bequem.	Bu koltuğun rahat olduğunu düşünmüyorum.
deu	tur	Ich bin 19 Jahre alt.	Ben 19 yaşındayım.
deu	tur	Teilen macht den Menschen glücklich.	Paylaşmak mutlu eder insanı.
deu	tur	Ruf mich nicht an!	Beni arama.
deu	tur	Sie hat eine reizende Stimme.	Büyüleyici bir sesi var.
deu	tur	Bitte schalten Sie den Ton ein!	Lütfen sesi açarak izleyin!
deu	tur	Warum habt ihr mich nicht gewarnt?	Neden beni uyarmadınız?
deu	tur	Ich weiß, ich bin zu spät, aber ich habe eine gute Ausrede.	Biliyorum geciktim ama iyi bir bahanem var.
deu	tur	Hast du ein Kondom?	Prezervatifin var mı?
deu	tur	Tom zündete drei Kerzen an.	Tom üç mum yaktı.
deu	tur	Tom konnte kaum hören, was Mary sagte.	Mary'nin ne dediğini zorlukla duyabildim.
deu	tur	Du erinnerst dich an mich, nicht wahr?	Beni hatırlıyorsun, değil mi?
deu	tur	Das Buch ist sehr klein.	Bu kitap çok küçük.
deu	tur	Nur Mut, junger Mann!	Cesur ol, genç adam!
deu	tur	Möchtest du hereinkommen und einen Blick auf die Zimmer werfen?	İçeri girip odalara bir göz atmak ister misin?
deu	tur	Ich bin gelangweilt.	Sıkıldım.
deu	tur	Tom hat Mary schon mehr als ein Jahr nicht mehr gesehen.	Bir yılı aşkındır Tom Mary'i görmedi.
deu	tur	Es gibt nicht genug Wasser.	Yeterince su yok.
deu	tur	Frösche fressen Fliegen.	Kurbağalar sinek yerler.
deu	tur	Es ist um Viertel nach elf passiert.	O, on bir on beşte oldu.
deu	tur	Während wir zuhause waren, hat sie angerufen.	Biz evdeyken aradı.
deu	tur	Tom ist um zehn aufgewacht.	Tom saat onda uyandı.
deu	tur	Kannst du Französisch sprechen?	Fransızca konuşabilir misin?
deu	tur	Hier gibt es keinen Ausweg.	Buradan çıkış yolu yok.
deu	tur	Sie wissen nicht, wer ich bin.	Kim olduğumu bilmiyorlar.
deu	tur	Der Bräutigam versteckte sich in der Hochzeitstorte.	Damat düğün pastasının içinde saklandı.
deu	tur	Die gängigsten Lippenstiftfarben sind Rosa und Rot.	En yaygın ruj renkleri pembe ve kırmızıdır.
deu	tur	Sie konnten das Problem nicht lösen, nicht wahr?	Problemi çözemediniz, değil mi?
deu	tur	Das Baby braucht seine Mutter.	Bebeğin annesine ihtiyacı vardır.
deu	tur	Tom ist Seemann.	Tom denizcidir.
deu	tur	Die Bevölkerung nimmt zu.	Nüfus artıyor.
deu	tur	Welchem dieser beiden Jungen werden Sie das Buch schenken?	Bu iki çocuktan hangisine o kitabı hediye edeceksiniz?
deu	tur	Ich rufe ihn heute Abend an.	Onu bu gece arayacağım.
deu	tur	Der Baum ist von alleine umgefallen.	Ağaç kendiliğinden devrildi.
deu	tur	Du bist eine Schlafmütze.	Uykucu seni.
deu	tur	Das ist ein grüner Apfel.	Bu yeşil bir elmadır.
deu	tur	Man kann alles essen, aber nicht alles wissen.	Her şeyi yiyebilirsin ama her şeyi bilemezsin.
deu	tur	Er ist Japaner.	O Japon.
deu	tur	Tom hat seinem Sohn ein Auto gekauft.	Tom oğluna bir araba aldı.
deu	tur	Hast du deine Arbeit noch nicht beenden können?	Daha bitiremedin mi işini?
deu	tur	Wir amüsieren uns sehr.	Çok eğleniyoruz.
deu	tur	Tom sagte, er wolle nach Boston.	Tom Boston'a gitmek istediğini söyledi.
deu	tur	An dem Tag habe ich meinen Mann das erste Mal gesehen.	O gün kocamı ilk kez görmüştüm.
deu	tur	Tom war nicht eifersüchtig.	Tom, kıskanç değildi.
deu	tur	Tom blieb in seinem Auto.	Tom arabasında kaldı.
deu	tur	Ich bin sehr unglücklich.	Çok üzgünüm.
deu	tur	Im Sommer wird Fleisch schnell schlecht; du musst es im Kühlschrank aufbewahren.	Yazın et çok çabuk bozulur; dolapta muhafaza etmelisin.
deu	tur	Armenien ist ein bergiges Land.	Ermenistan dağlık bir ülkedir.
deu	tur	Ich habe Schmetterlinge im Bauch.	Karnımda kelebekler uçuşuyor.
deu	tur	Übrigens, meinen Sie, dass es irgendetwas nach dem Tod gibt?	Bu arada, ölümden sonra herhangi bir şey var mı sence?
deu	tur	Ich werde dir nie verzeihen.	Seni hiç affetmeyeceğim.
deu	tur	Ich will, dass er gewinnt.	Onun kazanmasını istiyorum.
deu	tur	Das ist meine Sache.	O, benim meselemdir.
deu	tur	Ich bin Chauffeur.	Ben bir şoförüm.
deu	tur	Man kann eine Sprache nicht ohne Zungenkontakt lernen.	Dil dile değmeden, dil öğrenilmez.
deu	tur	Tom hat mir nicht geantwortet.	Tom bana cevap vermedi.
deu	tur	Es gab keine Alternativen.	Seçme şansları yoktu.
deu	tur	Wirf bitte mal einen Blick drauf.	Şuna bir göz at, lütfen.
deu	tur	Zu diesen Zeiten war ich jung.	O zamanlar gençtim.
deu	tur	Ich habe euch meine Antwort bereits gegeben.	Ben zaten size cevabımı verdim.
deu	tur	Du musst Englisch sprechen.	İngilizce konuşmak zorundasın.
deu	tur	Wie viele Katzen habt ihr?	Kaç kediniz var?
deu	tur	Das ist einfach erstaunlich.	Bu tek kelimeyle şaşırtıcı.
deu	tur	Sie hat Schmerzen.	Ağrısı var.
deu	tur	Im Wald traf sie zwei Fremde.	O, ormanda iki yabancıyla karşılaştı.
deu	tur	Was tust du hier?	Burada ne yapıyorsun?
deu	tur	Tom sagte, er sei froh, das nicht getan zu haben.	Tom, bunu yapmadığına sevindiğini söyledi.
deu	tur	Unser Essen ist billig.	Bizim yemeğimiz ucuz.
deu	tur	Tom hat andere Pläne.	Tom başka planları vardır.
deu	tur	Tom war an meiner Seite, als es passierte.	Tom olay olduğunda yanımdaydı.
deu	tur	Tom hat versucht, ein Buch ins Türkische zu übersetzen.	Tom bir kitabı türkçeleştirmeye çalışmış.
deu	tur	Tom war närrisch vor Freude.	Tom sevincinden çılgına dönmüştü.
deu	tur	Danke für deine Geduld!	Sabrın için teşekkürler.
deu	tur	Steve kam nicht nachhause.	Steve eve gelmedi.
deu	tur	Die schönsten Dinge sind nicht perfekt, sie sind besonders.	En güzel şeyler mükemmel değil, özeldirler.
deu	tur	In den kalten Moskauer Wintern ist es am besten, eine Schapka auf dem Kopf zu haben.	Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
deu	tur	Tom hat in Boston eine Arbeit gefunden.	Tom Boston'da bir iş buldu.
deu	tur	Betty hat seine Mutter umgebracht.	Betty annesini öldürdü.
deu	tur	Nein, nein! Das ist nicht richtig.	Hayır, hayır! Bu doğru değil.
deu	tur	Am 22. Juli 2016 wurde in Basra eine Spitzentemperatur von 53,8 °C gemessen.	22 Temmuz 2016 tarihinde Basra'daki hava sıcaklığı en yüksek 53.8°C olarak ölçüldü.
deu	tur	Wer hat „Der Fürst“ geschrieben?	"Prens"i kim yazdı?
deu	tur	Du sprichst sehr gut Englisch.	İngilizceyi çok iyi konuşuyorsun.
deu	tur	Jetzt bin ich auch ein Doktor.	Artık ben de bir doktorum.
deu	tur	Maria brachte Tom ins Bett und las ihm eine Gutenachtgeschichte vor.	Maria Tom'u yatağa yerleştirdi ve ona masal okudu.
deu	tur	Warum wollen Sie der Polizei nicht helfen?	Neden polise yardım etmek istemiyorsunuz?
deu	tur	Ich nehme Antibiotika.	Ben antibiyotik alıyorum.
deu	tur	Mögen Sie Überraschungen?	Sürprizleri sever misiniz?
deu	tur	Willst du nicht schlafen?	Uyumak istemiyor mu?
deu	tur	Es war eine dunkle und stürmische Nacht.	Karanlık ve fırtınalı bir geceydi.
deu	tur	Wie sah der Versuchsaufbau aus? Was war wie angeschlossen?	Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
deu	tur	Tom wusste, was Maria kaufen wollte.	Tom, Mary'nin ne satın almak istediğini biliyordu.
deu	tur	In meinem Leben gibt es nichts zu ändern.	Yaşamımda değişen hiçbir şey yok.
deu	tur	Ali trank Cola.	Ali kola içti.
deu	tur	Warum habe ich das nicht gesehen?	Onu neden görmedim?
deu	tur	Manchmal ist das Leben nicht so einfach.	Bazen hayat kolay değil.
deu	tur	Tom ist der einzige Mann, den Maria je geliebt hat.	Tom Mary'nin şu ana kadar sevdiği tek erkek.
deu	tur	Alle Mädchen lieben Pferde.	Bütün kızlar atları sever.
deu	tur	Die Stühle befinden sich unter dem Baum.	Sandalyeler ağacın altındadır.
deu	tur	Ich will wissen, wie Tom gestorben ist.	Tom'un nasıl öldüğünü bilmek istiyorum.
deu	tur	Tom hat nicht gewonnen.	Tom kazanmadı.
deu	tur	Das Gebäude wird in einem Jahr fertiggestellt sein.	Bina bir yıl içinde tamamlanacak.
deu	tur	Ich spreche Japanisch.	Japonca konuşurum.
deu	tur	Du solltest gelassener handeln.	Daha sakin davranmalısın.
deu	tur	Ich kenne das Problem.	Ben sorunu biliyorum.
deu	tur	Ich fühle mich wieder jung.	Kendimi yeniden genç gibi hissediyorum.
deu	tur	Tom trinkt Kaffee.	Tom, kahve içiyor.
deu	tur	Ich wasche ab.	Bulaşıkları yıkıyorum.
deu	tur	Mary bekam schöne Blumen von ihrem Sohn.	Mary oğlundan güzel çiçekler aldı.
deu	tur	Wir laufen nirgendwo mehr hin.	Artık hiçbir yerde yürümüyoruz.
deu	tur	Aminosäuren sind die Bausteine der Proteine.	Amino asitler, proteinlerin yapı taşlarıdır.
deu	tur	Auch ich bin dir gegenüber ziemlich geduldig.	Ben de sana karşı oldukça sabırlıyım.
deu	tur	Hier hat sich wohl viel verändert.	Burada çok şey değişmiş.
deu	tur	Ich muss mich ein bisschen hinlegen.	Biraz uzanmalıyım.
deu	tur	Ich kann nie mehr dorthin zurückgehen.	Oraya asla tekrar geri gidemem.
deu	tur	Ich schicke dir ein Geburtstagsgeschenk per Luftpost.	Sana hava yoluyla bir doğum günü hediyesi gönderiyorum.
deu	tur	Ich habe einen Freund, dessen Vater Lehrer ist.	Babası öğretmen olan bir arkadaşım var.
deu	tur	Ich bin niemandes Feind.	Ben kimsenin düşmanı değilim.
deu	tur	Nein, danke.	Hayır, teşekkürler.
deu	tur	Kommst du mich abholen?	Beni gelip alabilir misin?
deu	tur	Ich reise alleine.	Yalnız yolculuk ediyorum.
deu	tur	Ich benutze meinen gesunden Menschenverstand.	Sağduyumu kullanıyorum.
deu	tur	Ich werde Tom einen Brief schreiben.	Ben Tom'a bir mektup yazacağım.
deu	tur	Er traute sich nicht, seinen Mund aufzumachen.	Ağzını açmaya cüret edemedi.
deu	tur	Wir konnten nichts tun.	Bir şey yapamadık.
deu	tur	Ich denke, ich habe genug gesehen.	Sanırım yeterince gördüm.
deu	tur	Ist das ein Ja?	O, evet anlamına gelir mi?
deu	tur	Dauerndes Glück ist nur in Aufrichtigkeit zu finden.	Daimi mutluluk sadece samimiyette mevcuttur.
deu	tur	Auch ich helfe, so gut ich kann.	Ben de elimden geldiğince yardım ediyorum.
deu	tur	Im Wein liegt die Wahrheit.	Hakikat şaraptadır.
deu	tur	Wie kann die Liebe die Liebe lieben?	Aşk aşka nasıl aşık olabilir ki?
deu	tur	Warum verhältst du dich so?	Neden bu şekilde davranıyorsun?
deu	tur	Essen Sie das Abendessen jetzt?	Akşam yemeğini şimdi mi yiyorsunuz?
deu	tur	Als du mich fallen gelassen hast, habe ich fliegen gelernt.	Beni bıraktığında uçmayı öğrendim.
deu	tur	Er ist endlich angekommen!	Sonunda geldi!
deu	tur	Es hat mich überhaupt nicht überrascht, dass Tom sich keinen Anwalt leisten konnte.	Tom'un bir avukat tutamaması beni hiç şaşırtmadı.
deu	tur	Gibt es sonst noch etwas zu essen?	Başka yiyecek bir şey var mı?
deu	tur	Abends lese ich meinem Sohn ein Buch vor.	Akşamları oğluma kitap okurum.
deu	tur	Tom erwartete niemanden.	Tom kimseyi beklemiyordu.
deu	tur	Ich habe Tom niemals jemandem helfen gesehen.	Tom'un herhangi birine yardım ettiğini hiç görmedim.
deu	tur	Manchmal ist das Korrigieren schwieriger als das Schreiben.	Bazen düzeltmek yazmaktan zordur.
deu	tur	„Ist das alles?“ – „Nein, warte noch. Es kommt noch etwas dazu.“	''Hepsi bu mu?'' - Hayır, bekle biraz. Baska bir şey daha gelecek.
deu	tur	Ich dachte, es sei niemand in der Küche.	Mutfakta kimsenin olmadığını düşündüm.
deu	tur	Meine Schwester ist zugleich meine beste Freundin.	Kız kardeşim aynı zamanda en iyi dostumdur da.
deu	tur	Er hat drei Brüder.	Onun üç tane erkek kardeşi var.
deu	tur	Sie stehen morgens um halb sieben auf.	Sabahları altı buçukta kalkıyorlar.
deu	tur	Sie lud mich ein.	O beni davet etti.
deu	tur	Tom ist Kapitän der Fußballmannschaft und spielt auch im Baseballteam mit.	Tom futbol takımının kaptanıdır ve aynı zamanda beyzbol takımındadır.
deu	tur	Wir haben sie nicht gesehen.	Onu görmedik.
deu	tur	Ich habe versucht anzurufen, aber die Leitung war besetzt.	Aramaya çalıştım ama hat meşguldü.
deu	tur	Die Sowjetunion startete Sputnik I im Jahre 1957.	Sovyetler Birliği 1957 yılında Sputnik I'i fırlattı.
deu	tur	Ich habe es wirklich vergessen.	Gerçekten unutmuştum.
deu	tur	Du bist fast so alt wie ich.	Neredeyse benim kadar yaşlısın.
deu	tur	Ich werde nicht zu Feiern eingeladen.	Partilere davet edilmiyorum.
deu	tur	Wenn es vorbei ist, dann geh! Gieße keine Blume mehr, die längst verblüht ist!	Bittiğinde, git! Solmuş bir çiçeği sulamaya devam etme!
deu	tur	Er war zur falschen Zeit am falschen Ort.	Yanlış zamanda yanlış yerde oldu.
deu	tur	Wann hast du dich zuletzt nach jemandem gesehnt?	En son ne zaman birisini özledin?
deu	tur	Ich wünsche dir die Stärke, alle Idioten heute und jederzeit wegzulächeln.	Sana bugün ve her gün tüm salakları gülümseyerek uzaklaştırabilme gücü diliyorum.
deu	tur	Was glauben Sie, wer Sie sind?	Kendinizi ne sanıyorsunuz?
deu	tur	Ich denke oft an dich.	Sık sık seni düşünüyorum.
deu	tur	Schläfst du noch?	Hâlâ uyuyor musun?
deu	tur	Tom ist noch nicht fertig.	Tom henüz hazır değil.
deu	tur	In einer Welt, in der mich die Menschen krank machen, sind Tiere meine Medizin.	İnsanların beni hasta ettiği bir dünyada hayvanlar bana şifa veren ilacım.
deu	tur	Tom weiß ebenso wie Maria, dass das nicht stimmt.	Hem Tom hem de Mary bunun doğru olmadığını biliyor.
deu	tur	Heute war das Meer warm.	Bugün deniz sıcaktı.
deu	tur	Ich schrieb das Buch.	O kitabı yazdım.
deu	tur	Tom fragte Maria, wo sie gewesen sei.	Tom Mary'ye nerede olduğunu sordu.
deu	tur	Ich arbeite gerne.	Çalışmayı seviyorum.
deu	tur	Diese Sache haben wir also schnell geklärt.	Bu şeylere de hemen bir açıklık getirdik.
deu	tur	An deiner Seite fühle ich mich so beschützt.	Senin yanında çok güvende hissediyorum.
deu	tur	Auch dieses Schloss hat ein Gespenst.	Ayrıca bu kalenin bir hayaleti var.
deu	tur	Der Lehrer schrieb seinen Namen an die Tafel.	Öğretmen tahtaya onun ismini yazdı.
deu	tur	Es ist mit meinem Namen gekennzeichnet.	Onun üzerinde adım var.
deu	tur	Möge euer Kaffee heute stark und euer Montag kurz sein.	Bugün kahveniz sert ve pazartesiniz kısa olsun.
deu	tur	Tom ist ein paar Monate älter als Maria.	Tom Mary'den birkaç ay daha yaşlı.
deu	tur	Fangen Sie an!	Başlayın!
deu	tur	Mein Sohn ist erst fünfzehn.	Oğlum daha on beş yaşında.
deu	tur	Das Mädchen ließ die Vögel aus dem Käfig frei.	Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.
deu	tur	Hab Geduld!	Sabret!
deu	tur	Alle sagen, dass er ein höflicher Mann ist.	Herkes onun kibar bir adam olduğunu söylüyor.
deu	tur	Die Person, die heute Morgen aufgewacht ist, ist nicht dieselbe, die gestern Abend eingeschlafen ist.	Bu sabah uyananla dün akşam uyuyan aynı kişi değil.
deu	tur	Die Medizin hat mich sehr schläfrig gemacht.	İlaç çok uykumu getirdi.
deu	tur	Sie schlafen.	Uyuyorlar.
deu	tur	Mein Vater wird mir helfen.	Babam bana yardım edecek.
deu	tur	Wie kann das sein?	Bu nasıl olabilir?
deu	tur	Und hiermit enthält Tatoeba einen Satz mehr.	Ve bununla beraber, Tatoeba bir cümleye daha sahip oldu.
deu	tur	Wer ist deine Freundin?	Kız arkadaşın kim?
deu	tur	Schöne Parks sind in Budapest.	Budapeşte'de güzel parklar var.
deu	tur	Tom wollte, dass Mary netter zu John wäre.	Tom Mary'nin John'a daha kibar olmasını istedi.
deu	tur	Ich bin etwas müde.	Biraz yorgunum.
deu	tur	Wer sammelt schon Brombeer'n um sieben am See? Ich bin 's. Wer erfreut sich der Kräuter und Pflanzen am See? Ich bin 's. Wer lauscht gern dem Summen und Brummen am See? Ich bin 's. Wer walkt oder radelt ganz oft um den See? Ich bin 's. Wer schwimmt oder paddelt gern quer durch den See? Ich bin 's. Wer liebt diesen Ort wie kein zweiter, den See? Na, ich bin 's.	Kim daha sabahın yedisinde gölde böğürtlen toplar? Ben. Kim göl kıyısındaki otlara ve bitkilere sevinir? Ben. Kim göl kıyısındaki vızıltı ve mırıltıya severek kulak verir? Ben. Kim gölün etrafında sık sık yürüyüş yapar veya pedal çevirir? Ben. Kim gölde yüzmeyi veya kürek çekmeyi sever? Ben. Kim burayı herkesten daha çok sever? Tabii ki ben.
deu	tur	Guten Morgen, Mike.	Günaydın, Mike.
deu	tur	Sollen wir ein bisschen mehr Salz hinzufügen?	Biraz daha tuz ilave edelim mi?
deu	tur	Hier ist eine zweite Version.	İşte ikinci bir versiyon.
deu	tur	Ich mache den Abwasch.	Bulaşıkları yıkıyorum.
deu	tur	Er ist in der zehnten Klasse.	O, onuncu sınıfta okuyor.
deu	tur	Wer ist das?	O kimdir?
deu	tur	Tom wurde gesagt, was er tun soll.	Tom'a ne yapacağı söylendi.
deu	tur	Der Lehrer ermutigte mich dazu, im Ausland zu studieren.	Öğretmen beni yurt dışında eğitim için teşvik etti.
deu	tur	Ich habe noch eine Frage.	Sadece bir sorum daha var.
deu	tur	Du hast ihn getötet, und jetzt flüchtest du?	Onu öldürdün, şimdi de kaçıyor musun?
deu	tur	Tom las die Notiz erneut.	Tom notu tekrar okudu.
deu	tur	Ich war beim ersten Versuch erfolgreich.	İlk denememde başarılı oldum.
deu	tur	Dr. Zamenhof starb am 14. April 1917 in Warschau.	Dr. Zamenhof 14 Nisan 1917'de Varşova'da öldü.
deu	tur	Ein unerfahrener Lenker stellt eine potentielle Gefahr dar.	Tecrübesiz bir şoför potansiyel bir tehlikedir.
deu	tur	Er ist ein Freund meines Bruders.	O, erkek kardeşimin bir arkadaşıdır.
deu	tur	Tom hat nicht genug Geld, um sich ein Haus zu kaufen.	Tom'un bir ev almak için yeterli parası yok.
deu	tur	Ich bin Arzt.	Ben bir doktorum.
deu	tur	Ich mag keinen Rosenkohl.	Brüksel lahanasını sevmiyorum.
deu	tur	Als ob mein Kopf zerspringen würde.	Kafam çatlayacak gibi.
deu	tur	Ich bewundere euch.	Sizlere hayranım.
deu	tur	Ich rede nicht mehr mit ihm.	Artık onunla konuşmuyorum.
deu	tur	Warum interessiert dich das?	O neden seni ilgilendiriyor?
deu	tur	Gib mir nichts!	Bana hiçbir şey verme.
deu	tur	Sie ist unsere Lehrerin.	O bizim öğretmenimiz.
deu	tur	Wessen Haus ist das?	Bu kimin evi?
deu	tur	Tom wusste nicht, was er tat.	Tom ne yaptığını bilmiyordu.
deu	tur	Ich bin nicht nur klug, sondern auch schön.	Ben sadece zeki değil, aynı zamanda yakışıklıyım.
deu	tur	Ich habe meine Heimat so sehr vermisst, dass ich es gar nicht beschreiben kann.	Vatanımı tarif edemeyeceğim kadar özledim.
deu	tur	Diese Studenten sind Koreaner.	Bu öğrenciler Koreli.
deu	tur	Vertraue ihm nicht.	Ona güvenme!
deu	tur	Du bist krank, du musst dich ausruhen.	Sen hastasın. Dinlenmek zorundasın.
deu	tur	Schlaf gut, Timmy.	Tatlı rüyalar, Timmy.
deu	tur	Mach den Spiegel sauber!	Aynayı temizle.
deu	tur	Nimm eine kalte Dusche und trinke dann einen heißen Tee!	Soğuk bir duş yap ve sonra sıcak bir çay iç!
deu	tur	Lichterloh sollt ihr brennen!	Cayır cayır yanın.
deu	tur	Damit ein Echo wahrgenommen werden kann, muss der Abstand zwischen Schallquelle und schallreflektierendem Hindernis mindestens 17 Meter betragen.	Yankının algılanabilmesi için ses kaynağı ile sesin yansıdığı engelin arasındaki mesafe en az 17 metre olmalıdır.
deu	tur	Sie muss kommen.	Gelmeli.
deu	tur	Trotzdem hätte das einer von uns machen sollen.	Yine de aramızdan biri bunu yapmalıydı.
deu	tur	Morgen ist Sonntag.	Yarın pazar.
deu	tur	Wie lange bleibst du in Australien?	Ne kadar Avustralya’da kalacaksın?
deu	tur	Wir haben alle viel geweint.	Hepimiz çok ağladık.
deu	tur	Das ist wirklich ärgerlich.	O gerçekten sinir bozucu.
deu	tur	Weißt du, wo er hingegangen ist?	Onun nereye gittiğini biliyor musun?
deu	tur	Bald kommt der Frühling.	İlkbahar yakında gelecek.
deu	tur	Ich habe viele Talente.	Çok yeteneğim var.
deu	tur	Da ist jemand an der Tür, der dich sprechen will.	Kapıda seninle konuşmak isteyen biri var.
deu	tur	Die Türkei ist ein schönes Land.	Türkiye güzel bir ülkedir.
deu	tur	"Radioaktivität" ist ein chemischer Begriff.	Radyoaktivite, kimyasal bir terimdir.
deu	tur	Verstehst du das nicht?	Onu anlamıyor musun?
deu	tur	Das Telefon klingelt.	Telefon çalıyor.
deu	tur	Das ist mir egal.	Benim için fark etmez.
deu	tur	Wie lange geht das schon so?	Bu ne zamandır sürüyor?
deu	tur	Du schreibst, ich lese.	Yazıyorsun, okuyorum.
deu	tur	Ich schreibe einen Brief.	Mektup yazıyorum.
deu	tur	Ich sorge mich auch um ihn.	Ben de onun hakkında endişeleniyorum.
deu	tur	Ich habe das gemacht.	Onu yaptım.
deu	tur	Das ist der Mann, dessen Autos gestohlen wurden.	O, arabası çalınan adam.
deu	tur	Die Dorfbewohner waren freundlich zu ihren Besuchern.	Köylüler ziyaretçilerine karşı nazikti.
deu	tur	Ich will dich nie mehr sehen!	Asla yüzünü tekrar görmek istemiyorum.
deu	tur	Wer einen Regenbogen haben will, muss den Regen akzeptieren.	Gökkuşağını isteyen, yağmura katlanmak zorunda.
deu	tur	Nicht nur Jim, sondern auch seine Eltern sind krank.	Sadece Jim değil, annesi ve babası da hasta.
deu	tur	Ich bin bei Tom.	Ben Tom'dayım.
deu	tur	Der Keller ist hässlich, dunkel und stinkt.	Bodrum, çirkin, karanlık ve kötü kokuludur.
deu	tur	Ich habe Toms Computer geprüft.	Tom'un bilgisayarını denedim.
deu	tur	Der Frühling ist da.	Bahar geldi.
deu	tur	Dort, wo du hingehst, wirst du es nicht brauchen.	Gittiğin yerde buna ihtiyacın olmayacak.
deu	tur	Wenn du in mein Leben eintreten möchtest: die Tür ist offen. Wenn du dich von mir entfernen möchtest: die Tür ist offen. Ich habe nur eine Bitte an dich: bleibe nicht in der Tür stehen, denn so blockierst du nur den Verkehr!	Eğer hayatıma girmek istiyorsan: kapı açık. Eğer benden uzaklaşmak istiyorsan: kapı açık. Sadece bir isteğim var senden: kapıda durma çünkü öyle trafiği tıkıyorsun!
deu	tur	Sehen ist glauben.	Görmek inanmaktır.
deu	tur	Du bist speziell.	Sen özelsin.
deu	tur	Tom arbeitet hart, um sein Englisch zu verbessern.	Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
deu	tur	Wir sind gestern nicht daheim geblieben.	Dün evde kalmadık.
deu	tur	Ukrainische Mädchen sind die schönsten Mädchen der Welt.	Ukraynalı kızlar dünyanın en güzel kızlarıdır.
deu	tur	Das ist nicht genau das, was ich gesagt habe.	Söylediğim tam olarak o değil.
deu	tur	Du hast dich als Lügnerin erwiesen.	Sen yalancı çıktın.
deu	tur	Manchmal ist die Lösung einfacher als wir denken.	Bazen çözümler sandığımızdan da kolay oluyorlar.
deu	tur	Tom ist mit dem Bus nach Boston gefahren.	Tom otobüsle Boston'a gitti.
deu	tur	Es geht mir gut. Danke!	İyi gidiyor. Teşekkürler!
deu	tur	Ich war über seine Unhöflichkeit verwundert.	Kabalığına şaştım.
deu	tur	Tom ist derjenige, der das getan hat.	Bunu yapan kişi Tom.
deu	tur	Dunkelheit kann keine Dunkelheit vertreiben; nur Licht kann das tun. Hass kann Hass nicht vertreiben; nur Liebe kann das tun.	Karanlık, karanlığı yok edemez; bunu ancak ışık becerir. Nefret, nefreti yok edemez; bunu ancak sevgi becerir.
deu	tur	Es war nicht meine Schuld.	Bu benim hatam değildi.
deu	tur	Na, schon wach? Ich wünsche allen von Herzen einen wunderschönen Weihnachtsmorgen!	Selam, uyanık mısınız? Hepinize kalbimle harika bir Noel sabahı dilerim!
deu	tur	Die Sehnsucht nach einem geliebten Menschen ist wie Heimweh nach Zuhause. Nur ist es kein fester Ort, sondern der Platz an seiner Seite.	Sevilen bir insana duyulan özlem, yuvaya duyulan özlem gibidir. Sadece bu sabit bir yer değil, onun yanında ki yerdir.
deu	tur	Warum bist du auf diesem Schiff?	Neden bu gemidesin?
deu	tur	Ich habe meinem Lehrer einen Brief geschrieben.	Öğretmenime bir mektup yazdım.
deu	tur	Aber ich will, dass du verstehst, was ich sage.	Ama ne söylediğimi anlamanı istiyorum.
deu	tur	Tom sprach mit mir über seine Pläne.	Tom planları hakkında benimle konuştu.
deu	tur	Ich habe ein neues Haus gebaut.	Yeni bir ev yaptım.
deu	tur	Wer ist Tom?	Tom kim?
deu	tur	Tom weiß, was wir tun.	Tom ne yaptığımızı biliyor.
deu	tur	Wenn es vorbei ist, dann geh! Gieße keine Blume mehr, die längst verblüht ist.	Bittiğinde git ! Solmuş bir çiçeği sulamaya devam etme!
deu	tur	Wie werden wir es finden?	Onu nasıl bulacağız?
deu	tur	Fett schwimmt oben.	Yağ suyun üstüne çıkar.
deu	tur	Pass auf dich auf!	Kendine iyi bak!
deu	tur	Ich bin jünger und stärker als du.	Senden daha genç ve daha güçlüyüm.
deu	tur	Es sind noch fünf Tage bis zu den Ferien.	Tatile daha beş gün var.
deu	tur	Warum sind Tränen salzig?	Gözyaşları neden tuzludur?
deu	tur	Ich bin so müde, dass ich gleich ins Bett gehe, wenn ich nach Hause komme.	O kadar yorgunum ki eve varır varmaz yatacağım.
deu	tur	Tom fährt oft dorthin.	Tom sıklıkla oraya gider.
deu	tur	Diese Woche habe ich viel gearbeitet.	Bu hafta çok çalıştım.
deu	tur	Ich mag keine teuren Geschenke. Ein kuschligwarmer Kaffee und ein Freund, der mich versteht, reichen mir.	Ben pahalı hediyeleri sevmem. Sıcacık bir kahve ve beni anlayan bir dost yeter bana.
deu	tur	Deine Tränen zerreißen mein Herz!	Gözyaşların kalbimi paralıyor.
deu	tur	Ich weiß nicht, was das ist.	Onun ne olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Ich komme aus Serbien.	Sırbistan'lıyım.
deu	tur	Ich bin Archäologe.	Ben bir arkeoloğum.
deu	tur	Nicht übereilt handeln!	Aceleci davranmayın!
deu	tur	Auch wenn man sich verabschieden muss, darf man weiter lieben!	Hoşçakal demek zorunda olsan bile sevmeye devam edebilirsin!
deu	tur	Obwohl ich Handschuhe angezogen hatte, fror ich an den Fingern.	Eldiven takmama rağmen parmaklarım üşüyordu.
deu	tur	Wir fürchten uns vor dem Tod.	Biz ölümden korkuyoruz.
deu	tur	Es hätte schlimmer sein können.	Daha kötüsü olabilirdi.
deu	tur	Ich bin kein Schüler.	Öğrenci değilim.
deu	tur	Sie löste alle Probleme ohne Mühe.	Bütün problemleri kolaylıkla çözdü.
deu	tur	Ich weiß, dass Sie reich sind.	Zengin olduğunu biliyorum.
deu	tur	Er heißt Tom.	Onun adı Tom.
deu	tur	Wird in Kanada Englisch gesprochen?	Kanada'da İngilizce konuşulur mu?
deu	tur	In dieser Hinsicht hast du recht.	Bu bakımdan haklısın.
deu	tur	Tom ist ein schlagfertiger Intellektueller.	Tom kıvrak zekalı bir entelektüeldir.
deu	tur	Wenn eine Beziehung aus Lügen besteht, wird sie am Ende an der Wahrheit sterben.	Eğer bir ilişki yalanlardan oluşuyorsa, sonunda gerçeklerden ölecek.
deu	tur	Der alte Mann fing einen großen Fisch.	Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.
deu	tur	Ich kann dir etwas beibringen.	Sana bir şey öğretebilirim.
deu	tur	Ich weiß nicht, wer Sie sind.	Sizin kim olduğunuzu bilmiyorum.
deu	tur	Er will nicht beißen.	O ısırmaz.
deu	tur	Tom war der schlechteste Schüler in der Klasse.	Tom sınıftaki en kötü öğrenciydi.
deu	tur	Ich weiß, dass es nicht leicht ist.	Kolay olmadığını biliyorum.
deu	tur	Die Geschichte ist voller bitterer Geschichten.	Tarih, acı hikâyelerle doludur.
deu	tur	Wir wollen das und wir werden das bekommen.	Bunu istiyoruz ve elde edeceğiz.
deu	tur	Diese Perlen sind nicht künstlich, sondern echt.	Bu inciler yapay değil, gerçek.
deu	tur	Ich weiß, dass sie das mit Absicht getan hat.	Onun bunu kasıtlı olarak yaptığını biliyorum.
deu	tur	Ich weiß nicht, wo sie ist.	Onun nerede olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Keiner will mit ihr spielen.	Hiç kimse onunla oynamak istemiyor.
deu	tur	Man muss nicht warten.	Beklenilmemeli.
deu	tur	Höre schon auf zu weinen!	Kes ağlamayı artık!
deu	tur	Tom hat drei Schwestern.	Tom'un üç kız kardeşi var.
deu	tur	Sie weiß nichts von den Blümchen und den Bienchen.	Kuşlar ve arılar hakkında hiçbir şey bilmiyor.
deu	tur	Toms Familie lebt in Australien.	Tom'un ailesi Avustralya'da yaşıyor.
deu	tur	Auch die schönste Rose wird eines Tages welk.	En güzel gül bile bir gün solacak.
deu	tur	Ziehst du um?	Taşınıyor musun?
deu	tur	Die drei Männer lachten.	Üç adam güldü.
deu	tur	Du darfst es nicht berühren.	Ona dokunmamalısın.
deu	tur	Du kannst auch deinen Professor um Rat bitten.	Hocanızdan tavsiye isteyebilirsiniz.
deu	tur	Vielleicht wäre es besser, wenn ich dich vergessen würde.	Belki seni unutsam iyi olur.
deu	tur	Er verstand mich nicht.	O beni anlamıyordu.
deu	tur	Sie und ich müssen einander verstehen, und das unverzüglich.	O ve ben birbirimizi anlamak zorundayız ve bu derhal olmalı.
deu	tur	Hast du fünf Dollar?	Beş doların var mı?
deu	tur	Sie ist letzte Woche gestorben.	O geçen hafta öldü.
deu	tur	Willst du mit mir auf einem Kopfkissen alt werden?	Benimle bir yastıkta kocar mısın?
deu	tur	Ich war zuerst hier.	Önce buradaydım.
deu	tur	Es gibt auf der Welt sehr schädliche Insekten.	Dünyada çok fazla zararlı böcek var.
deu	tur	Wohin rennst du denn?	Nereye koşuyorsun ki?
deu	tur	Glaube ist besser als Bargeld.	İnanç paradan iyidir.
deu	tur	Sumatra ist eine Insel.	Sumatra bir adadır.
deu	tur	Tom ist dick.	Tom şişmandır.
deu	tur	Ist Tom fertig?	Tom hazır mı?
deu	tur	Genau genommen leben nur wenige Menschen wirklich in der Gegenwart, die meisten haben nur vor, einmal richtig zu leben.	Aslında çok az insan gerçekten anı yaşar, pek çoğu en iyi şekilde yaşamak için hep plan yapar.
deu	tur	Ich spreche ein bisschen Japanisch.	Ben biraz Japonca konuşuyorum.
deu	tur	Sie spricht gut Spanisch.	O, İspanyolca iyi konuşuyor.
deu	tur	Sie ist alt.	O yaşlı.
deu	tur	Ich habe dich mit ihr gesehen.	Seni onunla gördüm.
deu	tur	Was hast du getan?	Ne yaptın?
deu	tur	Ich spreche kein Japanisch.	Japonca konuşmuyorum.
deu	tur	Nicht die Glücklichen sind dankbar. Es sind die Dankbaren, die glücklich sind.	Mutlu olanlar değildir şükredenler. Şükredenler mutlu olanlardır.
deu	tur	Tom ist viel jünger als Maria.	Tom Mary'den çok daha gençtir.
deu	tur	Ich bin seit Samstag hier.	Cumartesiden beri buradayım.
deu	tur	Wir sind immer vorsichtig.	Her zaman dikkatliyiz.
deu	tur	Sie reiten sehr schnell.	Onlar çok hızlı sürüyorlar.
deu	tur	Sie waren siegessicher.	Onlar başarıdan emindiler.
deu	tur	Tom brauchte nicht lange nachzudenken, bevor er Mary seine Antwort gab.	Tom'un Mary'ye cevabını vermeden önce çok uzun düşünmesine gerek yoktu.
deu	tur	Ich muss gehen.	Gitmek zorundayım.
deu	tur	Bist du dir sicher, dass hier nicht noch jemand ist?	Burada başka kimse olmadığına emin misin?
deu	tur	Ich verbringe die Nacht bei meinem Freund.	Geceyi, arkadaşımda (erkek) geçiririm.
deu	tur	Können wir dich eine Minute allein sprechen?	Seninle bir dakika yalnız görüşebilir miyiz?
deu	tur	In Kanada spricht man Englisch und Französisch.	Kanada'da İngilizce ve Fransızca konuşulur.
deu	tur	Es war nichts in der Schachtel.	Kutuda bir şey yoktu.
deu	tur	Warum jetzt aufgeben?	Neden şimdi vazgeçiyorsun?
deu	tur	Das ist alles deine Schuld!	Hepsi senin suçun!
deu	tur	Das ist nicht mein Wagen.	Bu benim arabam değil.
deu	tur	Ich bin in Teheran.	Tahran'dayım.
deu	tur	Er ist Leiter der Verkaufsabteilung.	O, satış departmanından sorumlu.
deu	tur	Es macht mir nichts aus, wenn ich in der Schule auf dem Fußboden sitzen muss. Alles was ich will, ist Bildung!	Benim için fark etmez, okulda yerde oturmak zorunda olduğum. Tek istediğim eğitim
deu	tur	Tom spielt besser Klavier als ich.	Tom benden daha iyi piyano çalar.
deu	tur	Möge dich die aufgehende Sonne zu der Person führen, für die dein Herz schlägt. Ich hoffe, die Person bin ich, denn ich warte auf ewig.	Kalbin kimin için çarpıyorsa doğan güneş seni ona kavuştursun. Umarim o benimdir çünkü ben sonsuza dek bekliyorum.
deu	tur	Hier weiß niemand etwas.	Buradaki hiç kimse bir şey bilmiyor.
deu	tur	Der alte Mann lebte allein.	Yaşlı adam tek başına yaşadı.
deu	tur	Tue, soweit es geht, jedem etwas Gutes. Wenn er es nicht wert ist, so bist du es hingegen.	Elinden geldiği kadar herkese iyilik et, eğer o buna lâyik değil ise, sen lâyiksın.
deu	tur	Tom hat Angst vor Spinnen.	Tom örümceklerden korkar.
deu	tur	Sie wird einer Scheidung nicht zustimmen.	O, bir boşanmayı kabul etmeyecektir.
deu	tur	Ich habe gelacht.	Güldüm.
deu	tur	Du bist ein Sexist.	Sen bir cinsiyetçisin.
deu	tur	Es ist ganz klar, dass wir hier nicht für vier Wochen bleiben werden.	Dört hafta boyunca burada kalamayacağımız çok belli.
deu	tur	Tom hat jetzt eine andere Arbeit.	Tom'un artık farklı bir işi var.
deu	tur	Das ist sehr praktisch.	O çok kullanışlı.
deu	tur	Er hat ein Buch über China geschrieben.	O Çin ile ilgili bir kitap yazdı.
deu	tur	Wusstest du das schon?	Bunu önceden biliyor muydun?
deu	tur	Wenn der Sommer kommt, werden wir Urlaub machen.	Yaz gelince tatil yapacağız.
deu	tur	Wie die Alten sungen, so zwitschern auch die Jungen.	Armut dibine düşer.
deu	tur	Sie wurden verlassen.	Terk edilmişler.
deu	tur	Was liest du?	Ne okuyorsun?
deu	tur	Dieses Haus ist nicht neu.	Bu ev yeni değildir.
deu	tur	Ich werde mich sehr freuen, wenn du kommst.	Çok sevineceğim, sen gelince.
deu	tur	Egal was er sagt, glaub ihm nicht.	Ne söylerse söylesin, ona inanma.
deu	tur	Das ist mir zu teuer.	Bana pahalı geldi.
deu	tur	Tom wird, denke ich, gewinnen.	Sanırım Tom kazanacak.
deu	tur	Ich dachte, Sie würden uns nie wieder besuchen.	Bizi tekrar ziyaret etmeyeceğinizi düşündüm.
deu	tur	Ja, ich bin aus Sapporo.	Evet, ben Sapporo'danım.
deu	tur	Kommt, lasst uns eine Phantasiereise machen ins Land der Träume! Gute Nacht!	Gelin beraber hayalimizde rüyalar diyarına bir yolculuk yapalım! iyi geceler!
deu	tur	Manchmal ist nicht der Körper müde, sondern die Seele.	Bazen yorgun olan beden değil, ruhtur.
deu	tur	Ich weiß nicht, wie ich Ihnen danken soll.	Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.
deu	tur	Wir müssen sofort handeln.	Acilen bir şeyler yapmalıyız.
deu	tur	Sprechen Sie Arabisch?	Arapça konuşur musunuz?
deu	tur	Sam ist ein Philosoph, nicht wahr?	Sam bir filozoftur, değil mi?
deu	tur	Was trinkst du?	Ne içiyorsun?
deu	tur	Ist das Tom?	Bu Tom mu?
deu	tur	Haltet euer Klassenzimmer sauber.	Sınıfınızı temiz tutun.
deu	tur	Schicke ein paar Leute in diese Stadt.	O şehre birkaç kişi yolla.
deu	tur	Du tatest mir leid.	Senin için üzüldüm.
deu	tur	Du musst pünktlich sein.	Dakik olmak zorundasın.
deu	tur	Weil das Wetter schön war, gingen wir zu einem Picknick.	Hava güzel olduğundan, pikniğe gittik.
deu	tur	Ich habe lange auf dich gewartet.	Uzun zamandır seni bekliyordum.
deu	tur	Ich kenne sie.	Onu biliyorum.
deu	tur	Was meint ihr?	Siz ne düşünüyorsunuz?
deu	tur	Wie viele Personen sehen Sie?	Kaç kişi görüyorsun?
deu	tur	Astronomie ist die Wissenschaft des Universums.	Astronomi gezegen bilimidir.
deu	tur	Tom ist ein sehr guter Mensch.	Tom çok iyi bir insandır.
deu	tur	Er hat ein Buch über China geschrieben.	O Çin üzerine bir kitap yazdı.
deu	tur	Die gestern zu mir gekommene Katze war sehr süß.	Dün bana gelen kedi çok tatlıydı.
deu	tur	Frag sie, wie sie heißt!	Ona isminin ne olduğunu sor.
deu	tur	Der Bahnstreik hat mich überhaupt nicht gestört.	Tren grevi beni hiç rahatsız etmedi.
deu	tur	Ich will heute nicht mit dir reden.	Seninle bugün konuşmak istemiyorum.
deu	tur	Ich bewundere eure Tapferkeit.	Sizlerin cesaretine hayranım.
deu	tur	Ich schicke das Buch per Post.	Kitabı sana postayla göndereceğim.
deu	tur	Sie bezeichneten es als Massenmord.	Onlar ona toplu cinayet dediler.
deu	tur	Nichts passiert ohne Grund.	Hiçbir şey sebepsiz olmuyor.
deu	tur	Das Gerücht ist immer größer als die Wahrheit.	Söylenti daima gerçekten daha büyüktür.
deu	tur	Wir wissen, dass du hier bist.	Burada olduğunu biliyoruz.
deu	tur	Nur die Menschen, denen du wichtig bist, können dich hören, während du schweigst.	Sadece seni önemseyen insanlar, sessiz olduğunda seni duyabilirler.
deu	tur	Hier ist deine Tasche!	İşte senin çantan.
deu	tur	Mach das nicht wieder!	Artık bunu yapma.
deu	tur	Ich möchte Spanisch lernen.	İspanyolca öğrenmek istiyorum.
deu	tur	Diese Tabletten waren schwer zu schlucken.	Bu tabletleri yutması zordu.
deu	tur	Ich will nicht aufgeben.	Vazgeçmek istemiyorum.
deu	tur	Ein Land ohne Bordell ist kein Land.	Genelevi olmayan bir ülke, ülke değildir.
deu	tur	Keiner mag Maria – außer Tom.	Tom hariç, Maria'yı kimse sevmez.
deu	tur	Das Einzige, was ich wirklich will, ist, allein gelassen zu werden.	Gerçekten bütün istediğim yalnız bırakılmak.
deu	tur	Überall gibt es Schnee!	Her yerde kar var.
deu	tur	Wir kamen am Bahnhof an, als der Zug gerade abfuhr.	Biz istasyona vardığımızda, tren henüz ayrılmıştı.
deu	tur	Ich weiß, dass du noch immer an mich denkst.	Hâlâ beni düşündüğünü biliyorum.
deu	tur	Hier ist ein kranker Mann.	Burada hasta bir adam var.
deu	tur	Ich habe nicht mit Tom getanzt.	Tom'la dans etmedim.
deu	tur	Ich bin froh, dass sie es gewesen sind.	Onların da olmasına memnun oldum.
deu	tur	Es ist an der Zeit, dass ich nach Hause gehe.	Neredeyse eve gidiyor olma zamanım.
deu	tur	Gott sei Dank haben wir Freunde, die zwar weit in der Ferne sind, aber einen Platz in unserem Herzen haben.	Gözden uzak olsa da gönülde mekânı olan dostlarımız var şükür.
deu	tur	Das sehe ich auch so!	Bende öyle düşünüyorum!
deu	tur	Mary trug ein blaues Kleid.	Mary mavi bir elbise giyiyordu.
deu	tur	Die Katze schläft auf dem Tisch.	Kedi masanın üzerinde uyuyor.
deu	tur	Kinder mögen sich, solange sie von den Eltern nichts anderes lernen.	Çocuklar birbirlerini severler ta ki, anne ve babalarından aksi bir şey öğrenmedikleri sürece.
deu	tur	Tom sagte gute Nacht.	Tom iyi geceler dedi.
deu	tur	Er liest in einem Buch.	Bir kitap okuyor.
deu	tur	Du brauchst nicht nur Mut, um Neues anzufangen. Du brauchst auch den Mut, mit alten Dingen aufzuhören.	Yeni bir şey başlamak için sadece cesarete ihtiyacın yok. Ayrıca eski şeyleri bitirmek için cesarete de ihtiyacın var.
deu	tur	Ich weiß nicht, warum ich mich fürchte.	Neden korktuğumu bilmiyorum.
deu	tur	Tom empfindet auch keine besondere Sympathie für Sie.	Tom size özel bir sempati duymuyor.
deu	tur	Glück ist eine Entscheidung.	Mutluluk bir seçimdir.
deu	tur	Vermutlich wird er nicht kommen.	O, muhtemelen gelmeyecek.
deu	tur	Lass sie einen Blick darauf werfen!	O ona bir göz atsın.
deu	tur	Mir gefällt dein Land.	Senin ülkeni seviyorum.
deu	tur	Du solltest dieses Buch leicht lesen können.	Bu kitabı kolaylıkla okuyabilmelisin.
deu	tur	Hilf mir, das auseinanderzunehmen.	Bunu sökmeme yardım et.
deu	tur	Das wird kein zweites Mal passieren.	Bu ikinci kez olmayacak.
deu	tur	Tom bot Maria eine Tasse Kaffee an.	Tom Mary'ye bir fincan kahve sundu.
deu	tur	Tom sagte mir, dass Mary sein Typ ist.	Tom bana Mary'nin onun tipi olduğunu söyledi.
deu	tur	Wir müssen gleich zur Arbeit gehen.	Hemen işe gitmemiz lazım.
deu	tur	Such die Schuld nicht bei jemand anderem.	Suçu başkasında arama.
deu	tur	Könnten Sie ein bisschen langsamer sprechen?	Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
deu	tur	Ich weiß, wer die Mörderin ist.	Katilin kim olduğunu biliyorum.
deu	tur	Ich wünschte, du wärst hier.	Keşke burada olsan.
deu	tur	Ratet mal, wo ich gewesen bin!	Neredeydim tahmin edin!
deu	tur	Weißt du, wie viel Einwohner Boston hat?	Boston'un nüfusunun ne olduğunu biliyor musun?
deu	tur	Träume nicht dein Leben, sondern lebe deine Träume!	Hayatını hayal etme, hayallerini yaşa!
deu	tur	Er wird wahrscheinlich nicht kommen.	O, muhtemelen gelmeyecek.
deu	tur	Du bist nett.	Sen naziksin.
deu	tur	Tom hat heute nichts gegessen.	Tom bugün bir şey yemedi.
deu	tur	Tom will nicht so lange warten.	Tom o kadar uzun beklemek istemiyor.
deu	tur	Warum nennt man New York "Großer Apfel"?	Neden onlar New York'a Büyük Elma diyorlar?
deu	tur	Ich glaube, ich kenne das Mädchen dort.	Sanırım oradaki kızı tanıyorum.
deu	tur	Mach was du willst.	Ne isterseniz yapın.
deu	tur	Wie viele Menschen leben in deiner Stadt?	Şehrinde kaç insan yaşıyor?
deu	tur	Ich versuche zu verstehen, warum er das nicht gemacht hat.	Onu niye yapmadığını anlamaya çalışıyorum.
deu	tur	Ich wohne in Tokio seit 1985.	1985'ten beri Tokyo'da oturuyorum.
deu	tur	Wie bist du zur Schule gekommen?	Okula nasıl geldin?
deu	tur	Ich glaube, es wird Sie mehr als 10.000 Yen kosten, diese Kamera reparieren zu lassen.	Bence, bu kamerayı tamir ettirmek size 10.000 Yen'den fazlaya patlayacak.
deu	tur	Ich kann es heute nicht machen. Du solltest morgen kommen!	Bugün yapamam. Yarın gelemelisin!
deu	tur	Im vergangenen Jahr habe ich mehr als fünfhundert Bücher gelesen.	Geçen yıl beş yüzden fazla kitap okudum.
deu	tur	Dieser Klub hat fünfzig Mitglieder.	Bu kulübün elli üyesi var.
deu	tur	Nimm die Dinge nicht zu ernst!	Şeyleri çok ciddiye almayın.
deu	tur	Du bist um fünf Uhr gekommen.	Sen beşte geldin.
deu	tur	Was soll ich ihnen sagen?	Onlara ne söyleyeceğim?
deu	tur	Dieses Lied singe ich nur für dich.	Bu şarkıyı sadece senin için söylüyorum.
deu	tur	Tom singt nie öffentlich.	Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
deu	tur	Es muss sich unbedingt etwas ändern.	Mutlaka bir şeylerin değişmesi gerek.
deu	tur	Wobei ist der Fehler aufgetreten?	Hata ne zaman meydana geldi?
deu	tur	Das Leben ist nicht gerecht.	Hayat adil değil.
deu	tur	Er kam nach New York, um eine Arbeit zu suchen.	Bir iş aramak için New York'a geldi.
deu	tur	Sag ihm, was wirklich passiert ist!	Gerçekten ne olduğunu ona söyle !
deu	tur	Aus einem winzigen Funken kann eine mächtige Flamme entstehen.	Kıvılcımdan yangın meydana gelebilir.
deu	tur	Sie denken, dass das Universum eine Art Hologramm ist.	Evrenin bir tür hologram olduğunu düşünüyorlar.
deu	tur	Tom studiert in Boston.	Tom Boston'da okuyor.
deu	tur	Tom ist unruhig.	Tom, huzursuz.
deu	tur	Niemand vertraut ihm mehr.	Artık ona hiç kimse güvenmiyor.
deu	tur	Lasst euch nicht ködern!	Oltaya gelmeyin.
deu	tur	Du musst nicht unbedingt gehen.	Mutlaka gitmek zorunda değilsin.
deu	tur	Das ist es, was ich wissen will.	Bilmek istediğim odur.
deu	tur	Ehrlich gesagt mag ich mich selbst.	Doğrusunu söylemek gerekirse, kendimi seviyorum.
deu	tur	Er wurde in den Vereinigten Staaten geboren.	O, Birleşik Devletler'de doğdu.
deu	tur	Sie will die Scheidung.	O ayrılmak istiyor.
deu	tur	Wer könnte verhindern, dass ich ihn heirate?	Kim onunla evlenmeme engel olabilir?
deu	tur	Sie lernte schnell Maschinenschreiben.	Daktilo kullanmayı çabuk öğrendi.
deu	tur	Tom hat den Boston-Marathon gewonnen.	Tom Boston Maratonunu kazandı.
deu	tur	Es überrascht mich nicht.	Beni şaşırtmadı.
deu	tur	Nein, ich bin nicht gegangen.	Hayır, gitmedim.
deu	tur	Ich fliege morgen nach Boston.	Yarın Boston'a uçuyorum.
deu	tur	Du musst nur still sitzen bleiben.	Sadece sessizce oturmalısın.
deu	tur	Am 14. Februar feiern die Amerikaner den Sankt-Valentins-Tag.	14 Şubat'ta Amerikalılar sevgililer gününü kutlar.
deu	tur	Wir lieben Deutschland vom Herzen wie verrückt.	Almanya'yı kalbimizde deli gibi seviyoruz.
deu	tur	Warst du früher auch so?	Sen önceden de böyle miydin?
deu	tur	Er schrie vor Schmerzen.	Acıdan bağırdı.
deu	tur	Das ist schwer zu sagen.	Söylemesi zor.
deu	tur	Der Winter war außergewöhnlich mild.	Bu kış hiç olmadığı kadar ılık geçti.
deu	tur	Es ist vier Zentimeter dick.	O, dört santimetre kalınlığındadır.
deu	tur	Sind Sie Japaner?	Japon musunuz?
deu	tur	Bezüglich des anderen Themas werde ich selbst entscheiden.	Diğer konu hakkında kendim karar alacağım.
deu	tur	Sie wissen sehr gut, wie es geschehen ist.	Onun nasıl meydana geldiğini gayet iyi biliyorsun.
deu	tur	Die Hauptstadt von Norwegen ist Oslo.	Norveç'in başkenti Oslo'dur.
deu	tur	Er verfasste seine Memoiren.	Anılarını kaleme aldı.
deu	tur	Es war wirklich nervig.	Bu gerçekten sinir bozucuydu.
deu	tur	Schreiben Sie bitte Ihren Namen und Adresse.	Adınızı ve adresinizi yazın, lütfen.
deu	tur	Ich glaube, Tom kennt Maria.	Bence Tom Mary'yi tanıyor.
deu	tur	Bist du der Ehemann von Maria?	Maria'nın kocası mısın?
deu	tur	Tom hatte einen Gedanken.	Tom'un bir düşüncesi vardı.
deu	tur	Das ist eine zu optimistische Sichtweise.	O, çok fazla iyimser bir bakış.
deu	tur	Wir wollen alle ein neues Auto oder ein neues Telefon.	Biz hepimiz yeni bir araba ya da yeni bir telefon istiyoruz.
deu	tur	Eichhörnchen machen schnelle Bewegungen.	Sincaplar çabuk hareket ederler.
deu	tur	Ich kann nichts tun.	Yapamam
deu	tur	Das Sitzungszimmer muss sauber sein.	Toplantı odası temiz olmalı.
deu	tur	Meine Katze hat ein Eichhörnchen getötet.	Kedim bir sincap öldürdü.
deu	tur	Es ist wirklich eine ziemlich gute Geschichte.	O, gerçekten oldukça iyi bir hikaye.
deu	tur	Er hat zwei Autos.	Onun iki arabası var.
deu	tur	Der Mann ist mir auf die Pelle gerückt.	Adam beni taciz etti.
deu	tur	Er sagte mir, ich solle es tun, also tat ich es.	Bana onu yapmamı söyledi, bu yüzden onu yaptım.
deu	tur	Hat Tom mehr als eine Freundin?	Tom'un birden fazla kız arkadaşı var mı?
deu	tur	Meine Mutter probierte von der Milch.	Annem sütü tattı.
deu	tur	Das ist ohne jeden Zweifel eine sehr gute Nachricht.	Hiç şüphesiz bu çok iyi bir haber.
deu	tur	Tom ist ein Drogendealer geworden.	Tom bir uyuşturucu satıcısı oldu.
deu	tur	Algerien erlangte 1962 seine Unabhängigkeit.	Cezayir, bağımsızlığına1962'de kavuştu.
deu	tur	Sie hat mehrere Bücher geschrieben.	Birkaç kitap yazdı.
deu	tur	Wenn niemand diese Sätze übersetzt, dann übersetze ich die eben.	Kimse bu cümleleri çevirmiyor, ben çeviryim bari.
deu	tur	Wann stehst du auf?	Ne zaman kalkarsın?
deu	tur	Wer kann dich glücklich machen, wenn du nicht bereit bist?	Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
deu	tur	Tom ist Marias Gärtner.	Tom Mary'nin bahçıvanıdır.
deu	tur	Das Mädchen ist unter den Schülern sehr beliebt.	O kız, öğrenciler arasında çok sevilir.
deu	tur	Ich finde meine Krawatte nicht.	Kravatımı bulamıyorum.
deu	tur	Ich liebe Musik. Weil sie das ausdrücken kann, wozu mir die Worte fehlen.	Müzik seviyorum. Çünkü söylemek isteyipte söyleyemediğim şeyleri o ifade ediyor.
deu	tur	Tom lächelt nicht.	Tom gülmüyor.
deu	tur	Er weiß das nicht.	O bilmiyor.
deu	tur	Das geschieht dir recht.	Onu hak ediyorsun.
deu	tur	Das war alles Toms Idee.	Hepsi Tom'un fikriydi.
deu	tur	Wie können wir das beweisen?	Onu nasıl kanıtlayabiliriz?
deu	tur	Du denkst, du bist klüger als ich, nicht wahr?	Benden daha zeki olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
deu	tur	Tom kümmerte sich nicht mehr darum.	Tom artık onu umursamıyordu.
deu	tur	Kannst du mir die Stadt zeigen?	Bana şehri gösterebilir misin?
deu	tur	Tom sagte mir, er spreche Französisch.	Tom bana Fransızca konuştuğunu söyledi.
deu	tur	Sie sieht glücklich aus.	Mutlu görünüyor.
deu	tur	Meine Fahrerlaubnis läuft nächste Woche ab.	Gelecek hafta sürücü belgemin süresi dolacak.
deu	tur	Die Pläne für die Offensive waren geheim.	Saldırı planları gizliydi.
deu	tur	Liebst du mich?	Beni seviyor musun?
deu	tur	Manchmal wäre ich gerne da, wo meine Gedanken sind.	Bazen düşüncelerimin olduğu yerde olmak isteridm.
deu	tur	Ich nehme mir das volle Recht, meine Meinung zu ändern. Ich bin an jedem Tag ein anderer Mensch.	Fikrimi değiştirmeye hakkım var. Ben her gün yeni bir insanım.
deu	tur	Tom ist unruhig.	Tom, rahat değil.
deu	tur	Wenn Sie wollen, können Sie beginnen, aber die Verantwortung liegt gänzlich bei Ihnen.	Başlamak istiyorsanız başlayabilirsiniz ama sorumluluk tamamen size ait.
deu	tur	Neujahr nähert sich.	Yılbaşı yaklaşıyor.
deu	tur	Ich habe ein rotes Fahrrad.	Kırmızı bir bisikletim var.
deu	tur	Ich bin glücklich, weil ich es sein will!	Mutluyum öyle olmak istediğim için!
deu	tur	Bist du 1955 geboren oder 55 Jahre alt?	1955 doğumlu musun yoksa 55 yaşında mısın?
deu	tur	Nur vor ein paar Minuten hat jemand mit Tom gesprochen.	Birisi sadece birkaç dakika önce Tom'la konuşuyordu.
deu	tur	Frohes neues Jahr!	Mutlu yıllar!
deu	tur	Bitte sprechen Sie ein bisschen langsamer.	Lütfen biraz yavaş konuşun.
deu	tur	Nimm das von hier weg!	Al bunu buradan!
deu	tur	Kann ich mich hier irgendwo hinlegen?	Uzanabileceğim bir yer var mı?
deu	tur	Wir sind Ärzte.	Bizler doktoruz.
deu	tur	Ich trage nicht gerne die Sachen von anderen Leuten.	Başka birinin elbiselerini giymeyi sevmem.
deu	tur	Ist das nicht normal?	O normal değil mi?
deu	tur	In seinen Venen fließt Wasser, kein Blut.	Toplardamardan su akar, kan değil.
deu	tur	Diese Vase ist aus Eisen.	Bu vazo demirden.
deu	tur	Ich bin 18.	Ben 18 yaşındayım.
deu	tur	Sie legte ihren Kopf auf seine Brust.	Başını onun göğsüne yasladı.
deu	tur	Heute ist ein guter Tag zum Sterben.	Bugün ölmek için güzel bir gün.
deu	tur	Wissen Sie, wo Tom und seine Freunde hingegangen sind?	Tom'un ve arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musunuz?
deu	tur	Die Familie schaut sich zusammen einen Film an.	Aile birlikte bir film izliyor.
deu	tur	Ich weiß, dass Tom kein Französisch spricht.	Tom'un Fransızca konuşmadığını biliyorum.
deu	tur	Kanada ist ein sehr kaltes Land.	Kanada çok soğuk bir ülke.
deu	tur	Dass das passiert, war nicht beabsichtigt.	Böyle olmaması gerekiyordu.
deu	tur	Mit dem Teleskop schauen wir in die Vergangenheit.	Teleskopla geçmişe bakıyoruz.
deu	tur	Die Geschichte stimmte.	Hikaye gerçekti.
deu	tur	Manche Sätze retten Leben.	Bazı cümleler hayat kurtarır.
deu	tur	Wegen des Regens verschoben wir unsere Abreise.	Yağmur nedeniyle tatile çıkamadık.
deu	tur	Franzosen nennen den Orgasmus in ihrer eigenen Sprache "La petite mort".	Fransızlar orgazma kendi dillerinde ''La petite mort'' der.
deu	tur	Tom war der schlechteste Schüler in der Klasse.	Tom sınıfın en kötü öğrencisiydi.
deu	tur	Und manchmal schließe ich meine Augen, damit ich dich sehen kann.	Ve bazen seni görebilmek için gözlerimi kapatıyorum.
deu	tur	Du hast doch noch das ganze Leben vor dir.	Önünde hala yaşayacak bütün bir hayat var.
deu	tur	Ich möchte mit Respekt behandelt werden.	Saygıyla davranılmak istiyorum.
deu	tur	Sie starb an Krebs.	O, kanserden öldü.
deu	tur	Was war das Problem?	Sorun neydi?
deu	tur	Viele Soldaten sind hier gefallen.	Bir sürü asker burada öldü.
deu	tur	Tom muss jetzt handeln.	Tom, şimdi bir şeyler yapmalı.
deu	tur	Ich wusste nicht, dass Sie so mutig sind.	Bu kadar cesur olduğunuzu bilmiyordum.
deu	tur	Komm nie wieder so sehr zu spät!	Asla tekrar bu kadar geç kalma.
deu	tur	Ich habe all dies schon früher gehört, und das nicht nur einmal.	Bunların hepsini zaten daha önce dinledim, ve bir kez değil.
deu	tur	Es ist sperrig.	Bu hantal.
deu	tur	Er will, dass ich laufen lerne, ohne dass ich vorher gehen gelernt hätte.	Yürümeyi öğrenmeden önce koşmayı öğrenmemi istiyor.
deu	tur	Wir haben einen guten Preis dafür bekommen.	Bizim bunun için iyi bir fiyatımız var.
deu	tur	Es sieht viel schlimmer aus, als es ist.	Olduğundan daha kötü gözüküyor.
deu	tur	Ich habe kein Auto.	Bir arabam yoktur.
deu	tur	Dir auch einen guten Morgen und mögest du einen wunderbaren Tag verbringen, Liebes.	Sana da güzel sabahlar ve günün harika geçsin, tatlış.
deu	tur	Je tiefer ich in deine Augen schaue, umso mehr merke ich, wie schön das Leben wirklich ist.	Gözlerine ne kadar derin baksam bir o kadar hayatın ne denli güzel olduğunu anlıyorum.
deu	tur	Das ist nicht das, was ich suche.	Bu benim aradığım şey değil.
deu	tur	Der alte Mann ging vorsichtig über die Straße.	Yaşlı adam yolu dikkatlice yürüyerek geçti.
deu	tur	Heute Morgen fühle ich mich gut.	Bu sabah iyi hissediyorum.
deu	tur	Am Stadtrand steht ein Bus bereit, um uns weiterzufahren.	Şehir dışında bizi götürmeye hazır bir otobüs bekliyor.
deu	tur	Bitte lass mich nicht allein!	Lütfen beni yalnız bırakma!
deu	tur	Tom starb in Australien.	Tom Avustralya'da öldü.
deu	tur	Sie sah ihren Vater nie wieder.	O, babasını bir daha hiç görmedi.
deu	tur	Ich kann mich nicht lange auf ein Thema konzentrieren.	Bir konu üzerinde uzun süre odaklanamıyorum.
deu	tur	Ich glaube, es ist Zeit für mich, den Fernseher auszumachen.	Sanırım TV'i kapatmamın zamanıdır.
deu	tur	Gehen wir in mein Büro!	Ofisime gidelim.
deu	tur	Es freut mich, dass du heute zu mir kommst.	Bu gün bana gelmen beni mutlu ediyor.
deu	tur	Wie unvorsichtig du bist!	Ne kadar dikkatsizsin!
deu	tur	Ich weiß nicht, wer sie ist.	Onun kim olduğunu bilmiyorum.
deu	tur	Genau!	Doğru!
deu	tur	Darf ich das essen?	Bunu yiyebilir miyim?
deu	tur	Der Hund gehört ihnen.	Köpek onların.
deu	tur	Wer sagt, dass ich Angst vor Tom hätte?	Tom'dan korktuğumu kim söylüyor?
deu	tur	Da kann man nichts machen.	Yapılacak bir şey yok.
deu	tur	Wer hat ihr geholfen?	Kim ona yardım etti?
deu	tur	Du bist für diesen Job nicht zu alt.	Bu iş için çok yaşlı değilsin.
deu	tur	Du musst dich mit den ganzen Geräuschen abfinden.	Bütün bu gürültüye katlanmak zorundasın.
deu	tur	Liebe und Toleranz sind das Wichtigste!	Sevgi ve hoşgörü en önemli şeydir!
deu	tur	Sie spricht Portugiesisch.	O Portekizce konuşur.
deu	tur	Ist Tom verhaftet?	Tom tutuklu mu?
deu	tur	Meine Mutter backte den Kuchen.	Annem pastayı pişiriyordu.
deu	tur	Ich kann mich nicht mehr an ihre Adresse erinnern.	Onun adresini hatırlayamıyorum.
deu	tur	Wie kannst du dir so sicher sein?	Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
deu	tur	Möchtest du, dass ich Tom sage, dass er es für dich macht?	Tom'a bunu senin için yapmasını rica etmemi istiyor musun?
deu	tur	Das Kind hatte Fieber.	Çocuk ateşlendi.
deu	tur	Das Leben ist ein Traum.	Hayat bir rüyadır.
deu	tur	Hmm, einen Augenblick.	Hımm, bir dakika.
deu	tur	Endlich erreichten wir die Bergspitze.	Sonunda dağın zirvesine ulaştık.
deu	tur	Bis zum nächsten Mal.	Bir dahaki sefer görüşürüz.
deu	tur	Tom ist derjenige, der uns geholfen hat, Marie zu finden.	Tom, bize Maria'yı bulmamızda yardımcı olmuş kişidir.
deu	tur	Die Uhr geht vor.	Saat ileri gidiyor.
deu	tur	Mach dir keine Sorgen. Ich habe damit Erfahrung.	Merak etme, bu konuda tecrübeliyim.
deu	tur	Józsika ist im Garten.	Józsika bahçede.
deu	tur	Das Gebet wird auf Gebetsteppichen verrichtet.	Namaz, seccadelerin üzerinde kılınır.
deu	tur	Wenn Sie nicht über dieses Programm verfügen, können Sie es jetzt herunterladen.	Eğer bu program yoksa, şimdi indirebilirsiniz.
deu	tur	Ich glaube, dass Maria Juan gefällt.	Sanırım Juan Maria'dan hoşlanıyor.
deu	tur	Ich spreche Deutsch.	Almanca konuşurum.
deu	tur	Wo wohnt er?	O nerede oturuyor?
deu	tur	Zwischen dem, was ich sage, und dem, was du verstehst, können Welten liegen.	Benim dediklerim ile senin anladıkların arasında dünya kadar farklılık olabilir.
deu	tur	Ruf mich heute Abend an.	Bu akşam beni ara.
deu	tur	Bist du Schüler?	Öğrenci misin?
deu	tur	Das geht vorbei.	Bu da geçer.
deu	tur	Warum tut er das?	O neden bunu yapıyor?
deu	tur	Tom legte Maria die Hände auf die Schultern.	Tom ellerini Mary'nin omuzlarına koydu.
deu	tur	Er ist vor fünf Jahren gestorben.	O, beş yıl önce öldü.
deu	tur	Der Politiker schlug dem Kongress Reformen vor.	Politikacı kongreye değişiklikler yapılmasını önerdi.
deu	tur	Tom war die ganze Nacht zu Hause.	Tom bütün gece evdeydi.
deu	tur	Ich habe es vergessen.	Unuttum.
deu	tur	Tom hat mir nicht gesagt, warum er das getan hat.	Tom onu neden yaptığını bana söylemedi.
deu	tur	Ein Aquarell ist ein Gemälde aus wasserlöslichen Farben.	Suluboya tablo suda çözünen boyalarla yapılmış bir tablodur.
deu	tur	Tom bat mich nicht darum, irgendetwas zu unternehmen.	Tom bir şey yapmamı istemedi.
deu	tur	Das Volk verlangt Reformen.	Halk reform istiyor.
deu	tur	Ich werde ihm eine Postkarte schicken.	Ona bir kartpostal göndereceğim.
deu	tur	Sie sagte, dass sie gute Freunde von ihr wären.	Onun iyi arkadaşları olduklarını söyledi.
deu	tur	Ich will hier nicht sterben.	Burada ölmek istemiyorum.
deu	tur	Jeder Mensch ist eine Welt.	Her insan bir dünyadır.
deu	tur	Sei mutig!	Cesur ol!
deu	tur	Heute Morgen habe ich von einer lieben Freundin ein Geschenk bekommen. Das hat mich riesig gefreut.	Bu sabah sevgili arkadaşımdan bir hediye aldım. O beni çok mutlu etti.
deu	tur	Gibt es in diesem Gebäude einen Aufzug?	Bu binada bir asansör var mı?
deu	tur	Ein Kind spiegelt das, was es erlebt.	Çocuk, yaşadiğini yansıtır.
deu	tur	Ich habe rote Augen.	Gözlerim kırmızı.
deu	tur	Überanstrenge dich bloß nicht!	Sakın ha, kendini fazla yorma!
deu	tur	Tom verdient seine Freiheit.	Tom özgürlüğünü hak ediyor.
deu	tur	Deine Hypothese ist richtig.	Hipoteziniz doğrudur.
deu	tur	Ich werde niemals aufgeben.	Asla pes etmeyeceğim.
deu	tur	Das werde ich bereuen.	Bundan pişman olmak üzereyim.
deu	tur	Ich kann dieser Frau nicht widerstehen.	Bu kadına karşı koyamıyorum.
deu	tur	Ich bin sicher, dass du alles Notwendige gesehen hast.	Görmen gereken her şeyi gördüğüne eminim.
deu	tur	Ich habe Angst vor Katzen.	Kedilerden korkarım.
deu	tur	Guten Morgen, meine Freunde! Schön, dass es euch gibt!	Günaydın dostlarım! İyi ki varsınız!
deu	tur	Tom und Maria arbeiten beide im selben Supermarkt.	Tom ve Mary'nin ikisi de aynı süpermarkette çalışıyorlar.
deu	tur	Wenn ich nach Hause gekommen bin, lege ich mich sofort hin.	Eve gelince hemen yatayım.
deu	tur	Du brauchst einen Freund.	Bir arkadaşa ihtiyacın var.
deu	tur	„Welche Sprachen kannst du, Tom?“ – „C++ und Java, außerdem auch ein bisschen PHP. Und du, Maria?“ – „Französisch, Japanisch und Hebräisch.“	“Hangi dilleri konuşabiliyorsun Tom?” – “C++ ve Java. Biraz da PHP. Ya sen Maria?” – “Fransızca, Japonca ve İbranice.”
deu	tur	Was haltet ihr davon, zu mir nach Hause zu gehen?	Benim evime gitmemize ne dersiniz?
deu	tur	Ich denke, ich werde mich ein bisschen hinlegen.	Sanırım biraz uzanacağım.
deu	tur	Wir leben alle unter der gleichen Sonne, aber wir haben nicht den gleichen Horizont.	Hepimiz aynı güneşin altında yaşıyoruz, ama aynı aydınlığa sahip değiliz.
deu	tur	Tom versuchte, ruhig zu bleiben.	Tom sakin kalmaya çalıştı.
deu	tur	Was hast du mit deinem Auto gemacht?	Arabanla ne yaptın?
deu	tur	Niemand schenkt ihm Beachtung.	Kimse ona dikkat etmiyor.
deu	tur	Das ist ein angesehener Laden.	Orası saygın bir mağazadır.
deu	tur	Sind deine Hände sauber?	Ellerin temiz mi?
deu	tur	Du musst keine Angst haben.	Korkmana gerek yok.
deu	tur	Nicht jeder muss mich mögen. Es reicht, wenn es die Richtigen tun.	Herkesin beni sevmesi gerekmiyor, doğru kişilerin sevmesi yeterli.
deu	tur	Das iranische Atomprogramm wurde gerade Ziel eines Schadprogrammangriffs.	İran atom programı, kötü amaçlı yazılım tarafından saldırıya uğradı.
deu	tur	In gewisser Weise ist das wahr.	Bu bir bakıma doğrudur.
deu	tur	Es war unmöglich, es vom Baum herunterzuholen.	Onu ağaçtan indirmek imkânsızdı.
deu	tur	Ich brauche deine Hilfe, um herauszufinden, was Tom passiert ist.	Tom'a ne olduğunu bulmak için yardımına ihtiyacım var.
deu	tur	Sei neugierig!	Merak et!
deu	tur	Zimmer zu vermieten.	Kiralık oda.
deu	tur	Ich muss schlafen gehen.	Uyumam lazım.
deu	tur	Wir werden uns eines Tages wiedersehen.	Bir gün tekrar görüşeceğiz.
deu	tur	Man kann den Jungen nicht hassen.	Oğlandan nefret edilemez.
deu	tur	Die Leute sind gespannt auf deine Überlegungen.	İnsanlar senin düşüncelerini merak ediyor.
deu	tur	Enthält Coca-Cola Koffein?	Coca-Cola kafein içerir mi?
deu	tur	Es geschah letzten Oktober.	O geçen ekim ayında oldu.
deu	tur	Tom und ich haben zusammen Kaffee getrunken.	Tom ve ben beraber kahve içtik.
deu	tur	Was für eine interessante Geschichte!	Ne ilginç bir hikaye!
deu	tur	Du hättest alle Türen abschließen oder wenigstens zumachen sollen.	Bütün kapıları kilitlemeli, en azından kapatmalısın.
deu	tur	Ich kann dich etwas lehren.	Sana bir şey öğretebilirim.
deu	tur	Dieses Mal werden wir es ohne euch versuchen.	Bu sefer sizsiz deneyeceğiz.
deu	tur	Es gibt überall Blumen, für den, der sie sehen will.	Her yerde çiçek var, görmek isteyen için.
deu	tur	Bin ich deiner Meinung nach zu alt?	Sana göre ben çok mu yaşlıyım?
deu	tur	Das habe ich von vielen Leuten gehört.	Belki kısa bir mola vermeliyiz.
deu	tur	Als Kinder sind wir immer seilgesprungen.	Çocukken hep ip atlardık.
deu	tur	Die Bezahlung ist unzulänglich.	Ödeme yetersiz.
deu	tur	Worauf zielt diese rätselhafte Frage?	Bu esrarengiz soru neyi amaçlıyor?
deu	tur	Wir sollten bei diesem Thema beiden Seiten gerecht werden.	Biz o konuda her iki tarafa adaletli davranmalıyız.
deu	tur	Schläft Tom noch?	Tom hâlâ uyuyor mu?
deu	tur	Fandest du das Buch interessant?	Kitabı ilginç buldun mu?
deu	tur	Ich habe keinen Hund.	Köpeğim yok.
deu	tur	Tom, du bist entlassen!	Tom, sen kovuldun!
deu	tur	Wie viele Äpfel gibt es?	Kaç tane elma var?
deu	tur	Ich gebe den Bettlern immer etwas.	Dilencilere hep bir şeyler veririm.
deu	tur	Ich dachte, dass wir es tun konnten.	Düşündüm ki; bunu yapabiliriz.
deu	tur	Ich habe es für zehn Dollar verkauft.	Onu on dolara sattım.
deu	tur	Er war so besoffen, dass er sich nicht auf den Beinen halten konnte.	Ayakta duramayacak kadar sarhoştu.
deu	tur	Paolo wurde tot aufgefunden.	Paolo ölü bulundu.
deu	tur	Das Ergebnis war eher enttäuschend.	Sonuç biraz üzücüydü.
deu	tur	Seien Sie vorsichtig beim Überqueren der Straße!	Yolu dikkatle geç.
deu	tur	Mr. Johnsons Zimmer war ein großes Zimmer.	Bay Johnson'ın odası büyük bir odaydı.
deu	tur	Ich stamme aus Malta.	Ben Maltalıyım.
deu	tur	Man muss Milch bei relativ niedriger Temperatur aufbewahren.	Süt düşük sıcaklıkta saklanmalıdır.
deu	tur	Wir brauchen etwas zu essen.	Yiyecek bir şeye ihtiyacımız var.
deu	tur	Sprechen Sie Spanisch?	İspanyolca konuşur musunuz?
deu	tur	Die Ausländerregelung ist abgeschafft worden.	Yabancı sınırı kalktı.
deu	tur	Geduld ist meine schwerste Prüfung! Aber ich vertraue darauf, dass mir das Schicksal eines Tages zulächelt.	Sabır benim en zor sınavım! Ama ben kaderin bir gün bana gülümseyeceğine inanıyorum .
deu	tur	Früher verfügte ich über mangelhafte Sprachkenntnisse. Mit Esperanto wurde es schnell besser.	Öncesinde sahip olduğum dil bilgisi yetersizdi. Esperanto ile hızla daha iyi oldu.
deu	tur	Er soll verschwinden und sich hier nicht wieder blicken lassen.	Gitsin bir daha buralara uğramasın.
deu	tur	Keine der Blumen ist aus Kunststoff gemacht.	Hiçbir çiçek plastikten yapılmamıştır.
deu	tur	In deinem Alter musst du dich selbst unterhalten.	Senin yaşında kendini geçindirmelisin.
deu	tur	Ich bin Englischlehrer.	Ben İngilizce öğretmeniyim.
deu	tur	Ich bin deprimiert.	Morelim bozuk.
deu	tur	Ich kann darauf verzichten, euch zu lieben.	Sizleri sevmekten vazgeçebilirim.
deu	tur	Wie viele Tassen Tee trinkst du am Tag?	Bir günde kaç fincan çay içersin?
deu	tur	Meine Arbeit ist gut, aber anstrengend.	İşim iyi, ama yorucu.
deu	tur	Ich kann Tom nichts mehr glauben von dem, was er sagt.	Artık Tom'un söylediği hiçbir şeye inanamıyorum.
deu	tur	Die Schweiz ist ein schönes Land.	İsviçre güzel bir ülke.
deu	tur	Eigentlich weiß ich das.	Aslında onu biliyorum.
deu	tur	Mein Mann hat heute Geburtstag.	Kocamın bugün doğum günü var.
deu	tur	Das ist völlig falsch.	O tamamen yanlış.
deu	tur	Janni hat nur Befehle ausgeführt.	Yanni sadece emirleri yerine getiriyordu.
deu	tur	Toni ist ein sehr großer Junge.	Tony, çok uzun boylu bir çocuk.
deu	tur	Ich sehe eine Giraffe.	Bir zürafa görüyorum.
deu	tur	Erzähl mir die Geschichte.	Bana hikayeyi anlat.
deu	tur	Ich kann nicht glauben, dass ich es vergessen habe.	Unuttuğuma inanamıyorum.
deu	tur	Ich bin Kanadier.	Kanadalıyım.
deu	tur	Ist das eine Katze?	O bir kedi mi?
deu	tur	Ich warte auf Antwort von ihr.	Ondan bir yanıt bekliyorum.
deu	tur	Tom weiß, dass ich zu Hause bin.	Tom evde olduğumu biliyor.
deu	tur	Meine Mutter ist auch Lehrerin.	Benim annem de bir öğretmen.
deu	tur	Man hat dir nicht gesagt, was er in diesem Brief geschrieben hatte.	Onun bu mektupta ne yazdığı sana söylenmedi.
deu	tur	Viele Finnen können Deutsch.	Çoğu Fin Almanca bilir.
deu	tur	Sie lebt in London.	O, Londra'da yaşıyor.
deu	tur	Sie ist beim Seilhüpfen hingefallen.	O, ip atlarken düştü.
deu	tur	Er hat Tom geholfen.	O, Tom'a yardım etti.
deu	tur	Ich hasse Hunde.	Köpeklerden nefret ederim.
deu	tur	Wo ist das Hotel?	Otel nerede?
deu	tur	Ich habe gewartet aber er ist nicht gekommen. Dann gehe ich eben.	Bekledim ama gelmedi. Gideyim bari.
deu	tur	Außerdem bin ich sehr glücklich, dich kennengelernt zu haben.	Ayrıca, seni tanıdığım için çok mutluyum.
deu	tur	Er wurde plötzlich krank.	Aniden hastalandı.
deu	tur	Tom hat seinen eigenen Vater umgebracht.	Tom kendi babasını öldürdü.
deu	tur	Ich habe gehört, dass ihr sehr reich seid.	Çok zengin olduğunuzu duydum.
deu	tur	Ich spreche nicht schnell.	Hızlı konuşmam.
deu	tur	Schwere Zeiten werden schöne Türen öffnen.	Zor zamanlar güzel kapılar açacaktır.
deu	tur	Warum verstecken wir uns?	Neden saklanıyoruz?
deu	tur	Sami lief zum Badezimmer.	Sami banyoya koştu.
deu	tur	Auch du, Brutus?	Sen de mi Brütüs?
deu	tur	Ich habe deinen Verrat nicht vergessen.	İhanetini unutmadım.
deu	tur	Ich halte Tom nicht für allzu gutaussehend.	Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
deu	tur	Was nicht passt, wird halt passend gemacht.	Beden uymasa da, gerisi uydurulur.
deu	tur	Jim ist Kanadier.	Jim Kanadalıdır.
deu	tur	Tom mag euch auch nicht besonders.	Tom sizlerden de özellikle hoşlanmıyor.
deu	tur	Wer ist der Autor dieses Buchs?	Bu kitabın yazarı kimdir?
deu	tur	Sie wurde senil.	O bunamış.
deu	tur	Deutsch ist eine germanische Sprache.	Almanca bir Cermen dilidir.
deu	tur	Sie kam um sieben Uhr nach Hause.	O saat yedide eve vardı.
deu	tur	Er hat einen Fingerhut gekauft.	Bir yüksük satın aldı.
deu	tur	Maria ist nicht meine Schwester.	Mary kız kardeşim değil.
deu	tur	Er liest jeden Morgen die Zeitung.	O, her sabah gazete okur.
deu	tur	Hast du Toms Musik gehört?	Tom'un müziğini duydun mu?
deu	tur	Was hat Tom falsch gemacht?	Tom neyi yanlış yaptı?
deu	tur	Tom glaubt nicht, dass das wahr ist.	Tom bunun doğru olduğuna inanmıyor.
deu	tur	Als ihre Mutter kam, gab sie vor, zu lernen.	Annesi geldiğinde ders çalışıyormuş gibi davrandı.
deu	tur	Ich warte immer noch auf dich.	Hâlâ seni bekliyorum.
deu	tur	Ich wünsche allen einen schönen Abend und später eine gute Nacht.	Herkese iyi akşamlar dilerim. Sonrasında da iyi geceler.
deu	tur	Was hat sie gesagt?	O ne dedi?
deu	tur	Ich höre Klassische Musik sehr gerne.	Klasik müzik dinlemeyi çok severim.
deu	tur	Das ist doch nicht möglich.	Bu mümkün değil.
deu	tur	Was kannst du mir darüber sagen?	Bana onun hakkında ne söyleyebilirsin?
deu	tur	Maria küsste den Frosch.	Mary kurbağayı öptü.
deu	tur	Man hat je zwei Ohren und Augen, jedoch nur einen Mund, um viel sehen und viel hören, aber nur wenig reden zu können.	Göz ile kulak iki, ağız tek. Çok görüp, çok dinleyip, az konuşmak için.
deu	tur	Mathematik ist Alberts Lieblingsfach.	Matematik Albertİn favori konusudur.
deu	tur	Leider warst du derjenige, der sich geirrt hat.	Maalesef hatalı olan sendin.
deu	tur	Wir müssen die Fische, die wir für den Winter aufbewahren wollen, salzen oder trocknen.	Kışa kadar muhafaza etmek istediğimiz balıkları tuzlamalı ya da kurutmalıyız.
deu	tur	Was kostet diese Mütze?	Bu şapkanın fiyatı nedir?
deu	tur	Tom hat jeden Liebesbrief, den Maria ihm je geschrieben hat, aufbewahrt.	Tom, Maria' nın ona yazmış olduğu bütün aşk mektuplarını hatıra olarak sakladı.
deu	tur	Würden Sie uns einen Moment entschuldigen?	Bize bir dakika izin verir misin?
deu	tur	Erhole dich gut!	Güzelce dinlen!
deu	tur	Sie werden zufrieden sein, wenn es bald regnet.	Yakında yağmur yağarsa, memnun olurlar.
deu	tur	Tom ist schon seit drei Jahren hier.	Tom üç yıldır burada.
deu	tur	Bitte rufen Sie mich um neun Uhr vormittags an.	Lütfen beni sabah dokuzda ara.
deu	tur	Ich bin sehr klein.	Çok kısayım.
deu	tur	Von ihr habe ich alles gelernt.	Her şeyi ondan öğrendim.
deu	tur	Endlich habe ich ein Haus gefunden.	Sonunda bir ev buldum.
deu	tur	Es kann keinen Fortschritt ohne Kommunikation geben.	İletişim olmadan ilerleme olamaz.
deu	tur	Einsamkeit und Tod erwarten sie.	Yalnızlık ve ölüm onu beklemektedir.
deu	tur	Sie weiß es wahrscheinlich.	O galiba biliyor.
deu	tur	Er hört auf Vater und Mutter.	O, anne babasına itaatkardır.
deu	tur	Hast du dich gefürchtet?	Korkuyor muydun?
deu	tur	Trockenes Holz brennt gut.	Kuru ahşap iyi yanar.
deu	tur	Gefallen dir diese Lieder?	Bu şarkıları seviyor musun?
deu	tur	Ich werde nie mehr von Boston weggehen.	Boston'u tekrar asla terk etmeyeceğim.
deu	tur	Bist du nicht gut in Mathematik?	Matematikte iyi değil misin?
deu	tur	Ich komme aus Istanbul. Jetzt lebe ich in Berlin. Hier lerne ich weiterhin Deutsch. Aber ich muss üben.	Istanbul'dan geliyorum. Şimdi Berlin'de yaşıyorum. Burada almanca öğrenmeye devam ediyorum. Ama pratik yapmaya ihtiyacım var.
deu	tur	Reden ist Silber. Es auch in die Tat umzusetzen, ist Gold.	Konuşmak gümüştür, davranışa dönüştürmek ise altın.
deu	tur	Ich habe dich doch nicht geweckt, oder?	Seni uyandırmadım, değil mi?
deu	tur	Was hast du versprochen zu tun?	Ne yapmaya söz verdin?
deu	tur	Englisch zu sprechen ist nicht leicht.	İngilizce konuşmak kolay değildir.
deu	tur	Sie geht nicht gern in die Schule.	O, okula gitmeyi sevmiyor.
deu	tur	Ist das neu?	Yeni mi?
deu	tur	Ein Kilo Ketchup entspricht zwei Kilo Tomaten.	Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.
deu	tur	Maria ist heute weiß gekleidet.	Mary bugün beyaz giyinmiş.
deu	tur	Könnten Sie mir ein anderes Zimmer geben?	Bana başka bir oda verebilir misiniz?
deu	tur	Eigentlich bin ich ungeduldig. Aber ich vertraue meinem Schicksal.	Aslında, ben sabırsızım. Ama kaderime güveniyorum.
deu	tur	Ich hätte gerne Tee statt Kaffee.	Kahve yerine çay içmek istiyorum.
deu	tur	Es war ein schwierig zu lösendes Problem.	Çözmesi zor bir problemdi.
deu	tur	Tom, bist du hier?	Tom, burada mısın?
deu	tur	Die Geschichte des Holocaust ist ein unendlich dunkler Fleck in der Geschichte der Welt.	Holokostun tarihi dünya tarihinde sınırsız karanlık bir ayıptır.
deu	tur	Weckt mich um sieben Uhr auf.	Beni saat yedide uyandır.
deu	tur	Ich spreche Englisch.	İngilizce konuşurum.
deu	tur	Wer passt auf die Kinder auf?	Çocuklara kim bakıyor?
deu	tur	In der Türkei gibt es keine professionelle Baseball-Liga.	Türkiye'de profesyonel bir beyzbol ligi yok.
deu	tur	Tom und Maria sahen Zebras.	Tom ve Mary zebraları gördüler.
deu	tur	Hallo Mimi! Wie geht es?	Merhaba Mimi! Nasılsın?
deu	tur	Kann einer von uns Spanisch?	Aranızda İspanyolca bilen var mı?
deu	tur	Mach dir darüber keine Gedanken!	Böyle bir şey için endişe etmeyin.
deu	tur	Ich möchte mehr Geld verdienen.	Daha çok para kazanmak istiyorum.
deu	tur	Er lief vor mir.	O, benim önümde yürüdü.
deu	tur	Maria fuhr als Kind jeden Sommer nach Boston.	Maria çocukken her yaz Boston'a giderdi.
deu	tur	Ich habe dieses Lied für Tom geschrieben.	Bu şarkıyı Tom için yazdım.
deu	tur	Tom hat Angst davor, seine Gefühle zu zeigen.	Tom duygularını göstermekten korkuyor.
deu	tur	Das war der interessanteste Film, den wir je gesehen hatten.	Şu ana kadar izlediğimiz en ilginç filmdi.
deu	tur	Du musst darauf achten, dass du es nicht zerbrichst.	Onu kırmamak için dikkat etmelisin.
deu	tur	Italienisch ist meine Muttersprache.	İtalyanca benim ana dilimdir.
deu	tur	Sie sehen heute sehr schön aus.	Bugün çok güzel görünüyorsunuz.
deu	tur	Die Vereinigten Staaten verfügen über reichhaltige Bodenschätze.	Birleşik devletler zengin yer altı kaynaklarına sahip.
deu	tur	Du bist mein Feind.	Sen benim düşmanımsın.
deu	tur	Tom war überrascht zu hören, dass Maria geheiratet hatte.	Tom Maria'nın evlenmiş olduğunu duyunca, şaşırdı.
deu	tur	In Ordnung?	Olur mu?
deu	tur	Ich gebe zu, dass es nicht leicht sein wird.	Bunun kolay olmayacağını kabul ediyorum.
deu	tur	Glück findest du nicht, wenn du es suchst, sondern wenn du zulässt, dass es dich findet.	Mutluluğa aradığında değil, onun seni bulmasına izin verdiğinde ulaşırsın.
deu	tur	Das Leben liebt die Mutigen.	Hayat cesurları sever.
deu	tur	Steht Tom unter Arrest?	Tom tutuklu mu?
deu	tur	Wo hast du ihn gesehen?	Onu nerede gördün?
deu	tur	Euer Haus ist groß.	Eviniz büyük.
deu	tur	Tom ist ein guter Gitarrist.	Tom iyi bir gitaristtir.
deu	tur	Guten Morgen, meine Freunde, ich wünsche einen guten Wochenbeginn!	Günaydın dostlarım, iyi bir hafta başı dilerim!
deu	tur	Wir haben unseren Zug verpasst.	Trenimizi kaçırdık.
deu	tur	Tom schickte Maria ein Telegramm.	Tom, Mary'ye bir telgraf gönderdi.
deu	tur	Fanden Sie das Buch interessant?	Kitabı ilginç buldunuz mu?
deu	tur	Er ist älter als ihr Vater.	O, onun babasından daha yaşlı.
deu	tur	Das ist ein guter Handel.	Bu iyi bir anlaşma.
deu	tur	Maria ist eine Elfe.	Mary bir cin.
deu	tur	Ihr müsst darauf gefasst sein, mehr bezahlen zu müssen.	Daha fazla ödemeye hazırlıklı olmalısınız.
deu	tur	Spanisch ist leicht.	İspanyolca kolaydır.
deu	tur	Bete und arbeite.	Dua et ve çalış.
deu	tur	Ich wünsche Ihnen ein frohes neues Jahr!	Size mutlu bir yeni yıl diliyorum.
deu	tur	Wann kommt dein Zug in Kyōto an?	Treniniz ne zaman Kyoto'ya varacak?
deu	tur	Du bist für mich wie eine Schwester.	Benim için bir kız kardeş gibisin.
deu	tur	In letzter Zeit haben wir viele neue Kunden gewonnen.	Son zamanlarda müşterilerimiz artmakta.
deu	tur	Tom weiß es bereits.	Tom zaten biliyor.
deu	tur	Können Sie langsamer sprechen?	Daha yavaş konuşabilir misiniz?
deu	tur	Ich habe mit ihr gearbeitet.	Onunla çalışıyordum.
deu	tur	Sie müssen alles aufessen!	Her şeyi yemek zorundasınız!
deu	tur	Nimm bitte Kuchen.	Lütfen pasta al.
deu	tur	Mama ist weg, also keinen Stress.	Anne gitti, sıkıntı yok.
deu	tur	Tom hat möglicherweise Krebs.	Tom kanser olabilir.
deu	tur	Er lebt in der Stadt.	O, şehirde yaşıyor.
deu	tur	Er kann fünf Sprachen sprechen.	O beş dil konuşabilir.
deu	tur	Ich wünsche euch allen einen schönen Abend.	Hepinize iyi akşamlar diliyorum.
deu	tur	Das Paradies verdient, wer seine Liebsten zum Lächeln bringen kann.	Sevdiklerini güldürebilen cenneti hak eder.
deu	tur	Ich bin kein Eichhörnchen.	Ben bir sincap değilim.
deu	tur	Wofür sind Kriege da?	Niçin savaşı var?
deu	tur	Es tut uns leid.	Özür dileriz.
deu	tur	Ich habe Türkisch gelernt, ohne zu einem Kurs zu gehen.	Kursa gitmeden Türkçe öğrendim.
deu	tur	Hast du heute schon gelächelt?	Bugün gülümsedin mi?
deu	tur	Tom melkt die Kühe.	Tom inekleri sağıyor.
deu	tur	Französisch ist keine leichte Sprache.	Fransızca kolay bir dil değildir.
deu	tur	Meine Mutter erlaubt mir nicht, bei meiner Freundin zu bleiben.	Annem arkadaşımda kalmaya izin vermiyor.
deu	tur	Das Leben gehört dem, der es genießt.	Bu hayat, tadını çıkarabilenindir.
deu	tur	Philipp hat zwei Autos und ein Fahrrad.	Philipp'in iki arabası, bir bisikleti var.
deu	tur	In Ordnung!	Tamam!
deu	tur	Tom blieb in seinem Wagen.	Tom arabasında kaldı.
deu	tur	Wenn bei Ihnen Prüfungen anstehen, baut Gewichteheben tatsächlich Stress ab und es ist ebenfalls gut für Ihren Geist und Ihren Körper.	Sınavlarınız olduğu zaman, ağırlık kaldırmak gerçekten stresi azaltır, ve bu zihniniz ve bedeniniz için de iyidir.
deu	tur	Es gibt keine Bedienungsanleitung für das Leben. Bleibe ehrlich und sei mit dem Herzen dabei, der Rest ergibt sich.	Hayat için bir kullanım klavuzu yoktur. Dürüst ol ve yüreğinle yaşa, gerisi kendiliğinden olur.
deu	tur	Ich sehne mich nach dir.	Ben sana hasretim.
deu	tur	Tom, das kannst du dir nicht entgehen lassen.	Tom, bu fırsatı kaçıramazsın.
deu	tur	Was dächte deine Mutter?	Annen ne düşünür?
deu	tur	Wenn ich nach Hause gegangen bin, lege ich mich sofort hin.	Eve gidince hemen yatayım.
deu	tur	Die Polizei brachte Tom aufs Revier.	Polis, Tom'u karakola götürdü.
deu	tur	Ich bin nicht schüchtern.	Çekingen bir insan değilim.
deu	tur	Sie schritten Seite an Seite.	Yan yana yürüdüler.
deu	tur	Tom hat den schwarzen Gürtel im T’aekwŏndo.	Tom'un tekvandoda siyah kemeri var.
deu	tur	Ich weiß, wie sehr du Maria liebst.	Mary'yi ne kadar sevdiğini biliyorum.
deu	tur	Dieses Lied erinnert mich an jemanden.	Bu şarkı bana birini hatırlatıyor.
deu	tur	Tom hat gelächelt, aber nicht geantwortet.	Tom gülümsedi ama cevap vermedi.
deu	tur	Wir werden ihm erlauben, es zu versuchen.	Biz onun onu denemesine izin vereceğiz.
deu	tur	Was hat Tom gefunden?	Tom ne buldu?
deu	tur	Versuch es wenigstens.	En azından dene.
deu	tur	Italien ist ein sehr schönes Land.	İtalya çok güzel bir ülke.
deu	tur	Er hat versprochen Informationen zu liefern.	O bilgi sağlamaya söz verdi.
deu	tur	Bierflaschen sind aus Glas.	Bira şişeleri camdan yapılır.
deu	tur	Du bist ein Tier.	Sen bir hayvansın.
deu	tur	Nach einigen Jahren kehrte er zurück.	Birkaç yıl sonra geri döndü.
deu	tur	Lass mich sprechen.	Konuşmama izin ver.
deu	tur	Ihre Augen sind strahlend blau.	Onun gözleri masmavi.
deu	tur	Tom hat keine Manieren.	Tom, çok kaba.
deu	tur	Tom ist ein berühmter Koch.	Tom meşhur bir aşçıdır.
deu	tur	Mein Bruder und ich machen gerade Russischhausaufgaben.	Erkek kardeşim ve ben şu anda rusça ödev yapıyoruz.
deu	tur	Es war die Schuld von Tom.	O Tom'un hatasıydı.
deu	tur	Ich habe eine doppelte Staatsbürgerschaft.	Benim çifte vatandaşlığım var.
deu	tur	Ihr Verlust erreichte eine Million Yen.	Onların kaybı bir milyon yene ulaştı.
deu	tur	Wir leben in einer schönen Stadt.	Güzel bir kentte yaşıyoruz.
deu	tur	Ich habe mit meinen Freunden darüber gesprochen.	Onun hakkında arkadaşlarımla konuştum.
deu	tur	Dieser Text ist für Anfänger gedacht.	Bu metin yeni başlayanlar için amaçlanmıştır.
deu	tur	Diese Maschine ist veraltet.	Bu makinenin süresi dolmuş.
deu	tur	Es regnet schon seit heute Morgen.	Bu sabahtan beri yağmur yağıyor.
deu	tur	Die Welt steht Kopf, dennoch wünsche ich dir einen schönen Tag.	Dünya tersine dönmüş, yinede güzel bir gün dilerim.
deu	tur	Fußball ist ein einfaches Spiel. 22 Männer jagen 90 Minuten einem Ball nach und am Ende gewinnen immer die Deutschen.	Futbol basit bir oyundur.22 Adam bir topun peşinden 90 dakika boyunca koşar ve sonunda hep Almanların kazandığı bir oyundur.
deu	tur	Ich liebe Hunde sehr.	Ben köpekleri çok severim.
deu	tur	Du musst kommen.	Gelmek zorundasın.
deu	tur	Guinness ist das beste Bier.	Guinness biraların en iyisidir.
deu	tur	Früher gab es doch hier etwas.	Önceden burada bir şeyler vardı.
deu	tur	Vielen Dank für deine Hilfe. Ich lerne so viel von dir.	Yardımın için çok teşekkürler. Senden çok şey öğreniyorum.
deu	tur	Als ich mich unsagbar in dich verliebte, hat mein Verstand aufgehört zu funktionieren.	Sana yürekten âşık olduğumda kafam çalışmayı bıraktı.
deu	tur	Alle Frauen sind schön.	Tüm kadınlar güzeldir.
deu	tur	Manchmal denke ich zu viel nach.	Bazen çok fazla düşünüyorum.
deu	tur	Nun, da er weg ist, fehlt er uns sehr.	O gittiğinden beri onu çok özlüyoruz.
deu	tur	Ich werde es nicht verkaufen.	Ben onu satmayacağım.
deu	tur	Seither hat ihn niemand mehr gesehen.	O zamandan beri onu kimse görmedi.
deu	tur	Tom darf mein Fahrrad benutzen, wenn er will.	Tom istediği zaman bisikletimi kullanabilir.
deu	tur	Es tut weh, einen Traum zu begraben.	Bir rüyayı gömmek acı verir.
deu	tur	Vertrau mir einfach.	Bana güven sadece.
deu	tur	Tom hat ein Auto.	Tom'un bir arabası var.
deu	tur	Er ist ein verheirateter Mann.	O, evli bir erkektir.
deu	tur	Sprichst du Polnisch?	Polanyaca konuşur musun?
deu	tur	Die erste Etappe ist geschafft.	Birinci aşama bitti.
deu	tur	Hau ab!	Defol.
deu	tur	Er wird es gut machen.	O iyi yapacak.
deu	tur	Er weiß, wie man diese Waffe verwendet.	Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.
deu	tur	Vielleicht hat Tom keine Kinder.	Belki Tom'un çocukları yoktur.
deu	tur	Wir haben schon viel gelernt.	Biz zaten bir çok şey öğrendik.
deu	tur	Die Geschwister streiten.	Kardeşler kavga ediyorlar.
deu	tur	Maria ist Toms Freundin.	Mary, Tom'un kız arkadaşıdır.
deu	tur	Er kann heute kommen.	O, bugün gelebilir.
deu	tur	Wer ist diese Person?	Bu kişi kim?
deu	tur	Ich stippe oft das Knäckebrot in den Tee.	Genellikle çıtır ekmekleri çaya batırırım.
deu	tur	Bist du ehrgeizig?	Hırslı mısın?
deu	tur	Also, ich brauche noch ein Happy End!	Şu halde mutlu sona ihtiyacım var!
deu	tur	Ich habe Tom seit Tagen nicht gesehen.	Tom'u günlerdir görmedim.
deu	tur	Dann lass mal was hören!	Peki, bir şey dinlet o zaman!
deu	tur	Wie hast du mich gefunden?	Beni nasıl buldun?
deu	tur	Es gibt zwei Arten von Menschen. Bei den einen verlierst du nur Zeit. Bei den anderen verlierst du das Gefühl für die Zeit.	İki insan türü vardır. Bazılarında zamanını boşa harcadığın ve diğerlerinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın.
deu	tur	Die Universität ist nicht zum Feiern, sondern zum Lernen da!	Üniversite eğlenmek için değil, öğrenmek içindir.
deu	tur	Mein Bruder lebt in San Diego.	Erkek kardeşim San Diego'da yaşıyor.
deu	tur	Ich spreche gut Japanisch.	İyi Japonca konuşurum.
deu	tur	Tom, ruf mich bloß nicht noch einmal an.	Tom, beni sakın bir daha arama.
deu	tur	Du kannst nach Hause kommen.	Eve gelebilirsin.
deu	tur	Tom unterstützte alles.	Tom her şeyi destekledi.
deu	tur	Warst du derjenige, der letzte Nacht die Tür offen gelassen hat?	Dün gece kapıyı açık bırakan sen miydin?
deu	tur	Du weißt nicht, wie sehr ich dich liebe.	Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun.
deu	tur	Es gibt Wichtigeres im Leben, als beständig dessen Geschwindigkeit zu erhöhen.	Hayatta çok daha önemli şeyler var, sürekli durmadan her şeyi hızlandırmaktansa.
deu	tur	Wir haben die Wohnung gemietet.	Daireyi kiraladık.
deu	tur	„Ist alles zu viel?“, fragte ich.	Her şey fazla mı diye sordum.
deu	tur	Tom wollte Arzt werden.	Tom bir doktor olmak istiyordu.
deu	tur	Ich bin Toms Stiefbruder.	Ben Tom'un üvey erkek kardeşiyim.
deu	tur	Wir haben die gleiche Antwort erhalten.	Aynı yanıtı aldık.
deu	tur	Oft wiederholte er seine Worte mehrere Male und zu verschiedenen Anlässen, damit sich seine Worte bei den Sahāba einprägten	Sıklıkla ve çeşitli vesilelerle sözlerini tekrar ederdi, ki sözleri sahabenin aklına yerleşsin.
deu	tur	Das ist eine Frau.	Bu bir kadın.
deu	tur	Ich habe nicht verstanden.	Anlamadım.
deu	tur	Verliebtsein ist nicht das Gleiche wie Lieben. Man kann in eine Frau verliebt sein und sie trotzdem hassen.	Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.
deu	tur	Schweigen ist Gold.	Sükut altındır.
deu	tur	Das war kein gewöhnlicher Sturm.	O, sıradan bir fırtına değildi.
deu	tur	Möge dich die aufgehende Sonne zu der Person führen, für die dein Herz schlägt.	Kalbin kimin için çarpıyorsa doğan güneş seni ona kavuştursun.
deu	tur	Es ist weiß.	O beyazdır.
deu	tur	Ich esse nur noch selten Fleisch.	Artık nadiren et yiyorum.
deu	tur	Sollen wir eine Pause machen?	Bir ara verelim mi?
deu	tur	Ich spreche.	Ben konuşurum.
deu	tur	Ich habe ein halbes Dutzend Eier gekauft.	Yarım düzine yumurta aldım.
deu	tur	Mach dir keine Sorgen, ich werde dich nie verlassen!	Üzülme ben seni asla terketmem!
deu	tur	Jederzeit immer wieder gerne!	Her zaman seve seve yine!
deu	tur	Dies ist ein schönes Land.	Bu güzel bir ülkedir.
deu	tur	Wo ist der Arzt?	Doktor nerede?
deu	tur	Wie gut kannten Sie Maria?	Mary'yi ne kadar iyi tanıyordunuz?
deu	tur	Sag mir, was ich damit machen soll.	Onunla ne yapacağımı söyle.
deu	tur	Ich möchte jetzt nicht aufgeben.	Şimdi vazgeçmek istemiyorum.
deu	tur	Hat jemand mit ihm gesprochen?	Herhangi biri onunla konuştu mu?
deu	tur	Leider geht es nicht, ich weiß es.	Maalesef olmaz biliyorum.
deu	tur	Endlich!	Sonunda!
deu	tur	Das Haus ist klein, aber schön.	Ev küçük ama güzel.
deu	tur	Das wusste ich nicht.	Bunu bilmiyordum.
deu	tur	Er gab den Plan aus finanziellen Gründen auf.	Projeyi mali nedenlerle bıraktı.
deu	tur	Darüber verging ein ganzes Jahr.	Üzerinden tam bir sene geçti.
deu	tur	Mein Onkel lebte viele Jahre im Ausland.	Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.
deu	tur	Das Telefon ist defekt, Herr Tamori.	Telefon bozuk, Bay Tamori.
deu	tur	Gott macht keine Fehler.	Tanrı, hata yapmaz.
deu	tur	Tom ist unser Freund.	Tom bizim arkadaşımız.
deu	tur	Was hat Tom geschrieben?	Tom ne yazdı?
deu	tur	Sie wohnt hier.	O burada yaşıyor.
deu	tur	Ob wir spotten oder ernst sind, kriechen oder hüpfen, zaudern oder fortstürmen, hoffen oder fürchten, glauben oder zweifeln — am Grabe begegnen wir uns alle.	İster neşeli ister ciddi olalım, ister sürünelim ister zıplayalım, ister mütereddit ister cüretkar, ister umutlu ister ürkek olalım, inanalım ya da şüpheci olalım- hepimiz ölümü tadacağız.
deu	tur	Ich habe schnell geschrieben.	Hızlıca yazdım.
deu	tur	Etwas ist nicht in Ordnung.	Bir şey doğru değil.
deu	tur	Mach die Sause!	Hızlıca yap!
deu	tur	Mit denen verbringst du mehr Zeit als mit mir.	Onlarla benden daha fazla zaman harcıyorsun.
deu	tur	Weißt du nicht, dass er seit zwei Jahren tot ist?	Onun iki yıl önce öldüğünü bilmiyor muydun?
deu	tur	Das Passwort ist "Muiriel".	Parola "Muiriel".
deu	tur	Ich denke, es ist Zeit, dieses Treffen zu beenden.	Sanırım bu toplantıyı bitirmenin zamanıdır.
deu	tur	Es muss repariert werden.	O tamir edilmeli.
deu	tur	Ich denke, er ist noch zu jung.	Bence o çok genç.
deu	tur	Dafür müssen wir einen Sponsor ausfindig machen.	Bunun için sponsor bulmak zorundayız.
deu	tur	Ich vermisse dich, Tom.	Seni özlüyorum, Tom.
deu	tur	Meine Muttersprache ist das Spanische.	Benim ana dilim İspanyolca'dır.
deu	tur	Angela Merkel wurde in Ostdeutschland geboren.	Angela Merkel Doğu Almanya'da doğdu.
deu	tur	Sein Name ist Tomoyuki Ogura.	Onun adı Tomoyuki Ogura.
deu	tur	Er ist heute Morgen früh aufgewacht.	O bu sabah erken uyandı.
deu	tur	In diesem Teil der Stadt gibt es viele Fabriken.	Şehrin bu bölümünde birçok fabrika var.
deu	tur	Nicht jeder ist ehrlich.	Herkes dürüst değildir.
deu	tur	Dieser Fisch ist nicht giftig.	Bu balık zehirli değildir.
deu	tur	Ich habe ein Buch.	Benim bir kitabım var.
deu	tur	Ich habe keine Eile.	Benim acelem yok.
deu	tur	Hallo zusammen!	Merhabalar!
deu	tur	Das Fahrrad des Jungen ist in der Garage.	Çocuğun bisikleti garajda.
deu	tur	Das geht auf mich!	Ben ısmarlıyorum.
deu	tur	Wie viel kostet der Orangensaft?	Portakal suyu ne kadar eder?
deu	tur	Liebe findet einen Weg.	Aşk bir yolunu bulur.
deu	tur	Ich lese keine Comicbücher mehr.	Artık çizgi romanlar okumuyorum.
deu	tur	Wenn der Sohn von Marias Mutter mein Bruder ist, dann ist Maria meine Schwester.	Eğer Mary'nin annesinin oğlu benim erkek kardeşimse, öyleyse Mary benim kızkardeşimdir.
deu	tur	Was man einmal wirklich geliebt hat, wird man für immer lieben.	Eğer bir şeyi gerçekten sevdiysen, onu sonsuza dek seversin.
deu	tur	Ich konnte ihn nicht überzeugen, dass es wahr war.	Onun doğru olduğu konusunda onu ikna edemedim.
deu	tur	Tom kann nicht Fahrrad fahren.	Tom bisiklete binemez.
deu	tur	Ich mag dich einfach, weil du anders als die anderen bist.	Sırf diğerlerinden farklısın diye seni seviyorum.
deu	tur	Sie waren alle ausverkauft.	Onların hepsi satıldı.
deu	tur	Tom, ich muss dir etwas sagen.	Tom, sana bir şey söylemem gerekiyor.
deu	tur	Ich heiße Ludwig.	Benim adım Ludwig.
deu	tur	Brasilien ist ein großes Land.	Brezilya büyük bir ülke.
deu	tur	Ich weiß es nicht. Darum frage ich dich ja!	Bilmiyorum. Bu yüzden sana soruyorum işte!
deu	tur	Tom bleibt in Boston.	Tom Boston'da kalıyor.
deu	tur	Ich glaube, es ist wahr.	Sanırım o doğru.
deu	tur	Das ist dein Schicksal.	Bu senin kaderin.
deu	tur	Wer ist schon wach?	Kimler uyanık?
deu	tur	Er starb und ließ seine geliebten Kinder zurück.	O öldü ve çok sevdiği çocuklarını geride bıraktı.
deu	tur	Es besteht noch Hoffnung.	Hâlâ umut var.
deu	tur	Er ist zerstreut.	Onun dikkati dağılmış.
deu	tur	Fußballspieler verdienen viel Geld.	Futbolcular çok para kazanır.
deu	tur	Gibt es Leben auf dem Mars?	Mars'ta hayat var mı?
deu	tur	Ich habe viele Freunde, die gut Portugiesisch sprechen.	İyi Portekizce konuşan çok sayıda arkadaşım var.
deu	tur	Eine verrückte Frau zu lieben, ist die Sache eines mutigen Mannes!	Deli kadın sevmek cesur adam işidir!
deu	tur	Die Schlüssel waren in meiner Tasche.	Anahtarlar çantamdaydı.
deu	tur	Es hat mich 10 Dollar gekostet.	O, bana 10 dolara mal oldu.
deu	tur	Sie hört auf ihre Eltern.	O, anne babasının sözünü dinler.
deu	tur	Wie viele Rekat hat das Morgengebet?	Sabah namazı kaç rekat?
deu	tur	Ich bin Berliner.	Ben bir Berlinliyim.
deu	tur	Heute hast du nichts von dir hören lassen.	Bugün hiç sesin soluğun çıkmadı.
deu	tur	Wissend, dass ihr mich nicht vergessen habt, spielte ich weiterhin mein Spiel, das ist alles.	Sizin beni unutmadığınızı bilerek oyunuma devam ettim hepsi bu.
deu	tur	Tom ist Anwalt.	Tom bir avukat.
deu	tur	"Was sehe ich!" sagte ihre Mutter mit großer Verwunderung. "Es scheint mir, dass aus ihrem Mund Perlen und Diamanten hüpfen! Woher kommt das, meine Tochter?" (Das war das erste Mal, dass sie sie Tochter nannte).	'' Neler de görüyorum!'' dedi annesi büyük bir şaşkınlıkla. ''Ağzından incilerin ve elmasların saçıldığı görülüyor. Bunlar nereden geliyor, kızım?''( Bu, ona kızım diye seslendiği ilk seferdi.)
deu	tur	Bitte schick das Buch per Post.	Lütfen kitabı postayla gönder.
deu	tur	Entdecke die Welt!	Dünyayı keşfet!
deu	tur	Wo willst du das verkaufen?	Bunu nerede satmak istiyorsun?
deu	tur	Ich spreche Französisch.	Ben Fransızca konuşurum.
deu	tur	Ich hab in den Ferien meine Zeit damit verbracht, nichts zu tun.	Tatillerde, zamanımı hiçbir şey yapmadan geçiriyorum.
deu	tur	Warum hast du uns verlassen, Papa?	Neden bizi terk ettin baba?
deu	tur	Ich lebe nicht in dieser Stadt.	Bu şehirde yaşamıyorum.
deu	tur	Ich bin eine Frau.	Ben bir kadınım.
deu	tur	Bitte sing.	Lütfen şarkı söyle.
deu	tur	Sie hat sehr gute Manieren.	Tutumu çok hoş.
deu	tur	Wie macht der Hund? - Wauwau.	Köpek ne diyor? Hav hav.
deu	tur	Du musst keine Angst haben.	Korkmak zorunda değilsin.
deu	tur	Können Sie mir bitte sagen, wo der Bahnhof ist?	Bana tren istasyonunun nerede olduğunu söyleyebilir misiniz lütfen?
deu	tur	Bierflaschen werden aus Glas hergestellt.	Bira şişeleri camdan yapılır.
deu	tur	Das ist für einen Freund von mir.	O, benim bir arkadaşım için.
deu	tur	Tom ist übermüdet. Es regnet, es ist kalt, und Schottland wird Teil des Vereinigten Königreichs bleiben.	Tom aşırı derecede yorulmuş. Yağmur yağıyor, hava soğuk ve İskoçya Birleşik Krallığın bir parçası olarak kalacaktır.
deu	tur	Schluck die Kerne nicht runter.	Çekirdekleri yutma.
deu	tur	Wir waren alle Menschen, bevor wir durch Rasse getrennt, Religion gespalten, Politik geteilt und Vermögen klassifiziert wurden.	Biz hepimiz önceden ınsandık, ırkcılık bizi birbirimizden ayırmadan, din yarmadan, politika bölmeden ve maddi varlık bizi sınıflamadan.
deu	tur	Tom isst einen Apfel.	Tom bir elma yiyor.
deu	tur	Jim konnte seine Wut unterdrücken.	Jim öfkesine hâkim olabildi.
deu	tur	Ich spreche Türkisch nicht so gut.	Türkçeyi o kadar iyi konuşamıyorum.
deu	tur	Tom spricht mit sich selbst.	Tom kendi kendine konuşuyor.
deu	tur	Tom ist gerade von der Arbeit nach Hause gekommen.	Tom az önce işten eve döndü.
deu	tur	Polen ist ein großes Land.	Polonya büyük bir ülkedir.
deu	tur	Herr Tanabe wurde arbeitslos.	Bay Tanabe işsiz kaldı.
deu	tur	Sie müssen Toms Mutter sein.	Siz Tom'un annesi olmalısınız.
deu	tur	Tom macht nichts außer weinen.	Tom ağlamak dışında hiçbir şey yapmaz.
deu	tur	Haben Sie alle benachrichtigt?	Herkese haber verdiniz mi?
deu	tur	Ich mag überhaupt keine Sportart.	Her türlü spordan hoşlanmıyorum.
deu	tur	Was halten Sie davon, zu mir nach Hause zu gehen?	Benim evime gitmemize ne dersiniz?
deu	tur	Ich habe die Geschichte nicht gelesen.	Hikayeyi okumadım.
deu	tur	Ob eine schwarze Katze ein Glücksbringer oder ein böses Vorzeichen ist, hängt davon ab, ob du ein Mensch oder eine Maus bist.	Siyah bir kedinin uğur mu, uğursuzluk mu getirdiği, senin insan mı, fare mi olmana bağlıdır.
deu	tur	Brot wird im Ofen gebacken.	Ekmek bir fırında pişirilir.
deu	tur	Schau in den Spiegel!	Aynaya bak!
deu	tur	Der Feuerwehrmann hat sein Leben riskiert.	İtfaiyeciler hayatlarını riske ederler.
deu	tur	Ich hätte euch alle übers Ohr hauen können, aber ich hab’s nicht getan.	Hepinize kazık atabilirdim ama atmadım.
deu	tur	Warum hast du sie geküsst?	Onu niye öptün?
deu	tur	Ich bin müde und möchte ins Bett gehen.	Yorgunum, ve yatmak istiyorum.
deu	tur	Ich kenne Tom nicht.	Tom'u tanımam.
deu	tur	Das Mädchen kauft im Supermarkt Milch.	Kız süpermarkette süt alıyor.
deu	tur	Ich will nach Italien.	İtalya'ya gitmek istiyorum.
deu	tur	Er versprach Informationen zu liefern.	O bilgi sağlamaya söz verdi.
deu	tur	Bäume sind Pflanzen.	Ağaçlar bitkilerdir.
deu	tur	Ich bin mir beinahe sicher, dass meine Katze meinen Hamster gefressen hat.	Kedimin hamsterımı yediğinden neredeyse eminim.
deu	tur	Du sagtest, du liebest sie.	Onu sevdiğini söyledin.
deu	tur	„Schau mal, Mama, da drüben sitzt Tom.“ – „Psst! Das darf man nicht sagen!“ – „Aber er heißt doch wirklich so.“ – „Eh, aber sei still und blamier mich nicht, Anton! “ – „Tom! Tom Tomate!“	"Anne bak, şurada oturan Tom." "Şşt! Öyle söyleyemezsin!" "Ama onun adı bu." "Eh, sessiz ol ve beni utandırma Anton!" "Tom, Tom, çilli bom!"
deu	tur	Ich bin nicht sicher, ob es vernünftig ist zu bleiben.	Benim kalmamın mantıklı olduğundan emin değilim.
deu	tur	Sie führte mich zum Palast.	O, saraya kadar bana rehberlik yaptı.
deu	tur	Alles Gute zum Weltfrauentag.	Dünya kadınlar günü kutlu olsun.
deu	tur	Jetzt fühle ich mich schlecht.	Şimdi kendimi kötü hissediyorum.
deu	tur	Sind Sie hier Lehrer oder Schüler?	Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
deu	tur	Kannst du Gitarre spielen?	Gitar çalabilir misin?
deu	tur	Tom hatte nicht den Mut, ihm die Wahrheit zu sagen.	Tom'un ona doğruyu söyleyecek cesareti yoktu.
deu	tur	Das geht zu weit!	Bu kadarı da fazla.
deu	tur	Das ist für uns nicht annehmbar.	Bu bizim için kabul edilemezdir.
deu	tur	Ich habe überhaupt kein Geräusch gehört.	Hiçbir ses duymadım.
deu	tur	Alle vier Jungen hatten kein Alibi.	Çocukların dördünün bahaneleri yoktu.
deu	tur	Ich hätte jetzt Lust auf eine schöne, heiße Pizza.	Şu anda güzel sıcak bir pizza için gidebilirim.
deu	tur	Rauchen kann tödlich sein.	Sigara içmek ölümcül olabilir.
deu	tur	Ich bin Tom.	Ben Tom'um.
deu	tur	Mein Vater sagte immer: „Wenn du ein rotes Auto mit Pferd siehst, dann ist es ein Ferrari!“	Babam hep derdi ki: „Eğer atlı kırmızı bir araba görürsen, o bir Ferrari'dir !“
deu	tur	Türkisch sprechen ist schwer für mich.	Türkçe konuşmak benim için çok zor.
deu	tur	Ich stellte es an seinen Platz zurück.	Onu ait olduğu yere geri koydum.
deu	tur	Verstehst du, wovon er erzählt?	Onun anlattığını anlıyor musun?
deu	tur	Gib mir die Schlüssel!	Anahtarları bana ver.
deu	tur	Das Schlimmste ist nicht, wenn man nicht weiß, was man denken soll, sondern wenn man nicht weiß, was der andere denkt, an den man ständig denkt.	Asıl kötü olan neleri düşüneceğini bilmemek değil, bilakis sürekli düşündüğün insanın ne düşündüğünü bilmemektir.
deu	tur	„Eine Katze?“ fragte der alte Mann.	Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu.
deu	tur	Warum hast du Tom nicht geholfen?	Niçin Tom'a yardım etmedin?
deu	tur	Er ging in die Schule.	O okula gitti.
deu	tur	Nur Menschen, die Schmetterlinge lachen hören können, wissen wie Wolken duften.	Yalnızca kelebeklerin gülmesini duyabilen insanlar, bulutların nasıl koktuğunu da bilir.
deu	tur	Es gibt mehr Dinge zwischen Himmel und Erde, von denen wir keinen blassen Schimmer haben.	Yeryüzü ve Gökyüzü arasında daha bilmediğimiz çok şeyler var.
deu	tur	Sind diese Menschen verrückt?	Bu insanlar deli mi?
deu	tur	Maria ist blond.	Mary sarışındır.
deu	tur	Gib mir die Prospekte bitte mal!	Broşürleri bana bir versene lütfen!
deu	tur	Tom ist ein sehr guter Freund.	Tom çok iyi bir arkadaş.
deu	tur	Ich habe deinem Bruder erzählt, was passiert ist.	Kardeşine olan biteni anlattı.
deu	tur	Russisch ist eine slawische Sprache.	Rusça bir Slav dilidir.
deu	tur	Ich lasse meine Haare schneiden.	Saçlarımı kestiriyorum.
deu	tur	In der Klasse sprechen wir Deutsch.	Sınıfta Almanca konuşuyoruz.
deu	tur	Liebst du Tom?	Tom'u seviyor musun?
deu	tur	Ich habe aufgehört, Bier zu trinken.	Bira içmeyi bıraktım.
deu	tur	Stoppt die Verfolgung!	Takip etmeyi bırak!
deu	tur	Schlaf!	Uyu!
deu	tur	Japan ist ein reiches Land.	Japonya, zengin bir ülkedir.
deu	tur	Mit einem Vierbeiner ist das Leben einfach viel schöner.	Evinde bir dörtayaklı varsa, hayat çok daha güzel.
deu	tur	Echte Frauen haben Kurven.	Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
deu	tur	Dies muss sofort gestoppt werden.	Bu derhal durdurulmalı.
deu	tur	Was ihnen zugestoßen ist, ist immer noch ein Rätsel.	Onlara ne olduğu hala bir sır.
deu	tur	Dieser Laptop gehört mir.	Bu dizüstü bilgisayar benimdir.
deu	tur	Kein Finanzmarkt darf Wildwest-Gebiet bleiben.	Hiç bir finansal market vahşi batı bölgesinde duramaz.
deu	tur	Ich lasse mich nicht von jedem küssen!	Herkesin beni öpmesine izin vermen!
deu	tur	Die Katze, die gestern zu mir kam, war sehr süß.	Dün bana gelen kedi çok tatlıydı.
deu	tur	Sie sind noch jung.	Onlar hâlâ genç.
deu	tur	Der Arzt hat mein Leben gerettet.	Doktor hayatımı kurtardı.
deu	tur	Sie schreibt jetzt einen Brief.	O şimdi bir mektup yazıyor.
deu	tur	Wahrscheinlich bin ich in zwei Stunden dort.	Muhtemelen iki saate orada olurum.
deu	tur	Ich liebe dieses Lied.	Çok seviyorum bu şarkı.
deu	tur	Tom hat mir das Herz gebrochen.	Tom kalbimi kırdı.
deu	tur	Maria liebt mich nicht mehr.	Mary artık beni sevmiyor.
deu	tur	Ich hätte erwartet, dass er käme.	Onun gelmesini umuyordum.
deu	tur	Seid vorsichtig beim Überqueren der Straße!	Yolu dikkatle geç.
deu	tur	Ich will mehr Geld.	Daha fazla para isterim.
deu	tur	Akira spielt gut Tennis.	Akira iyi tenis oynar.
deu	tur	Zwölf Jahre ist alt für einen Hund.	On iki yıl bir köpek için yaşlıdır.
deu	tur	Ich muss das Fenster öffnen.	Pencereyi açmalıyım.
deu	tur	Er hat die Tür offen gelassen.	O kapıyı açık bıraktı.
deu	tur	Wir gehen in den Garten.	Biz bahçeye gidiyoruz.
deu	tur	Er hat ein Buch über China geschrieben.	O Çin hakkında bir kitap yazdı.
deu	tur	Wie lange dauert das schon?	Bu ne zamandır sürüyor?
deu	tur	Sie sind nicht meine richtigen Eltern.	Onlar benim gerçek ebeveynlerim değil.
deu	tur	Warum willst du Französisch lernen?	Neden Fransızca öğrenmek istiyorsun?
deu	tur	Du bist ein Geschenk Gottes.	Sen Allah'ın bir lütfusun.
deu	tur	Ihre Klugheit erstaunt mich oft.	Onun akıllılığı sık sık beni şaşırtır.
deu	tur	Ich habe Tom bereits geschrieben.	Ben zaten Tom'a yazdım.
deu	tur	Golf ist in Japan sehr beliebt.	Golf, Japonya'da çok popülerdir.
deu	tur	Wo kommst du her?	Nerelisin?
deu	tur	Sei die Heldin deines Lebens, nicht das Opfer.	Hayatının kahramanı ol, kurbanı değil.
deu	tur	Solange du mir nicht alles ganz von Anfang an erzählst, vertraue ich dir nicht.	Bana her şeyi en başından anlatmadıkça sana güvenmeyeceğim.
deu	tur	Warum würde Tom sich ärgern?	Tom neden öfkeli olurdu?
deu	tur	Istanbul ist die Stadt, die ihr am meisten gefällt.	İstanbul, onun en çok sevdiği şehirdir.
deu	tur	Egal wie kalt es draußen ist, du wärmst mein Herz.	Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, sen benim yüreğimi isitiyorsun.
deu	tur	Es ist schneeweiß.	O kar beyazı.
deu	tur	Wir wissen nicht, wie Jesus aussah.	İsa'nın neye benzediğini bilmiyoruz.
deu	tur	Wie viel kostet ein Bier?	Bir bira ne kadar tutar?
deu	tur	Wann öffnet die Bank?	Banka ne zaman açılıyor?
deu	tur	Morgen bin ich den ganzen Tag zu Hause.	Yarın bütün gün evde olacağım.
deu	tur	Bist du beschäftigt?	Meşgul müsün?
deu	tur	Tom ist vor zehn Minuten angekommen, aber ich habe ihn noch nicht gesehen.	Tom on dakika önce geldi ama henüz onu görmedim.
deu	tur	Du hast mein Leben zerstört.	Hayatımı mahvettin.
deu	tur	Ich konnte mich nicht entscheiden.	Karar veremedim.
deu	tur	Niemand wird dieses Lied kennen!	Hiç kimse bu şarkıyı tanımayacak!
deu	tur	Tom fand, dass Maria recht hatte.	Tom Mary'nin haklı olduğunu düşündü.
deu	tur	Die Erde umkreist die Sonne einmal in ungefähr 365 Tagen.	Dünya Güneş'in etrafını yaklaşık 365 günde dönüyor.
deu	tur	Du siehst jemandem sehr ähnlich, den ich kenne, Schatz.	Tanıdığım birine çok benziyorsun canım.
deu	tur	Träumt Tom?	Tom hayal kuruyor mu?
deu	tur	Gestern war es kalt.	Dün hava soğuktu.
deu	tur	Die Schlüssel befanden sich in meiner Tasche.	Anahtarlar çantamdaydı.
deu	tur	Tom hat einen Sohn, der Polizist ist.	Tom'un polis olan bir oğlu var.
deu	tur	Ich lieb dich nicht und du liebst mich nicht	Ben seni sevmiyorum sen de beni sevmiyorsun.
deu	tur	Es war nur teilweise ein Erfolg.	O, sadece kısmi bir başarıydı.
deu	tur	Das habe ich wohl vergessen.	Unutmuşum.
deu	tur	Meine Mutter ist mit der Zubereitung des Abendessens beschäftigt.	Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
deu	tur	Ich suche den Schlüssel.	Anahtarı arıyorum.
deu	tur	Was war der Plan?	Plan neydi?
deu	tur	Du hast dich wohl sehr bemüht, mich bloßzustellen, was?	Beni rezil etmek için çok çabaladın, değil mi?
deu	tur	Ein Segen, dass das Glück auf meiner Seite war!	Bereket, şans yanımdaydı.
deu	tur	Wir brauchen dich.	Sana ihtiyacımız var.
deu	tur	Ich mag das Meer nicht.	Okyanustan hoşlanmam.
deu	tur	Versuch ein bisschen.	Birazcık çabala!
deu	tur	Sie bestand darauf, dass ich zum Arzt gehen solle.	O, doktora gitmem için ısrar etti.
deu	tur	Ich steige nicht in dein Auto.	Senin arabana binmem.
deu	tur	Fahr vorsichtig!	Dikkatli sür!
deu	tur	Du brauchst keinen Grund zum Gehen, wenn du keinen Grund zum Bleiben hast!	Gitmek için bir sebebe ihtiyacın yok, eğer kalmak için bir sebebin kalmadıysa!
deu	tur	Du bist so besonders.	Sen çok özel birisin.
deu	tur	Die chirurgischen Instrumente muss man absolut rein aufbewahren.	Şirurjik aletler, kesinlikle çok temiz saklanmalıdır.
deu	tur	Tom ist am Rande des Ruins.	Tom iflasın eşiğinde.
deu	tur	Die Katzen sind in Sicherheit.	Kediler emin ellerde.
deu	tur	Meine Geduld geht langsam zu Ende.	Sabrım yavaş yavaş sona eriyor.
deu	tur	Sie bewundern sich gegenseitig.	Birbirlerine hayranlar.
deu	tur	Dieser Stein ist für mich zu schwer zu bewegen.	Bu taş benim hareket ettiremeyeceğim kadar çok ağır.
deu	tur	Stoppt die Verfolgung!	Takibi bırakın!
deu	tur	Tom ist der Besitzer des größten Bauernhofs in der Region.	Tom, bölgedeki en büyük çiftliğin sahibidir.
deu	tur	Erzähle mir, woran erinnerst du dich?	Neyi hatırladığını söyle bana.
deu	tur	Ich habe auf der Suche nach dem „Warum“, ein „Egal“ gefunden.	„Nedeni“ ararken, bir „boşver“ buldum.
deu	tur	Der Zug ist schon abgefahren.	Tren zaten yola çıktı.
deu	tur	Ich kannte deinen Vater gut.	Babanı iyi tanıyordum.
deu	tur	Die Wahrheit ist schmerzlich, aber die Unwissenheit bringt einen um.	Gerçekler acıdır, ama gerçekleri bilmemek, insanı öldürür.
deu	tur	Das ist nicht nur deine, sondern auch unsere Aufgabe.	Bu sadece senin değil, bizim de görevimiz.
deu	tur	Wie viele Bücher haben Sie im vergangenen Jahr gelesen?	Geçen yıl kaç kitap okudunuz?
deu	tur	Danke, dass du die Tür zugemacht hast.	Kapıyı kapattığın için teşekkürler.
deu	tur	Tom rannte, so schnell er konnte.	Tom elinden geldiği kadar hızlı koştu.
deu	tur	Er spricht Portugiesisch.	O Portekizce konuşur.
deu	tur	Keine Sentimentalitäten, wenn es ums Geld geht!	Para söz konusu olduğunda duygusallığa yer yoktur.
deu	tur	Das ist kein Geheimnis mehr.	Bu artık bir sır değil.
deu	tur	Du könntest mit ihm reden.	Onunla konuşabilirdin.
deu	tur	Er schläft wie ein Baby.	Bebek gibi uyuyor.
deu	tur	Tom ist ein Komiker.	Tom bir komedyendir.
deu	tur	Und das findest du jetzt lustig?	Komik mi şimdi bu?
deu	tur	Sie hat nicht auf mich gewartet und ich kann ihr nicht verzeihen.	O beni beklemedi ve ben onu affedemiyorum.
deu	tur	Wollt ihr aufgeben?	Vazgeçmek istiyor musunuz?
deu	tur	Deine Geschwätzigkeit gefällt mir nicht.	Senin boşboğazlığını sevmiyorum.
deu	tur	Wir sprachen über viele Dinge.	Birçok şeyden bahsettik.
deu	tur	Ich will nicht zur Arbeit.	İşe gitmek istemiyorum.
deu	tur	Lachend hat sie mich angeguckt.	Gülerek bana baktı.
deu	tur	Versetz dich mal in meine Lage.	Kendini bir de benim yerime koy.
deu	tur	Tom zog seinen Mantel aus und hängte ihn an den Haken.	Tom ceketini çıkardı ve kancaya astı.
deu	tur	Macht das Sinn? Ja, das macht Sinn!	Mantıklı mı? Evet, mantıklı!
deu	tur	Englisch ist meine Muttersprache.	İngilizce benim anadilim.
deu	tur	Tom ist Biochemiker.	Tom bir biyokimyacı.
deu	tur	Ich habe keine weiteren Geheimnisse.	Başka sırlarım yok.
deu	tur	Wer ohne Verrücktheit lebt, ist nicht so weise, wie er meint.	Hayatında biraz delilik olmayan düşündüğü kadar bilge değildir.
deu	tur	Ja, ich bin wütend.	Evet, ben kızgınım.
deu	tur	Batterie schwach.	Batarya zayıf.
deu	tur	Schaut euch dieses rote Gebäude an.	Şu kırmızı binaya bak.
deu	tur	Teile den Kuchen unter euch drei!	Pastayı aramızda üçe böl.
deu	tur	Hilf mir! Ich friere.	Bana yardım et! Üşüyorum.
deu	tur	Mein Deutsch ist nicht gut genug.	Almancam yeterince iyi değil.
deu	tur	Im Vorfeld helfe ich mir selbst, erst dann denke ich an euch.	Önce ben bir kendime yardım edeyim de sizi sonra düşünürüm.
deu	tur	Und jetzt?	Ve şimdi?
deu	tur	Wer sich nicht bewegt, spürt auch seine Fesseln nicht.	Hiç harekete geçmeyen, kölelik zincirlerini de fark etmez.
deu	tur	Ich habe nicht so viel Geld, wie du denkst.	Düşündüğün kadar çok paraya sahip değilim.
deu	tur	Denk positiv!	Pozitif düşün!
deu	tur	Er hat ein Auto.	Onun bir arabası var.
deu	tur	Ich bin auf deiner Seite, Tom.	Ben senin tarafındayım, Tom.
deu	tur	Er hatte einen Hund gekauft.	O, bir köpek satın almıştı.
deu	tur	Geht es Tom gut?	Tom iyi mi?
deu	tur	Wir sind alle eingeladen.	Hepimiz davetliyiz.
deu	tur	Die Diebe teilten ihre Beute.	Hırsızlar ganimeti aralarında paylaştılar.
deu	tur	Wie heißt das Pferd?	Bu atın adı ne?
deu	tur	Sie schliefen unter den Sternen.	Yıldızların altında uyudular.
deu	tur	Die Miete ist sehr hoch.	Kira çok yüksek.
deu	tur	Ich möchte Deutsch sprechen.	Almanca konuşmak istiyorum.
deu	tur	Wie viel Zeit haben wir, um das fertig zu machen?	Bunu bitirmek için ne kadar zamanımız var?
deu	tur	Das ist wirklich sehr lecker.	Bu gerçekten lezzetli.
deu	tur	Ich habe nur einen Witz gemacht.	Onu sadece bir şaka olarak yaptım.
deu	tur	Warum fliegen, wenn du den Zug nehmen kannst?	Uçmak neden trene binmek varken?
deu	tur	Tom ist professioneller Tänzer.	Tom profesyonel bir dansçı.
deu	tur	Ist deine Mutter zu Hause?	Annen evde mi?
deu	tur	Tom will sich nicht ändern.	Tom değişmek istemiyor.
deu	tur	Wir essen einen Salat.	Salata yiyoruz.
deu	tur	Siehst du, was du gemacht hast?	Ne yaptığını görmüyor musun?
deu	tur	Das ist Ihr Schlüssel.	Bu sizin anahtarınız.
deu	tur	Wir haben wirklich langsam angefangen.	Gerçekten yavaş başladık.
deu	tur	In letzter Zeit schreibt er mir immer weniger häufig.	Bu günlerde bana gittikçe daha az sıklıkta yazıyor.
deu	tur	Er beschloss, Jura zu studieren.	O hukuk okumaya karar verdi.
deu	tur	Ich bewundere seinen Mut.	Cesaretine hayranım.
deu	tur	Seine Mutter starb vier Jahre später.	Annesi dört yıl sonra öldü.
deu	tur	Es passierte zwischen acht und zehn.	Sekiz ile on arasında oldu.
deu	tur	Ich bin kein Deutscher.	Alman değilim.
deu	tur	Sie trifft sich mit ihrer Freundin.	O kız arkadaşıyla buluşuyor.
deu	tur	Ich bin streng, aber gerecht.	Kırıcı olabilirim ama adilim.
deu	tur	Tom spricht nicht gern Französisch.	Tom Fransızca konuşmayı sevmez.
deu	tur	Niemand antwortete ihr.	Kimse onu yanıtlamadı.
deu	tur	Er ist zu weit gegangen.	Çok uzağa gitti.
deu	tur	Es gibt etwa 1800 Milliardäre auf der Welt.	Dünyada yaklaşık 1.800 milyarder vardır.
deu	tur	Ich habe nicht erwartet, dass du antwortest.	Cevap vermeni beklemiyordum.
deu	tur	Ich werde so tun, als ob ich nichts davon gehört hätte.	Bunu hiç duymamış gibi yapacağım.
deu	tur	Das habe ich mir gegönnt.	Kendime bir jest yaptım.
deu	tur	Füg mich bitte bei Facebook hinzu!	Lütfen beni Facebook'ta ekle.
deu	tur	Hat Tom irgendetwas gegessen?	Tom bir şey yedi mi?
deu	tur	Wenn Tom kommt, würde ich gehen.	Tom gelince, giderim.
deu	tur	Es ist gut, früher zu kommen.	Erken gelmek iyidir.
deu	tur	Ich sehe Tom nicht oft.	Ben Tom'u çok görmüyorum.
deu	tur	Die neue Bücherei befindet sich seit letztem Jahr im Bau.	Yeni kütüphane, geçen yıldan beri yapım aşamasında.
deu	tur	Worüber sprechen Sie?	Ne hakkında konuşuyorsunuz?
deu	tur	Hast du diese Geschichte schon gehört?	Bu hikayeyi önceden duydun mu?
deu	tur	Ich bin sicher, dass unsere Mannschaft gewinnen wird.	Bence takımımızın kazanacağı kesin.
deu	tur	Welche Augenfarbe hat Tom?	Tom'un gözleri ne renk?
deu	tur	Er hat Schwierigkeiten in der Schule.	Onun okulda sorunları var.
deu	tur	Ein Löwe frisst Fleisch. Ein Schaf frisst kein Fleisch.	Aslan et yer. Koyun et yemez.
deu	tur	Warst du schon mal in der Zeitung?	Gazetelere çıktın mı hiç?
deu	tur	Er ist Lieferant.	O, dağıtımcı.
deu	tur	Ken ist kleiner als Tom.	Ken, Tom'dan daha küçüktür.
deu	tur	Warum ist Tom nicht gefasst worden?	Tom neden tutuklanmadı?
deu	tur	Wer ist sie?	O kim?
deu	tur	Ich kenne Ihren Vornamen.	İsimlerinizi biliyorum.
deu	tur	Tom muss eine Entscheidung treffen.	Tom karar vermek zorunda.
deu	tur	Bananen sind gelb.	Muzlar sarıdır.
deu	tur	Wir haben keine Zukunft.	Yarınımız yok.
deu	tur	Können wir sprechen?	Konuşabilir miyiz?
deu	tur	Einmal reicht nicht.	Bir kez yeterli değil.
deu	tur	Das ist der glücklichste Tag meines Lebens.	Bu hayatamın en mutlu günüdür.
deu	tur	Tom behandelt mich wie ein Kind.	Tom bana bir çocuk gibi davranıyor.
deu	tur	Er krachte aus 600 Metern Höhe auf den Boden.	600 metreden yere çakıldı.
deu	tur	Was ich mir jetzt wünsche, ist eine Tasse heißen Kaffee. Mit dir!	Şimdi istediğim şey bir fincan sıcak kahve. Seninle!
deu	tur	Ich kann Französisch sprechen.	Fransızca konuşabilirim.
deu	tur	Kann ich anrufen?	Telefon edebilir miyim?
deu	tur	Der Preis ist doppelt so hoch wie im vergangenen Jahr.	Fiyat geçen yılkinin iki katı.
deu	tur	Das war zu viel.	Bu çok fazlaydı.
deu	tur	Diese Diamanten sind aus Südafrika.	O elmaslar Güney Afrika'dan geliyor.
deu	tur	Sie haben kein Geld.	Onların paraları yok.
deu	tur	Es ist Viertel nach neun.	Saat dokuz çeyrek.
deu	tur	Ich bin nicht berühmt.	Ünlü değilim.
deu	tur	Ich habe noch nichts gegessen.	Henüz bir şey yemedim.
deu	tur	Du scheinst nichts zu verstehen.	Bir şey anlıyor gibi görünmüyorsun.
deu	tur	Wir wollten ein Bad nehmen.	Banyo yapacaktık.
deu	tur	Mein Militärdienst endete.	Askerliği bitti.
deu	tur	Wir haben drei Kinder.	Üç çocuğumuz var.
deu	tur	Das kann doch jedem passieren.	Bu herkesin başına gelebilir.
deu	tur	Komm nicht mehr hierher!	Artık buraya gelme.
deu	tur	Dürfen wir hier rauchen?	Burada sigara içebilir miyiz?
deu	tur	Ich habe viel Geld verloren.	Çok para kaybettim.
deu	tur	Aristoteles glaubte, dass die Erde der Mittelpunkt des Universums sei.	Aristo dünya'nın evrenin merkezi olduğuna inanıyordu.
deu	tur	Tom wird dich niemals lieben.	Tom seni asla sevmeyecek.
deu	tur	Du kannst dir irgendeins aussuchen.	Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
deu	tur	Das kann nicht Tom sein.	O Tom olamaz.
deu	tur	Sie waren frei, in ihre Häuser zurückzukehren.	Evlerine dönmek için özgürdüler.
deu	tur	Niemand kommt als Computerexperte auf die Welt.	Kimse bilgisayar uzmanı olarak doğmuyor.
deu	tur	Das ist nur gerecht!	Bu sadece adalet!
deu	tur	Manchmal sind manche Freunde nicht nur Freunde, manchmal werden sie zu deiner Familie.	Bazen bazı arkadaşların sadece arkadaşın değil, ailen olur.
deu	tur	In drei Minuten Erinnerungen von drei Jahren zu wecken, das schafft nur Musik.	Üç dakikada üç yıla ait anıları uyandırmak, bu sadece müziğin yapabileceğidir.
deu	tur	Mal sehen, was nun kommt.	Bakalım ne yumurtlayacaksın.
deu	tur	Sei immer du selbst!	Hep kendin ol!
deu	tur	Mein Sohn ist in den Iran gegangen.	Oğlum İran'a gitti.
deu	tur	Das ist eine Illusion.	Bu bir illüzyon.
deu	tur	Du solltest nicht mehr lesen.	Fazla okumamalısın.
deu	tur	Der Affe stiehlt, weil er nicht arbeitet.	Maymun çalıyor, çünkü çalışmıyor.
deu	tur	Trinkst du viel Milch?	Çok mu süt içiyorsun?
deu	tur	Ein schönes Herz ist besser als tausend schöne Gesichter.	Güzel bir kalp binlerce güzel yüzden daha iyidir.
deu	tur	Wenn du wirklich gehen willst, dann nimm meine Liebe mit! Ich brauche sie nicht mehr.	Eğer gerçekten gitmek istiyorsan, sevgimi yanına al! Artık ona ihtiyacım yok.
deu	tur	Er hat mir seine Briefmarkensammlung gezeigt.	O bana pul kolleksiyonunu gösterdi.
deu	tur	Es ist deine Hand, die ich halten möchte. Dein Herz, das ich hören möchte. Deine Lippen, die ich küssen möchte. Und dein Körper, den ich ganz nah an meinem spüren möchte! Ich vermisse dich.	Tutmak istediğim el senin elin.Duymak istediğim kalb senin kalbin. Öpmek istediğim dudaklar senin dudakların. Ve bedenime yakın olmasını istediğim beden senin bedenin. Seni özlüyorum!
deu	tur	Reis wächst in warmen Ländern.	Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.
deu	tur	Tom war wegen der schwierigen Entscheidung, die er zu treffen hatte, in einem argen Zwiespalt.	Tom vermek zorunda olduğu zor karar nedeniyle kötü bir ikilemde kaldı.
deu	tur	Das Pferd gehört mir.	At benim.
deu	tur	Das Mädchen, das in der Bäckerei arbeitet, ist hübsch.	Fırında çalışan kız şirin.
deu	tur	Manchmal ist die Lösung ganz einfach.	Bazen çözüm oldukça basittir.
deu	tur	Das ist nicht logisch.	O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
deu	tur	Bring es mir.	Onu bana getirin.
deu	tur	Jeder Morgen ist schön. Weil jeder Morgen ein Anfang ist.	Her sabah güzeldir. Çünkü her sabah bir başlangiçtir.
deu	tur	Das ist ihr Foto.	Bu onun fotoğrafı.
deu	tur	Wir gehen heute Abend ins Konzert.	Bu akşam konsere gidiyoruz.
deu	tur	Dieses Buch wirst du lieben.	Bu kitaba bayılacaksın.
deu	tur	Es ist erst Viertel vor acht.	Daha saat sekize çeyrek var.
deu	tur	Je hässlicher ich lache, desto glücklicher bin ich.	Ne kadar çirkin gülüyorsam o kadar mutluyumdur.
deu	tur	Der Mensch ist ein Gewohnheitstier.	İnsan, alışkanlıklarının kölesidir.
deu	tur	Heute komme ich nach Hause zurück.	Bugün eve geri dönüyorum.
deu	tur	Was brauche ich?	Benim neye ihtiyacım var?
deu	tur	Er war bei mir, als ich hingefallen bin.	Düştüğüm zaman yanımdaydı.
deu	tur	Da bellt ein Hund.	Şurada bir köpek havlıyor.
deu	tur	Es gibt in der Welt kein größeres Mysterium als die Liebe.	Dünyada aşktan daha büyük bir gizem yoktur.
deu	tur	Ich bin müde!	Uykum var!
deu	tur	Ich gebe leider immer zu viel.	Ne yazık ki, her zaman çok fazla veriyorum.
deu	tur	Ich bin gerade nicht beschäftigt.	Ben şimdi meşgul değilim.
deu	tur	Er heißt Tom, nicht Johannes.	Onun adı Tom, John değil.
deu	tur	Wo versteckt sich Tom?	Tom nerede saklanıyor?
deu	tur	Sage mir, wo sie ist!	Bana onun nerede olduğunu söyle.
deu	tur	Ich bewundere deinen Ehrgeiz.	Senin ihtirasına hayranım.
deu	tur	Die Menschheit darf diesem Gemetzel nicht gleichgültig gegenüberstehen.	İnsanlık bu katliama kayıtsız kalmamalıdır.
deu	tur	Ich glaube nicht, dass ich einen von Toms Klassenkameraden kenne.	Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbirini tanıdığımı sanmıyorum.
deu	tur	Tom spricht nur noch selten mit Mary.	Tom artık Mary ile nadiren konuşuyor.
deu	tur	Dieses Gebäude war früher ein Krankenhaus.	Bu bina eskiden bir hasteneydi.
deu	tur	Das glaubst du!	Sen öyle sanıyorsun!
deu	tur	Wurde das Auto von deinem Vater gewaschen?	Araba baban tarafından yıkandı mı?
deu	tur	Mary ist sehr hübsch.	Mary çok güzeldir.
deu	tur	Warum hat mich diese Frau betrogen?	O kadın neden bana ihanet etti?
deu	tur	Tom möchte, dass ich das Fenster öffne, damit er hereinklettern kann.	Tom pencereyi açmamı istiyor, bu yüzden o içeriye tırmanabilir.
deu	tur	Ich freue mich, dich zu sehen, Tom.	Seni görmekten memnunum, Tom.
deu	tur	Egal, ob du müde bist, du musst es machen.	Yorgun olup olmaman fark etmez, bunu yapmak zorundasın.
deu	tur	Ali hat Cola getrunken.	Ali kola içti.
deu	tur	Ich bin kein Vogel, aber ich wäre gern einer.	Bir kuş değilim ama olmak isterdim.
deu	tur	Tom musste alles ausbaden.	Tom, tüm bunların ceremesini çekmeliydi.
deu	tur	Er wollte es nicht zugeben.	O bunu kabul etmek istemedi.
deu	tur	Ich habe das Wasser nicht getrunken.	Suyu içmedim.
deu	tur	Was hat Tom Maria gegeben?	Tom Mary'ye ne verdi?
deu	tur	Ich bin jünger als er.	Ben ondan daha gencim.
deu	tur	Ihre Haare sind nachgewachsen.	Saçları yeniden uzadı.
deu	tur	Kann ich mich auf das Sofa legen?	Kanepeye uzanabilir miyim?
deu	tur	Möget ihr ein schönes Wochenende haben, meine Lieben.	Hafta sonunuz güzel olsun, canlarım.
deu	tur	Will Tom wirklich, dass ich gehe?	Tom gerçekten gitmemi istiyor mu?
deu	tur	Bleib ruhig.	Sakin kal.
deu	tur	Ich bin im Auto.	Arabadayım.
deu	tur	Jetzt brauche ich einen Kaffee.	Şimdi bir kahveye ihtiyacım var
deu	tur	Ich zeige dir, was zu tun ist.	Sana ne yapacağını göstereyim.
deu	tur	Ich habe keine jüngere Schwester.	Hiç küçük kız kardeşim yok.
deu	tur	Tom arbeitet in einem italienischen Restaurant.	Tom bir İtalyan restoranında çalışıyor.
deu	tur	Denkst du, dass ich das will?	Sence bunu istiyor muyum?
deu	tur	Lass die Fenster offen!	Pencereleri açık tutun.
deu	tur	Lass nicht los!	Pes etme!
deu	tur	Die Toilette ist vorübergehend geschlossen.	Tuvalet geçici olarak kapalı.
deu	tur	Wie ihr seht, habe ich damit mal angefangen.	Gördüğünüz gibi buna başladım bile.
deu	tur	Warum tut das niemand?	Neden kimse bunu yapmıyor?
deu	tur	Willst du wissen, warum ich hier bin?	Neden burada olduğumu bilmek ister misin?
deu	tur	Was möchtest du zu essen?	Öğle yemeği için ne istersin?
deu	tur	Tom gefällt es, die Untertitel auf Englisch zu lesen, während er Filme auf Englisch anschaut.	Tom İngilizce filmler izlerken İngilizce altyazıları okumayı sever.
deu	tur	In welchem Haus wohnen sie?	Onlar hangi evde yaşıyorlar?
deu	tur	Nach dem Essen bat ich um die Rechnung.	Yemeğin ardından hesabı istedim.
deu	tur	Das ist nach hinten losgegangen.	İlk seferinde başarısız oldu.
deu	tur	Tom wollte dort sein.	Tom orada olmak istedi.
deu	tur	Wir können sprechen.	Konuşabiliriz.
deu	tur	Ich glaube, er wurde ermordet.	Onun öldürüldüğüne inanıyorum.
deu	tur	Ich habe mehr Geld als sie.	Ondan daha çok param var.
deu	tur	Vögel fliegen oft zusammen.	Kuşlar sık sık birlikte uçarlar.
deu	tur	Um 23 Uhr schlafe ich schon längst.	Saat 23' te çoktan uyumuş oluyorum.
deu	tur	Ich bin größer als Tom.	Ben Tom'dan daha uzunum
deu	tur	Wegen seines Fiebers brachten sie ihn ins Krankenhaus.	Ateşi için onu hastaneye götürdüler.
deu	tur	Der Hund griff uns drei an.	Köpek üçümüze saldırdı.
deu	tur	Ich wurde 1977 in Osaka geboren.	1977'de Osaka'da doğdum.
deu	tur	Ist sein Vater Arzt?	Onun babası bir doktor mu?
deu	tur	Was für ein Zufall!	Ne tesadüf!
deu	tur	Wie kannst du bloß etwas übersetzen, das du nicht verstehst?	Anlamadığın şeyi nasıl tercüme edebilirsin ki?
deu	tur	Was hast du gestern Abend gemacht?	Sen dün akşam ne yaptın?
deu	tur	Die Deutschen lieben Bier. Die Engländer lieben kein Bier.	Almanlar bira sever. İngilizler bira sevmez.
deu	tur	Wie wahr, wie wahr!	Ne kadar da doğru!
deu	tur	Ich esse alles.	Her şeyi yerim.
deu	tur	Ich werde Tom bald besuchen.	Tom'u yakında ziyaret edeceğim.
deu	tur	Ich denke, dass wir jetzt sicher sind.	Sanırım artık güvendeyiz.
deu	tur	Maria hat schöne Augen.	Mary'nin güzel gözleri var.
deu	tur	Dieser Tisch ist sauber.	Bu masa temiz.
deu	tur	Jeder weiß es.	Hiç kimse bilmiyor.
deu	tur	Sie war ein Regenbogen. Und er? Er war farbenblind!	Kadın, bir gökkuşağıydı. Ve adam? O renk körüydü!
deu	tur	Wenn du gehst, wirst du mir fehlen.	Gittiğinde seni özleyeceğim.
deu	tur	Wie viele Leute sind im Geschäft?	Mağazada kaç kişi var?
deu	tur	Sie überschrieb das Geld ihrer Tochter.	Parayı kızına devretti.
deu	tur	Der Prinz ist gutaussehend.	Prens yakışıklıdır.
deu	tur	Haben Sie eine Kopie?	Kopyanız var mı?
deu	tur	Darf ich dir eine türkische Lira zur Erinnerung geben?	Sana hatıra olarak bir Türk lirası verebilir miyim?
deu	tur	Wir kannten sie sehr gut.	Biz onları çok iyi tanıyorduk.
deu	tur	Die Mäuse haben einen Teil des Brotes gefressen.	Fareler ekmeğin bir kısmını yedi.
deu	tur	Ich war Tom nicht böse.	Tom'a kızgın değildim.
deu	tur	Schreiben Sie ihr Geburtsdatum hierhin.	Doğum tarihinizi buraya yazın.
deu	tur	Es muss Tom sein.	O Tom olmalı.
deu	tur	Er schien krank gewesen zu sein.	O, hasta olmuş görünüyordu.
deu	tur	Ich habe den ganzen Tag in der Bibliothek verbracht.	Bütün günü kütüphanede geçirdim.
deu	tur	Ich habe keinen von seinen Romanen gelesen.	Onun romanlarından hiçbirini okumadım.
deu	tur	In Ordnung. Ich werde das berücksichtigen.	Tamam. Bunu göz önünde bulunduracağım.
deu	tur	Deswegen bin ich hier!	O yüzden buradayım!
deu	tur	Ich spreche kein Hebräisch.	İbranice konuşmuyorum.
deu	tur	Halte bitte die Toilette sauber.	Lütfen tuvaleti temiz tut!
deu	tur	Gib mir noch drei Äpfel!	Bana üç elma daha ver!
deu	tur	Hallo! Hörst du mich? Die Verbindung ist schlecht. Ich gehe gerade durch einen Tunnel.	Alo! Duyuyor musun beni? Hat çekmiyor, bağlantı kötü. Bir tünelden geçiyorum da.
deu	tur	Arbeitest du heute?	Bugün çalışıyor musun?
deu	tur	Ich mag Menschen, auf die man sich verlassen kann.	Ben güvenebileceğim insanları severim.
deu	tur	Hättest du mich doch daran erinnert!	Keşke bana hatırlatsaydın.
deu	tur	Marika hat mir etwas Finnisch beigebracht.	Marika bana biraz Fince öğretti.
deu	tur	Warum liebst du mich?	Niçin beni seviyorsun?
deu	tur	Dies ist ein gutes Wörterbuch.	Bu iyi bir sözlük.
deu	tur	Tom wusste nicht, wie er Maria die Wahrheit sagen sollte.	Tom, Mary'ye gerçeği nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.
deu	tur	Tom hat Mary ein Geschenk mitgebracht.	Tom, Mary'ye bir hediye getirdi.
deu	tur	Warum ist Tom im Krankenhaus?	Tom neden hastanede?
deu	tur	Haben Sie dieses Wochenende Zeit?	Bu hafta sonu vaktiniz var mı?
deu	tur	Ist dies Ihr erster Besuch hier?	Bu sizin ilk ziyaretiniz mi?
deu	tur	Der Duft von Frühlingsblumen lag in der Luft.	Havada ilkbahar çiçeklerinin kokusu vardı.
deu	tur	Ich will Maria.	Ben Mary'yi istiyorum.
deu	tur	Guten Morgen, meine Freunde! Der süßeste Morgen beginnt mit Euch!	Günaydın arkadaşlarım! En tatli sabahlar sizinle başlar!
deu	tur	Fühl dich nicht verpflichtet zu gehen.	Gitmek zorunda hissetme kendini.
deu	tur	Was hältst du von dem Buch?	Kitap hakkında ne düşünüyorsun?
deu	tur	Die Tür ist auf.	Kapı açıktır.
deu	tur	Nach dem Unterricht habe ich vor, Fußball zu spielen.	Dersten sonra futbol oynamayı düşünüyorum.
deu	tur	Ich nannte die Katze "Tama".	Kediyi "Tama" diye çağırıyorum.
deu	tur	Du bist nie zu alt, um das zu tun, was dich glücklich macht. Am Ende deines Lebens bedankt sich keiner bei dir. Mach es nur einem recht! Dir selbst!	Seni mutlu eden şeyi yapmak için asla çok yaşlı değilsin. Hayatın sonunda kimse sana teşekkür etmeyecek. Sadece birini memnun et! Kendini!
deu	tur	Das war Tom.	O Tom'du.
deu	tur	Ich gehöre zum Tennisclub.	Tenis kulübüne dahilim.
deu	tur	Wo wohnt dein Opa?	Deden nerede yaşıyor?
deu	tur	Ich weiß nichts über Boston.	Boston hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
deu	tur	Ich muss Maria in Englisch unterrichten.	Maria'ya İngilizce öğretmek zorundayım.
deu	tur	Ich wünsche mir Menschlichkeit. Ich wünsche mir Freiheit. Ich wünsche mir Sicherheit. Ich wünsche mir Toleranz. Wünsche ich mir zu viel? Dann wünsche ich mir einfach nur Frieden.	İnsanlık diliyorum. Özgürlük diliyorum. Güvenlik diliyorum. Anlayış diliyorum. Çok mu fazla şeyler diliyorum? O zaman sadece barış diliyorum.
deu	tur	Die Stadt wimmelt von Touristen.	Şehir her zaman turistlerle kaynıyor.
deu	tur	Was möchtest du jetzt?	Şimdi ne istiyorsun?
deu	tur	Ja. Nein. Vielleicht. Ich weiß nicht.	Evet. Hayır. Belki. Bilmiyorum.
deu	tur	Tiere werden vom Instinkt geleitet.	Hayvanlar içgüdüleri tarafından yönlendirilir.
deu	tur	Ich brauche kein Geld, sondern Ihren Rat.	Paraya değil, tavsiyene ihtiyacım var.
deu	tur	Herr Yusuf, trinken Sie einen Kaffee?	Yusuf Bey, kahve içer misiniz?
deu	tur	Ich esse gerade.	Yemek yiyorum.
deu	tur	Ich bin Krankenpflegerin.	Hemşireyim.
deu	tur	Sie werden abwarten müssen.	Beklemeniz ve görmeniz gerekecek.
deu	tur	Du kannst mich nicht töten.	Beni öldüremezsin.
deu	tur	Kennst du all diese Leute?	Bütün bu insanları tanıyor musun?
deu	tur	Ich kenne Toms Schwester.	Tom'un kız kardeşini tanıyorum.
deu	tur	Tom erwartete, dass Maria ihm helfe.	Tom, Meryem'in kendisine yardım etmesini umuyordu.
deu	tur	Der Politiker schlug dem Kongress Reformen vor.	Politikacı kongreye değişiklikler önerdi.
deu	tur	Wenn du die Möglichkeit hast, jemanden glücklich oder fröhlich zu machen, mach es! Die Welt braucht mehr davon.	Eğer elinde birini mutlu ve neşeli kılabilme imkanın varsa. Yap! Dünyanın buna çok ihtiyacı var.
deu	tur	Ich sehe dein Haus.	Evini görüyorum.
deu	tur	Sagen Sie das bitte noch einmal!	Lütfen onu yeniden söyleyin!
deu	tur	Warum nicht?	Neden olmasın?
deu	tur	Weise ist, wer über alles staunt.	Beyaz üstündeki her şeyi gösterir.
deu	tur	Wessen Gebiet, dessen Religion.	Kimin bölgesi, onun dini.
deu	tur	Tom redet nur noch selten mit uns.	Tom artık bizimle nadiren konuşuyor.
deu	tur	Leg die Waffe nieder!	Silahı aşağı indir!
deu	tur	Während des Essens rauchen wir nicht.	Yemek sırasında sigara içmeyiz.
deu	tur	Wo bist du gewesen?	Neredeydin?
deu	tur	Ich will noch ein wenig im Garten bleiben.	Ben bahçede biraz kalmak istiyorum.
deu	tur	Merkt euch das!	Bunu benleyin!
deu	tur	Maria zeichnete ein Haus und einen Baum.	Mary bir ev ve bir ağaç çizdi.
deu	tur	Bring mir die Zeitung von heute.	Bana bugünün gazetesini getir.
deu	tur	Es ist nicht mehr hier.	O artık burada değil.
deu	tur	Ich schäme mich für dich!	Senden utanıyorum!
deu	tur	Ich brauche einen Kalender.	Bir takvime ihtiyacım var.
deu	tur	Es ist bewölkt.	Hava bulutlu.
deu	tur	Tom war zu müde, um irgendetwas zu machen.	Tom bir şey yapamayacak kadar çok yorgundu.
deu	tur	Ich mag keinen Winter.	Kışı sevmem.
deu	tur	Vielleicht sollten wir mal kurz die Welt anhalten und alle Idioten aussteigen lassen.	Belki de dünyayı bir durdurup, bütün aptalları indirmemiz gerekir.
deu	tur	Heute ist mein Geburtstag.	Bugün doğum günüm.
deu	tur	Tom verbrannte sich schlimm, als er die Kuchenform aus dem Ofen herausnahm, ohne den Ofenhandschuh anzuziehen.	Tom fırın eldiveni kullanmadan tart kalıbını fırından çıkardığında kendini kötü şekilde yaktı.
deu	tur	Tom und Maria bauen in ihrem Garten Blattsalat an.	Tom ve Mary bahçelerinde marul salatası yetiştirirler.
deu	tur	Werbung ist die Kunst, Leute zu überzeugen, Geld auszugeben, das sie nicht haben, für etwas, das sie nicht brauchen.	Reklam, insanları ihtiyacı olmayan şeylere, sahip olmadıkları paraları harcamaya ikna etme sanatıdır.
deu	tur	Gehst du auf Toms Hochzeit?	Tom'un düğününe gidecek misin?
deu	tur	Der Bericht stimmt leider.	Maalesef, rapor doğru.
deu	tur	Ich kann dir meine Schuld niemals begleichen.	Sana borcumu asla ödeyemem.
deu	tur	Krokodile haben scharfe Zähne.	Timsahların keskin dişleri vardır.
deu	tur	"Wie lange wird das dauern?" - "Ungefähr zwei Wochen."	"Daha ne kadar sürer? Yaklaşık iki hafta."
deu	tur	Ich habe keine Pläne für das Wochenende.	Hafta sonu için bir planım yok.
deu	tur	Er hat dem Arzt gedankt.	Doktora teşekkür etti.
deu	tur	Tom traut der Regierung nicht.	Tom devlete güvenmez.
deu	tur	Du solltest auf dich Acht geben.	Kendine dikkat etmelisin.
deu	tur	Mary hat eine Blume in der Hand.	Mary'nin elinde bir çiçek var.
deu	tur	Lachen ist die beste Medizin!	Gülmek en iyi ilaçtır!
deu	tur	Das Mädchen ging in den Wald und suchte Pilze.	Kız ormana gitti ve mantar aradı.
deu	tur	Sie ist reich, und was noch besser ist, sehr schön.	Zengindi ve daha iyisi çok güzeldi.
deu	tur	Hallo, Meg! Wie geht es dir?	Merhaba, Meg, nasılsın?
deu	tur	Offen gesagt, wäre ich es, dann würde ich das Gleiche tun!	Açık konuşmak gerekirse, ben de olsam aynısını yapardım!
deu	tur	Wie viele kanadische Freunde hast du?	Kaç tane Kanadalı arkadaşın var?
deu	tur	Ich fürchte mich nicht mehr vor Tom.	Artık Tom'dan korkmuyorum.
deu	tur	Ich werde hier sitzen und warten, bis Tom kommt.	Tom gelene kadar burada oturup bekleyeceğim.
deu	tur	Mama, warum kann ich niemanden liebhaben?	Anne, ben niye kimseyi sevemiyorum?
deu	tur	Er war einsam.	O yalnızdı.
deu	tur	Wir hatten eine Menge Ideen, aber keine davon war wirklich gut.	Hiçbiri işe yaramayan pek çok fikrimiz vardı.
deu	tur	Meine Großmutter kann fliegen.	Babaannem uçabilir.
deu	tur	Wir essen zu Hause.	Evde yemek yeriz.
deu	tur	Ich habe gerade die Scheidungspapiere unterschrieben, jetzt bin ich endlich frei!	Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm!
deu	tur	Was für eine schöne Stadt!	Ne güzel bir şehir!
deu	tur	Mary mag sowohl Tom als auch John.	Mary hem Tom'u hem John'u sever.
deu	tur	Sie hat dich sehr gern.	O senden çok hoşlanıyor.
deu	tur	Ich weiß, dass du Tom nicht kennst.	Tom'u tanımadığını biliyorum.
deu	tur	Im Gegensatz zum Gehirn meldet sich der Magen, wenn er leer ist.	Beynin aksine, mide boş olduğunda ses çıkarıyor.
deu	tur	Ich spreche nicht viel Französisch.	Çok fazla Fransızca konuşamam.
deu	tur	Tom war nicht zu Hause.	Tom evde değildi.
deu	tur	Tom fragte sich, was Maria wohl tun würde.	Tom, Meryem'in ne yapacağını merak etti.
deu	tur	Wirst du uns helfen?	Bize yardım edecek misin?
deu	tur	Träume zu haben ist eine Voraussetzung für eine glückliche Zukunft.	Hayallerinin olması, mutlu bir geleceğin bir ön ṣartıdır.
deu	tur	Obwohl er reich ist, ist er nicht glücklich.	O zengin olmasına rağmen mutlu değil.
deu	tur	Das Spiel wurde spannend.	Oyun heyecan verici oldu.
deu	tur	Beschuldigst du mich auch?	Sen de mi beni suçluyorsun?
deu	tur	Danke, Sherlock!	Teşekkürler, Sherlock.
deu	tur	Wer auf dem richtigen Weg ist, hat eine schwere Last.	Yolu doğru olanın. Yükü ağır olur.
deu	tur	Du warst gestern zu spät.	Dün çok geciktin.
deu	tur	Tom benutzt Windows 7.	Tom Windows 7 kullanır.
deu	tur	Maria war meine Freundin.	Mary arkadaşımdı.
deu	tur	Alles, was man über das Leben wissen muss, habe ich von einem Schneemann gelernt.	Ben hayatımda öğrenmem gereken her şeyi bir kardan adamdan öğrendim.
deu	tur	Bei meiner Thailandreise hätte ich beinahe meinen Flug verpasst.	Tayland'a giderken az kalsın uçağımı kaçırıyordum.
deu	tur	Deniz ist mein Bruder.	Deniz benim kardeşimdir.
deu	tur	Welche Farbe hat Toms Hund?	Tom'un köpeği ne renk?
deu	tur	Hätte ich doch nicht so dahergeredet!	Keşke o şekilde konuşmasaydım.
deu	tur	Ali stört Zigarettenrauch sehr.	Ali sigara dumanından çok rahatsız olur.
deu	tur	Sie sind schwer zu finden.	Onları bulmak zordur.
deu	tur	Es gibt keine perfekte Beziehung. Also suche dir jemanden, mit dem du in Himmel und Hölle zusammen sein kannst.	Kusursuz bir ilişki diye bir şey yoktur. O yüzden kendine hem cennette, hem de cehennemde beraber olabileceğin birini bul!
deu	tur	Ich bin streng, aber gerecht.	Sert olabilirim ama adilim.
deu	tur	Er war sehr arm.	O, çok fakirdi.
deu	tur	Darf ich mal eben telefonieren?	Bir telefon edebilir miyim?
deu	tur	Tom hat vergangene Nacht nur drei Stunden geschlafen.	Dün gece Tom sadece üç saat uyudu.
deu	tur	Bitte schick mich nicht mehr in die Schule.	Lütfen artık beni okula gönderme.
deu	tur	Frag Tom bitte nicht!	Lütfen Tom'a sorma.
deu	tur	Er sprach kurz und prägnant.	Az ve öz konuştu.
deu	tur	Woher kommen Sie?	Nerelisiniz?
deu	tur	Türkisch ist eine schwierige Sprache.	Türkçe zor bir dildir.
deu	tur	Bin ich bereit?	Hazır mıyım?
deu	tur	Sie buhten ihn aus, während er seine Rede hielt.	Konuşmasını yaparken onu yuhaladılar.
deu	tur	Manche Leute fühlen den Regen, andere werden nur nass.	Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır.
deu	tur	Ich verstand nicht.	Anlamadım.
deu	tur	Ich habe es satt, das zu hören.	Onu duymaktan usandım.
deu	tur	Lass uns den Film anschauen und dann ins Bett gehen.	Filmi izleyip yatalım.
deu	tur	Ich habe kein Auto.	Arabam yok.
deu	tur	Wo wohnt John?	John nerede oturuyor?
deu	tur	Hätte ich doch nur zehn Augen! Dann könnte ich fünf Bücher gleichzeitig lesen!	Keşke on gözüm olsaydı! Böylece aynı anda beş kitap okuyabilirdim.
deu	tur	Diese Nachricht ist für sie.	Bu mesaj onun için.
deu	tur	Ich habe die Antwort gefunden.	Cevabı buldum.
deu	tur	Das hier ist Toms Grab.	Bu, Tom'un mezarı.
deu	tur	Tom gab Maria eine Flasche Wein.	Tom Mary'ye bir şişe şarap verdi.
deu	tur	Ich auch.	Ben de.
deu	tur	Mein Gaskocher ist sehr sparsam.	Benim gaz ocağım çok ekonomiktir.
deu	tur	Mir ist nicht danach zumute.	Bunu içim çekmiyor.
deu	tur	Offen gesagt, finde ich, dass er ein guter Chef ist.	Dürüst olmak gerekirse, onun iyi bir patron olduğunu düşünüyorum.
deu	tur	Glaubst du nicht, dass ich eine Entschuldigung verdiene?	Bir özrü hak ettiğimi düşünmüyor musun?
deu	tur	Es ist irgendwie seltsam.	O garip bir şey.
deu	tur	Manchmal ist es eben, wie es ist. Denke positiv und in Liebe darüber. Dann lächelst du anstatt zu weinen.	Bazen olduğu gibidir. Üzerinde pozitif ve sevgi ile düşün ! Ağlamak yerine gülümsersin.
deu	tur	Kann ich essen?	Yiyebilir miyim?
deu	tur	Ich weiß, dass Tom nicht dein Freund ist.	Tom'un senin erkek arkadaşın olmadığını biliyorum.
deu	tur	Es war Mut nötig für das, was Tom getan hat.	Tom' un yaptığını yapmak, cesaret ister.
deu	tur	Dieses Problem ist vollständig gelöst.	Bu problem tamamen çözüldü.
deu	tur	Er ist sehr charmant.	O, çok cazibeli.
deu	tur	Das geht mir haargenau so.	Apaynısını ben de ümit ediyorum.
deu	tur	Verstanden.	Anladım.
deu	tur	Sie hat grüne Augen und hellbraune Haare.	Onun yeşil gözleri ve açık kahverengi saçları var.
deu	tur	Ich frage mich, wer dieses Mädchen ist.	Şu kız kim acaba.
deu	tur	Es ist zu spät, um ihn zu besuchen.	Onu ziyaret etmek için çok geç.
deu	tur	Tom konnte es nicht finden.	Tom onu bulamadı.
deu	tur	Ich glaube, dass Tom Dinge weiß, die wir nicht wissen.	Bence Tom bizim bilmediğimiz şeyleri biliyor.
deu	tur	Tom ist älter als ich.	Tom benden daha yaşlı.
deu	tur	Herzenswärme ist keine Frage der Umgebungstemperatur.	Yüreğinin sıcaklığı, çevresel dereceye bağlı değildir.
deu	tur	Danke für alles, ihr geduldigen, beschützenden, verzeihenden, wundervollen Mütter!	Her şey için teşekkürler, siz sabırlı, koruyucu, bağışlayıcı, harika annelere!
deu	tur	Darf ich meinem Vater sagen, was du willst?	Babama ne istediğini söyleyebilir miyim?
deu	tur	Warum streiten sich die beiden ständig?	Neden bu ikisi sürekli kavga ediyor?
deu	tur	Tom möchte ein Bier.	Tom bir bira istiyor.
deu	tur	Ich bitte um deine Hilfe.	Yardımını rica ediyorum.
deu	tur	Sprechen Sie Hebräisch?	İbranice konuşur musunuz?
deu	tur	Wir brauchen einen Freiwilligen.	Bir gönüllüye ihtiyacımız var.
deu	tur	Tom sagte dem Taxifahrer, dass er links abbiegen soll.	Tom, taksi şoförüne sola dönmesini söyledi.
deu	tur	Wofür brauche ich das?	Buna ne için ihtiyacım var?
deu	tur	Der Strom ist seit heute Morgen ausgefallen.	Bu sabahtan beri elektrik kesik.
deu	tur	Das ist das Haus meines Vaters.	Bu, babamın evi.
deu	tur	Manche Menschen leben, um zu essen. Andere hingegen essen, um zu leben.	Bazı insanlar yemek yemek için yaşarlar. Bazı insanlar ise yaşamak için yerler.
deu	tur	Überlegen Sie es sich!	Bunu düşünün.
deu	tur	Wo wohnen Sie?	Nerede yaşıyorsunuz?
deu	tur	Er sagte mir, dass er mir Französisch beibringen wolle.	O, bana bana Fransızca öğretmek istediğini söyledi.
deu	tur	Sie ist stolz auf dich.	Seninle gurur duyuyor.
deu	tur	Katzen, Hunde, Kinder und Babies mag ich überhaupt nicht, ich habe ein Herz aus Stein.	Kedileri, köpekleri, çocukları ve bebekleri hiç sevmem, ben taş kalpliyimdir.
deu	tur	Heute werden wir meinen Geburtstag feiern.	Bugün benim doğum günümü kutlayacağız.
deu	tur	Achtung!	Dikkat!
deu	tur	Zu wem gehst du?	Kime gidiyosun?
deu	tur	Tom kann dich verstehen.	Tom seni anlayabilir.
deu	tur	Wir gingen in eine italienische Pizzeria.	Biz İtalyan pizzacısına gittik.
deu	tur	Tom spielt gerne mit meinem Hund.	Tom köpeğimle oynamayı seviyor.
deu	tur	Freunde sind sehr wichtig.	Arkadaşlar çok önemlidir.
deu	tur	Ich bin wirklich nicht süchtig. Jeder Mensch trinkt täglich drei Liter Kaffee.	Ben gerçekten bağımlı değilim. Her insan günde üç litre kahve içer.
deu	tur	Tom fährt ziemlich oft nach Boston.	Tom oldukça sık Boston'a gider.
deu	tur	„Am Himmel sah ich eine Brücke, ihre Farben waren siebenerlei.“ – „Ein Regenbogen.“	"Gökte gördüm bir köprü, Rengi var yedi türlü." "Gökkuşağı."
deu	tur	Wir haben das erwartet.	Biz onu bekliyorduk.
deu	tur	Denk nicht drüber nach, mach einfach.	Bunun hakkında düşünme, sadece yap.
deu	tur	Sie ist meine Freundin.	O benim arkadaşım.
deu	tur	Wer sich einmal mit heißer Milch den Mund verbrannt hat, pustet sogar auf Joghurt.	Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer.
deu	tur	Es wurde Tom nicht gesagt, warum Maria nicht da war.	Mary'nin neden orada olmadığı Tom'a söylenmedi.
deu	tur	Es waren ungefähr zwanzig Dollar.	O yaklaşık yirmi dolardı.
deu	tur	Ich versuche, Geschäft und Vergnügen getrennt zu halten.	İşi ve zevki ayrı tutmaya çalışırım.
deu	tur	Wer über mich vorsätzlich eine Lüge ersinnt, dem verzeihe ich nie!	Kim benim hakkımda bir yalan uydurursa, onu asla affetmem.
deu	tur	Wir sind nun schon fast ein Jahr beisammen.	Neredeyse bir yıldır beraberiz.
deu	tur	Ich habe einige Pflaumen gegessen.	Birkaç erik yedim.
deu	tur	Ich halte Tom für heimtückisch.	Sanırım Tom sinsi.
deu	tur	Und ruf mich danach an!	Sonra da beni ara!
deu	tur	Ich hätte es dir eher sagen sollen.	Sana daha önce söylemeliydim.
deu	tur	Ich besitze Wörterbücher.	Sözlüklerim var.
deu	tur	Wofür sind Freunde da?	Arkadaşlar ne içindir?
deu	tur	Wo ist meine Pizza?	Pizzam nerede?
deu	tur	Tom weckt Mary um elf auf.	Tom, Mary'yi saat on birde uyandırır.
deu	tur	Bald wirst du Großvater sein.	Yakında dede olacaksın.
deu	tur	Tom ist ein Philosoph.	Tom bir filozof.
deu	tur	Wo ist mein Auto?	Arabam nerede?
deu	tur	Das ist nichts für mich.	Bu benim için hiçbir şey.
deu	tur	Ich probierte eines.	Birinin tattım.
deu	tur	Wölfe ziehen im Rudel umher, Adler aber fliegen allein.	Kurtlar sürüyle gezer ama kartallar yalnız uçar.
deu	tur	Entschuldigung, wie spät ist es?	Affedersiniz, saat kaç?
deu	tur	Ich wünschte, es wäre so einfach.	Keşke bu kadar kolayı olsa.
deu	tur	Tom besitzt kein Auto.	Tom bir arabaya sahip değil.
deu	tur	Lass Tom nachhause gehen!	Tom'un eve gitmesine izin ver.
deu	tur	Ich erinnere mich an nichts dergleichen.	Öyle bir şey hatırlamıyorum.
deu	tur	Bei Traurigkeit hilft nur Musik.	Üzgün olunca tek çare müziktir.
deu	tur	Einer meiner Weisheitszähne ist bereits durchgebrochen.	Yirmilik dişlerimden biri çoktan çıktı.
deu	tur	Der Kunde hat immer recht.	Müşteri her zaman haklıdır.
deu	tur	Ruhe!	Sesiz olun
deu	tur	Hast du mich verstanden?	Beni anladın mı?
deu	tur	Was geschah am 20. Oktober?	20 Ekim'de ne oldu?
deu	tur	Brot wird aus Mehl gemacht.	Ekmek undan yapılır.
deu	tur	Dein Freund ist hier.	Arkadaşın burada.
deu	tur	Die Bevölkerung von Tōkyō ist fünfmal so groß wie die unserer Stadt.	Tokyo'nun nüfusu bizim şehrin nüfusunun beş katıdır.
deu	tur	Maria kennt Tom.	Mary Tom'u tanıyor.
deu	tur	Tom kam nach Hause.	Tom eve geldi.
deu	tur	Ich werde morgen kommen.	Yarın geleceğim.
deu	tur	Er unterrichtet Arabisch.	O, Arapça öğretiyor.
deu	tur	Schwimmen ist leicht.	Yüzme kolaydır.
deu	tur	Ich bin eine alte Frau.	Ben yaşlı bir kadınım.
deu	tur	Ich wünsche einen wunderschönen Samstag!	Çok güzel bir Cumartesi diliyorum!
deu	tur	Tom ist noch nicht hier.	Tom henüz burada değil.
deu	tur	Wen man einmal wirklich geliebt hat, wird man für immer lieben.	Eğer birini gerçekten sevdiysen, onu sonsuza dek seveceksin.
deu	tur	Jeder Mensch ist ein Mond und hat eine dunkle Seite, die er niemandem zeigt.	Her insan bir aydır ve kimseye göstermediği karanlık bir tarafa sahiptir.
deu	tur	Ich verspürte den Drang, laut zu schreien.	Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
deu	tur	Der Jäger häutete den Hirsch.	Avcı geyiğin derisini yüzüyordu.
deu	tur	Ich aß die grünen Äpfel.	Yeşil elmaları yedim.
deu	tur	Endlich treffen wir uns! Ich habe so lange auf diesen Moment gewartet.	Sonunda buluşuyoruz! Bu an için çok bekledim.
deu	tur	Ich habe deine Schlüssel gefunden.	Ben senin anahtarlarını buldum.
deu	tur	Tom hat die heutige Prüfung nicht bestanden.	Tom bugünkü sınavı geçmedi.
deu	tur	Gibt es irgendein Problem?	Bir sorun mu var?
deu	tur	Ich denke immer noch so oft an dich.	Seni hâlâ çok sık düşünüyorum.
deu	tur	Was will Tom?	Tom ne istiyor?
deu	tur	Du gießt Öl ins Feuer.	Yangına körükle gidiyorsun.
deu	tur	Er kennt seinen Vater nicht.	O, babasını tanımıyor.
deu	tur	Ich habe alles eingerichtet.	Her şeyi ayarladım.
deu	tur	Peter liebt Jane.	Peter Jane'i seviyor.
deu	tur	Er schrieb weiter Geschichten über Tiere.	O, hayvanlar hakkında hikayeler yazmaya devam etti.
deu	tur	Worüber hast du mit ihm gesprochen?	Onunla ne hakkında konuştun?
deu	tur	Diese Vase ist aus Eisen.	Bu vazo demirden yapılmış.
deu	tur	Dieser Traum wird wahr werden.	Bu hayal gerçekleşecek.
deu	tur	Sie ist für mich unersetzbar.	O, benim için değiştirilemez.
deu	tur	Sie sagt, dass sie mich noch immer liebt, aber ich glaube ihr kein Wort.	Beni hala sevdiğini söylüyor, ama ona hiç inanmıyorum.
deu	tur	Es scheint mir, dass aus ihrem Mund Perlen und Diamanten hüpfen.	Ağzından incilerin ve elmasların saçıldığını görülüyor.
deu	tur	Deshalb hatte ich überhaupt keine Zeit.	O yüzden hiç zamanım yoktu.
deu	tur	Ich bewundere deine Tapferkeit.	Cesaretine hayranım.
deu	tur	Meine Mutter ist schwere Arbeit nicht gewohnt.	Annem zor işe alışık değildir.
deu	tur	Tom will, dass ich ihm helfe.	Tom ona yardım etmemi istiyor.
deu	tur	Vor langer Zeit war hier eine Brücke.	Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
deu	tur	Was macht sie hier?	O burada ne yapıyor?
deu	tur	Ich telefoniere kaum.	Nadiren telefon ederim.
deu	tur	Thomas ist kleiner als ich.	Thomas benden küçük.
deu	tur	Das bedeutet nichts.	Bu bir şey ifade etmiyor.
deu	tur	Das Leben ist wie ein Spiegel. Lächelst du, lächelt es zurück.	Hayat ayna gibidir. Gülümsersen o da sana gülümser.
deu	tur	Er ist auch dein Sohn.	O da senin oğlun.
deu	tur	Was haben Sie in ihrer Tasche?	Çantanızda neyiniz var?
deu	tur	Dann musst du nur diese Karte ausfüllen.	Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
deu	tur	Wusstest du das schon?	Onu zaten biliyor muydun?
deu	tur	Es gibt Momente, in denen das Leben Menschen trennt, damit sie begreifen, wie wichtig sie füreinander sind.	Hayatın insanları ayırdığı anlar vardır, birbiri için ne kadar önemli lduklarını anlamaları için.
deu	tur	Kätzchen, was machst Du?	Pisicik ne yapıyorsun?
deu	tur	Sie hört nicht zu.	O dinlemiyor.
deu	tur	Der Student schreibt einen Aufsatz.	Öğrenci, bir kompozisyon yazıyor.
deu	tur	Ich esse nicht.	Yemiyorum.
deu	tur	Hast du das seit einem Jahr jeden Tag gemacht?	Sen bir yıl boyunca her gün bunu mu yapıyordun?
deu	tur	Ich glaube an dich!	Sana inanıyorum!
deu	tur	Was sagte der Rennfahrer?	Otomobil yarışçısı ne dedi?
deu	tur	Glaubst du, die verfolgen uns?	Sence bizim peşimizden mi geliyorlar?
deu	tur	Welcher Nagellack passt zum gelben Kleid?	Sarı elbiseyle hangi oje uygun gider?
deu	tur	Ich bin seit zehn Jahren mit ihm verheiratet.	Ben on yıldır onunla evliyim.
deu	tur	Alle machen es gut.	Herkes iyi yapıyor.
deu	tur	Tom wird selten krank.	Tom nadiren hasta oluyor.
deu	tur	Hast du schon mal was von Anklopfen gehört?	Kapı çalmak gibi bir alışkanlığın yok mu?
deu	tur	Hat das Tom gemacht?	Tom onu yaptı mı?
deu	tur	Das sehe und verstehe ich.	Bunu görüyor ve anlıyorum.
deu	tur	Das ist das Dümmste, was ich je gesagt habe.	Bu, söylediğim en aptalca şey.
deu	tur	Ich war gut, oder?	İyiydim, değil mi?
deu	tur	Der Alte lebt von seiner Rente.	Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.
deu	tur	Und sie fragten: „Wo ist es dunkler in unserem Universum?“ Da antwortete ich: „Überall da, wo es keine Liebe gibt.“	Ve sordular: „Neresi daha karanlık bu alemin?“ Ve ben cevap verdim: „Sevginin olmadığı her yer.“
deu	tur	Was denkst du über diese Gedichte?	Bu şiirler hakkında ne düşünüyorsun?
deu	tur	Ich habe gestern mein Gehalt bekommen.	Dün maaşımı aldım.
deu	tur	Paris ist eine sehr alte und sehr schöne Stadt.	Paris çok eski ve çok güzel bir şehirdir.
deu	tur	Er traute sich nicht, dort noch einmal zu erscheinen.	Orada bir kere daha görünmeye cüret edemedi.
deu	tur	Tom sollte sich besser um seine Kinder kümmern.	Tom çocuklarına daha iyi bakmalı.
deu	tur	Nancy und Jane waren beide nicht in der Schule.	Hem Nancy hem de Jane okulda yoktu.
deu	tur	Eine Flasche Wasser und zwei Gläser, bitte.	Bir şişe su ve iki bardak, lütfen.
deu	tur	Sie suchte ihren verlorengegangenen Jungen.	Kaybolan oğlunu arıyordu.
deu	tur	Ich habe es nicht bemerkt.	Ben bunu fark etmedim.
deu	tur	Niemand will mit ihr spielen.	Hiç kimse onunla oynamak istemiyor.
deu	tur	Weißt du, wer das gemacht hat?	Onu kimin yaptığını biliyor musun?
deu	tur	Hast du schon deinen Fahrschein gekauft?	Biletini önceden aldın mı?
deu	tur	Ich heiße nicht mehr Tom.	Adım artık Tom değil.
deu	tur	Such in den gelben Seiten!	Sarı sayfalarda ara!
deu	tur	Ich hätte das Geld nehmen sollen.	Parayı almalıydım.
deu	tur	Kann uns jemand bitte helfen?	Biri bize yardım edebilir mi lütfen?
deu	tur	Bitte behandle die Katze gut!	Lütfen kediye iyi davran.
deu	tur	In den Vereinigten Staaten gibt es fünfzig Staaten.	Amerika Birleşik Devletleri'nde 50 eyalet vardır.
deu	tur	Die hundert bekanntesten Wörter im Englischen sind angelsächsische Wörter.	İngilizcedeki en yaygın 100 kelime, Anglo-Sakson kelimeleridir.
deu	tur	Wir teilen uns die Hausarbeit.	Ev işlerini paylaşıyoruz.
deu	tur	Diese Brücke ist nicht lang.	O köprü uzun değil.
deu	tur	Heute ist Sonntag.	Bugün pazar.
deu	tur	Hey du! Renn nicht um den Pool herum!	Hey sen ! Havuz başında koşmak yok !
deu	tur	Musik war meine erste Liebe und sie wird auch meine letzte sein!	Müzik benim ilk aşkımdı ve son aşkım olarak kalacak!
deu	tur	Tom hat im Zug geschlafen.	Tom trende uyudu.
deu	tur	Wir müssen gleich zur Schule gehen.	Hemen okula gitmemiz lazım.
deu	tur	Magst du keine Mädchen?	Kızlardan hoşlanmıyor musun?
deu	tur	Wir alle wollen doch Frieden, oder?	Herkes barış istiyor, değil mi?
deu	tur	Wie alt sind Sie übrigens?	Sırası gelmişken, kaç yaşındasınız?
deu	tur	Ich esse Käse.	Ben peynir yiyorum.
deu	tur	Ist Tom am Träumen?	Tom hayal kuruyor mu?
deu	tur	Das war ein gutes Zeichen.	Bu iyi bir belirtiydi.
deu	tur	Wie oft soll ich es dir noch sagen?	Daha kaç kez söylicem bunu sana?
deu	tur	Der Gefangene wurde gestern freigelassen.	Tutuklu dün serbest bırakıldı.
deu	tur	Er wollte seine schmutzige Wäsche waschen.	Kirli çamaşırları yıkamak istedi.
deu	tur	Das ist eine ganz klare Sache.	Bu çok açık bir şey.
deu	tur	Tom hat mir das geschickt.	Tom bana onu gönderdi.
deu	tur	Ich hoffe, es wird sich bald aufhellen.	Umarım yakında hava açar.
deu	tur	Ich werde Tom noch eine Chance geben.	Tom'a bir şans daha vereceğim.
deu	tur	Wo ist Teheran?	Tahran nerededir?
deu	tur	Tom braucht das Geld sofort.	Tom'un hemen paraya ihtiyacı var.
deu	tur	Du bist wichtig.	Sen önemlisin.
deu	tur	Denken Sie darüber nach!	Bunu düşünün.
deu	tur	Tom spielt abends oft Klavier.	Tom sık sık akşamları piyano çalar.
deu	tur	Mein Mut sank.	Cesaretim tükendi.
deu	tur	Bitte schreiben Sie Ihren Namen in dieses Buch.	Lütfen bu kitaba isminizi yazın.
deu	tur	Bist du noch nicht angezogen?	Daha giyinmedin mi?
deu	tur	Man kann Nudeln in einem Sieb abtropfen lassen.	Makarna bir süzgeç ile süzülebilir.
deu	tur	Ich werde alles aufbewahren, bis du wiederkommst.	Sen tekrar gelene kadar her şeyi muhafaza edeceğim.
deu	tur	Was hat Tom getan?	Tom ne yaptı?
deu	tur	Leider ist es nicht möglich.	Ne yazık ki bu mümkün değildir.
deu	tur	Den ganzen Abend lang hat Tom mit jemandem debattiert.	Dün akşam Tom biriyle tartışıyordu.
deu	tur	„Wir müssen Kirgisistan helfen“, sagte Putin zu Hu Jintao — in meinem Traum.	Rüyamda, Putin Hu Jintao'ya,"Kırgızistan'a yardım etmeliyiz" dedi.
deu	tur	Plötzlich störte ein vorüberfahrendes Auto die Stille.	Ansızın geçen araba sessizliği bozdu.
deu	tur	Die Bank lieh ihm 500 Dollar.	Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
deu	tur	Wir brauchen zuerst einmal eine Vereinbarung über Ziele. Danach können wir darüber reden, was alles kosten wird und wie wir es bezahlen können.	Öncelikle amaçlarla ilgili bir anlaşmaya varmamız gerekiyor. Sonrasında her şeyin ne kadar tutacağını ve nasıl ödeyebileceğimizi konuşabiliriz.
deu	tur	Ich brauche dich mehr als alles andere auf dieser Welt.	Benim sana bu dünyadaki her şeyden daha çok ihtiyacım var.
deu	tur	Er gab mir seine Telefonnummer.	O bana telefon numarasını verdi.
deu	tur	Der Hodscha ist in der Welt herumgekommen und trotzdem Kind geblieben.	Hoca dünyayı gezdi yine de çocuk kaldı.
deu	tur	Ich danke Ihnen herzlich.	Yürekten teşekkürler.
deu	tur	Der Politiker schlug dem Kongress Reformen vor.	Siyasetçi kongreye reformlar önerdi.
deu	tur	Das Ticket gilt bis zum 29. April.	Bilet 29 Nisan tarihine kadar geçerlidir.
deu	tur	Unser Urlaub wird bald enden.	Tatilimiz yakında bitecek.
deu	tur	Sie ist sehr krank.	O çok hasta.
deu	tur	Sie ist elf Jahre alt.	O on bir yaşında.
deu	tur	Jemand beobachtet Sie.	Biri sizi gözlüyor.
deu	tur	Was macht das alles zusammen?	Hepsi ne ediyor?
deu	tur	Mit welcher Arbeit sind sie jetzt beschäftigt?	Şimdi ne işle meşgulsünüz?
deu	tur	Hast du mit ihr geschlafen?	Onunla uyudun mu?
deu	tur	Entschuldigung, darf ich dein Lieblingsmensch sein?	Özür dilerim, senin en sevdiğin insan olabilir miyim?
deu	tur	Sind wir fertig?	Hazır mıyız?
deu	tur	Hat Tom mit dir über mich gesprochen?	Tom seninle benim hakkımda konuştu mu?
deu	tur	Sag nicht so etwas.	Böyle şeyler söyleme.
deu	tur	Die Geschichte endet mit seinem Tod.	Hikaye onun ölümü ile sona erer.
deu	tur	Kinder fallen und stehen wieder auf, so werden sie erwachsen.	Çocuklar düşe kalka büyüyor.
deu	tur	Ich bin achtzehn Jahre alt.	On sekiz yaşındayım.
deu	tur	Ich glaube, ich habe einen Fehler gemacht.	Sanırım bir hata yaptım.
deu	tur	Ich denke einmaI am Tag an dich, und dieser Gedanke dauert 24 Stunden Iang.	Seni günde bir defa düşünüyorum ve bu 24 saatimi alıyor.
deu	tur	Warum bist du immer so gemein zu mir?	Neden bana karşı her zaman bu kadar kötüsün?
deu	tur	Ich bin bereit, alles für dich zu tun.	Senin için her şeyi yapmaya hazırım.
deu	tur	Er hat das getan, was ihm gesagt worden war.	O, ona söylenilmiş olanı yaptı.
deu	tur	Es war so heiß, dass ich meinen Mantel auszog.	Çok sıcak olduğu için mantomu çıkardım.
deu	tur	Er kommt aus den Vereinigten Staaten.	O, Amerika Birleşik Devletleri'nden geldi.
deu	tur	Ich bin in der Küche.	Mutfakta olacağım.
deu	tur	Emily hat die Frage richtig beantwortet.	Emily soruyu doğru cevapladı.
deu	tur	So viele Dinge kommen zurück und sind wieder in Mode. Ich kann es kaum erwarten, bis Moral, Respekt und Intelligenz wieder im Trend sind.	O kadar çok şeyler geçmişimizden geri dönüp, moda olup tutuluyorlar. Ahlak, saygı ve zekâ'nın yine moda olacağı günleri iple çekiyorum.
deu	tur	Ich kann dieses Wort nicht verstehen.	Bu kelimeyi anlayamadım.
deu	tur	Ich haben meinen Ohrring fallen lassen.	Küpemi düşürdüm.
deu	tur	Ich kenne niemanden in Boston.	Boston'da hiç kimseyi tanımıyorum.
deu	tur	Immer wieder gerne.	Her zaman seve seve.
deu	tur	Wann hast du gesungen?	Ne zaman şarkı söyledin?
deu	tur	Seit er heute Morgen das Bett verlassen hat, dreht sich ihm der Kopf.	Sabah yataktan kalktığından beri başı dönüyor.
deu	tur	Ich muss meine Jugend leben.	Ben gençliğimi yaşamalıyım.
deu	tur	Wer ist Tom, und woher kennt der mich?	Tom kim ve o beni nereden tanıyor?
deu	tur	Mein Großvater hat es mir gekauft.	Dedem bana almış!
deu	tur	Zu allererst gratuliere ich meiner Mutter zum Muttertag und dann allen anderen Müttern. Ich küsse respektvoll allen unseren Müttern ihre Hand.	Başta kendi annem olmak üzere, tüm annelerimizin anneler gününü kutluyorum. Annelerimizin ellerinden öpüyorum.
deu	tur	Dieses Buch ist für mich sehr schwer verständlich.	Bu kitap benim anlamam için çok zor.
deu	tur	Mein Fahrrad wurde gestern repariert.	Dün bisikletimi tamir ettirdim.
deu	tur	Wir haben das Spiel gewonnen.	Biz maçı kazandık.
deu	tur	Weißt du, wie schwer es ist, verliebt zu leben?	Bilir misin ne zordur severek yaşamak.
deu	tur	Ich schwimme nicht gern.	Yüzmeyi sevmiyorum.
deu	tur	Manchmal denke ich, ich kann es nicht länger aushalten.	Bazen daha fazla dayanamayacağımı düşünüyorum.
deu	tur	Das Leben ist nicht kompliziert! Es stellt uns nur Aufgaben, die uns wachsen und lernen lassen. Wir müssen es nur wollen!	Hayat karmaşık değildir! Bize, büyümemizi ve gelişmemizi sağlayan görevler verir yalnızca. Bizim bunu istememiz yeterlidir!
deu	tur	Sie ist eine Bekannte meiner Frau.	O, benim karımla tanışmış.
deu	tur	Tom hat einen Anwalt.	Tom'un bir avukatı var.
deu	tur	Mein Fahrrad ist rot.	Benim bisikletim kırmızı.
deu	tur	Wer passt auf die Kinder auf?	Çocuklara kim bakar?
deu	tur	Tom hat große Ohren.	Tom'un büyük kulakları var.
deu	tur	Baseball-Spiele sind lang.	Beyzbol maçları uzundur.
deu	tur	Er ist der einzige Mann, der mit ihr so lange zusammenleben konnte.	O, onunla uzun zaman birlikte yaşayabilecek tek adam.
deu	tur	Ali hat eine Glatze.	Ali kel kafalıdır.
deu	tur	Ich weiß, dass Tom Maria nichts sagen wird.	Tom'un Mary'ye söylemeyeceğini biliyorum.
deu	tur	Er hielt sein Versprechen.	O, sözünü tuttu.
deu	tur	Fühlst du dich gut?	Kendini iyi hissediyor musun?
deu	tur	Das ist eine Fälschung.	Bu bir taklit.
deu	tur	Ist Tom besser als Maria?	Tom Mary'den daha iyi mi?
deu	tur	Er saß in der Bibliothek, als ich ihn sah.	Onu gördüğümde kütüphanede oturuyordu.
deu	tur	Er ist nicht der Einzige, der so denkt.	Öyle düşünen tek kişi o değil.
deu	tur	Mein Vater wäscht das Auto.	Babam arabayı yıkıyor.
deu	tur	Ich bin nicht unaufrichtig gewesen.	Namussuz değildim.
deu	tur	Manche Menschen verstehen nicht, dass ich mit Tieren spreche. Kein Problem, die Tiere verstehen es!	Bazı insanlar hayvarılarla konuşmanızı anlayamaz. Sorun değil hayvanlar anlar!
deu	tur	Rote Rosen sind schöne Blumen.	Kırmızı güller güzel çiçeklerdir.
deu	tur	Wir werden für immer Freunde sein!	İlelebet dost olacağız!
deu	tur	In dieser Unterrichtseinheit werden wir das Alphabet lernen.	Bu derste alfabeyi öğreneceğiz.
deu	tur	Öffne die Tür nicht.	Kapıyı açma.
deu	tur	Komm heute oder komm morgen Früh, ganz wie du willst.	İster bugün gel, istersen yarın sabah gel.
deu	tur	Wo befinden sich die größten Flughäfen der Welt?	Dünyanın en büyük havalimanı nerede bulunur?
deu	tur	Man sollte viel mehr Zeit mit Glücklichsein verbringen.	Bir insanın daha fazla mutluluk üzerine zaman harcaması gerekir.
deu	tur	Dies ist ein Land des Mittleren Ostens.	Burası bir orta doğu ülkesi.
deu	tur	Ich bin sehr ehrgeizig.	Ben çok hırslıyım.
deu	tur	Wir haben keinen Reis mehr.	Artık pirincimiz yok.
deu	tur	Wir haben ein großes Problem.	Büyük bir sorunumuz var.
deu	tur	Wer immer dieses Buch geschrieben hat, er ist sehr gescheit.	Bu kitabı kim yazmışsa, o çok zeki.
deu	tur	Während Theatervorstellung gähnte er.	Bütün tiyatro oyunu boyunca esnedi.
deu	tur	Schneiden Sie den Gouda in kleine Würfel.	Gouda peynirini küçük küpler halinde kesin.
deu	tur	Tom hat drei Nichten.	Tom'un üç kız yeğeni var.
deu	tur	Ich denke, es passiert wieder.	Sanırım yine oluyor.
deu	tur	Sie ist schick gekleidet.	O şık giyinmiş.
deu	tur	Ich will mehr Geld.	Daha fazla para istiyorum.
deu	tur	Wir wissen, dass Tom das nicht getan hat.	Bunu Tom'un yapmadığını biz biliyoruz.
deu	tur	Das sind die besten Neuigkeiten, die ich seit langem gehört habe.	Bu, uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
deu	tur	Franzosen nennen den Orgasmus kleinen Tod.	Fransızlar orgazma küçük ölüm der.
deu	tur	Mario und Luigi sind Brüder.	Mario ve Luigi kardeştir.
deu	tur	Dürfte ich mal Ihren Ausweis sehen, Herr Inspektor?	Kimliğinizi görebilir miyim, Müfettiş Bey?
deu	tur	Ich lasse mir jeden Monat die Haare schneiden.	Her ay saçlarımı kestiriyorum.
deu	tur	Diebe teilten ihre Beute auf.	Hırsızlar, ganimeti aralarında pay ettiler.
deu	tur	Vertraue auf deine Intuition!	Duyguna güvenmelisin.
deu	tur	Trotz allem ist die Welt noch schön.	Her şeye rağmen, dünya hâlâ güzel.
deu	tur	Habt ihr nichtalkoholische Getränke?	Alkolsüz içecekleriniz var mı ?
deu	tur	Sie macht mich glücklich.	O beni mutlu ediyor.
deu	tur	Können Sie sich die Welt ohne Geld vorstellen?	Parasız dünyayı düşünebiliyor musunuz?
deu	tur	Sie musste sich von ihrer Familie trennen, als der Krieg begann.	Savaş başladığında ailesinden ayrılmak zorunda kaldı.
deu	tur	Geh doch, wenn du gehen willst!	Gitmek istiyorsan git!
deu	tur	Mir ging die Tinte aus.	Mürekkebim bitti.
deu	tur	Sprechen Sie Türkisch?	Türkçe konuşur musunuz?
deu	tur	Bitte setzen Sie das auf meine Rechnung.	Lütfen bunu hesabıma geçirin.
deu	tur	Ist das ein Zufall?	Bu bir tesadüf mü?
deu	tur	Was weißt du über das, was passiert ist?	Ne olduğu hakkında ne biliyorsun?
deu	tur	Ich bewundere deine Ignoranz.	Vurdumduymazlığına hayranım.
deu	tur	Sie hat ein eigenes Haus.	Onun kendi evi var.
deu	tur	Meine Großeltern spielen gerne Croquet.	Büyükbaba ve büyükannelerim kroket oynamaktan hoşlanırlar.
deu	tur	Die schwerste Last, die du trägst, ist die, die niemand sehen kann.	En ağır yük, taşıdığını kimsenin görmediği yüktür.
deu	tur	Der Zug war verspätet wegen heftigen Schneefalls.	Tren yoğun kar yağışı nedeniyle ertelendi.
deu	tur	Warum stellst du Fragen, deren Antwort du bereits kennst?	Cevabını bildiğin soruyu neden soruyorsun?
deu	tur	Mir ist nicht aufgefallen, dass du dir das Handgelenk verletzt hast.	Bileğinin yaralandığını fark etmedim.
deu	tur	Nachdem sie die schrecklichen Nachrichten gehört hatte, hat sie geweint.	Kötü haberi duyduktan sonra ağladı.
deu	tur	Wo hast du das gefunden? Ich habe überall danach gesucht!	Bunu nereden buldun? Her yeri ararken alt üst ettim!
deu	tur	Handle gerecht!	Adaletli davran!
deu	tur	Gib niemals auf!	Asla pes etme!
deu	tur	Wir sind gestern nicht zuhause geblieben.	Dün evde kalmadık.
deu	tur	Ich bin gar nicht überrascht.	Hiç şaşırmadım.
deu	tur	Sprichst du Arabisch?	Arapça konuşur musun?
deu	tur	Dieses Schild bedeutet „Tiere nicht füttern!“.	Bu işaret "Hayvanları beslemeyin." diyor.
deu	tur	Betty tötete seine Mutter.	Betty annesini öldürdü.
deu	tur	Kann es stimmen?	O, gerçek olabilir mi?
deu	tur	Tom machte einen Papierflieger.	Tom kâğıttan uçak yaptı.
deu	tur	Wenn du jemandem wichtig bist, merkst du das. Wenn nicht, dann merkst du es auch.	Birisi için önemliysen, bunu anlarsın. Değilsen, o zaman yine anlarsın.
deu	tur	Ich sah aus dem Fenster des Flugzeugs auf den Fuji-Berg hinunter.	Uçağın penceresinden aşağıdaki Fuji Dağı'na doğru baktım.
deu	tur	Ich weiß nicht, wo Maria wohnt.	Mary'nin nerede yaşadığını bilmiyorum.
deu	tur	Es war nur ein Kuss.	Sadece bir öpücüktü.
deu	tur	Verzeihung.	Bağışlama
deu	tur	Ich fühle mich schwach.	Cılız hissediyorum.
deu	tur	Du wirst ein Brüderchen bekommen.	Yeni bir erkek kardeşin olacak.
deu	tur	Wir waren wie Brüder.	Kardeş gibiydik.
deu	tur	Er störte unsere Unterhaltung.	Konuşmamızı böldü.
deu	tur	Tom hat Mary um zehn aufgeweckt.	Tom, Mary'yi onda uyandırdı.
deu	tur	Es ist nicht viel wert.	Bu çok değmez.
deu	tur	Liisa war schlechter Laune.	Liisa'nın ruh hali kötüydü.
deu	tur	Tom wollte nicht, dass ich mit Maria einkaufen gehe.	Tom, Maria'yla alışverişe gitmemi istemiyordu.
deu	tur	Wir haben drei Kinder.	Bizim üç çocuğumuz var.
deu	tur	Ich brauche Schlaftabletten.	Uyku ilacına ihtiyacım var.
deu	tur	Ich habe heute drei Dinge getan.	Bugün üç şey yaptım.
deu	tur	Ich weiß nicht, wie lange Tom in Boston gelebt hat, aber es waren mindestens drei Jahre.	Tom'un Boston'da ne kadar yaşadığını bilmiyorum ama en az üç yıldı.
deu	tur	Tom weint.	Tom ağlıyor.
deu	tur	Wir wünschen allen einen entspannten Sonntag.	Herkese keyifli bir Pazar diliyoruz.
deu	tur	Man muss seine Wege gehen, aber auch mutig genug sein, seine Richtung zu ändern.	İnsan yolunda ilerlemeli, ama yönünü değiştirebilecek kadar da cesaretli olmalı.
deu	tur	Komm mit mir nach Boston.	Benimle Boston'a gel.
deu	tur	Er war immer anders.	O her zaman farklıydı.
deu	tur	Falls dir etwas einfallen sollte, gib uns bitte Bescheid.	Aklınıza bir şey gelirse lütfen bizi bilgilendirin.
deu	tur	Ich will, dass sie das weiß.	Onun onu bilmesini istiyorum.
deu	tur	Sind Sie nicht zuhause?	Evde değil misiniz?
deu	tur	Maria brauchte Geld.	Mary'nin paraya ihtiyacı vardı.
deu	tur	Moderne Filme gefallen mir nicht.	Modern filmler hoşuma gitmiyor.
deu	tur	Meine Tochter fehlt mir sehr.	Kızımı çok özlüyorum.
deu	tur	Ich bin auf niemanden ärgerlich.	Hiç kimseye kızgın değilim.
deu	tur	Die Computer sind komplexe Maschinen.	Bilgisayarlar karmaşık makinelerdir.
deu	tur	Du sagtest, du würdest immer an meiner Seite sein.	Her zaman yanımda olacağını söylemiştin.
deu	tur	Ich kann ohne Wasser leben.	Susuz yaşayabilirim.
deu	tur	Alle glauben so.	Herkes öyle düşünüyor.
deu	tur	Ich habe keine Krankenversicherung.	Sağlık sigortam yok.
deu	tur	Ich lerne jetzt seit vier Jahren Französisch.	Ben dört yıldır Fransızca öğreniyorum.
deu	tur	Hast du den Artikel gelesen?	Makaleyi okudun mu?
deu	tur	Ein guter Mensch hinterlässt Glück, ein schlechter Mensch Erfahrung, ein falsch gewählter Mensch eine Lektion und ein wunderbarer Mensch hinterlässt Spuren!	İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders ve mükemmel insan iz bırakır!
deu	tur	Er fährt mit dem Fahrrad zur Schule.	Okula bisikletle gider.
deu	tur	Ich weiß, wo du den Fehler gemacht hast.	Nerede hata yaptığını biliyorum.
deu	tur	Viel braucht man nicht, um glücklich zu sein; Augen, die erkennen können, ein Herz welches versteht und eine Seele die lebt, reicht.	Mutlu olmak için çok şeye gerek yok. Gözün görsün, kalbin anlasın ve ruhun yaşasın.
deu	tur	Ich gewinne gerne Preise.	Ödül kazanmayı severim.
deu	tur	Mein Vater kommt gewöhnlich um sechs nach Hause.	Babam genellike eve altıda gelir.
deu	tur	Sie brauchen kein Geld.	Paraya ihtiyacınız yok.
deu	tur	Die chemische Formel für Wasser ist H₂O.	Suyun kimyasal formülü H₂O'dur.
deu	tur	Niemand konnte wissen, dass das passieren würde.	Bunun olacağını kimse bilememiş olabilir.
deu	tur	Ich muss mich schützen.	Kendimi korumalıyım.
deu	tur	Nehmen Sie keine Getränke von Fremden an!	Yabancılardan içecek kabul etmeyin.
deu	tur	Ich habe 2 Brüder.	İki erkek kardeşim var.
deu	tur	Ich habe niemanden betrogen.	Kimseye ihanet etmedim.
deu	tur	Tom ist klüger.	Tom daha akıllı.
deu	tur	Woher kommst du denn gerade?	Nereden böyle?
deu	tur	Ich weiß etwas, was du nicht weißt.	Senin bilmediğin bir şey biliyorum.
deu	tur	Obwohl sie müde war, versuchte sie, die Arbeit zu Ende zu bringen.	Yorgun olmasına rağmen, işi bitirmeye çalıştı.
deu	tur	Wie viele Buchstaben hat das englische Alphabet?	İngiliz alfabesinde kaç tane harf var?
deu	tur	Kannst du's mir beibringen?	Bana (bunu) öğretebilir misin?
deu	tur	Der Kaffee ist kalt.	Kahve soğuk.
deu	tur	Sie hatte einen weißen Schal um.	Üzerine beyaz bir şal aldı.
deu	tur	Weniger quatschen, mehr handeln!	Az laf, çok iş!
deu	tur	Diese Straße führt zum Bahnhof.	Bu yol istasyona götürür.
deu	tur	Du solltest mit jemandem reden.	Biriyle konuşmalısın.
deu	tur	Oh ja, du hast recht.	Ha, evet, haklısın.
deu	tur	Ich habe gehört, dass du scheinbar gutes Geld verdienst.	İyi para kazanıyormuşsun diye duydum.
deu	tur	Als ich ein kleines Kind war, habe ich mich vor nichts gefürchtet.	Küçük bir çocukken hiçbir şeyden korkmazdım.
deu	tur	Deine Worte sind mir gänzlich unverständlich.	Senin konuşman benim için hiç anlaşılabilir değil.
deu	tur	Das ist kein Wunschtraum. Wenn du wirklich daran glaubst, gibt es nichts, was du nicht schaffen könntest.	Bu bir hayal değil. Eğer gerçekten inanıyorsan, başaramayacağın hiç bir şey yok.
deu	tur	Er ist nicht mehr hier.	O artık burada değil.
deu	tur	Es ist wirklich sehr kalt.	Gerçekten çok soğuk.
deu	tur	Wir kommen einmal im Monat zusammen.	Ayda bir kere bir araya geliriz.
deu	tur	Ist es notwendig, dass wir Tom nach Hause bringen?	Tom'u eve getirmemiz gerekir mi?
deu	tur	Möwen können schwarz, grau oder weiß sein.	Martılar; siyah, gri ya da beyaz renkte olabilirler.
deu	tur	Tom hasst Kinder.	Tom çocuklardan nefret eder.
deu	tur	Die Kinder weinen schon wieder.	Çocuklar tekrar ağlıyor.
deu	tur	Ich will nach Italien gehen.	İtalya'ya gitmek istiyorum.
deu	tur	Algerien erlangte 1962 seine Unabhängigkeit.	Cezayir, 1962'de bağımsızlığına ulaştı.
deu	tur	Planst du, mit dem Bus nach Tokyo zu fahren?	Tokyo'ya otobüsle gitmeyi mi planlıyorsun?
deu	tur	Es blitzte.	Şimşek çaktı.
deu	tur	Trotzdem bist du in meinen Gedanken, nur weit von mir entfernt.	Yine de aklımdasın sadece uzaktasın.
deu	tur	Sie soll hierher kommen.	O buraya gelmeli.
deu	tur	Tom mag das sehr.	Tom bunu çok sever.
deu	tur	Das ist eine wörtliche Übersetzung.	Bu kelimesi kelimesine aynı olan bir çeviridir.
deu	tur	Deine Schrift ist schlecht leserlich. Versuch, gleichmäßiger zu schreiben.	Yazın zor okunuyor, daha düzgün yazmaya çalış.
deu	tur	Kommen die auch?	Onlar da geliyor mu?
deu	tur	Ich und drei meiner Freunde wurden in die Bar hereingelassen.	Benim dışımda, üç arkadaşım bara kabul edildi.
deu	tur	Ich glaube, Tom ist verantwortlich.	Sanırım Tom sorumlu.
deu	tur	Hast du Tom angerufen?	Tom'u aradın mı?
deu	tur	Die beste Kuh wird nicht verkauft.	En iyi inek satılmaz.
deu	tur	Haltet euch davon fern!	Ondan uzak durun.
deu	tur	Wer es schafft, dich zu verlieren, hinter dem musst du nicht herlaufen, um ihn wiederzugewinnen.	Seni kaybetmeyi başaranı, asla kazanmak için uğraşmayacaksın.
deu	tur	Sie liest jeden Morgen die Zeitung.	O, her sabah gazete okur.
deu	tur	Wir waren Freunde.	Biz arkadaştık.
deu	tur	Da lache ich nur drüber, was du sagst.	Bu söylediğine güleyim bari.
deu	tur	Tom ist kein guter Mensch.	Tom iyi bir insan değil.
deu	tur	Ich werde nie vergessen, wie hilfreich du gewesen bist.	Ne kadar yardımsever olduğunu asla unutmayacağım.
deu	tur	Hast du Milch?	Sütün var mı?
deu	tur	Das geht Sie nichts an!	Sizi ilgilendirmez.
deu	tur	Wem gehört das Buch?	Bu kitap kimin?
deu	tur	Ich weiß das nicht.	Bunu bilmiyorum.
deu	tur	Er kam in den Staaten zur Welt.	O ABD'de doğdu.
deu	tur	Gute Nacht, Mutter!	İyi geceler, anne.
deu	tur	Alles Weitere erledigen wir.	Bundan sonrasını biz hallederiz.
deu	tur	Jetzt trinkt sie Kaffee.	O şimdi kahve içiyor.
deu	tur	Wer Freunde ohne Fehler sucht, bleibt ohne Freunde.	Kusursuz bir arkadaş arayan, arkadaşsız kalır.
deu	tur	Ich dachte, er wäre ein Arzt.	Onun bir doktor olduğunu düşündüm.
deu	tur	Er ist in Tokyo.	Tokyo'da.
deu	tur	Wenn du jemanden suchst, der dein Leben verändern kann, dann schau in den Spiegel.	Eğer hayatını değiştirecek birini arıyorsan, aynaya bak.
deu	tur	Er ist ein Genie.	O bir deha.
deu	tur	Er lernt sehr schnell.	O çok hızlı öğreniyor.
deu	tur	Wenn ich Türkisch sprechen will, muss ich noch viel nachdenken.	Türkçe konuşmak istediğimde, çok düşümek zorundayım.
deu	tur	Er weinte.	O, ağlıyordu.
deu	tur	Glaubst du, er denkt noch an mich?	Onun hâlâ benim hakkımda düşündüğünü düşünüyor musun?
deu	tur	Das ist Toms Wagen.	O, Tom'un arabası.
deu	tur	Ich fahre morgen nach Boston, um Tom zu besuchen.	Tom'u ziyaret etmek için yarın Boston'a gidiyorum.
deu	tur	Ich ermittle in einem Mordfall.	Bir cinayeti araştırıyorum.
deu	tur	Das wird mir eine Menge Schwierigkeiten ersparen.	O, beni bir sürü sorundan kurtaracaktır.
deu	tur	Sie liebt Eichhörnchen.	O, sincapları seviyor.
deu	tur	Heute fühl ich mich nicht ganz gesund.	Bugün kendimi çok sağlıklı hissetmiyorum.
deu	tur	Das war ausreichend.	Bu yeterliydi.
deu	tur	Nun, ich reinige die Zimmer.	Şimdi odayı temizliyorum.
deu	tur	Ich will dich fressen.	Seni yemek istiyorum.
deu	tur	Maria singt oft im Auto.	Mary sık sık arabasında şarkı söyler.
deu	tur	Ich hatte gedacht, dass ich dich nie mehr wiedersehen würde.	Seni bir daha asla göremeyebileceğimi düşündüm.
deu	tur	Was kann denn wichtiger sein als das?	Bundan daha önemli ne olabilir ki?
deu	tur	Meine Augen sind müde.	Gözlerim yorgun.
deu	tur	Sie essen kein Fleisch, weil sie Vegetarier sind.	Onlar vejetaryen oldukları için et yemezler.
deu	tur	Tom hat keine Ahnung.	Tom'un bir fikri yok.
deu	tur	Ich fing sofort an zu weinen.	Hemen ağlamaya başladım.
deu	tur	Ich habe gehört, dass du gut verdienst.	İyi para kazandığını duydum.
deu	tur	Tom geht um zehn Uhr dreißig zu Bett.	Tom saat 10.30 'da yatmaya gider.
deu	tur	Ist das richtig?	Bu doğru mu?
deu	tur	Das ist zu schön, um wahr zu sein.	Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.
deu	tur	Das hat nichts mit Ihnen zu tun.	Sizinle bir ilgisi yok.
deu	tur	Sofern er Lust dazu hat, ist Tom recht gut darin, ein Geheimnis zu bewahren.	Tom canı isterse sır tutmakta iyidir.
deu	tur	Vergib ihnen, denn sie wissen nicht, was sie tun.	Onları affet, zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.
deu	tur	Ist er mit dem Bus oder mit dem Zug gekommen?	O, otobüsle mi yoksa trenle mi geldi?
deu	tur	Bist du Feminist?	Hatuncu musun?
deu	tur	Das wird nicht funktionieren.	O çalışmayacak.
deu	tur	Machen Sie bitte nur die nötigsten Reparaturen!	Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
deu	tur	„Pfirsichbäumchen“ bedeutet im Deutschen „kleiner Pfirsichbaum“.	"Pfirsichbäumchen" Almancada "küçük şeftali ağacı" demektir.
deu	tur	Ich weiß nicht, was ich Ihnen sagen soll.	Ne diyeyim size bilmiyorum.
deu	tur	Ich bin gerade von einer Reise zurückgekommen.	Sadece bir geziden döndüm.
deu	tur	Das ist mir zu teuer, um es zu kaufen.	O, benim alamayacağım kadar çok pahalıdır.
deu	tur	Ich vermisse es mit dir zu sprechen.	Seninle konuşmayı özlüyorum.
deu	tur	Er kommt morgen.	O, yarın gelecek.
deu	tur	Lass es dort!	Onu oraya bırakın.
deu	tur	Dieses Auto ist älter als ich.	Bu araba benden daha yaşlı.
deu	tur	Der Delfin ist ein Säugetier.	Yunus bir memelidir.
deu	tur	Dieses Gefühl kenne ich auch!	Bu duyguyu ben de biliyorum!
deu	tur	Ich suche Andy. Wisst ihr, wo er ist?	Ben Andy'yi arıyorum. Nerede olduğunu biliyor musun?
deu	tur	Sie hielt ihr Versprechen.	O sözünü tuttu.
deu	tur	Leider mache ich in letzter Zeit beim Übersetzen solcher Sätze schwere Fehler.	Son günlerde o tür cümleleri çevirirken ciddi hatalar yapıyorum ne yazık ki.
deu	tur	Tom scheint sich für Maria zu interessieren.	Tom Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor.
deu	tur	Wünsche jedem einen guten Abend.	Herkese iyi akşamlar dilerim.
deu	tur	Ich vertraue Ken.	Ken'e güveniyorum.
deu	tur	Während sich das Bügeleisen erhitzte, goß Mary destilliertes Wasser in das Reservoir, um Dampf zu erzeugen.	Ütü ısınırken Mary buhar yapmak için hazneye damıtılmış su döktü.
deu	tur	Welche Bedeutung hat für dich die klassische Literatur?	Klasik edebiyat senin için ne kadar önemli?
deu	tur	Heute war ein anstrengender Tag, ich bin hundemüde.	Bugün yorucu bir gündü, uyku gözümden akıyor.
deu	tur	Auch wir haben überhaupt keine Eier.	Bizde de hiç yumurta yok.
deu	tur	Diese Reise kostet viel Geld.	Gezi çok fazla para gerektirir.
deu	tur	Ich habe zwei Töchter.	İki kızım var.
deu	tur	Das ist nicht meine Schwester, sondern meine Mutter.	O benim kız kardeşim değil fakat annemdir.
deu	tur	Eichhörnchen fressen Haselnüsse.	Sincaplar fındık yer.
deu	tur	Meine Familie wohnt auch hier.	Benim ailem de burada oturuyor.
deu	tur	Man sollte Gefühle in einer Halskette tragen können und nicht im Herzen, damit man sie ablegen kann, wenn es beginnt wehzutun.	Duygular incitmeye başladığında çıkarıp kenara koyabilmek için, kalpte değil bir kolye içinde taşınabilir olmalıydı.
deu	tur	„Zigaretten bringen den Menschen ganz langsam um.“ – „Ich habe ohnehin keine Eile.“	„Sigara insanı yavaş yavaş öldürür.“ „Benimde acelem yok zaten.“
deu	tur	Meine Eltern sind nicht zu Hause.	Ailem evde değil.
deu	tur	Ich hatte ein sehr anregendes Gespräch mit Tom.	Tom'la çok uyarıcı bir konuşma yaptım.
deu	tur	Tom hat die Katze meines Nachbarn getötet.	Tom komşumun kedisini öldürdü.
deu	tur	Ich war nicht vorsichtig.	Dikkatli değildim.
deu	tur	Ihr habt zwei Brüder.	Sizin iki erkek kardeşiniz var.
deu	tur	Tom ist ein reicher Mann.	Tom zengin bir adamdır.
deu	tur	Es gab nur ein Problem.	Sadece bir sorun vardı.
deu	tur	Du bist sehr gut.	Çok iyisin.
deu	tur	Genieße dein Leben! Im schnellen Lauf flieht es dahin.	Hayatın tadını çıkar! Süratle yaşadığında, uçup gidiyor.
deu	tur	Das Gesetz ist noch in Kraft.	Yasa hâlâ yürürlüktedir.
deu	tur	Ist das normal?	Bu normal mi?
deu	tur	Was für einen Browser benutzt du?	Hangi tarayıcıyı kullanıyorsun?
deu	tur	Sie hat ihr Studium abgebrochen.	Öğrenimden vazgeçti.
deu	tur	Vielleicht ist der Schmetterling ein Beweis dafür, dass du durch viel Dunkelheit gehen kannst und trotzdem zu etwas Wunderschönem werden kannst.	Çok karanlıklardan geçebildiğinde bile çok güzel bir şeye dönüşebileceğinin kanıtıdır belki bir kelebek.
deu	tur	Tom schrieb mir gestern.	Tom dün bana yazdı.
deu	tur	Ich weiß überhaupt nicht, was ich tue.	Ne yaptığımı hiç bilmiyorum.
deu	tur	Könnten Sie bitte noch etwas langsamer sprechen?	Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
deu	tur	Tom hat drei Französischwörterbücher.	Tom'un üç Fransızca sözlüğü var.
deu	tur	Soweit ich weiß, ist er unschuldig.	Bildiğim kadarıyla o masumdur.
deu	tur	Ist das Frühstück im Preis enthalten?	O fiyata kahvaltı dahil mi?
deu	tur	Welche Richtung wird er wählen?	O, hangi yönü seçecek?
deu	tur	Könnten Sie Tom ins Krankenhaus bringen?	Tom'u hastaneye götürebilir misiniz acaba?
deu	tur	Du siehst sehr müde aus.	Çok yorgun görünüyorsun.
deu	tur	Tom ist ein Psychopath.	Tom bir psikopat.
deu	tur	Die Prüfung war zu schwer für mich.	Sınav benim için fazla zordu.
deu	tur	Sie braucht jetzt kein Geld.	Şimdi paraya ihtiyacı yok.
deu	tur	Ich habe meine Heimat so sehr vermisst, dass ich es gar nicht beschreiben kann.	Vatanımı öyle özledim ki bunu tariften acizim.
deu	tur	Ich wünsche euch allen einen schönen Montag und einen erfolgreichen Start in die neue Woche!	Hepinize güzel bir pazartesi ve yeni haftaya başarılı bir giriş diliyorum !
deu	tur	Ich koche nicht.	Ben yemek pişirmem.
deu	tur	Einfach lächeln und glücklich sein.	Sadece gülümsemek ve mutlu olmak.
deu	tur	Wer wird derjenige sein, der zuletzt lacht?	Son gülen kim olacak?
deu	tur	Es ist nicht typisch für dich, so etwas zu ihr zu sagen.	Ona öyle bir şey söylemen senin karakteristiğin değil.
deu	tur	Verfolge ihn!	Onu takip et!
deu	tur	Heute ist der Tag der Ruhe und Besinnung. Heute kann die Welt mal draußen bleiben. Den heutigen Tag verbringe ich mit meinen wertvollsten Menschen. Ich wünsche allen meinen Freunden einen besinnlichen Feiertag mit ihren Liebsten.	Bugün sukunetin ve içini dinlemenin günü. Bugün dünya dışarda kalabilir. Ben bugünü en değerlilerime geçireceğim. Bütün arkadaşlarıma sevdikleriyle huzur dolu bir gün diliyorum.
deu	tur	Ich hoffe, du hattest einen schönen Tag.	Umarım iyi bir gün geçirmişsindir.
deu	tur	Gute Reise!	İyi yolculuklar!
deu	tur	Es ist noch nicht zu spät, um es ihm zu sagen.	Ona söylemek için çok geç değil.
deu	tur	Darf ich dein Auto benutzen, wenn du nicht da bist?	Sen yokken arabanı kullanabilir miyim?
deu	tur	Pferde sind sehr empfindsame Tiere.	Atlar çok hisli hayvanlardır.
deu	tur	Mein Vater war noch nie in seinem Leben krank.	Babam hayatında hiç hasta olmadı.
deu	tur	Tom ist auch Künstler.	Tom da bir sanatçı.
deu	tur	Wissenschaft ist keine Religion.	Bilim bir din değildir.
deu	tur	Lasst uns einfach in Ruhe.	Sadece bizi rahat bırakın.
deu	tur	Sag das ihm, nicht mir!	Bunu ona söyle, bana değil.
deu	tur	Der linke Radikalismus ist die Kinderkrankheit im Kommunismus.	Solcu komünizm, infantil bir bozukluktur.
deu	tur	Das ist mehr, als ich ertragen kann.	O, tahammül sınırlarımı aşar.
deu	tur	Michael Jackson ist gestorben.	Michael Jackson öldü.
deu	tur	Ich habe heute noch nichts gegessen.	Bugün henüz hiçbir şey yemedim.
deu	tur	Geh mal lieber.	En iyisi git.
deu	tur	Sie hat einen wunderschönen Pullover gehäkelt.	Harika bir kazak ördü.
deu	tur	Die Nachbarn waren jahrelang verfeindet.	Komşular yıllardır düşmandılar.
deu	tur	Immer wenn ich Tom und Maria sehe, kommen mir Tom und Jerry in den Sinn.	Tom ve Mary'yi görünce aklıma hep Tom ve Jerry geliyor.
deu	tur	Nach dem Essen tranken sie ein paar Glas, und Tom fing an zu sprechen.	Yemekten sonra birkaç bardak içtiler ve Tom konuşmaya başladı.
deu	tur	Tom ist professioneller Tänzer.	Tom profesyonel bir dansçıdır.
deu	tur	Was denkst du darüber?	Fikirle ilgili hislerin nedir?
deu	tur	Versuch es noch einmal.	Bir kere daha dene.
deu	tur	Toms Vater kam nie vor neun oder zehn Uhr nach Hause.	Tom'un babası dokuz ya da ondan önce asla eve geri gelmedi.
deu	tur	Tom hat in unserem Meeting eine interessante Frage gestellt.	Tom toplantımızda ilginç bir soru gündeme getirdi.
deu	tur	Ich werde nicht satt, soviel ich auch esse.	Ne kadar yesem de doymuyorum.
deu	tur	Du bist ein Träumer.	Sen bir hayalperestsin.
deu	tur	Ich kann sprechen.	Ben konuşabilirim.
deu	tur	Tom kann nicht glauben, dass Marie das gerade vorgeschlagen hat.	Tom Mary'nin onu önerdiğine inanamıyor.
deu	tur	Der Fahrer fährt zu schnell.	Sürücü hızlı sürüyor.
deu	tur	Meine Mutter hat den Kuchen gebacken.	Annem pastayı pişirdi.
deu	tur	Ich bin schläfrig.	Uykum var!
deu	tur	Es war so heiß, dass ich meinen Mantel auszog.	Öyle sıcaktı ki mantomu çıkardım.
deu	tur	Du bist heute sehr still.	Bugün çok sakinsin.
deu	tur	Die meisten Waale ernähren sich von Plankton.	Çoğu balinalar planktonla beslenir.
deu	tur	Ist Tom ein Genie?	Tom bir dahi mi?
deu	tur	Besuchen Sie uns doch morgen!	Bizi yarın ziyaret edin.
deu	tur	Katzenerziehung ist ganz einfach. Nach ein paar Tagen tust du, was sie wollen.	Kedilerin eğitimi çok kolaydır. Birkaç gün sonra, sen onların istediğini yaparsın.
deu	tur	Die Taktik funktionierte.	Taktik işe yaradı.
deu	tur	Honig wird von Bienen hergestellt.	Bal, arılar tarafından üretilir.
deu	tur	Er konnte immer sagen, aus welcher Richtung der Wind weht.	Rüzgarın ne yönden estiğini her zaman söyleyebilirdi.
deu	tur	Das ist nicht der Fall.	Durum böyle değil.
deu	tur	Tom hasst mich.	Tom benden nefret eder.
deu	tur	Ja, so ist es.	Evet, öyle.
deu	tur	Sie hat mich nie gefragt.	Bana hiç soru sormadı.
deu	tur	Der blinde Glaube an die Obrigkeit ist der größte Feind der Wahrheit.	Hükmedene kör olan inanç, gerçeklerin en büyük düṣmanıdır.
deu	tur	Wenn sich eine Tür schließt, sollte man auch nicht mehr durch das Schlüsselloch schauen.	Bir kapı kapandığında, artık anahtar deliğinden bakmamalısın.
deu	tur	Dieses Obst schmeckt nicht gut.	Bu meyvenin tadı güzel değil.
deu	tur	Das ist lächerlich!	Saçma!
deu	tur	Komme nicht hierher!	Gelme buraya!
deu	tur	Ich brate eine Ente.	Bir ördeği fırında pişiriyorum.
deu	tur	Ich kaufe eine Spülmaschine.	Bulaşık makinesi alıyorum.
deu	tur	Sie mögen mich nicht.	Onlar beni sevmezler.
deu	tur	Du hattest sonst keine Wahl.	Fazla seçeneğin kalmadı.
deu	tur	Meine schwarzen Schuhe müssen an den Absätzen gerichtet werden.	Benim siyah ayakkabılarımın topuk onarımı gerekiyor..
deu	tur	Ändere deine Meinung, aber niemals deine Prinzipien. Ein Baum kann seine Blätter wechseln, aber niemals seine Wurzeln.	Fikrini değiştir, ama prensiplerini değil. Bir ağaç yapraklarını değiştirebilir, ama köklerini asla.
deu	tur	Reicht das Geld?	Bu para yeter mi?
deu	tur	Wer wirklich Autorität hat, wird sich nicht scheuen, Fehler zuzugeben.	Önemli bir otoriteye sahip olan, hatalarını kabul etmekten korkmayacak.
deu	tur	Ich werde dir einen Brief schreiben.	Sana bir mektup yazacağım.
deu	tur	Ich bewunderte die Aussicht.	Bu görüntüyü çok beğendim.
deu	tur	Ich bin hierhergekommen, um Chinesisch zu lernen.	Buraya Çince okumak için geldim.
deu	tur	Tom arbeitet im „Siliciumtal“.	Tom, Silikon Vadisi'nde çalışıyor.
deu	tur	Ich wünschte, ich wüsste, wie ich mehr Geld verdienen könnte.	Keşke nasıl daha fazla para kazanabileceğimi bilseydim.
deu	tur	Wie groß ist Ihr Hund? Der meine ist klein.	Köpeğin ne kadar büyük? Benimki küçük.
deu	tur	Ich habe nicht gewusst, dass ihr beide schon in Kontakt seid.	İkinizin hâlâ irtibatta olduğunuzu bilmiyordum.
deu	tur	Gefällt dir irgendeines dieser Bilder?	Bu resimlerin herhangi birinden hoşlanıyor musun?
deu	tur	Ich heiße Farshad.	Benim adım Farshad.
deu	tur	Tom und Maria sind meine besten Freunde.	Tom ve Mary en iyi arkadaşlarımdır.
deu	tur	Was für eine absurde Idee!	Ne saçma bir fikir!
deu	tur	Er kann Französisch sprechen.	O Fransızca konuşabiliyor.
deu	tur	Wir haben ein kleines Problem.	Küçük bir sorunumuz var.
deu	tur	Ich habe es satt, in der Schulcafeteria zu essen.	Okul kantininde yemekten bıktım.
deu	tur	Ali ging nicht wählen.	Ali sandığa gitmedi.
deu	tur	Tom und Maria spielen fast immer Tennis nach der Schule.	Tom ve Maria okuldan sonra, neredeyse sürekli tenis oynarlar.
deu	tur	Du kannst so etwas nicht mehr machen.	Artık bunu yapamazsın.
deu	tur	Demokratie ist ein Verfahren, das garantiert, dass wir nicht besser regiert werden, als wir es verdienen.	Demokrasi, bizim layık olduğumuzdan daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden bir yöntemdir.
deu	tur	Italien ist eine Halbinsel.	İtalya bir yarımadadır.
deu	tur	Du bist aus Berlin und wohnst in Bonn.	Berlinlisin ve Bonn'da oturuyorsun.
deu	tur	Mein Vater schläft oft beim Fernsehen ein.	Babam sıklıkla televizyon izlerken uykuya düşer.
deu	tur	Er ist nicht so gut, wie er glaubt.	O düşündüğü kadar iyi değil.
deu	tur	Er hat mich gestern Nacht zu später Stunde angerufen.	Dün gece çok geç saatlerde beni aradı.
deu	tur	Würdest du das je machen?	Bunu hiç yapar mısın?
deu	tur	Ich kann es nicht mehr hören.	Onu duymaktan usandım.
deu	tur	Wie habt ihr euren Urlaub verbracht?	Tatilinizi nasıl geçirdiniz?
deu	tur	Hat jemand mit Tom gesprochen?	Biri Tom'la konuştu mu?
deu	tur	Ich brauche eine Briefmarke.	Bir posta puluna ihtiyacım var.
deu	tur	Welches möchtest du kaufen?	Hangisinden almak istersin?
deu	tur	Heute werde ich nicht noch einmal nach draußen gehen.	Bugün tekrar dışarı çıkmayacağım.
deu	tur	Das sollte ein Witz sein.	Bu bir şaka olarak yapılmıştı.
deu	tur	1000 Bitches, aber keine echte Frau.	1000 Kaltak, ama hiçbirisi gerçek kadın değil.
deu	tur	Sie wurden aufgegeben.	Terk edilmişler.
deu	tur	Ich habe heute etwas gelernt.	Bugün bir şey öğrendim.
deu	tur	Sag mal, wer ist dieser junge Mann?	Söyler misin kim bu genç adam?
deu	tur	Sie wollte es nicht zugeben.	O bunu kabul etmek istemedi.
deu	tur	Das ist seine Spezialität.	Bu, onun uzmanlık alanı.
deu	tur	Ich denke, Sie sollten den Mund halten.	Bence ağzınızı açmamalısınız.
deu	tur	Manche Freundschaft ist wie Liebe auf den ersten Blick.	Bazı arkadaşlıklar ilk bakışta aşk gibidir.
deu	tur	Ich kann Chinesisch sprechen, aber nicht schreiben.	Çince konuşabilirim ama onu yazamam.
deu	tur	Obwohl sie viel isst, bleibt sie schlank.	O, çok yemek yemesine rağmen zayıf kalabiliyor.
deu	tur	Ich kann schwimmen.	Yüzebilirim.
deu	tur	Die Bevölkerung dieser Stadt wird jedes Jahr kleiner.	Bu şehrin nüfusu her yıl azalıyor.
deu	tur	Heute ist es mild.	Bugün hava ılık.
deu	tur	Es geschah zwei Tage, nachdem er nach Tokio zurückgekehrt war.	O, Tokyo'ya döndükten iki gün sonra oldu.
deu	tur	Ich habe Maria gesagt, dass ich sie liebe.	Mary'ye onu sevdiğimi söyledim.
deu	tur	Das Leben wird immer komplexer.	Hayat her zaman daha karmaşık olacaktır.
deu	tur	Die Erde ist wie ein großer Magnet.	Dünya büyük bir mıknatıs gibidir.
deu	tur	Das geht auf meine Rechnung.	Ben ısmarlıyorum.
deu	tur	Leg das Buch dorthin, wo du es gefunden hast.	Kitabı bulduğun yere koy.
deu	tur	Er war ein Mensch, von dem man glaubte, er habe übersinnliche Kräfte.	Psişik güçleri olduğuna inanılan bir insandı.
deu	tur	Das ist ziemlich blödsinnig.	O oldukça saçma.
deu	tur	Ich brauche neue Schuhe.	Yeni ayakkabılara ihtiyacım var.
deu	tur	Tom hat sowohl Französisch als auch Englisch studiert.	Tom hem Fransızca hem de İngilizce okudu.
deu	tur	Es ist zwecklos, ihn um Hilfe zu bitten.	Ondan yardım istemeye hiç gerek yok.
deu	tur	Ich trinke nicht, aber wegen dir bin ich betrunken.	İçmem ama senin yüzünden sarhoşum.
deu	tur	Denkt nicht, ich würde zu dieser Stunde aufstehen oder turnen. Nein, nein. Ich versuche nur gerade, eine gemütliche Schlafstellung zu finden. Gute Nacht!	Sanmayın ki, bu saatte kalkıyorum yada jimnastik yapıyorum. Yok, yok. Ben sadece uyumak için yerleşmeye uğraşıyorum. İyi geceler.
deu	tur	Es sieht nicht so aus, als wenn es passieren würde.	Bu olacakmış gibi görünmüyor.
deu	tur	Sein Zimmer war klein, aber sauber, und das Essen war gut!	Odası küçük ama temizdi ve yemek de iyiydi.
deu	tur	Wo hast du das her?	Bunu nerede aldın?
deu	tur	Alle sind einverstanden.	Herkes anlaştı.
deu	tur	Dein Auto ist schnell.	Senin araban hızlıdır.
deu	tur	Meinen lieben Verwandten und Freunden wünsche ich von Herzen ein gesegnetes Ramadanfest.	Canım akrabalarım ve dostlarım hayırlı ramazan bayramı candan dilerim.
deu	tur	Ich bin daran nicht interessiert.	Bununla ilgilenmiyorum.
deu	tur	Bleiben Sie weg davon!	Ondan uzak durun.
deu	tur	Das nächste Postamt ist auf der Cavendon Road.	En yakın postane, Cavendon Road'dadır.
deu	tur	Kann ich zwei Plätze buchen für diesen Flug?	O uçakta iki kişilik rezervasyon yapabilir miyim?
deu	tur	Gehen wir!	Gidelim!
deu	tur	Dein Vorschlag ist kühn und interessant.	Önerin cesurca ve ilginç.
deu	tur	Was schreibst du?	Ne yazıyorsun?
deu	tur	Sie werden nicht eifersüchtig sein.	Kıskanç olmayacaksınız.
deu	tur	Hallo!	Merhaba.
deu	tur	Wollen Sie mir ein paar Minuten zuhören?	Beni birkaç dakikalığına dinleyecek misiniz?
deu	tur	Ich lebe derzeit in Moskau.	Şu anda Moskova'da yaşıyorum.
deu	tur	Ich werde dreißig Jahre alt.	Yakında otuz olacağım.
deu	tur	Wir müssen schnell handeln.	Hızlı hareket etmeliyiz.
deu	tur	Pferde unterscheiden sich von Eseln.	Atlar ve eşekler farklıdır.
deu	tur	Tom ist blond.	Tom sarışın.
deu	tur	Wir können ihm nicht helfen.	Biz ona yardım edemeyiz.
deu	tur	Das ist mein Schlafzimmer.	Bu benim yatak odam.
deu	tur	Tom lenkte den Wagen mit den Knien.	Tom arabayı dizleriyle yönlendirdi.
deu	tur	Du bist ein Mensch voller Sehnsucht.	Sen özlem dolu bir insansın
deu	tur	Ich bin vierundzwanzig Jahre alt.	24 yaşındayım.
deu	tur	Ich bin ein kleines Kind.	Ben küçük bir çocuğum.
deu	tur	Deine Quelle des Lebens bin ich, denn in deinen Adern fließen meine Tränen.	Yaşam kaynağın benim, çünkü damarlarında gözyaşlarım akıyor.
deu	tur	Tom ist blond.	Tom bir sarışın.
deu	tur	Sie ist etwas schüchtern.	Biraz çekingen birisi.
deu	tur	Gibts noch mehr davon?	Daha fazlası var mı?
deu	tur	Sprechen Sie Englisch?	İngilizce konuşur musunuz?
deu	tur	Er hat das für Geld gemacht.	Para uğruna yaptı.
deu	tur	Gleich die Straße runter gibt es ein Café, das ich mag.	Yolun hemen aşağısında, sevdiğim bir kahvehane var.
deu	tur	Ich denke, du richtest dein Leben zugrunde.	Bence hayatını mahvediyorsun.
deu	tur	Der Satz ist grammatikalisch nicht korrekt.	Cümle dil bilgisi yönünden doğru değildir.
deu	tur	Ich habe ein Haus.	Benim bir evim var.
deu	tur	Ich kenne Toms Geheimnis.	Tom'un sırrını biliyorum.
deu	tur	Woran deine Augen hängen bleiben, zeigt dir, wonach deine Seele sucht.	Bir şeye gözlerinin takılı kalması, sana ruhunun neyi aradığını gösterir.
deu	tur	Ich bin 27 Jahre alt.	27 yaşındayım.
deu	tur	Es ist das beste Buch, dass ich bis jetzt gelesen habe.	O şimdiye kadar okuduğum en iyi kitap.
deu	tur	Du musst dich bewegen.	Hareket etmelisin.
deu	tur	Das geht gar nicht.	O işe yaramaz.
deu	tur	Frankreich ist von Italien durch die Alpen getrennt.	Fransa İtalya'dan, Alplerle ayrılmıştır.
deu	tur	Ich wollte die Frau, die ich liebe, nicht betrügen.	Sevdiğim kadına ihanet etmek istemedim.
deu	tur	Mach, was dir gefällt.	Sevdiğin şeyi yap.
deu	tur	Ich hoffe, eines Tages liest du dir alle meine Sprüche durch und verstehst, dass sie alle an dich gerichtet waren.	Umarım bir gün tüm yazdığım sözleri okur ve hepsinin senin için yazıldıklarını anlarsın.
deu	tur	Das ist völlig bedeutungslos.	O oldukça anlamsız.
deu	tur	Ich habe es gekauft.	Onu satın aldım.
deu	tur	Ich mag keine Hunde.	Ben köpekleri sevmem.
deu	tur	Wo könnte ich dich finden, falls ich dich brauche?	Sana ihtiyacım olursa, seni nerede bulabilirim?
deu	tur	Sie sind ein Feigling.	Korkaksınız.
deu	tur	Tom hat zu viel Brot gekauft.	Tom çok fazla ekmek satın aldı.
deu	tur	Darauf antworte ich nicht.	Ona cevap vermeyeceğim.
deu	tur	Wo bin ich?	Ben neredeyim?
deu	tur	Ich rufe aus Boston an.	Boston'dan arıyorum.
deu	tur	Keiner von ihnen ist richtig.	Bunların hiçbiri doğru değil.
deu	tur	Ich glaube, wir haben es gefunden.	Sanırım onu bulduk.
deu	tur	Die Pyramiden sind Gräber.	Piramitler mezarlardır.
deu	tur	Der Gesundheitszustand des Patienten verändert sich von Tag zu Tag.	Hastanın durumu her gün değişir.
deu	tur	Als sie Studentin war, ging sie nur einmal in die Disko.	Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
deu	tur	Tom kaufte einen Tisch.	Tom bir masa satın aldı.
deu	tur	Immer, wenn ich an dich denke, hoffe ich, dass du genauso an mich denkst.	Her ne zaman seni düşünsem, senin de aynı şekilde beni düşündüğünü umuyorum.
deu	tur	Ich liebe es zu träumen, weil dort alles in Ordnung ist.	Hayal kurmayı seviyorum, çünkü orada her şey yolunda.
deu	tur	Ich bin 24.	24 yaşındayım.
deu	tur	Ich muss immer an dich denken.	Hep seni düşünmek zorundayım.
deu	tur	Wo sind sie?	Onlar nerede?
deu	tur	Lernst du gerne Französisch?	Fransızca öğrenmeyi seviyor musun?
deu	tur	Das weiß keiner so genau.	Kimse bunu çok iyi bilemez.
deu	tur	Ich kann dir Dinge beibringen.	Sana nesneleri öğretebilirim.
deu	tur	Mein Name ist Ludwig.	Benim adım Ludwig.
deu	tur	Welche von denen ist besser?	Bunların hangisi daha iyi?
deu	tur	Ich habe meinen Pass verloren!	Pasaportumu kaybettim.
deu	tur	Sie sprach über ihre Familie.	O, ailesi hakkında konuştu.
deu	tur	Ich liebe meine Tochter.	Kızımı seviyorum.
deu	tur	Du hast mich krank gemacht.	Beni hasta ettin.
deu	tur	Sei nicht rüpelhaft.	Kabalık etme.
deu	tur	Ich schlafe noch nicht.	Henüz uyumuyorum.
deu	tur	Auf der Straße sind Kinder, die schnurspringen.	Sokakta ip atlayan çocuklar var.
deu	tur	Ich kann nicht erlauben, dass du gewinnst.	Senin kazanmana izin veremem.
deu	tur	Ein gewisses Maß an Dunkelheit ist nötig, um die Sterne sehen zu können.	Yıldızları görebilmek için belli bir miktar karanlığa ihtiyaç vardır.
deu	tur	Sie kann sehr gut singen.	O çok iyi şarkı söyleyebilir.
deu	tur	Das wollte ich kaufen.	Satın almak istediğim odur.
deu	tur	Tom ist ein sehr begabter Mensch.	Tom çok yetenekli bir insan.
deu	tur	Wie hoch ist jener Berg?	O dağın yüksekliği nedir?
deu	tur	Alles hängt vom Wetter ab.	O, tamamen havaya bağlıdır.
deu	tur	Das Problem ist fast gelöst.	Sorun neredeyse çözüldü.
deu	tur	Dies ist nicht der einzige Schlüssel.	Bu tek anahtar değil.
deu	tur	Wenn ich einmal angefangen habe, kann mich nichts mehr aufhalten.	Bir kez başladım mı, hiçbir şey beni durduramaz.
deu	tur	Ich gehe zur Kirche.	Kiliseye giderim.
deu	tur	Drehst du die Nachtkästchenlampe auf?	Gece lambasını açar mısın?
deu	tur	Ich lese ein Buch.	Bir kitap okuyorum.
deu	tur	Windows wird aktualisiert.	Windows güncelliyor.
deu	tur	Mary ist die Schwester von Tom.	Mary Tom'un kız kardeşi.
deu	tur	Ich bin nicht blöd.	Ahmak değilim.
deu	tur	Die Philosophie ist nicht so ein schwieriges Fachgebiet, wie du glaubst.	Felsefe, düşündüğünüz kadar da zor bir ders değildir.
deu	tur	Gestern Nacht hat es in Hamburg geschneit.	Dün gece Hamburg'da kar yağdı.
deu	tur	Sie kann Russisch sprechen.	O, Rusça konuşabilir.
deu	tur	Tom ging ans Tor.	Tom, kapıya yürüdü.
deu	tur	Unter dieser Bedingung können wir nicht zusammen arbeiten.	Bu şartlar altında birlikte çalışamayız.
deu	tur	Trabzon liegt im Norden von Konya.	Trabzon, Konya'nın kuzeyindedir.
deu	tur	Es gibt nichts Schlechtes, das nicht auch eine gute Seite hat.	Hiçbir şey o kadar kötü değildir ki, iyi bir yanı olmasın.
deu	tur	Mein Opa hat einen Hund.	Dedemin bir köpeği vardır.
deu	tur	Widerstand ist zwecklos.	Karşı koymanın faydası yok.
deu	tur	Sind wir im gleichen Hotel?	Aynı otelde miyiz?
deu	tur	Ich breche nie ein Versprechen.	Asla sözümden dönmem.
deu	tur	Wir werden niemals schweigen.	Asla sessiz kalmayacağız.
deu	tur	Sie ist eine Woche später gestorben.	Bir hafta sonra öldü.